Oruç Ve Ramazan Ayı’nın Önemi

Oruç Ve Ramazan Ayı’nın Önemi
Ramazan ayı, bütün Müslümanlar için kutsal bir aydır. Her Müslüman ramazan ayına önem verir. Bunun iki sebebi vardır. Şimdi kısaca bunları görelim:
1.1. Kur’an Ramazan Ayında indirilmiştir
Ramazan ayının Müslümanlarca önemli kabul edilmesinin bir sebebi, kutsal kitabımız Kuran’ın bu ayda indirilmeye başlanmasıdır. Yüce Allah bize bunu Kuranıkerim’de şöyle anlatır: ”Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kuran’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun…”
Ramazan ayının Müslümanlarca önemsenmesinin bir sebebi de kandil gecelerimizden Kadir Gecesi’nin bu ayın içinde olmasıdır. Kadir Gecesi, bin aydan daha hayırlı kabul edilir. işte bundan dolayı, ramazan ayının önemi büyüktür ve “on bir ayın sultanı” olarak anılır.
1.2. Ramazan Oruç Ayıdır


En önemli ibadetlerimizden biri olan oruç, ramazan ayında tutulur. Onun için ramazan “oruç ayı” olarak da bilinir ve Müslümanlarca önemli bir ay olarak kabul edilir.
Ramazanda oruç tutmanın sevabı çok büyüktür. Bunu bilen Müslümanlar dünyanın her yerinde ramazanı oruçlu geçirmeye çalışırlar. Allah için oruç tutar, karşılığını da yine Allah’tan beklerler.
Ramazanda camiler aydınlatılır. Minarelerin ışıkları yakılır. Büyük camilerde mahyalar asılır. Sahur ve iftar vakitlerinde belediyeler tarafından top atılır.
Ramazan ayının en neşeli saatleri iftar vakitleridir. iftar yaklaşınca bütün aile bireyleri neşe içinde sofrada bir araya gelirler.’Çoğu kez, dost ve akrabalar da iftara davet edilir. Yoksul ve kimsesizleri çağırmak da yaygın bir geleneğimizdir.
Ramazan ayı, yoksullara yardım ayıdır. Bu ayda hali vakti yerinde olan Müslümanlar, fakirlere fitre verirler. Çoğunlukla zekat da bu ayda dağıtılır.
Özetle; bir oruç ayı olan ramazan, insanları bir araya toplayan, birlik ve beraberliğimizi artıran bir aydır.
2. Oruç Nedir?
Oruç, tan yerinin ağarmasından, Güneş’in batmasına kadar, herhangi. bir şey yiyip içmemek suretiyle yapılan ibadettir.
Oruç, İslam’ın şartlarından biridir. Yüce Allah, bize oruç tutmamızı Kuranıkerim’de şöyle bildirmektedir: ”Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere
farz kılındığı gibi size de farz kılındı…” Bu ayetten anlaşıldığına göre, sadece biz Müslümanlar değil, bizden önceki peygamberlerin kavimleri de oruç tutmakla yükümlü idiler.
Yüce Allah, ramazan ayında oruç tutan kişiyi özel bir şekilde mükafatlandırır ve geçmiş günahlarını bağışlar. Nitekim, Sevgili Peygamberimiz bu konuda şöyle buyurmuştur:
”Yüce Allah buyurdu ki: Ademoğlunun her ibadeti kendisi içindir. Yalnız oruç benim içindir. Onun mükafatını ben vereceğim.”
”Bir kişi ramazanın faziletine inanarak ve mükafatını umarak oruç tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.”
3. Ramazan Ayı ve Oruçla ilgili Kavramlar
Ramazan ayı ve oruçla ilgili olarak kullanılan bazı kavramlar vardır. Bunları şu şekilde açıklayabiliriz:
3.1. Sahur, imsak ve iftar
Sahur: Oruçla ilgili bir kavram olup gece yemeği demektir. Sahur vakti, gecenin yarısından sonra başlar, tan yerinin ağarmaya başladığı ana kadar devam eder.
imsak: Orucun başladığı zamana imsak denir. imsak, tan yerinin ağarmaya başladığı, yani gecenin koyu karanlığının bitip doğu ufkunda havanın aydınlanmaya başladığı andır. Bu andan itibaren oruç tutanlar akşama kadar bir şey yemezler ve içmezler.
iftar: Akşam ezanının okunup orucun açılmasına iftar, bu vakte iftar vakti, yemeğe iftar yemeği denir. Oruç tutan herkes bu vakitte iftar yapar, yani orucunu açar, yemeğini yer.
Böylece bir oruç tamamlanmış olur.
3.2. iftar Duası ve Anlamı
Sevgili Peygamberimiz iftar vakti, orucunu açarken şöyle dua etmiştir ve bizim de aynı duayı yapmamızı öğütlemiştir:
” Allahümme leke sumtü ve bike amentü ve aleyke tevekkeltü ve ala rizkıke eftartü ve savme’l-ğadi min şehri ramazane neveytü.”
Anlamı : ”Ey Allah’ım! Senin rızan için oruç tuttum, sana iman ettim, sana tevekkül ettim. Senin rızkınla orucumu açtım, yarınki oruca da niyet ettim.”
3.3. Mukabele
Mukabele, ramazan ayında hafızların her gün Kuranıkerim’den bir cüz, yani yirmi sayfayı ezbere okumaları ve cemaatin de bunu Kuran’dan takip etmelerine denir. Kur’an okumasını bilmeyenler sadece dinlerler.
Mukabele, günün her saatinde okunabilir. Ancak, ikindi namazlarından sonra veya sabah namazında okumak gelenek haline gelmiştir. Mukabele, camilerde okunabildiği gibi evlerde de okunur.
3.4. Teravih Namazı
Teravi namazı, ramazan gecelerinde yatsı namazından sonra, vitir namazından önce kılınır. Sünnet olan bir namazdır ve yirmi rekattır. Cemaatle yani, bir imamla birlikte kılınabileceği gibi yalnız da kılınabilir.
Teravi namazını kadın, erkek, oruç tutan tutmayan, yolcu olan olmayan bütün Müslümanlar kılabilir.
4. Oruç Tutarken Nelere Dikkat Etmeliyiz?
• Oruç, akıllı ve ergenlik (sorumluluk) çağına girmiş her Müslüman’a farzdır. 14
• Oruç tutabilmek için sağlıklı olmak gerekir. Hasta olanlar iyileşince oruçlarını tutarlar. Eğer hasta, hiç iyileşemeyecek durumda ise fidye verir. Fidye, bir yoksulun bir günlük yiyeceğinin karşılanmasıdır. Buna da gücü yetmezse Allah onu bağışlar.
• Uzun yolculuk yapanlar, güçlük nedeniyle tutamadıkları oruçlarını, yolculukları sona erince tutarlar.
• Oruç tutmak için, gece sahura kalkılır ve yemek yenir. Sevgili Peygamberimiz bu yemeği ısrarla tavsiye etmiştir. Çünkü sahur yemeği sağlığımız için önemlidir ve bu şekilde oruç daha rahat tutulur.
• Sahur yemeği yendikten sonra, ağız iyice temizlenir. “Niyet ettim Allah rızası için yarınki orucu tutmaya.” denir. imsak vaktinden itibaren iftar vaktine (akşam ezanına) kadar hiçbir şey yenilmez, içilmez. Bu şekilde oruç tutulmuş olur.
• Müslümanlar her zaman sözlerine, tutum ve davranışlarına son derece dikkat ederler. Ancak oruçlu iken daha çok dikkat etmelidirler. Yani oruç tutarken, iyi ve güzel söz söylenmeli, kötü sözlerden kaçınılmalıdır. Dinimizin uygun görmediği yanlış işler yapılmamalıdır.
5. Orucu Bozan Durumlar
Orucu bozan durumların başında şunlar gelir:
• Oruçlu olduğunu bile bile yiyip içmek,
• İftar vakti girdi zannederek bir şey yemek, içmek, .imsak vakti girmedi zannederek yemek, içmek,
• Burun veya kulağa ilaç damlatmak,
• Ağız dolusu kusmak,
• Ağza veya burna çekilen suyu yutmak.
Oruçlu olduğunu unutarak yiyip içmek orucu bozmaz. Eğer bir şey yenilip içilirken oruçlu olduğu hatırlanırsa yeme içme bırakılıp ağızda olanlar boşaltılıp ağız çalkalanmalıdır. Şayet, “Nasıl olsa oruç bozuldu.” düşüncesiyle yiyip içmeye devam edilirse oruç gerçekten bozulmuş olur .
Oruca niyet edip başladıktan sonra özürsüz, bile bile orucu bozmak büyük günahtır. Geçerli bir neden olmaksızın bilerek oruç bozanlar, bunun cezası olarak ramazan dışında aralıksız altmış gün oruç tutarlar. Buna kefaret orucu denir. Hastalık ve yolculuk nedeniyle tutulamayan veya bozulan oruçlar daha sonra tutulur .Buna da kaza orucu denir.
Hastalık, yaşlılık gibi durumları sebebiyle kefareti yerine getiremeyecek şekilde dini özrü olanlar, her gün için bir fakiri doyuracak kadar fidye verirler.
6. Oruç ibadetinin Kişiye ve Topluma Kazandırdıkları
Oruç ibadeti, kişiye ve topluma çok önemli şeyler kazandırır. Bunların neler olduğunu görelim:
6.1. Oruç İrademizi Güçlendirir
Oruç tutan kişi, nefsinin isteklerine karşı direnir ve ona boyun eğmez. Bundan dolayı iradesi güç kazanır. Hayatın sıkıntılarına karşı dayanıklı ve sabırlı olur.
Oruç tutan kişi bunu Allah’ın rızasını, hoşnutluğunu kazanmak için yapar. Bu amaçla sabahtan akşama kadar nefsinin isteklerine boyun eğmez, bir şey yemez, içmez. Küçük bazı zorlukları bahane ederek oruç tutmaktan vazgeçmez. Bunu başardıkça da mutlu olur. Böylece, zorlukları sabırla karşılama yeteneği gelişir.
Sevgili Peygamberimiz şöyle buyuruyor: ”Her şey için bir zekat vardır. Bedenin zekatı da oruçtur. Oruç, sabrın yarısıdır.”
Demek ki orucun en önemli faydalarından biri de sabırlı olmayı sağlamasıdır. Sabır- 11 olabilen insan, aynı zamanda iradeli insan demektir.
6.2. Oruç Davranışlarımızı Güzelleştirir
Sevgili Peygamberimiz şöyle buyuruyor: ”Oruç, insanları kötülüklerden koruyan bir kalkandır.”, ”Herhangi biriniz oruçlu olduğunda kötü söz söylemesin. Oruçlu kişi, kendisine sataşan ve hakaret eden olursa ona, ‘Ben oruçluyum.’ desin.”
Peygamberimizin bu sözlerinden de anlıyoruz ki, oruç bizi günahlardan koruyan bir ibadettir. Oruçlu olan insan, söz ve davranışlarına daha çok dikkat eder. Kötü söz söylemez, küfretmez. Kimse ile dövüşmez. Kavga etmez.
Oruçlu insan yalan söylemez. Kimseyi kırıp incitmez. Büyüklerine daha saygılı davranır. Küçüklerini sever ve korur.
Oruçlu kişi, çevresindekilerle iyi ilişkiler kurar. Kimseye önyargılı bakmaz. Kimse hakkında kötü şeyler düşünmez. Herkesle iyi geçinir. Kimseye dargın olmaz. Dargınları barıştırır. Kısaca, içten gelerek ve Sırf Allah’ın hoşnutluğu için oruç tutan kişi, her bakımdan örnek olur.
6.3. Oruç Toplumda Yardımlaşma ve Dayanışmayı Artırır
Oruç tutarak aç, susuz kalan Müslümanlar fakir, yoksul ve kimsesizlerin ne durumda olduklarını daha iyi anlarlar. Onlara yardım etme yollarını ararlar.
Yılda bir kere mallarının zekatını vermek zorunda olan Müslümanlar, bunu daha çok ramazan ayında gerçekleştirirler.
Zekattan ayrı olarak ramazanda, bayram namazına kadar yoksullara, kimsesizlere verilmesi gereken bir de Fıtır sadakası (fitre) vardır.
Ramazanda herkesin manevi duyguları kabarır. Herkesin birbirine ve özellikle yoksullara yardım etme arzusu artar. Bundan dolayı zekat ve fitreden başka, insanlar gönüllerinden kopan her tür yardımı yapmaktan geri kalmazlar. Böylelikle ramazan, yardımlaşmanın ve dayanışmanın en yüksek olduğu ay haline gelir. Fakir, yoksul ve kimsesizler de maddi yönden rahatlarlar. Onlar da biraz daha iyi yiyebilme ve giyinebilme imkanına kavuşurlar.
Kısaca ramazan ayı, imkanı olan Müslümanların cömertlik duygularının doruk noktaya çıktığı aydır. Peygamberimizin amcasının oğlu Abdullah, zaten cömert olan Peygamber Efendimizin ramazan ayında daha da cömert olduğunu bildirmiştir. Peygamberimizin bu tutumu, bütün Müslümanlar için bir örnek olmuştur.
7. Ramazan Ayı Sonunda Bayram Yaparız
Peygamber Efendimiz, Medine’ye göç ettiğinde halkın yılda iki kere bayram yaptıklarını gördü. O günlerde oyunlar oynuyorlar, şenlik yapıyorlardı. Bunu gören Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurdu: ”Yüce Allah bu iki bayrama karşılık daha hayırlı olan Ramazan ve Kurban Bayramı’nı vermiştir.”
Ramazan Bayramı, oruç tamamlandıktan sonra başlar ve üç gün sürer. Bu ayda, ramazana sağlık içinde ermenin şükran borcu demek olan Fıtır sadakası (fitre) verildiğinden bu bayrama Fıtır Bayramı denir. Bunun yanında tatlı ve şeker ikramının çokluğundan dolayı halk arasında bu bayrama Şeker Bayramı da denilmektedir.
Ramazan Bayramı’nda bir ay boyunca Allah rızası için oruç tutan, her türlü güçlüğe katlanan Müslümanlar, Yüce Allah’ın emrini yerine getirmenin sevinç ve mutluluğunu yaşarlar. Bayram günlerinde insanlar, bu neşeyi yok edecek olumsuzluklardan kaçınmaya özen gösterirler.
Bayram sabahı, ailece erken kalkılır. Erkekler abdest alarak en güzel ve temiz elbiselerini giyip camiye giderler. Bayram namazı kılındıktan sonra cami çevresinde, mahallede, evde, köy odalarında, herkes birbiriyle bayramlaşır. Akraba, komşu ve dostlar karşılıklı ziyaretlere gider ve birbirlerinin bayramını kutlarlar.
Bayramda büyüklerin elleri öpülür. Hastalar ziyaret edilir. Küçüklere armağanlar verilir. Kimsesiz yetim çocuklara ve yoksullara yardım edilir. Dargınlıklar, düşmanlıklar sona erer. Dostluklar pekişir.
Bayram günlerinde geleneğe göre mezarlığa gidilerek kabir ziyareti yapılır. Bütün ölmüş Müslümanların ruhları için Fatiha okunur, dua edilir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu