Fazıl Hüsnü Dağlarca Üç Şehitler Destanı Şiiri

Fazıl Hüsnü Dağlarca Üç Şehitler Destanı Şiiri

DURDUK, SÜNGÜ TAKMIŞ KAFİR –

Durduk, süngü takmış kâfir ayakta,
Bizde süngü yok.
Bir hayret kızıllığı akardı üstümüzden
Dehşetten daha çok.

Durduk, süngüsü düşmanın pırıl pırıl,
Önümüze çıktı bir gündüz bir gece.
Korku değil hâşâ,
Bir büyük düşünce.

– MEHMETÇİK –

Atıldı Mehmetçik, büyüyü bozdu,
Bir düşman süngüsüne, göğsünden
Bu şehadetle kayalar yarıldı sanki
Dip çik gürültüsünden.

Soruyordu herkes birbirine:
“Parlayan şey bu mu?”
Muzaffer oluyordu bileklerimizde,
Tarihin ilk dip çik hücumu.

Hayran oluyordu koca gökyüzü
Göğüslerimizde büyüyen bahta
28 Mart günü bir Adsız-tepe’de
Çeliğe karşı tahta.

– SÜNGÜLERİN UCUNDA –

Son altmış adım bize bir yudum şerbet
Düşen kahramanın sevgisiyle al,
Köyde mi görmüştük, ormanda mı,
Bizim içimize sığmış o kartal?
Son kırk adımın lezzeti daha hızlı;
Başladı hayatımızda şehitlerce bir yarış.
İlerledik cihan cihan,
Karış karış!

Son yirmi adımı uçuyorduk,
Almıştı herkes dip çiğini avucuna.
Yine bir duraklama,
Geldik düşman süngüsünün ucuna.

– MUSTAFA KEMAL –

Mustafa Kemal’i gördüm düşümde,
“Daha!” diyordu.
Uğruna şehit olasım geldi hemen,
“Sabaha!” diyordu.

Al bir kalpak giymişti al,
Al bir ata binmişti al,
“Zafer ırak mı?” dedim,
“Aha!” diyordu.

– TABUR BİR MUCİZE İÇİNDEYDİ –

Bir muhabbet sarmıştı her yönü
Vatanı ve bizi seven
Çoğalmıştık bir uçtan bir uca, bir rüya gibi
Büyüyordu ova kendiliğinden.

Neydi damarlarımızda çoğalan, çoğalan?
Neydi bu tepenin adı?
İçimizde sadece vatan değil,
Yeryüzü kadar bir şey vardı.

Ateş mi gelirmiş, yel mi esermiş?
Akıyoruz, hayatımız nerede pek belli değil.
Kurtulmuşuz bedenden artık,
Kimse ayaklı elli değil.

– MUSTAFA KEMALLERCE –

Atılıyorduk kâfire,
Hepimizin bir yanı hilâl gibi,
Bir göz vardı üstümüzde göklerden,
Mustafa Kemal gibi!

Savaşırken yaşamak,
Anam südü kadar helâl gibi,
Ölüm hem büyüktü, hem kolaydı,
Mustafa Kemal gibi.
Atılıyorduk bir devre,
Tarihlerden süzülmüş bir hâl gibi :
Hepimiz, hepimiz,
Mustafa Kemal gibi!

Fazıl Hüsnü Dağlarca

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu