Ramazan Ayına Ait İbadetler

Ramazan Ayına Ait İbadetler

Ramazan ayı, manevî hayatımızda seçkin yeri olan bir aydır. Bu ay daha girer girmez, diğer aylardan farklı bir yaşantı içine gireriz. Gündüzleri yemek içmek gibi hayatî zevklerden ve her türlü aşırılıklardan çekinerek tuttuğumuz oruçlarla, geceleri dinî bir vecd içinde kıldığımız teravih namazları ile, gönüllerimize iman nurunun ilâhî hüzmeleri dökülmeye başlar. Ramazan sonuna kadar devam eden ve günden güne gönüllerde feyzi artan manevî neşe ile mümin, kendisine, ailesine ve içinde yaşadığı topluma ve hatta bütün insanlara yararlı bir kişi olarak bayrama erişir.

İslâm’ın beş temel ibadetinden biri olan oruç, bu aya tahsis edilmiştir. İnsanı Allah’a yaklaştıran nafile ibadetlerimizden biri olan Teravih namazı bu ayın gecelerini nurlandırmaktadır. Malî ibadetlerimizden biri olan fıtır sadakası da bu ayın sonunda verilmektedir.

Ramazan ayı, ibadetler ayıdır. Peygamberimiz bu ayda kendisini tamamen ibadete verir, hele Ramazanın son on gününü itikafla mescide kapanarak geçirirdi.

İbn Abbas radiyallahu anh, Peygamberimizin Ramazan hayatını şöyle anlatır:”Peygamberimiz insanların en cömerdi idi. Kendisine vahiy getiren melek Cebrâil aleyhi’s-selâm ile Ramazan ayında karşılaştığı zaman cömertliği doruk noktasına erişirdi. Cebrâil aleyhi’s-selâm Ramazanın her gecesinde Peygamberimizle buluşup Kur’an okurlardı. İşte böylece Peygamberimiz, Cebrâil aleyhi’s-selâm ile buluştuğunda insanlara rahmet getiren rüzgardan daha cömert, daha yararlı olurdu”

Ramazan Ayına Mahsus İbadetlerimiz

Ramazan ayına mahsus ibadetlerimizin başında oruç gelir. İslâm’ın beş temel ibadetinden biri olan oruç, Ramazan ayına tahsis edilmiş bir ibadettir.

Peygamberimizin Mekke’den Medine’ye hicretinden bir buçuk yıl sonra farz kılınmış olan oruç; kitap, sünnet ve icma ile sabittir.

Kur’an-ı Kerîm’de şöyle buyuruluyor:

“Ey müminler, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de oruç farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.”5

Terâvih Namazı

Ramazana mahsus ibadetlerden biri de teravih namazıdır.

Teravih namazı sünnet-i müekkede’dir. Sünnet, ya Peygamberimizin devam ettikleri, ya da devam ederken bir özrün araya girmesi ile terkettikleri işlerdir. Peygamberimiz bu namazı hem kılmış ve hemde kıldırmıştır. Ancak farz olur endişesi ile cemaatle kılmaktan vaz geçmiştir.

Buhârî ile Müslim’in Hz. Aişe (r.anh.)’den rivayetlerine göre, şöyle demiştir: “Bir Ramazan gecesi Peygamberimiz mescid’te Teravih namazı kıldı. Ashab-ı Kiram da ona uyarak kıldılar. Ertesi gece de böyle cemaatle kıldı. Halk çoğaldı. Üçüncü yahut dördüncü gece cemaat yine toplanmış, Peygamberimizi beklemeye başlamışlardı. Fakat Peygamberimiz o gece teravihe çıkmadı. Sabah namazından sonra cemaate:

“Ey insanlar, sizin cemaatle Teravih namazını kılmaya olan şiddetli arzu ve hevesinizi görüyorum. Benim de namaza çıkmama hiçbir neden yoktu. Yalnız böyle aşırı bir istekle devam edilerek üzerinize farz kılınmasından, sizin de onu devamlı kılmaya gücünüzün yetmeyeceğinden endişe ettim (bunun için gelmedim)”25 buyurdu.

İtikâf

Ramazana mahsus bir ibadet de itikâftır.

İtikaf, niyet ederek bir camide durmak demektir. Ramazanın son on gününde itikaf, kifaye olarak sünnet-i müekkede’dir. Cemaatten biri itikafa girerse bu görev diğerlerinden düşmüş olur.

Peygamberimizin saygıdeğer eşi Hz. Aişe, validemiz şöyle demiştir: “Peygamberimiz Ramazanın son on gününde itikaf ederdi. Bu âdetlerine, Allah’ın kendisini ölüme daveti zamanına kadar devam etmiştir. Peygamberimizin vefatından sonra onun eşleri itikaf etmişlerdir.”36

Ramazanın sonunda bir malî ibadetimiz daha vardır ki, o da fıtır sadakasıdır.

Zekât ibadeti de genelde bu ayda yerine getirilmektedir.

KAYNAK: Diyanet’in Resmi Sitesi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu