Atatürk’ün Vefatı İle İlgili Şiirler
Atatürk’ün Ölümü
Atamın öldüğü gün,
Bir başkaydı bulutlar.
Genç ihtiyar hep üzgün,
Tükenmişti umutlar.
Masmavi Karadeniz,
Hırçındı, kabarmıştı.
Gündüz gözü, gök, deniz,
Sanki de kararmıştı.
Kuşlar bile mahzundu
Gözü yaşlı göklerde
Artık hüzün taht kurdu
Gam yüklü yüreklerde.
Bıraktı ardı sıra,
Milyonlarca evladı.
Bütün yürekler yara,
Gözlerde kan ağladı.
Bir destan böyle bitti
Dönmedi artık geri.
Kendisi öldü gitti
Kaldı büyük eseri.
Kasım KAPLAN
Ağlayalım Atatürk’e
Ağlayalım Atatürk’e
Bütün dünya kan ağladı
Süleyman olmuştu mülke
Geldi ecel, can ağladı
Doğu batı cenup şimal
Aman tanrı bu nasıl hal
Atatürk’e erdi zeval
Memur mebusan ağladı
Atatürk’ün eserleri
Söyleyecek bundan geri
Bütün dünyanın her yeri
Ah çekti, vatan ağladı
Fabrikalar icat etti
Atalığın ispat etti
Varlığın Türke terketti
Döndü çarh devran ağladı
Bu ne kuvvet, bu ne kudret
Var idi bunda bir hikmet
Bütün Türkler İnön’İsmet
Gözlerimiz kan ağladı
Tren hattı tayyareler
Tükler giydi hep kareler
Semerkantla Buharalar
İşitti her yan ağladı
Siz sağ olun Türk gençleri
Çalışanlar kalmaz geri
Mareşalin askerleri
Ordular tümen ağladı
Zannetme ağlayan gülmez
Aslan yatağı boş kalmaz
Yalnız gidenler gelmez
Her gelen insan ağladı
Uzatma Veysel bu sözü
Dayanmaz herkesin özü
Koruyalım yurdumuzu
Dost değil, düşman ağladı
Aşık Veysel
ATATÜRK YÜREĞİMDE
Atatürk yarın,
Atatürk bugün,
Atatürk dün.
Ben olmuş artık,
Yüreğimde,
Benimle her gün.
İleriye baktığımda,
Mavi mavi,
Atam bakar.
Anadolu kırlarında,
Türüm türüm,
Atam kokar.
İSMAİL MALATYA
10 KASIM
Ben hiç 10 Kasım’a
“Günaydın” demem ki
Ben sensiz 23 Nisan’a
Hoş geldin diyemem ki
Seni özlesek bile
Elden ne gelir ki
Bir daha senin gibi
Gelecek mi ne belli
Bak 10 Kasım yine geldi
Gözlerde yaşlar tükendi
Aradan 78 yıl geçse bile
Senin hatıran hiç bitmedi
Sabahlar her zaman güzeldir
Seni hatırlatmadıkça
Günaydın denir ama
10 Kasım olmayınca
ATA’MA AĞIT
Sırma sarısı yay saçlarına
Gözüne rengini koy denizlerin
Düşün dudakların en incesini
Yüzüne tuncunu ver benizlerin
Onda yürüyüşün en yiğitçesi
Onda bükülmezi vardır dizlerin
Gezerdi ülkede bir hızır gibi
Em olup derdine çaresizlerin
Durgun bir denizi andırır dışı
İçi hiç sönmeyen bir yanardağı
Sesinde ıslığı eser kuvvetin
Sözünde şahlanır hakkın bayrağı
Gökle güneş gibi buluştu onda
Sezinin sağlamı duyunun sağı
Yıkarak kökünden Osmanlılığı
O gömdü tarihe bir ortaçağı
Ürperir ovalar avazesine
Dağlar dümdüz olur işaretiyle
Devrilir hıncına çarpan ordular
Kaleler dayanmaz yelpazesine
Fikrin güzelliğin aşkın her şeyin
Bağlıydı daima en tazesine
Yaşadı başı dik, dünyaya karşı
Getirdi dünyayı cenazesine
Onsuz kaldığını bilse tabiat
Bağlar üzüm vermez bahçeler kurur
Okşar saçlarını ezelin eli
Yüzüne ebedin ışığı vurur
Övünür insanlık eserleriyle
Yurt onun sevgisi üstünde durur
Adıdır kurduğu devlete temel
Ünü kurtardığı millete gurur
Fani varlığını kaybetti ama
Damgası yurdumun burçlarındadır
Engin ufuklara uzanmış kolu
Hızı şimşeklerin uçlarındadır
Kadının erkeğin hafızasında
Gencin ihtiyarın düşlerindedir
Yayla yellerinde eser gölgesi
Sesi bahçemizin kuşlarındadır
Ben mi yazacaktım göçüm gününü
Dökerek ardından böyle gözyaşı
Ben ki ona büyük gezilerinde
Oldum bir küçük yol arkadaşı
En son durağına varmadan ömrün
Kapadı yolunu bir mezar taşı
Büyük kurucusu Cumhuriyetin
Hürriyet aşıkı milletin başı
Kemalettin Kamu
AĞLAYALIM ATATÜRK’E
Ağlayalım Atatürk’e
Bütün dünya kan ağladı
Süleyman olmuştu mülke
Geldi ecel, can ağladı
Doğu batı cenup şimal
Aman tanrı bu nasıl hal
Atatürk’e erdi zeval
Memur mebusan ağladı
Atatürk’ün eserleri
Söyleyecek bundan geri
Bütün dünyanın her yeri
Ah çekti, vatan ağladı
Fabrikalar icat etti
Atalığın ispat etti
Varlığın Türke terketti
Döndü çarh devran ağladı
Bu ne kuvvet, bu ne kudret
Var idi bunda bir hikmet
Bütün Türkler İnön’İsmet
Gözlerimiz kan ağladı
Tren hattı tayyareler
Tükler giydi hep kareler
Semerkantla Buharalar
İşitti her yan ağladı
Siz sağ olun Türk gençleri
Çalışanlar kalmaz geri
Mareşalin askerleri
Ordular tümen ağladı
Zannetme ağlayan gülmez
Aslan yatağı boş kalmaz
Yalnız gidenler gelmez
Her gelen insan ağladı
Uzatma Veysel bu sözü
Dayanmaz herkesin özü
Koruyalım yurdumuzu
Dost değil, düşman ağladı
Aşık Veysel
On Kasım
Yıl otuz sekiz, on kasım Perşembe
Hatırdan çıkmayacak bir sonbahar
Sarsılıyor İstanbul yedi tepe
Yaman esmiş Dolmabahçe’de rüzgar
Gerçek olamaz olsa olsa bir düş
Dokuzu beş gece Atatürk ölmüş
Böyle toptan bir yas nerde görülmüş
Beraber ağlıyoruz kurtlar kuşlar
Bu memlekette en çok hizmet eden
Bu aşk ile dağlara gücü yeten
On sekiz milyonun omzunda giden
Atam Ankara sırtlarında yatar.
Cahit Sıtkı Tarancı
10 Kasım
Bir bulut inmiş,beyaz,
Karlı dağlar başına.
Her 10 Kasım sabahı,
Bir ateş düşer, döşüme.
Nerdesin, ey Ata’m nerede?
Sensiz millet, öksüz burada.
Sanat, ilim, fen seninle.
Sevinen, gülen seninle.
Olmak isterdik inan,
Ebediyen seninle.
Dağların, ak başı kar mıdır?
Kuşlar, Ata’mdan haber, var mıdır?
Yarım bıraktığın işler,
Bugün, sanki seni bekler.
Zengin millet hayalin,
Acep, neden emekler?
Sen gelmiyorsan, bir haber gönder.
Kim içimizdeki, Atatürk gibi önder?
10 Kasım Türküsü
Atatürk! Anıtkabir devrimlerini söyler
Bozkır ovalarına, Erciyes’e, Ağrı’ya
Ulusun egemen olduğunu
Özgür olduğunu
Haykıracağım haykıracağım işte
Senin sustuğunca!
Yolunda yürüyeceğim Atatürk;
Ana baba oğul kız
Dere tepe bucak köy
Yeryüzü yaşamalarımla değil
Oralarda, senin gittiğince!
Atatürk, taşıyacağım
Çanakkale’de, Sakarya’da, Çankaya’da, al al
Senin taşıdığını;
Yurdun gök ülküsü
Dalgalanırken
Senin bayrağını yücelteceğim.
Senin çıktığınca.
Fazıl Hüsnü Dağlarca
10 KASIMDA BEN
On kasımda ben
Üzgünüm neden
Çünkü bizden ayrıldı
Atatürk`üm bizden
Kalbimiz kırık
Gönlümüz buruk
Çünkü bizden ayrıldı
En güzel varlık