Maide Suresi Fazileti Nedir

Maide Suresi Fazileti Nedir
Maide suresini okumanın fazileti ile ilgili hadisler şöyledir:

Târik bin Şihâb radiyallahu anh’dan: Yahudilerden bir adam Ömer’e gelip dedi ki: “Kitabınızda okuduğunuz bir âyet vardır ki, eğer o, biz yahudi topluluğuna inseydi o günü biz bayram edinirdik.”
“Hangi âyettir o?”
“işte ben bugün sizin için dininizi ikmal ettim, üzerinizdeki nimeti de tamamladım. Sizin için din olarak İslâm’ı seçip hoşnut oldum” mealindeki âyettir.” (Mâide, 3)
Ömer dedi ki: “Ben onun indiği günü ve indiği yeri biliyorum. O âyet, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e Arafat’ta, cuma günü nazil oldu.” [Buharı, Müslim, Nesâî ve Tirmizî.]

Onun (Tirmizî’nin) İbn Abbâs’tan rivayeti:
Ona bir yahudi dedi ki: “Eğer bu âyet bize inseydi o günü biz bayram yapardık.” Bunun üzerine İbn Abbâs dedi ki: “O zaten iki bayramda inmiştir: Cuma ve Arefe günü.”

el-Berâ radiyallahu anh’dan: “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in
yanından yüzü kömürle karartılmış ve dayak atılmış bir yahudi geçirdiler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onları çağırıp sordu:
‘Siz kitabınızda zina cezasının bu şekilde olduğunu mu okumaktasınız?’
‘Evet’dediler.”
Şer’î cezalar bahsinde geçen hadisin benzeri rivayet edildi.
Ayrıca burada şöyle geçer: “Bunun üzerine emretti, recm edildi. Ondan sonra şu ayet nazil oldu: ‘Ey Peygamber! Küfre koşanlar seni üzmesin!..’ ‘Size bir (fetva) verilirse alın’a. kadar. (Mâide, 41)
(Yahudiler) diyordu ki: “Muhammed’e gidin! Eğer size ceza olarak yüzü kömüre boyamayı ve dayağı emrederse, alın; recmi emrederse kaçının!” Bunun üzerine şu âyet nazil oldu:
“Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, onlar zalimlerin ta kendileridir,” (Mâide, 45)
“Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, onlarfasıkların ta kendileridir.” (Mâide, 47) Bunların hepsi kâfirler hakkında nazil olmuştur. |Ebû Dâvud ve Müslim]

İbn Abbâs radiyallahu anh’dan:
“(Yahudilerden) Kurayza ve Nadîr kabileleri vardı. Nadîr Kurayza’dan daha şerefli idi. Kureyza’dan bir adam Nadîr’den bir adamı öldürdüğü zaman, karşılığında öldürülürdü. Nadîr’den bir adam Kurayza’dan bir adamı öldürdüğü zaman, karşılığında öldürülmez, yerine yüz vaşak hurma diyet olarak verilirdi.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, peygamber olarak gönderildiği zaman, Nadîr’den bir adam Kurayza’dan bir adamıöldür-dü. Bunun üzerine Kureyzaoğullan: ‘Onu bize verin de kısasen öldürelim.’ dediler. Nadiroğul-ları ise: ‘Sizinle bizim aramızda Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hakem olsun!’ diye teklif ettiler ve Resûlullah’ın yanına vardılar.
Bunun üzerine: ‘Hükmettiğin zaman aralarında adaletle hükmet…’ mealindeki âyet (Mâide, 43) nazil oldu. Buradaki adaletten murad kısasın cana can olarak uygulanmasıdır. Ondan sonra şu âyet nazil oldu: ‘Cahiliye devri hükmünü mü istiyorlar?'(Mâide, 50)
[Nesâî ve Ebû Dâvud.)

İbn Abbâs radiyallahu anh’dan: Dedi ki: “Ey Allah’ın Resulü! Henüz İçki yasağı gelmeden, içki içerken ölenler hakkında ne dersin?” Bunun üzerine: “İman edip güzel güzel amel ve harekette bulunanlar, daha önce tatmış olduklarından dolayı herhangi bir günah yoktur.” ayeti nazil öldü. (Mâide, 93) |Tirmizî.|

Ömer radiyallahu anh’dan:
Dedi kî: “Allahım! İçki hakkında bize tatminkâr ve doyurucu bir açıklama yap!” Bunun üzerine Bakara süresindeki: “Sana içki ve kumardan soruyorlar. De ki: İkisinde hem büyük günah hem de insanlar için yararlar vardır” mealindeki âyet (âyet 219) nazil oldu. Ömer çağırıldı ve bu âyet kendisine okundu. Sonra yine şöyle dedi: “Allahım! İçki hakkında bize tam bir açıklama yap!” Bunun üzerine Nisa süresindeki: “Siz sarhoşken namaza yaklaşmayın!” âyeti (âyet 43) indi.
Çağırıldı, bu da ona okundu. Yine dedi ki: “Allahım! Bize içki hakkında tatminkâr bir açıklama yap!” Bunun üzerine Mâide süresindeki: “Şeytan içki ve kumarla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak ister. Hâlâ vazgeçmi-yecek misiniz?” âyeti (Mâide, 90-1) nazil oldu.
Çağırıldı ve bu âyet kendisine okundu. Ondan sonra şöyle dedi: “Vazgeçtik artık, vazgeçtik.” [Sünen ashabı.] Ebû Dâvud, “Siz sarhoşken” kavlinden sonra şunu ilave etti:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in münadisi namaza kamet getirildiği zaman şöyle seslenirdi: “Dikkat edin; namaza sarhoş olan asla yanaşmasın!”

Enes radiyallahu anh’dan:
“Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem güneş gök yüzünden kayıp öğle vakti girdiği zaman çıkıp öğle namazını kıldırdı ve minbere çıkıp kıyameti ve içindeki dehşetli olayları anlattı. Sonra şöyle dedi: ‘Kim bana bir şey sormak isterse sorsun. Ben burada durdukça bana sorduğunuz tüm sorularınızı cevaplandıracağım.’ Cemaat hıçkıra hiçkıra ağladı. O da devamlı olarak ‘Bana sorun!’ buyuru yordu.
Bunun üzerine Abdullah bin Huzâfe es-Seh-mî kalkıp: ‘Benim babam kimdir?’diye sordu.
‘Senin baban Huzâfe’dir’dedi.
Sonra ‘Bana sorun, sorun!’ dedi. Ömer dizleri üzerine çöküp şöyle dedi:
‘Rab olarak Allah’ı, din olarak İslâm’ı,
peygamber olarak da Muhammed’i kabul edip hoşnut olduk.’
Ondan sonra sükût buyurdu, sonra şöyle dedi: ‘Az önce şu duvarın karşısında bana cennet ve cehennem sunuldu. Bugünkü kadar hayır ve şerrin indiğini görmedim.’
İbn Şihâb der ki; Bana Ubeydullah bin Abdillah bin Utbe bildirdi:
Abdullah bin Huzâfe’nin annesi daha sonra Abdullah’a dedi ki: ‘Senden daha hayırsız birini görmedim. Annene güvenmeyip, cahili-yet ehlinin irtikâp ettikleri bazı şeyleri annenin de irtikâp ettiğini sanıp, onu insanların gözü önünde rezil ediyorsun.’Bunun üzerine Abdullah bin Huzâfe dedi ki: ‘Şayet Resûlul-lah beni, siyah bir köleye nisbet etseydi, onu baba kabul ederdim.’ [Buhârî ile Müslim.]

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu