Heyelanın çevreye etkileri nelerdir?

Heyelanın çevreye etkileri nelerdir?
Heyelan; kaya, zemin veya yapay dolgu malzemesinden oluşan bir yamacın yerçekimi ve diğer kuvvetlerin etkisiyle eğim aşağı ve dışa doğru hareketidir.
Heyelan nasıl oluşur?
Heyelan aşağıdaki tetikleyici faktörlerin etkisi altında oluşur:
Nehirler, göller ve denizlerin etkisiyle yamaç topuğundaki erozyon.
Aşırı yağışlar ve ani kar erimeleri.
Yeraltı suyu tablasının yükselmesi.
Yamaç üzerindeki yapı yükleri ve deprem yükleri gibi dış ve dinamik kuvvetler nedeniyle yamaçlardaki erilmelerin artması.
Volkanik patlamalar.
Kazı ve patlatma gibi insan aktiviteleri.
Orman alanlarının tahribi.
Heyelanlar ne zaman ve hangi sıklıkta olur?
Heyelanlar; birkaç saniye gibi kısa bir sürede meydana gelebilecekleri gibi, çevresel koşullara ve tetikleyici faktörlere bağlı olarak uzun süre sonunda da gelişebilirler. Ancak hangi sıklıkta meydana gelebileceklerini tahmin etmek güçtür.

Heyelanların etkileri nelerdir ?
Can kayıpları ve yapılar üzerindeki hasarlar.
Endüstriyel, tarımsal ve ormanla ilgili üretimlerde, ayrıca çevrede oluşan hasarlar sonucu turizm gelirlerinde kayıplar veya ulaşım hatlarında meydana gelen aksamalar.
Heyelan tehdidi altındaki alanlarda gayrimenkul değerlerinde azalma.
Heyelan sonucu zarar gören yapılarla ilgili vergi kayıpları
Heyelanlarla ilgili hasarların önlenmesi veya önlem alınması için yapılan harcamalar.
Su kalitesi ve heyelanlı bölgelerin dışındaki sulama sistemleri ile ilgili olumsuz etkiler.
Ölüm, yaralanma ve psikolojik travma sonucu üretim kapasitesinin azalması.
Kayıpların doğrudan ve dolaylı olduğu heyelana bağlı taşkın vb. gibi ikincil fiziksel etkiler.
Tarım ve yaşam içim uygun duraylı alan gereksinimi.

Bilim heyelanlarla nasıl başa çıkabilir?
Bilim adamlarının heyelanlarla ilgili olarak topluma yardımları:
Çeşitli teknikler kullanarak heyelana duraylı alanların belirlenmesi.
Heyelanları önleyici veya ıslah edici uygun yöntemlerin seçimi ve uygulanması, güvenli şev tasarımının yapılması.
Mühendislik yapılarının ve yerleşimlerin heyelanların gelişmeyeceği yerlerde planlanması.
Heyelanlara karşı erken uyarı sistemlerinin kurulması.
Toplumun heyelanlar konusunda eğitilmesi.

HEYELANA NEDEN OLAN ETKENLER
1. Kuvvetli Eğim: Eğimlerin fazla olduğu sahalarda heyelan riski artmaktadır. Bazı sahalarda fay yamaçları dik eğimlerin oluşmasına neden olarak heyelanları kolaylaştırırlar. Yine insanlar kanallar ve yollar açarak yada yol ve maden kazılarından çıkan toprakları denge açısına erişmiş bulunan yamaçlar üzerine atarak heyelan oluşumuna neden olan koşulları hazırlarlar. Gevşek unsurların denge açısını her hangi bir nedenle aştığı durumlarda heyelan oluşur.
2. Su İle Doygunluk: heyelanlar yağışlı veya zeminin ıslak olduğu mevsimlerde meydana gelirler. Şiddetli veya devamlı yağmurlar yahut karların erimesi, kayaların içine bol miktarda suyun sızmasına olanak verir. Bunun sonucunda plastisite ve likidite sınırlarına erişilir ve herhangi bir nedenle oluşan sarsıntı sonucunda heyelan meydana gelir. Su, ayrıca denge açısını küçülterek, ağırlığı arttırarak ve sürtünmeyi azaltarak heyelanı kolaylaştırır.
3. Kaya Yapısı: Plastisite, likidite sınırları malzemenin yapısına sıkı bir şekilde bağlıdır. Çeşitli kil türlerinde plastisite birbirine yakın ancak likidite değerleri birbirinden çok farklıdır. Örneğin bu bakımdan en düşük değeri gösteren kaolin kili, en az su ile likidite sınırına erişen yani heyelana en uygun olan kil türüdür. Çeşitli depolarda az yada çok kil vardır. Bunun oranı ve türü heyelan olayını arttıran yada azaltan yani heyelanların yayılış alanlarını belirleyen başlıca faktörlerden birisidir. Bu nedenle killi formasyonların, fliş, marn ve tüf gibi depoların yaygın olduğu sahalarda heyelan çok fazla görülür. Buna karşılık kalker ve bazalt gibi kayalarda heyelan seyrek görülmektedir.
4. Tektonik Yapı: Tektonik yapı ile heyelan arsında çok sıkı bir ilişki vardır. Tabakaların yamaç eğimine paralel olarak dalmaları, heyelanları kolaylaştırır. Özellikle tabakalar arasında killi bir seviyenin varlığı önemli rol oynar. Kar veya yağmur sularının toprağa sızması sonucunda plastik veya likit hale geçen kil tabakasının üzerindeki kütleler çekim gücüne uyarak, toptan aşağıya doğru kayabilirler. Kayaların diyaklazlarla derin ve sık bir şekilde parçalanmış olması da heyelanı kolaylaştıran koşullar arsında sayılabilir.
Heyelanlar, yukarıda sayılan nedenlerin birisi veya birkaçının etkisiyle oluşurlar ve bazen topografyada çok önemli değişikliklere neden olurlar. Kayan kütlenin koptuğu yerde genellikle hilale benzer bir kopma yarası oluşmaktadır. Buradan ayrılan maddeler genellikle akış hareketini andıran şekiller gösteren ve çoğu kez üzerinde kapalı çanakçıklar bulunan bir yığın halinde aşağıya doğru yer değiştirirler ve heyelan kütlesinin gövdesini oluştururlar. Bu kütle bazen bir akarsuyun yatağını tıkayarak bir Heyelan Setti Gölü oluşmasına yol açar. Örneğin Tortum Gölü, heyelanla Tortum vadisinin tıkanması sonucunda meydana gelmiştir. Ayrıca heyelanlar sonucunda, yamaçlarda taraçalara benzer basamaklar oluşabilir.
HEYELAN ÇEŞİTLERİ
Genel olarak heyelan terimi ile açıklanan bu hızlı kütle hareketleri asıl heyelanlar, göçmeler ve toprak kaymaları olmak üzere üç tipe ayrılabilirler.
1. Asıl Heyelanlar: Bunların oluşumunda su, hazırlayıcı bir rol oynar. Fakat asıl heyelan kütlesi, su ile hamurlaşmış halde değildir. Kuru bir kütle halinde, fakat kaymaya uygun bir zemin üzerinde yer değiştirmiştir. Bu tip heyelanlar ülkemizde sık sık oluşurlar. Bu heyelanların en büyük olanları, genellikle bol yağışlı ve dik eğimli sahalarda, özellikle kuvvetle yarılmış, nemli ve litoloji bakımından da elverişli olan Kuzey Anadolu dağlık alanında oluşmuştur. Geyve, Ayancık, Sinop çevresi, Maçka, Of-Sürmene ve Trabzon-Sera heyelanları bunların başlıcalarındandır.
Sera Heyelanı, Trabzon şehrinin 10 km kadar batısında Sera Köyü yakınlarında 1950 yılında oluşmuştur. Heyelanın oluşmasından bir hafta kadar önce, Sera vadisinin dik yamaçlarında derin yarıklar oluşmuş, topografya küçük ölçüde bazı değişikliklere uğramıştır. Fakat asıl heyelan, birkaç dakika gibi kısa bir zaman içinde ve şiddetli bir gürültü ile birlikte oluşmuştur. Bir kısmı akış şekilleri gösteren, fakat asıl olarak kayma yüzeyleri boyunca yer değiştiren kütlenin ortalama uzunluğu 650 m. genişliği 350 m. , kalınlığı ise 65 m. kadardır. Böylece Sera heyelanı sonucunda 15 milyon m³ hacminde kaya ve döküntü yer değiştirmiştir. Bu heyelan kütlesi Sera deresinin vadisini tıkamış ve burada 4 km. uzunluğunda, ortalama 150 m. genişlikte ve 55 m. derinliğinde oldukça büyük bir set gölü oluşmuştur. Araştırmalar, bu heyelanın oluşumunda normalden daha fazla yağışlı geçen kış mevsimi ile karların hızla erimesine neden olan Föhn karakterinde güney rüzgarlarının etkisi olduğunu göstermektedir. Bu yolla zemine çok fazla oranda su sızmıştır. Zaten bu sahada çözülme çok derinlerde olduğu gibi, andezitik kayalar ve yastık lavlar derin diyaklazlarla yarılmış, aralarındaki bağlar gevşektir. Bu durum, su ile doygunlaşan arazinin kaymasını ayrıca kolaylaştırmıştır. Bundan başka, yamaç eğimlerinin çok fazla olması ve özellikle Sera deresinin yamacın alt kısmını oyması heyelanın oluşumunda rol oynamış olmalıdır.
2. Göçmeler : Heyelanın hareket bakımından farklı bir başka tipini oluştururlar. Bu tip heyelan bir kaşığa benzeyen konkav kopma yüzeyleri boyunca dönerek yer değiştiren kısımlardan oluşur. Kayan kısımlardan her biri, geriye doğru çarpılır. Bunu sonucunda, kayan kütlelerin ilksel eğimleri değişir ve bunların yüzeyleri kopma yarasının bulunduğu tarafa doğru yeni bir eğim kazanır. Yamaçların alt kısımlarının akarsular, dalgalar gibi etkenler tarafından fazla oyulması göçme şeklindeki heyelanların başlıca sebebidir. Falezlerin ve yamaçların gerilemesi, menderes halkalarının büyümesi sırasında alttan oyma sürecine bağlı olarak sık sık göçmeler oluşur. Göçmüş kütleler veya bloklar büyük oldukları durumda, bunlar arasında küçük göller veya yamaçlarda taraçalara benzer sahanlıklar oluşur. Küçük ve Büyük Çekmece göllerinin kenarlarında ve bu iki göl arasındaki deniz kıyısı boyunca bu tür göçmelerin tipik örnekleri yaygındır.
3. Toprak Kaymaları : Bunlar heyelanın, bazı bakımdan çamur akıntılarına benzeyen bir türüdür. Fakat çok yavaş oluşmaları, belli bir yatağa bağlı olmamaları ve içerdikleri suyun çok daha az olması gibi farklarla çamur akıntılarından ayrılırlar. Geriye doğru eğimlenme göstermediklerinden dolayı da, yukarıda açıklanan göçmelerden farklı oldukları görülür. Toprak kaymaları, su ile doygun hale gelen ve bu şekilde bütünü ile kayganlaşan yüzeysel depoların, döküntü örtüsünün veya toprakların yer aldığı yamaçlarda oluşur. Bu şekilde bir kopma yarası ve kıvamlı bir hamur gibi yer değiştiren bir heyelan kütlesi meydana gelir. Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, toprak kaymaları asıl heyelandan daha yüzeyseldir; aslında toprak tabakasını ve onun altındaki döküntü örtüsünü ilgilendirir. Bu kütle hareketinin en yaygın olduğu sahalar, litoloji bakımından da uygun olmak koşulu ile nemli iklim bölgeleridir.
HEYELAN İLE İLGİLİ BAZI HABERLER
Heyelan 61 eve hasar verdi.
Hava sıcaklıklarının artması ve karların erimesiyle birlikte üç yıl önce 30 kişinin ölümüne neden olan Karadeniz’deki heyelanlar başladı. Son bir hafta içinde Giresun merkez ve Yağlıdere ilçelerinde 35, Rize’de 17, Trabzon’da ise 9 ev heyelanlardan zarar gördü. Doğu Karadeniz Jeofizik Mühendisleri Odası Başkanı Nurettin Tan doğan, karların hızla erimesinin sele, yavaş erimesinin ise heyelana neden olduğunu belirterek, 2001 yılında yaşanan felaketin benzerinin yaşanmamasını diliyorum dedi.
Toprak kaymaları yüzünden Giresun merkeze bağlı Boz tekke köyünde bulunan 22 ev, Yağlıdere ilçesinde 13, Rize’nin Güney su ilçesinde 9, Çayeli’nde 8, Trabzon’un Of ilçesinde ise 9 ev hasar gördü. Bayındırlık müdürlükleri, bölgede meydana gelen toprak kaymaları yüzünden tehlikede olan bu 61 evin boşaltıldığını söylediler.
Giresun Bayındırlık ve İskan İl Müdürü Yılmaz Şahin, toprak kaymalarının yaşandığı bölgeleri afet bölgesi ilan ettiklerini ve durumu bakanlığa bildirdiklerini söylediler. Rize Bayındırlık İl Müdürü Seyfettin Yılmaz, Güney su ilçesi Kıble dağı köyü ile Çayeli ilçelerinde 17 evin heyelanla yıkılma tehlikesi altında bulunduğunu söyledi.
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
Heyelanlarla ilgili olarak toplumda aşağıda belirtilen hatalı kavramlar ve düşünceler yaygındır.
Bazı insanlar herhangi bir yerde heyelan olursa, kayan kütlenin bir daha hareket etmeyeceğini ve bu bölgenin bundan böyle emniyetli olduğunu düşünürler. Bu görüş doğru değildir. Çünkü kaymış bir kütle veya eski bir heyelan gelecekte herhangi bir nedenle tetiklenerek tekrar aktif hale geçebilir.
Eğimli bir dolgu üzerinde yerleşime geçilmesi uygun bir seçenek değildir. Çünkü bu tür malzemeler gevşek olup kayabilirler.
Heyelanın önlenmesi amacıyla taşınmış bir malzemenin yamacın üzerine yığılarak yükleme yapılması doğru bir yöntem değildir. Çünkü bu tür dış yükler, yamacı oluşturan malzemelerde aşırı gerilmeler oluşturarak kaymayı teşvik edebilirler.
Tematik Haritalar (Türkiye Heyelan Haritası)
Çağdaş anlamda doğal afetlerle mücadele afet öncesi, afet anı ve afet sonrası olmak üzere 3 ana bölüme ayrılır. Türkiye heyelan haritası projesi afet öncesi çalışmalarda yapılması gereken hazırlık kapsamında yer alır. Doğal afetlerle mücadelenin ana ilkesi afet kaynağının belirlenmesidir. Bu proje heyelan afet tehlike ve risk haritalarına temel teşkil edecek olan yoğunluk haritalarının üretilmesini çalışmalarını yapar. Bu kapsamda, 1/25 000 ölçeğinde proje grubunca belirlenen kapsamda kütle hareketleri sınıflanarak haritalanır. Bu haritaların üretilmesi ile Heyelan kaynaklı oluşabilecek doğal afet tehlikesinde afetin kaynağı biliniyor. Ayrıca planlamacıların gereksinim duydukları ülke, bölge ve alt bölge ölçeğinde heyelan afet haritaları karar vericilerin hizmetine sunulacaktır.
Deprem, heyelan, taşkın, gibi can ve mal kaybına yol açan doğal afetler jeolojik-jeomorfolojik yapı ve atmosferik şartlar ile ilintili süreçlerden kaynaklanmaktadır. Bu yerbilim kökenli doğal afetler, süreçleri gereği geçmişte olagelmiş ve gelecekte de süre gidecektir. Bu yüzden, afetin kaynağını tanımak ve etki alanının bilmek doğal afetlerle mücadelenin temelini oluşturur. Doğal afetlerin oluşumunun engellenemeyeceği gerçeği bizi onlarla uyum içerisinde yaşama zorunluluğunda bırakmaktadır.
Doğal afetler açısından dünyanın en riskli bölgelerinden biri olan ülkemizde, başta Karadeniz Bölgesi olmak üzere Doğu Anadolu, İç Anadolu ve Marmara bölgelerinde yoğun heyelan (kayma, akma, krip ve kaya düşmeleri) hareketleri oluşmakta ve önemli oranlarda can ve mal kaybına neden olmaktadır. Bu heyelanlardan bazıları aşağıda sunulmuştur.
13 Temmuz 1995 Senirkent heyelanında 74 kişi hayatını kaybetmiş ve 180 yapıda hasar gelişmiştir. Yine 1988 yılında Çatak köyü heyelanında 64 kişi hayatını yitirmiş ve 54 konut hasar görmüştür. 21-22 Mayıs 1998 tarihli Batı Karadeniz taşkınlarında çok fazla sayıda moloz ve çamur akması gelişmiş ve taşkınların oluşmasında önemli rol oynamıştır. Türkiye genelinde, 1951-1994 yılları arasında heyelandan etkilenen konut sayısı 112.985 dir. Bu sayı ülke genelinde doğal afetlerden etkilenen konut sayısının %27’sini oluşturur. Çizgisel mühendislik projelerinde heyelanların dikkate alınması kaçınılmaz bir zorunluluktur. Ülkemizde yapılan bir çok çizgisel mühendislik projelerinde heyelan nedeni ile büyük ekonomik zararlar ortaya çıkmıştır. Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından 1998 yılına kadar 60.000 km’lik yol ağı üzeride 1000′e yakın heyelan tespit edildiği rapor edilmiştir. Ayrıca Ankara-İstanbul otoyolu, Bolu dağı geçişinde Adana-Mersin ve Adana Gaziantep otoyollarında milyonlarca metreküplük heyelanlar oluşmuş ve ülke ekonomisini milyonlarca dolarlık ekonomik zarara uğratmıştır.
Çağdaş anlamda doğal afetlere karşı yürütülen mücadele politikalarının başarılı olabilmesi için eylem programları afet öncesi-afet anı-afet sonrası olmak üzere kesintisiz bir süreç olarak ele alınmaktadır.
Doğal afetlerin meydana getirdiği can ve mal kaybının en aza indirilmesi çalışmalarında, afet kaynağının ve etki alanının belirlenmesi kaçınılmaz bir zorunluluktur. Doğal afetlerden korunmanın ve tekrarının yaşanmamasını sağlayacak uygun yer seçimi, afet kaynağı ve etki alanları bilgilerine göre yapılabilmektedir. Afet öncesi programı doğal afet kaynaklarının ülke, bölge, alt bölge ölçeğinde dağılımlarının araştırılması, niteliklerinin ortaya konulması ve afet risk alanlarının belirlenmesini kapsayan çalışmalar ile bu çalışma sonuçlarına göre geliştirilebilecek önlemlerin planlanması ve uygulanması çalışmalarından oluşur. Bu nedenle hazırlık çalışmaları her türlü doğal afet eylem programlarının temelini oluşturur. Bu aşama, afetlerin niteliği, dağılımları-etki alanları ve oluşturdukları risklerin belirlenerek gerek planlama, gerekse afet anı ve sonrasında zarar azaltıcı mühendislik tedbirlerinin belirlenmesi ve uygulanmasında gereksinim duyulan temel bilginin toplandığı dönem olup bir alt yapı oluşturma evresi olarak algılanmalıdır.
Bu bağlamda, MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi tarafından 1997 yılından itibaren Türkiye Heyelan Haritası’nın yapımını amaçlayan bir proje uygulamasına başlanmıştır. Bu proje ülkenin heyelan envanterinin ortaya konulmasına yönelik değişik ölçeklerde heyelan yoğunluk haritalarının üretilmesini amaçlamaktadır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu