Orhun kitabelerinin Türkçe’miz ve edebiyatımız için önemi nedir?

Orhun kitabelerinin Türkçe’miz ve edebiyatımız için önemi nedir?
Orhun Kitabeleri
Göktürk İmparatorluğu’nun resmi yazısı olan Orhun yazısının başlangıcı çok daha eskilere gider. Birçok kişi, Orhun yazısının Göktürklerle birlikte kullanılmaya başlandığını sanır ama işin doğrusu bu değildir. Türklerin çok daha eski dönemlerde de kendilerine özgü yazıları vardı ve bu yazı Orhun yazısının atası idi. Yazının icat nedenlerinden biri devlet yönetimi olduğuna göre, Göktürk İmparatorluğu’ndan önce kurulmuş ve çok geniş alanlara yayılmış bulunan Türk devletlerinin (Büyük Hun, Batı Hun, Ak Hun gibi) yazılarının olmadığını ileri sürmek biraz safdillik olur. Ancak, bu eski Türk kültür andaçları, bozkırın sert iklim koşullarında yok olup gitmiştir. Zaten, Göktürk anıtlarında kullanılan Orhun yazısı nın mükemmel bir yapıya sahip olması, bu yazının çok daha eskilerden kaldığının bir kanıtıdır. Kaynaklar ve araştırmalar, Orhun yazısının Göktürklerden önce de kullanıldığını ortaya koymaktadır. Çinli gezgin Hiuen-Tsang (7. yüzyılın ikinci yarısı), Göktürklerden önce Ak Hunların da yazılarının olduğunu ve bu yazının Göktürklerin kullanmış olduğu Orhun yazısı ile aynı olduğunu bildirir. Bizanslı tarihçi Prokopios da (6.yy.), Ogur Türklerinin kendi yazılarını kullandıklarını kaydeder. Bizanslı Menandros’a göre, İstemi Yabgu’nun 568 yılında Bizans İmparatoru’na yolladığı mektup da “İskit (Türk) yazısı” ile yazılmıştı. Menandros’un İskit kelimesi ile anlatmak istediği, Göktürkler’dir.

Taspar (Tapo) Kağan (572-581) için, bir budizm kitabı olan Nirvana Sutra’nın Türkçe çevirisi yapılmıştı. Hazar Kağanlığı ile Batı (Avrupa) Avar Kağanlığı’nda da Orhun yazısı kullanılmıştır. Mayatskiy kazılarında ele geçen seramik parçaları ve tuğlalar üzerinde bulunan yazılar bunun kanıtlarıdır. Ayrıca Macaristan’da bulunan ve Orhun harfleriyle yazılmış olan dört satırlık yazıt, Batı Apar dönemine aittir.

Bizanslı Priskos (5.yy.ortası) anılarında, Hun yazmanlarının ayrı bir yazı ile hazırladıkları metinleri Attila’ya okuduklarını söyler ki bu da Avrupa Hunlarının kendi öz yazılarının bulunduğunu kanıtlar. Orhun alfabesinin harflerinden oluşan Tuna Bulgarlarının yazısı, bu Hun yazısının devamıdır. Demek ki, 4.yy.da Avrupa’ya gelen Hunlar, Orhun yazısını da birlikte getirmişlerdi.

Asya Hunlarının milli yazıları da oldukça yaygındı. Çin yıllıkları şöyle der: “Uygurların ataları Kao-kü’ler Çince yazar, fakat Hunca da yazarlardı. Klasikleri, Hun dili ile okurlardı”. Buna karşın, daha sonraki dönemlerdeki Çin yıllıklarında, Türklerin yazılarının bulunmadığına ve Göktürklerin de yazı bilmediklerine dair kayıtlardan kasıt, onların Çin alfabelerini kullanmamalarıdır. Yoksa aynı Çin kaynakları, Türklerin Orhun yazısı ile yazdıklarını birçok kez bildirmektedir. Mesela, yukarıdaki Türklerin yazılarının bulunmadığını bildiren Çin kaydından 40 yıl önce, yine aynı Çin kaynakları, Kök Türk yazısından söz etmektedir.

Son yıllarda Orta Asya’da yapılan keşiflerle, Orhun yazısının Hunlardan daha önce de kullanıldığı ortaya konulmuştur. Isık Göl yakınlarındaki Esik Kurganı (Altın giysili adamın mezarı), 1970′de açılmış ve içindeki gümüş bir çanağın üzerinde Orhun yazısı ile yazılmış satırlara rastlanmıştır. Esik Kurganı, MÖ 5-4. yüzyıldan kalmadır. Ayrıca, Tanrı Dağları’ndaki MÖ 2. yüzyıla ait Kuray Kurganı’nda da Orhun yazısı ile yazılmış 5 harflik bir metin vardır. İlerideki kazı ve araştırmalarla birlikte bu örneklerin çoğalacağı muhakkaktır.
Orhun Yazısı’nın Kökeni

Orhun yazısının nereden çıktığı konusunda çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Bu yazının kökeni ile ilgili başlıca görüşler şunlardır: İskandinav run’ları, Arami, İrani, Eski Türk damgaları, Sogd, Pehlevi, Parth, Grek. Her nedense, araştırmacıların çoğu, Millî Türk Yazısı’na Sami (Arami) ve İndo-İrani bir köken bulmak için yoğun bir çaba göstermektedirler. Ancak bu görüşler pek inandırıcı değildir. Nedenleri de şunlardır:

Öncelikle, Türk-Orhun harfleri çentme-oyma (runik) nitelik taşırlar ki Türklerin çevresindeki kavimlerden ne İranlılar, ne Hintliler, ne de Çinliler bu tür harf kullanmamışlardır. Arami alfabesi ve ondan türeyen yazılar da (Armazique, Parsi, Pehlevi, Sogd vb) çentme-oyma nitelik taşımazlar. Karakter bakımından Orhun yazısına en yakın tek alfabe batıdaki eski Germen runik yazısıdır ki, Orhun-Türk yazısı ile Germen runik yazısı arasında ne tarihi açıdan, ne de dil açısından bir ilgi yoktur.

Arami alfabesindeki 22 harfe karşılık, Orhun alfabesinde 38 harf vardır ve Orhun yazısının Arami ya da İrani bir alfabeden kaynaklandığını öne sürenler, bu alfabelerin daha o çağlarda Türkler tarafından Türk dilinin fonetiğine göre nasıl düzeltilip geliştirildiğini açıklayamamaktadırlar. Türk yazısına köken olduğu iddia edilen Pehlevi ve Aramazique yazıların ilk örnekleri en erken milat sıralarına indiği halde, Türk yazısının ilk örnekleri çok daha eskilere, MÖ 5-4. yüzyıllara (Esik ve Kuray kurganları) değin gitmektedir.

Orhun yazısının kaynağı hakkında ileri sürülen görüşlerden en doğrusu ve akla yatkın olanı, bu yazının Eski Türk damgalarından çıktığı görüşüdür. Nitekim Çinliler, Eski Türklerin değnekler üzerine çentikler çizerek, ok ucuyla balmumu üstüne işaretler yazarak haberleştiklerini ve resmi belgelerini saptadıklarını bildirmektedirler.

Orhun yazısının Türk buluşu olduğunu söyleyenler, bu yazının eski Türk damga ve işaretlerinden çıktığını kabul ederler. Gerçekten de Orhun yazısındaki harflerden OK sesini veren harf ok’a, Y sesini veren harf Ay’a, S sesini veren harf (s) süngüye, B sesini veren harf ev’e (Eski Türkçe’de “eb”), T – T sesini veren harf dağ’a (Eski Türkçe’de “tag”), L sesini veren harf el’e, R sesini veren harf de er’e yani adam’a benzemektedir.
Orhun Yazısı’nın İmlası

Orhun yazısı, Göktürk Anıtları’ndan önce Yenisey yazıtlarında da kullanılmıştır. Yenisey yazıtlarında 150′den fazla işaret vardır. Bu işaretlerin sayısı Göktürk Anıtları’nda 38′e düşürülmüştür (sözcük ayırma işareti hariç). Yukarıdaki tabloda bir örneğini gördüğünüz Orhun Alfabesi, 38 harften ve bir sözcük ayırma iminden oluşur. Harflerin karakteri, genel olarak, kesin ve düz çizgilerden oluşması ve birbirleriyle bitişmemesidir. Orhun yazısı sağdan sola ve yukarıdan aşağıya doğru yazılır. Alfabedeki 38 harfin 34′ü ünsüz, 4′ü ünlüdür. Kimi ünsüzlerin ince ve kalın ünlülülerle ayrı ayrı kullanılan iki türü vardır. Kimi ünsüzler ise iki sesin birleşmesinden oluşur.

Sözcük başı ve içinde A harfi yazılmaz ama sözcük sonunda muhakkak belirtilir. Bunun nedeni, ünsüz işaretlerinin çoğunun A ya da E ile başlayıp yine A ya da E sesi ile biten ses öbeği değerinde olmasıdır. Örneklerde, ince ünlülerle birlikte kullanılan S harfinin bazen Ş sesi yerine kullanıldığı görülür. Benzer biçimde Ş harfi de bazen kalın S sesi için kullanılmıştır. Sözcük başındaki I, İ, O, U, Ö, Ü ünlüleri her zaman yazılır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu