Mevlana’nın namaz yorumu

Mevlana’nın namaz yorumu
Mevlana’nın namaz yorumu
Hazret-i Mevlânâ, insanı ilâhî huzura ulaştıran tekbir, kıyam, rükû, secde, ve dua gibi namaz rükünlerine oldukça düşündürücü mânâlar kazandırır.
Namaza tekbirle girmek, “İlâhî, biz senin huzurunda kurban olduk” demektir (Tekbir getirerek kurban kesildiği gibi, tekbirle namaza başlamak da ‘Allah’ım, canımız sana feda olsun’ anlamındadır.

Namazda kiyama durmak, ALLAH’in huzuruna kiyametteki muhasebeyi hatirlatir. Kul, biraz sonra hakkiyla yerine getiremedigi kullugundan ve isledigi gunahlardan dolayi, utancindan ayakta dermani kalmaz, ruku’a egilir.

Basi ruku’da iken “Hakk’in sualine cevap ver1”diye ilahi ferman gelir. Kul, rukudan basini mahcup olarak kaldirir. Ayakta duramaz, yuz ustu secdeye kapanir. Tekrar ona “secdeden basini kaldir! Yapmis olduklarindan haber ver!” diye ferman gelir. O, yine mahcup bir halde basini kaldirsa da, tekrar yuzu ustune kapanir.

O agir yukun tesirinden dizleri ustune coker. Saga selam verir; peygamberler ve melekler tarafina bakar, onlardan sefaat talep eder. Onlar derler; “Care ve yardim gunu gecti. Care ancak dunyada olabilirdi. Orada salih amellerde bulunmadiniz, o gunler gecti.” Sola selam verir; akraba ve yakinlarinin tarafina bakar. Onlardan da bir fayda goremez.

Herkesten umidini kesince, dua icin iki elini kaldirir.

“Ya RABBi, herkesten umidimi kestim. Kuluna melce ancak Sensin. Senin rahmet ve magfiretine sinir yoktur.”der.

Alıntı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu