Atatürk önderliğinde kurulan müzik kurumları

Atatürk önderliğinde kurulan müzik kurumları
Cumhuriyetin ilanından kısa bir zaman sonra Atatürk , Makam-ı Hilafet Muzıkası’nı Ankara’ya naklettirmiş ve dolayısı ile Riyaset-i Cumhur yani bugünkü Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın temeli atılmıştır. Bu olumlu gelişmeyi musiki muallim mektebinin kurulması izlemiş, 1926 yılında İstanbul’da darülelhan, konservatuvara dönüştürülmüştür. Bilahare sanatçı ve öğretmen olarak yetiştirilmek üzere Paris, Berlin, Budapeşte ve Prag’a yetenekli öğrenciler gönderilmiştir. Avrupa’ya genç Türkiye Cumhuriyeti’ni kültürel ve sanatsal açıdan tanıtmak amacıyla 1926 yılında Karadeniz gemisiyle İtalya’dan Rusya’ya kadar 12 Avrupa ülkesinin 16 limanını kapsayan bir gezi düzenlenmiştir. Gemide Riyaset-i Cumhur Muzıka Heyeti, kültür ve sanat adamları bulunuyordu. Atatürk’ün 1927 yılında Ankara’da, değerli sanatçımız İdil Biret Hanımefendi’nin de hocası olan Prof. Kempff ‘le, Türkiye’de oluşturulmak istenen müzik devrimi üzerine yaptığı görüşme, kurumsallaşma adına çok önemli hususları ihtiva ediyordu. 1934 yılı, Atatürk’ün müzik devrimi konusuna özel önem verdiği bir yıldır. Bu dönemde Adnan Saygun ‘a yazdırdığı Özsoy Operası bu hizmetlerinden biridir. Yine Saygun’un Pentatonizm üzerindeki araştırmaları ile ilgilenmiş, özünü halk müziğinden alan çoksesli bir müziğin Türk müzik devrimine öncülük etmesi için çok çalışmıştı.

Çünkü Anadolu köylüsünün dinlediği müziğin türkü formatında olduğunu biliyordu Atatürk. Aynı yıl Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü kurulmuş, bunu Devlet Müzik ve Tiyatro Akademisi Yasası çıkarılması takip etmiştir. İki yıl sonra 1936 yılında konservatuvar kurulmuştur. Atatürk’ün konservatuvara ilgi ve desteği o kadar derindi ki, Hasan Âli Yücel ile birlikte zaman zaman okula gidip talebeler ile birlikte öğle yemeği yediğini biliyoruz. Konservatuvarın geliştirilmesi ve profesyonel müzik adamı yetiştirilmesi için yabancı uzmanlardan yararlanılmıştır. Bunlardan biri, Alman besteci Paul Hindemith idi. 1938’e kadar konservatuvarın kurulması çalışmalarına iştirak etmiştir. İkinci uzman Carl Ebert ‘tir. 1936’dan 1947 yılına kadar konservatuvarın tiyatro ve opera bölümlerinin kurulmasına büyük emek vermiştir. Kuşkusuz bütün bunlar, büyük Atatürk’ün yol göstermesi sonucunda gerçekleşmiştir.

Atatürk’ün bir diğer özelliğini de burada zikretmeden geçemeyeceğim. Yurt gezilerinde, müziğe kabiliyetli çocuklara özel ilgi gösteren Atatürk, 1934 yılında Soma’da rastladığı küçük Mahmude ile yakinen ilgilenmiş, bilahare müzik öğretmeni olmasını sağlamıştır. Kuşkusuz Atatürk’ün Sofya’daki görevi, çoksesli Batı müziğinin tanınması için büyük bir fırsat olmuştur. Nitekim 15 yıl sonra Ankara’da modern bir opera binası yapılmasını planlara koydurtmuş olmasına rağmen bugün Ankara hâlâ modern bir opera binasından yoksundur. Ancak sergi evi binası, 1948 yılında İnönü ‘nün ilgisi ile operaya dönüştürülmüştür.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu