Emile Zola’nın hayatını yazar mısınz?
Adı Natüralizm ile birlikte anılan Fransız yazar Emile Zola 1840 yılında Paris’te doğdu. Babası İtalyan asıllıydı ve mühendisti. Ancak babasını küçük yaşında kaybetti Zola ve bundan sonraki hayatı zorluklarla geçti. Lise tahsilini bile yarım bırakarak çalışmak zorunda kaldı. 22 yaşına kadar Paris’teki sefaleti yakından tetkik etti diyebiliriz. 1862’de Haşet kitapevinde işe başlayınca şansı döndü Zola’nın. 1864’de ilk hikayeleri basıldı, Figaro gazetesine makale vermeye başladı ve “Les Mysteres de Marseille” adlı romanı Marsilya’da tefrika edildi. Yazarlığına duyduğu güvenle, kendisini bütünüyle edebiyata vermek amacıyla Zola, 1866’da Haşet’den ayrıldı ve 1867’de kısa sürede tanınmasını sağlayan “Therese Raquin”i tamamladı.
Emile Zola, Balzac’ın “İnsanlık Komedyası”na benzer bir kurguyla hazırladığı “Rugen Macquart’lar” ya da açık ismiyle “İkinci İmparatorluk idaresi altında bir ailenin doğal ve toplumsal tarihi” dizisiyle 19.yüzyılın ikinci yarısından itibaren Fransa toplumunun derinlemesine bir çözümlemesine girişti. Toplam 21 kitaptan oluşan “Rugen Macquart’lar”, onun en tanınmış romanları “Nana”, “Germinal” ve “Meyhane”yi de kapsar.
1871 tarihinde başlayan bu dizisi ile birlikte, Fransa’da Natüralizm akımının da öncüsü oldu Zola. Gerçekçiliğin sıradanlaştığı ve etkisini yitirdiği bir dönemde, kendi yöntemleriyle diğerleri arasındaki ayrımı belirtmek için kullanmıştı Natüralizm vurgusunu ve romanı bilimselleştirmeyi amaçlıyordu. Natüralizmin o dönem Fransa’sında ve ardından başka ülkelerde -özellikle Türkiye’de- büyük yankılar uyandırdığını ve yazarlar arasında benimsendiğini söyleyebiliriz. Ancak Natüralizmin karşıtları da çoktu ve Fransız edebiyatındaki ilk gerici akım Natüralizme bir tepki olarak gelişti.
Zola’nın edebiyat dışındaki şöhreti, “Dreyfus Davası”nda gösterdiği aydın tavrından kaynaklanmıştır. 1897 yılında Fransız ordusunda Yahudi olması nedeniyle askeri yargının duyarsızlığına kurban giden Yüzbaşı Dreyfus’u -hükümetin bütün baskılarına rağmen- savunan ve Fransa devlet başkanına hitaben “İtham Ediyorum” makalesini yayınlayan Zola, bir süre Londra’da yaşamak zorunda kaldı. Ancak davanın yeniden görülmesini de sağlamıştı. Sonuçta adalet yerini bulunca ülkesine dönen Zola, 1902 sonbaharında -yatak odasında- duman zehirlenmesinden öldü.