Tevfik Fikret Nağmeli Bahar

Tevfik Fikret Nağmeli Bahar,
Tevfik Fikret Bahar-ı Mağmum

BAHÂR-I MAĞMÛM

Bahâr olsun, bahâr olsun da gönlüm
Biraz def’-i melâl etsin, diyordum;
Cihân tağyîr-i hâl etsin, diyordum…
Bahâr oldu bütün feyziyle, gördüm:
Cihân pür-hande, cennetten nişândır,
Benim gönlüm fakat vakf-ı hazândır.

Bütün rengiyle, âhengiyle gülşen
Garîk neş’e, lâkin bence mağmûm;
Tabî’at ‘arz eder karşımda meş’ûm,
Soğuk bir levha, bir tasvîr medfen.
Evet, mest-i hayât ammâ şu enhâr,
Benim gönlüm değil bundan haberdâr,

Ağaçlıklarla süslenmiş ufuktan
Gelir bir nefha-i serd ü siyeh-renk;
Semâ çeşmimde bir peygûle-i teng
Döner nezzâre pür-lerziş ufuktan.
Hazîn bir telhî-i nekbet hevâda;
Nedir bilmem, ne vardır mâverâda!..

Uzaktan bir sadâ, bir lahn-i giryân,
Bükâ-yı tıfla benzer bir boğuk ses
Edip ka’r-ı simâh-ı cânı ma’kes
Ne bülbül fark eder gûşum, ne elhân,
Gelen sesler bütün şekvâ-eserdir
Çiçekler hep açılmış yârelerdir.

Boğarken rûhumu zulmetle sermâ
Bu leyl artık nehâr olsun, diyordum;
Bahâr olsun, bahâr olsun, diyordur;
Bahâr olmaz bugün bundan mutarrâ…
Niçin eksilmiyor hâlâ melâmim,
Niçin şâd olmuyor gönlüm, hayâlim?..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu