Hendek savaşı neden çıktı?
Hendek savaşı neden çıktı?
Nedenleri
Mekkeli Müşrikler Uhud Savaşı’nda kesin bir zafer kazanamamışlardı. Ayrıca Uhud Savaşı’ndan sonra Müslümanlar, Medine’nin doğusuna ve kuzeyine bazı seferler yaparak Mekke kervanlarının Mısır, Suriye ve Irak yolunu kapattı.[1]
Hazırlıklar
Mekkeli Müşrikler kendi birliklerinin yanı sıra, Ehabiş, Kinane ve Tihame kabilelerinden de paralı askerler aldılar. Bunların yanında Gatafan, Fezare, Beni Esed ve Necd kabilelerinde de para karşılığı askerler aldılar.
Mekkeli Müşriklerin harekete geçtiğini haber alan Müslümanlar, öncelikle savaş için strateji belirlediler. Buna göre açıkta savaşılmayacak, savunma savaşı verilecekti. Savunmayı kolaylaştırmak amacıyla Selman-ı Farisi’nin teklifiyle şehrin(Medine) bazı stratejik yerlerine hendekler kazılmasına karar verildi.[2] Ayrıca kadın ve çocuklar da zarar görmemeleri için şehirdeki bazı kulelere yerleştirildiler.
Savaş
Sal dağında karargah kuran Müslümanlar, küçük gruplara ayrılarak hendeği korumaya ve muhtemel hendeği aşma girişimlerini engellemeye çalıştılar. Bir iki girişim dışında Müşrikler hendeği aşmayı denemediler. Savaş karşılıklı ok atışlarıyla geçti.
Yiyecek stoklarının tükenmesi ve kuşatmanın etkisiz kalması nedeniyle Müşrikler, Beni Kurayza Yahudilerini savaşa katılmaları için razı ettiler. Buna göre, Muhammed’a saldırmazlık sözü veren Beni Kurayzalılar, Müslümanları aradan vuracaklardı. Ancak durumu haber alan Muhammed, bazı ufak birlikleri bu yöne sevk etti. Bunu duyan Beni Kurayzalılar önemli bir girişimde bulunamadılar. Yalnızca bazı Yahudiler’in, ailelerin bulundukları kulelere başarısız saldırma girişimleri oldu. Bunların birinde Muhammed’in halası Safiye, kuleye tırmanan bir Yahudi’nin başını keserek diğer Yahudilerin önüne attı.[3]
Müşriklerin kuşatması 1 ay kadar sürdü. Soğukların artması, hatta çıkan bir fırtınanın çadırlarını dağıtması sebebiyle Müşrikler, kuşatmayı kaldırdılar..[4] Böylece Hendek Savaşı Müşrikler için neticesiz kalmış oldu.
Kur-an’da Hendek Savaşı
Bu savaşın önemi Kur’an’da şöyle bir ifadeyle belirtilir:
Hani onlar, hem yukarı tarafınızdan, hem aşağı tarafınızdan üzerinize gelmişlerdi; gözler kaymış, yürekler boğazlara dayanmıştı ve Allah hakkında türlü türlü şeyler düşünmüştünüz! İşte orada, inananlar sınavdan geçmişler ve ağır bir sarsıntıyla sarsılmışlardı.(33/10-11)