Cumhuriyet ve Atatürk konulu bir makale örnekleri verir misiniz?
CUMHURİYET VE ATATÜRK-1
Medeniyet dediğimiz tek dişi kalmış canavarla,Atatürk’ün asıl düşman olarak gördüğü cehalet arasında çıkan arbedede bilanço yaklaşık Yunanistan nüfusunun yarısı kadardır.Bu bilanço sıradan bir haber değildir,bu,Türk halkına parlak bir geleceği müjdeleyen haberdir.
Köpek insanı ısırırsa haber olmaz;ama insan bir köpeği ısırırsa bu sürmanşet haber olur.Türk insanının Emperyalizm köpeğini ısırması da 29 Ekim 1923 basımlı “Tarih” gazetesinin ilk sayfasında yer almıştır.Bu öyle bir haberdir ki;daha sonraki basımların hepsinde yıllar yılı sürmanşet olarak kalacaktır.
Alparslan sayesinde başlayan Anadolu üzerindeki yerleşme,Fatih Sultan Mehmet’le pekişmiş,Atatürk’ün Cumhuriyet’i ilanıyla resmiyet kazanmıştır.Her metrekaresi için onlarca şehit verilmiş olan bu kutsal vatan toprakları,kıyısı olduğu kan gölüne ak hilalin yansımasıyla tarihe Türklerin bağımsız olarak yaşadığı ve yönetim biçimi Cumhuriyet olan bir millet olarak yazılmıştır.O millet ki;topla,tüfekle;imkan yoksa süngüyle;o da yoksa umuda olan inancını mıh gibi aklının bir köşesine yazarak yumrukla,taşla,sopayla düşmanı bu kutsal topraklardan kovmasını bilmiştir.
“Hasta adam”,derdine dermanı kocakarı ilaçlarında ararken,umduğu devayı Atatürk’te bulmuştur.Vahdettin,elini kitabın üstüne koyarak Atatürk’e tarihe geçtiğini,bundan sonra yapacaklarının da tarihin ta kendisi olduğunu belirtmiş olacak ki;Atatürk’ü Samsun’a 9.Ordu Müfettişi adı altında gönderirken amacının Türkleri yatıştırmak değil,tam tersine onların içindeki Kuva-yı Milliye ruhunu canlandırmak olduğunu biliyordu.Nasıl bozuk bir saat bile günde iki defa zamanı doğru gösteriyorsa,yelkovanın Vahdettin,akrebin Atatürk olduğu saat 16 Mayıs 1919 günü zamanı doğru göstermiştir.
Ezelden beridir hür yaşamış Türk milleti,garbın afakını sarmış bulunan çelik zırhlı duvara karşılık,yurdun dört bir tarafını demir ağlarla örmüş ve istikameti muasır medeniyetler seviyesi olan cumhuriyet trenine 29 Ekim 1923 gününde,bir daha inmemecesine binmiştir.Yolda her ne kadar cehalet tünelleri ve esaret vadisiyle burun buruna gelse de,inkılaplar ışığında,mürşitlerin en hakikisi ilim ve fen yakıtıyla tam yol ilerlemiştir,ilerlemektedir ve her daim ilerleyecektir.
Çağdaş uygarlıklar dünyasının başlangıç meridyeni Avrupa‘dan geçmektedir.Sanayi İnkılabını kaçırmış bir millet olan Türk halkı,millet olma özelliğini Kurtuluş Savaşı’nda göstermiş ve bizim şu anki rahatımıza ve huzurumuza kavuşmamızı sağlamıştır.
Egemenliğin kayıtsız şartsız Tanrı’ya ait olduğu teokrasiyi değil de halka ait olduğu demokrasiyi benimseyen Türk milleti,isminin kaynağı olan törelerine bağlı kalmış,başka bir milletin boyunduruğu altına girmektense millet olarak yok olmayı göze almıştır.Atatürk’ün “Ya istiklal,ya ölüm!” sözünden de anlaşılacağı gibi,asil Türk halkına layık olan Yönetim biçimi Cumhuriyet’tir.
İslamiyet’i benimsemiş bir din-tarım imparatorluğu olan Osmanlı yıkıntısından; yeni, temelleri sağlam bir Türkiye Cumhuriyeti kurmak Ulu Önder Atatürk’e nasip olmuştur.Her yüzyılda bir yeryüzüne gelen bu mucize,20 yy da Türklere nasip olmuştur.Atatürk’ün yaptığı,bir önder olarak yoktan var etmek değil,tam tersine Türk halkının muhtaç olduğu kudretin,damarlarında dolaşan o asil kanda saklı olduğunu göstermektir.Bu yönüyle Atatürk çok iyi bir yol göstericidir.