Cumhuriyet dönemi resim sanatçıları kimlerdir?

Cumhuriyet dönemi resim sanatçıları kimlerdir?

Cumhuriyetimizsmilev geçmişindeki altı asırlık bir devletin maddî ve manevî deneyimlerinden yararlanarak çok sağlam temellere oturtulmuştur.

Bu durumsmilev devletin kuruluşundan günümüze birlik ve beraberliğe verdiği önemdensmilev çağdaş uygarlıklar düzeyi ve ötesi hedeflere odaklanmasındansmilev tüm insanların barış ve refahı adına seçmiş olduğu tam demokrasi yolundan ve diğer ülkelerle barış üzerine temellendirdiği ilkelerden de anlaşılmaktadır. Çağdaş dünyada sanat eğitimismilev artık hükümetlerden öte devletin bir politikası olarak desteklenmektedir. Çünkü sanat eğitimismilev genel eğitim içinde önemli bir yere sahiptir. Milletlerin tarihine bakıldığında da yine bu gerçek fark edilecektir. Bu nedenle günümüz insanının “ömür boyu” eğitime gereksinimini belirtirkensmilev sanat eğitimini bu eğitimin odağında düşünmek durumundayız. Aksi takdirde hayat damarlarından biri kopmuş olan bir milletin ne denli yaşayabileceği kuşkuludur. Konuya ilişkin gerçekleştirilen literatür incelemesindesmilev Türkiye’deki sanat eğitimi uygulamalarınınsmilev uluslar arası standartlara çok yakın olmadığı anlaşılmıştır. Ancaksmilev dünden bugüne gelinen noktanın da küçümsenmemesi ve gelişim seyrinin bilinmesiyle bu ivmenin daha da yükseleceği gerçeğine de inanılmaktadır.
Osmanlıda resim sanatının kendini hissettirmesinden önce sanat alanındaki hareketler süslemecilik ile sınırlıydı. Bu dönemde süslemecilik o kadar ileri gitmişti ki 3. Ahmet zamanında Sebi isimli sanatçı çekmeceleri lakeli manzaralarla bezemişti. Çeşitli dönemlerde sanatçılar en küçük objeyi bile resim yaparak süsleme yoluna gitmiştir. Süslemecilik ve duvar resimlerinin daha sonra tuval resimlerine bırakması çok da kolay olmamıştır. Resmin temelini oluşturan minyatür resmi zamanını doldurmuş ama Osmanlı resmi için önemini devam ettirmiştir. Ve zamanla yerini modern resme bırakmaya başlamıştır.1Resim sanatımızdaki ilk primitiflerle birlikte pentürsmilev yağlı boya ressamları da sanat tarihimizdeki yerini alarak şimdiki modern Türk resim sanatının temelini atmışlardır. 15. yüzyılda Fatih Sultan Mehmetsmilev İtalyan sanatçı Gentile Bellini’yi bugün Londra National Gallery’de sergilenen kendi portresini yaptırtmak üzere çağırmasına rağmen Batı tarzı resimsmilev Osmanlı İmparatorluğu’nda benimsenmemiş bunun yerini genelde minyatür sanatı almıştır. Geçen süre zarfında Osmanlı İmparatorluğu’na gelerek çalışmalarda bulunan Batılı bazı sanatçıların olduğu bilinse de bu sanatçıların saray ve çevresinden büyük destek gördükleri dönemsmilev Osmanlı’nın Avrupa ile ilişkilerini arttırdığı Batılılaşma dönemi olmuştur. Ayrıca Osmanlı minyatür sanatının geleneksel çizgisinden ayrılmaya başlaması da yine aynı döneme rastlamaktadır. 18. yüzyılsmilev Osmanlı sanatı açısından bir dönüm noktasını ifade etmektedir. Bu yüzyılda ülkemizde yabancı sanatçıların resim ve mimari alanında etkinlikleri sürerken III. Selim(1789-1807) dönemi ıslahatları arasında Batı yöntemlerine uygun eğitim yapan askeri okulların kurulması kararlaştırılmıştır. Bunlardan 1794 yılında eğitime başlayan Mühendishane-i Berîi Hümayun adını taşıyan askeri okulda askeri amaçlı ilk resim dersleri verilmeye başlanmışsmilev fakat bu dersler içinde perspektifsmilev ışık-gölge gibi kurallar da yer almıştır. III. Selim’in başlattığı ıslahata II. Mahmud (1808-1839) devam etmiş ve yine çağdaş anlamda eğitim veren Harbiyesmilev Tıbbiyesmilev Bahriye gibi askeri okullar açılmıştır. II. Mahmudsmilev aynı zamanda kendi resmini çoğaltarak devlet dairelerine astırarak yeni bir geleneğin başlatıcısı da olmuştur. Askeri okullarda eğitim gören ve resim yapmaya ilgi duymuş olan sanatçılarımız çağdaş Türk resim sanatının bir bakıma öncülüğünü yapmışlardır. Genel olarak Asker Ressamlar Kuşağı olarak adlandırılan bu dönem ressamları arasında en etkin olanları Kolağası Hüsnü Yusuf Beysmilev Ferik Tevfik Paşasmilev Osman Nuri Paşasmilev Ferik İbrahim Paşasmilev Hüseyin Zekâi Paşasmilev Şeker Ahmet Paşasmilev Süleyman Seyyid Beysmilev Hoca Ali Rıza ve Halil Paşa’dır. Resimlerinde genel olarak peyzajsmilev natürmort gibi konulara ağırlık veren asker ressamlardan Şeker Ahmet Paşa’nın kendini paleti ve fırçasıyla resmetmiş olduğu Kendi Portresi ise bu dönem için figür alanında yapılmış en önemli çalışmadır. Bu arada İstanbul’da gerçek anlamda ilk resim sergisi Şeker Ahmet Paşa’nın çabalarıyla 27 Nisan 1873 tarihinde açılmıştır.
Atatürk bir Ortaçağ imparatorluğundansmilev çağdaş bir ulusal devlet yaratma çabasını simgelemiştir. Atatürk’ün tarihsmilev dil ve güzel sanatlara önem vermesinin sebebi de bunun içine girer. Bu toplumunda kültürünü oluşturan temel öğeler ise ulusal beraberliği sağlayan dilismilev tarihi ve sanatıdır. Sanat bir toplumun kültürünün ürünüdür. Kültür kelimesi “Bir toplumun yaşam düzeyini oluşturan bilgismilev duygusmilev düşüncesmilev dilsmilev sanat ve yaşayış biçimlerinin tümü”dür. Kısacası tek sözcükle “Uygarlık”tır. Atatürk düşünce sistemi Cumhuriyet ile birlikte yeni kültür döneminin başlamasıdır. Atatürk Türk toplumunun Batı dünyasınca kabul edilmiş kültürel değerlere kavuşmasını istiyordu. Kültürleşme süresince güzel sanatlara önem veren Atatürksmilev 1923 yılında Cumhuriyet ilan edilişinden 1938 tarihine kadar son nefesini verinceye deksmilev 15 yıl Türkiye Cumhuriyeti’ni ekonomiksmilev siyasal ve kültürel alanlarda her yönü ile çağdaş bir devlet olması için çabalamıştır. 1924’de resim konusunda yetiştirilmek üzeresmilev Güzel Sanatlar Akademisinden Avrupa sınavını kazanan beş ressam Paris’e gönderilmiştir. Bunlar Cevat Dereli (1900-1989)smilev Mahmut Cuda (1904-1988)smilev Refik Ekipman (1902-1974)smilev Muhittin Sebati (1991-1935) ve Şeref Akdik (1898-1972)’dir. Akademiden ayrılıp Münih’e gidenler 1922’de Mahmut Cuda ve Ali Çelebi (1904) olmuştur. 1923’de Zeki Kocamemi (1900-1959) Türk Ocağı tarafından Münih’e gönderilmiştir. 1925’de Hale Asaf (1902-1938) izlemiştir. 1924’den itibarensmilev her yıl Akademi Resim ve Heykel bölümü mezunlarından Avrupa sınavını kazananlarsmilev Avrupa sanat merkezlerine gönderilmişti. İlk grup sanatçılarsmilev 1927-1928’de Türkiye’ye döndüler. 1. Modern Sanat Eğilimleri : Bugüne kadar olan kısa zaman diliminde Türk resminin modern devresismilev hareket ve mana itibari ile dikkate değerleri göstermekte ve resim tarihimizin en zengin bir kısmını teşkil eder. Bunun Niçin böyle olduğunu anlamak için resim sanatının sosyal yapımız içinde yüzyılına yakın bir zamanda göz önünde bulundurmak gerekir. Türk resminde en önemli gelişmesmilev 1928 kuşağı sanatçılarının uyguladıkları Kübizm ve Ekspresyonizm (Dışavurumculuk) sanat akımlarıyla meydana gelmiştir. Türk resminde 1927’den sonra görülebilmiştir. Münih’ten dönen Zeki Kocamemi ve Ali Çelebismilev Avrupa modern sanat akımlarını getiren iki öncü sanatçı olmuşlardır. Resim sanatımızda ilk düşünsel eğilim onlarla başlamıştır. Çalışmalarında görülen desen (sertsmilev neşeli ve eğri çizgilerle geometrik kuruluşsmilev biçim ve planların değerlendirilişi ile ortaya çıkan konstrüksiyonsmilev Türk resmine katkıda bulunmuştur. Zeki Kocamemi Kübist anlayışında hacimlerinin geometrik düzenini aradı. Tabloda derinliği; yakın uzak planlarının ve kitlelerin birbiri ile olan ilişkisinismilev çizginin yönlerinde zıtlıklar ve renklerle vermeye çalışmıştır. Ali Çelebi ise Kübist düşüncedesmilev nesneleri niteliklerini kaybettirmeden geometrik anlayışta betimlerken; kübizmin geometrik inşacı yanı ile Ekspresyonist anlayışı kişiliğine göre başarılı olarak birleştirmiştir. Ali Çelebi ve Zeki Kocamemi’nin getirdiği modern sanat akımlarısmilev bu gruptan Cemal Tollu (1899-1964)smilev Refik Epikmansmilev Mühittin Sebati ile 1924’de Paris’ten sonra Münih’te Hofmanın ile çalışan Hale Asaf ve daha iler ki yıllarda Cevat Dereli tarafından uygulanmaya başlanılmıştır. Zeki Kocamemi Kübist anlayışında hacimlerinin geometrik düzenini aradı. Tabloda derinliği; yakın uzak planlarının ve kitlelerin birbiri ile olan ilişkisinismilev çizginin yönlerinde zıtlıklar ve renklerle vermeye çalışmıştır. Ali Çelebi ise Kübist düşüncedesmilev nesneleri niteliklerini kaybettirmeden geometrik anlayışta betimlerken; kübizmin geometrik inşacı yanı ile Ekspresyonist anlayışı kişiliğine göre başarılı olarak birleştirmiştir. Ali Çelebi ve Zeki Kocamemi’nin getirdiği modern sanat akımlarısmilev bu gruptan Cemal Tollu (1899-1964)smilev Refik Epikmansmilev Mühittin Sebati ile 1924’de Paris’ten sonra Münih’te Hofmanın ile çalışan Hale Asaf ve daha iler ki yıllarda Cevat Dereli tarafından uygulanmaya başlanılmıştır. a- Müstakil Ressam ve Heykeltıraşlar Birliği (1929) : Çağdaş Türk resim sanatının gelişmesinde sanatçı gruplarınınsmilev birlik ve desteklerinin çok önemli rolü vardır.
Bu dönemsmilev resim sanatında önemli hareketlere tanık olagelmektedir. Avrupa sanatının çağdaş akımlarına paralel eğilimlersmilev D grubu adı altında toplanan ressamların karma ve tek sergilerinde göze çarpmaya başlar. Ama dikkat edilirsesmilev Cumhuriyet dönemi ressamlarında idealist bir şekilde de olsasmilev Anadolu halkına ve rengine bir yaklaşma görülür. Birçoklarınısmilev folklor sorunlarıyla atbaşı giden bir nakış ilgisi sarar. 1950lere kadar Cumhuriyet döneminin önemli ressamları Turgut Zaimsmilev(1906-1974)smilev Zeki Kocamemi (1901-1959)smilev Cemal Tollu (1899-1968)smilev Nurullah Berk (1906-1982)smilev Bedri Rahmi Eyüboğlu (1913-1975)smilev Sabri Berkel (1909)smilev Cevat Dereli (1901-1989)smilev Ali Avni Çelebi (1904)smilev Eşref Üren (1897-1984)smilev Muhittin Sebati (1901-1935)smilev Hale Asaf (1905-1938) ve Zeki Faik Izer (1905-1989)dir. Bu sanatçılar arasında Batı resminin etkilerini yerel bir duyuşla karşılaması ve Anadolu temalarındaki başarısıyla Turgut Zaimsmilev kazandığı ünü hak etmiştir. Resimde folklorcu eğilimleri aşırı ölçüde gerçekleştiren Bedri Rahmi Eyüboğlu ise gücü artan değil eksilen bir gelişme gösterir. Bu dönem süresince Avrupada kalıp o hava içinde çalışmakta direnen sanatçılar arasında yalnız bir tanesismilev. Fikret Muallâ (1903-1967) büyük basarı göstermiş ve hayatı memleketinden uzak bir acıyla sona ermiştir. Fikret Muallâ çağdaş dünya resmini Türk görsel duyarlığının katkısıyla yorumlamıştır. 1950den sonrasısmilev yeni eğilimleri gerçekleştiren resim sanatçılarının dönemidir. Nuri İyem (1915)smilev Neşet Günal (1923) gibi toplumcu eğilimde görülen sanatçıların yanı sıra Orhan Peker (1927-1978)smilev Nedim Günsür (1924)smilev Adnan Çöker (1928) kişisel üsluplarını başarıyla ortaya koyan sanatçılardır. Bu sanatçılara Eren Eyüboglu (1913-1989)smilev Aliye Berger (1906-1974)smilev İhsan Cemal Karaburçak (1897-1969)smilev Leyla Gamsız (1921) gibismilev resim ilgilerini özgün biçimlerde geliştiren ressamları da kuşak farkına rağmen katmak gereklidir. Ama kuşkusuzsmilev 1959den sonraki Türk resim sanatında özgün kişilikleriyle değer kazanan birkaç sanatçıyı unutmamaksmilev hatta bu resim yükünün pek çoğunu onların omuzlarında görmek de kaçınılmazdır. Cihat Burak (1915)smilev Yüksel Arslan (1933)smilev Ömer Uluç (1931)smilev yerel bir resim anlayışını başarıyla ortaya koyan kişiliklerdir.(Resim Sanatının Tarihismilev Sezer Tansağsmilev sy; 161smilev162smilev163) Resimde yeni üslup arayışı; 1975 yılından bu yanasmilev XX. yüzyılın son çeyreğindeki ana eğilimlersmilev yansıtan çabalarsmilev resim sanatı alanında ürün veren gençlerle temsil olunmaktadır. Daha önce ana çizgileri belirlenmeye çalışılan figür ve soyut resim yaklaşımlarısmilev kavramsal sanata dönük biçim araştırmaları bir yana bırakılırsasmilev karşılıklı ilintileri çokça sürdüren bir oluşum içinde bulunmaktadırlar. Ahmet Öktemsmilev Serhat Kirazsmilev Alpaslan Baloğlu gibi genç sanatçılar kavramsal düzenlemelerinde fotoğrafsmilev resim ve diğer objelerin yer aldıklarsmilev yerleştirildikleri ya da “installé” edildiklerismilev mekanısmilev da değerlendiren bir özellik taşımasına özen göstermektedirler. Çevrenin sanatsal bir yönde düzenlenmesismilev sorununasmilev ancak geçici bir katkısmilev olma özelliği taşıyan bu çalışmaların kendilerinismilevzihinsel bir içerik bağlamında temellendirme istekleri de görülmektedir. Serhat Kirazın 1984 başında düzenlediği bir sergide kavramsal ilişkilere sokulan yüzey ve nesne biçimlerinin açıklanabilmesi için şu türden kaynak metinlere de başvuruluyordu. “Kendisini algılayan biri bulunduğu sürecesmilev devingen bir ufuktur dünyamız; bizim algıladığımız ya da tasarladığımız dünyadırsmilev nesnel ve değişmez bir dünya değil: belli bir andasmilev belli birinin dünyası olmayan dünya yoktur. Bunun sonucu olaraksmilev dünya konusunda her türlü bilginin en azından üç etkenin işlevi olduğu söylenebilir: dünyanın kendisi (uzam)smilev onu ele alan özne (belli biri) ve her ikisinin de yer aldığı zaman (Belli bir an). Bu üç öğeden birinde en ufak bir değişiklik olmuşsasmilev dünya aynı dünya değildir artık. İster bizi çevreleyen gerçek evren söz konusu olsunsmilev ister betimlenmiş ya da düşlenmiş öyküsel bir evrensmilev üç öğeden biri için doğru olansmilev öbür ikisi için de doğrudur: yerlerin evrensel tarihe ya da bireyin özgeçmişine göre her zaman bir tarihselliği olduğundansmilev uzam içindeki her yersmilev değiştirmesmilev zamansal yapının yeniden düzenlenmesini gerektirecek aynı biçimdesmilev zaman içinde her yer değiştirme de uzamsal ve bireysel yapıların yeniden düzenlenmesini zorunlu kıldı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu