Erzurum ilgili şiir şiirler

Erzurum ilgili şiir şiirler
Erzurum Ölirem Şiiri

Tahtacılardan aşşaği gelirem
Düşinirem gara gara
Bir elim cebimde, öbüründe cigara
At arabasi gidir önümde.. Soğan yükli
Yer çelpesik çamır
Köşeyi döndüm, O’ni gördüm
At arabasının önünden geçti
Bene bahdi
Off…Gözleri ela, sanki yanir
Ele tikildim galdım, ağzım açıh
Herhal beni deli sanir


Durdum galdım, dizlerim titirir
Bir ösgürdüm, bir ösgürdüm…
Az galdi bogulim, O’na gurban olim
Anasinin yaninda gidir, cump cump
Benim yüregim vurir gümp,gümp
Ne oldi bene, heç anlamadım
Onnar gidir ben gidirem, peşlerini bırahamiram
Epey gettiler, bir fıhereye para verdiler
Neden sonra bir evden içeri girdiler
Ben galdım gapıde…
Içeri giremirem, ele üşirem ele üşirem
Ceryan diregine dayaniram
O ince yagmur…
Yağdi yağdi yağdi
Ben de direginen beraber paslandım…
Ondan sonra her gün oraya getdim
O gözlerin yüzünden işi mişi terkettim
Gece ahlıma gelir, gahiram…
Sağıma-soluma bahiram yoh. Sonra yatiram…
Elma bile yerken, gırmızısıni O’na verim diyirem
Ele içim yanir, ele içim yanir ki, mantis gibi
Durmandan çay içirem
Bazen evde tek galiram…
Oturiram bir ey ağliram sonra
Ne olacah bu halim, ben neydim diye
Vele hevle çekirem
Yüzüme degil de, gülirler dalıma (sırtıma)
Ben de hayret edirem gendi halıma
Sen neye üzülirsen, o senin neyin diyirem…
Gene en çok O’ni düşünirem
Bizim orada bi’tane gehve var
Sandalyeleri odundan, uzunca, ama dar

Arada bir gidirem, çay içirem…
Bir emi var orda, gapiya yahın oturir.
Elindeki cigarayi bele çekir, çekir savurir
Eski herif yaşli…
Saçlari tökülmüs, enli gaşli…
Bir gün:
Selam verdim otudum yanına
Boğuldum, içtigi cigaranın dumanına…
Dedim emmi gusura galma
İster beni mehele(ciddiye) al ister alma
Durum bele bele, gidir görirem
Gece-gündüz oni düşünirem, ölirem
Söyle yavaş yavaş döndi, yüzüme bahdi
Kısdikten(sigara izmariti) yeni bir cigara daha yahdi
Dumanini çekti içine, sonra dişari savurdi
Kistigi galdırdi hersinen (sinrlenerek) yere vurdi
Sandalyeden doğruldi, bir daha oturdi
Eyvah ogul sen getmişsen, sen ölmüşsen…
Bu gara sevdaya benzir b…. yemişsen
İster gül, ister ağla heç farketmez
Oni alsan da, almasan da bu derdin bitmez
Ne diyim ele zor ki, anlatmah
Yaşarken sararıp, galharken boşluga bakmah
Ne etsen, ne yapsan derdin bitmez
Canın bedebde iken, ahlın kar etmez
Allah vere helal süt emmiş ola
Yohsa yandın gettin, hayatın mahfola
Beni de benden alan bu dert idi
Korolacah gözlerin, o gözleri niye gördü ki
İçimi yahdın, Allah sabir vere
Bu gayfede sene de bi sandalye düşe
Bol bol ağla, için açılır dedi…
Boynuni büyhdi, gafasini salladi, getti
Galdım masada bir başıma
Neden sonra garson tikildi garşima
Birşeyler öğrenip yapsaydım bari
Hesabi ödedim, çıhdım dişari…
Ellerim cebimde, düşünirem gara gara
Heç düşmez oldi dodağımdan cigara
O gün oldi, bugün oldi hele düşünirem
Bu ne zor derdimiş
Oni görsem de, oni görmesem de ölirem

HÜSEYIN KOTAN

Erzurum Bar şiiri

Yüzyılların ardından kopup gelen bir vakar
Kahramanlık, yiğitlik, erlik destanıdır bar
Bu oyunda gör bizi, geçme sakınıraktan
Gözün varsa seçersin, bar’da karayı ak’tan
Bir savaş seyri vardır, dadaşın her bar’ında
Görünce kanın kaynar, o an damarlarında
Doyum olmaz bir görsen, Köroğlu’nun barı’nı
Güvenirsin görünce, düşünmezsin yarını
Dumlu’dan taa Basra’ya çağlayan selimiz var
Bahtımız kara değil, bugün Karasu kadar
Bingöl yaratmadı mı, kan çağlayan Aras’ı
Hazar çalkalanırken, kanar Türk’ün yarası
Aman Aras, han Aras, Bingöl’den kalkan Aras
Al başımdan sevdanı, Hazar’da çalkan Aras
Dadaş çelik bir yaydır, onu germeye gelmez
Çağlayan bir sel olur, dağlara da baş eğmez
Yayla bulutu gibi, yükselir yavaş yavaş
Sonra birden sel olur, köpürür coşar dadaş
Doğu’nun sınır taşı, Erzurum’un dadaşı
Efesi var İzmir’in, eğilmez Türk’ün başı

Barbaşı sallarken gönülden mendilini
Gözüne al dadaşım, gönülden sevdiğini
Dinle, davul ne diyor dan dan dan
Ben bu sese vurgunam can can can
Canlar yurdundur elbet, her can vatana kurban
Atalar yurt sevmeyi davuldan öğrendiler
Bu ilk bar’ın adına sarhoş barı dediler
Dadaşlar ağır ağır bir halka çevirdiler
Yurda kurban yiğitler, bu halkaya girdiler
Gönülden tutuşanlar, hepsi de sarhoştular
Seven sarhoştur elbet, içse de içmese de
ses yok, donmuş dudaklar, gözler halkalanıyor
Ufuklar bayraklaşmış, cihan dalgalanıyor
Dan dan dan
Kanlar kaynaştıran bir ses çıktı zurnadan
Dağlar gibi dadaşlar, kımıldandı durmadan
Tanrım, bu ne duruştur, gözler şimşekleşiyor
Kırat kişniyor, neden toprakları eşiyor
Silkin Palandöken, dök başından kar’ını
Dadaş oynarken, senin gösterir vakarını
Vur davulcu, candan coşsun dadaşım
Çal zurnacı, oynasın dadaş, dönüyor başım

SADİ AKATAY

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu