Yalovanın Kültürel özellikleri

Yalovanın Kültürel özellikleri

Yalova ili her mevsim turizm faaliyetinin yaşanabildiği, termal turizmi, kıyı turizmi, av turizmi, spor amaçlı doğa turizmi gibi etkinliklere sahip önemli bir liman kentidir. Özellikle dünyaca ünlü Termal kaplıcaları ve Armutlu kaplıcaları Türkiye’nin ve Ortadoğu’nun sağlık, şifa ve dinlence merkezi haline gelmiştir. Yalova’nın en önemli özelliklerinden biri süs bitkileri üreticiliğinin yaygın oluşudur.

Eski ismi Pythia olan Yalova Kaplıcaları bir yer sarsıntısı neticesinde M.Ö.2000 yılında meydana gelmiştir. Eski Yunan, Roma, Bizans, Selçuk ve Osmanlılar devrini yaşayan Yalova Kaplıcaları, Kral Constantinus, Kral Iustinianos, Sultan Orhan, Sultan Hamit ve Sultan Mecid tarafından muhtelif tarihlerde restore edilmiştir. Iustinianos ile karısı Sophia, Constantinus’in annesi İmparatoriçe Helen, Theodora ve Sultan Mecid’in annesi burada tedavi görmüş ve şifa bulmuşlardır. Bitinya Kıtasında yaşayan Küçük Asya Kavimleri, yerden fışkıran sıcak suların adeta bir yılan gibi kıvrıla kıvrıla yeryüzüne çıkması nedeniyle Pythion (Piton yılanı) adından esinlenilerek Pythia olarak adlandırılmıştır. Zaman zaman yörenin ortak adı olarak Pythia ve Pylai adları birleştirilerek Pylopythia olarak da adlandırılmıştır.


Yöre Roma İmparatorluğunun bölünmesi ile Yunan Kültürü ve dinin etkisi altına girmiş dil ve kültüre inançlar Yunanlaşmıştır.Bu nedenle tanrı adları da Yunanca anılmaya başlamıştır.
Hercules yada Herakles güç ve kuvvet tanrısıdır.Bizdeki Herakles ise sıcak su kaynağı bulma yetisine sahip bir derviştir.
Güç ve kuvvet tanrısı Herakles ile uzaktan uzaktan yakından hiçbir ilintisi yoktur. Güç ve kuvvet tanrısı Herakles bir başka olay ile Yalova civarında karşımıza çıkmaktadır. Argonavltlar efsanesindeki bu olayda Herakles ve gemilerde bulunanlar, Gemlik Körfezinde , Armutlu –Gemlik arasındaki bölgede gemilerin su almak üzere kara çıkmışlardır.Bu sırada Herakles’in erkek arkadaşı Hylas (Ialos) bir vadi içinde kaybolmuştur, günlerce aranmış ancak bulunamamıştır. Her yıl bu bölgeye gelinerek meşalelerle Hylas’ın aranması bir anane haline gelmiştir.
Asklepios sağlık mabudu olarak tanınmıştır. Asklepios zamanında ve ondan sonra Nemfler’e (Hurilere) ibadet edilmiştir.
Nemfler’e inanç, putperestlik zamanından beri devam ettiği gibi Hıristiyanlığın başlangıcında da devam ettirilmiştir. Menodora, Metrodora, Nymphodora adında üç kız kardeş kaplıcaların tepelerine gelirler ve Hıristiyanlık propagandası yaparlar. Bunu haber alan İmparator Galerius Maksimianus Yalova Hâkimi Fronto’ya bu üç kız kardeşi 4.Asrın 1.yarısında idam ettirir.
Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte Yalova’nın antik çağlardan bu yana kaplıca kenti niteliği, yeni boyutlar kazanmış ve pekişmiştir. Kuşkusuz bu koşulların ortaya çıkışının en önemli nedeni Atatürk’tür. Zira doğal güzelliğine hayran olduğu Kaplıca’ya 1929 yılında Termal Atatürk Köşkü ile Yalova’ya da köşkler yaptırmış ve hem dinlenme hem de çalışma yapmak üzere belirli zamanlarda Yalova’ya gelmiştir.
Ayrıca Prof.Dr. Arif Müfit Mansel’e yörenin tarihi geçmişi ile ilgili araştırmalar yaptırmıştır.Mansel’in çalışmaları 1936 yılında yayınlanmıştır.
Termal; Yalova’ya 12 km. mesafede bulunur ve ulaşımı kolaydır. Çok işlek bir hat olan ve gece gündüz gidiş dönüş olanağı bulunan Yalova-Termal karayolunun yanı sıra Termal-Çınarcık yolu da ulaşım kolaylığına sahiptir.
Dünya insanının özlem duyduğu muhteşem bir doğa harikası, bulunmaz bir şifa kaynağı Termal. Yemyeşil ormanları, doğal bitki örtüsü, tarihi değeri, şifalı su kaynakları ile dünyada eşine az rastlanan ender yerlerden biridir.
2200 metre derinlikten geldiği saptanan termal suyu, içinde taşıdığı maddeler nedeni ile 1911 yılında Roma’da yapılan Dünya Termal Suları Değerlendirilmesi’nde Dünya Birinciliği Ödülünü kazanmıştır.
Kaplıca suları romatizmalı ve metabolizmalı hastalıklarda, sindirim sistemi, karaciğer, safta kesesi, böbrek ve idrar yolları hastalıkları, ortopedik operasyonlar sonrası, deri hastalıkları, psikolojik hastalıklar kadın hastalıkları gibi rahatsızlıklara şifa dağıtmaktadır.

Bir Yorum

  1. 1327 yılında Osmanlı Beyliği topraklarına katılan Yalova nüfusu,1893 yılında Balkanlar’dan ve Kırım’dan göç eden Balkan Türkleri ve Kafkasya kökenli vatandaşlarımızın yanısıra,Karadeniz kökenli ve Anadolu’nun muhtelif yörelerinden göç eden insanlarımızdan oluşmaktadır.

    Yalova ayrıca Türkiye’nin hemen her yerinden göçler almıştır.
    Bu yüzden Yalova’nın sosyal yapısında homojenlik gösteren özelliklerden söz edilemez.
    Yalova’ya göç eden toplulukların hemen hemen hepsi ,kendi kültürel özelliklerini sürdürmeye çalışmakta ise de oluşan bu kültürel mozaik,kaynaşmanın en güzel örneğini teşkil etmektedir.

    Kişi başına düşen GSYİH açısından 1999 yılındaki deprem felaketine rağmen Türkiye ortalamasının biraz üzerindedir (ABD Doları 3,463).

    Çalışan nüfusun yaklaşık %15’i kamu sektöründe, %85’i özel sektör işletmelerinde çalışmaktadır.
    Sanayi iş yeri sayısı azdır. Ticari firma sayısı fazla olmasına karşın ticaret hacmi yetersiz, firmalar küçüktür.
    Sivil toplum kuruluşlarının [siyasi partiler (23 adet), dernekler (287 adet), vakıflar (22 adet), sendikalar (7 adet), meslek kuruluş ve odaları (22 adet), meslek odaları temsilcilikleri (10 adet) ] yoğun faaliyet gösterdiği bir ildir. Kültür ve sanat faaliyetlerinin canlı olarak yaşandığı bir ildir. Yalova;Bilişim teknolojilerini yoğun kullanan dünya kentlerinin katılımı ile oluşan “Telecities”, EuroCities” gibi organizasyonlara üyedir.

    “Dünya Sağlık Örgütü(WHO)’ne sunulan “Yalova Kent Sağlık Planı” WHO tarafından kabul edilmiş ve Yalova Belediyesi bu organizasyona üye olmuştur. “AB Marmara Depremi Rehabilitasyon Programı” çerçevesinde Yunanistan’ın Komotini Belediyesi ile eşleşerek “Afet Tedbir ve Yönetimi Projesi”ni sürdürmektedir

    Kaynak:Yalova Belediyesi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu