İnsanlar biyolojik çeşitlilik kapsamına girerler mi?

İnsanlar biyolojik çeşitlilik kapsamına girerler mi?
Biyolojik Çeşitlilik Nedir?
Canlıların yaşadıkları ortamlar, olaylar ve etkileşim halinde bulundukları diğer canlı ve cansızlar, biyolojik çeşitliliğin birer parçasıdır. Her canlı türü, taşıdıkları genler, yaşadıkları yerler, içinde oldukları olaylar, ve ekosistemdeki işlevleriyle, biyosferde kurulu bulunan yaşam-destek sisteminin vazgeçilmez birer parçasıdır.

Biyolojik çeşitlilik şu şekilde tanımlanabilir: “Biyolojik çeşitlilik, genetik farklılıklara sahip canlı türlerinden oluşan, değişik işlevlere sahip, çeşitli ekosistemlere dağılmış bulunan, sayı ve tür bakımından zengin canlılar toplumunun oluşturduğu yaşam dünyalarıdır.”

En genel kavramı ile biyolojik çeşitlilik, belirli bir coğrafya üzerinde genlerin, türlerin, ekosistemlerin ve ekolojik olayların oluşturduğu bir bütündür. Örneğin bir ülkede bulunan ağaç türleri, çiçekli bitkiler, yosunlar, mantarlar, memeli hayvanlar, kuşlar, sürüngenler, balıklar, çiftyaşamlılar, böcekler, eklem bacaklılar vb. canlı grupları biyolojik çeşitliliği oluştururlar. Gruplar içindeki tür adedi ne kadar fazla olursa biyolojik çeşitlilik de o derece zengin olur. Tür zenginliğinin yanı sıra aynı tür içinde genlerin farklı yapılar göstermesi de genetik çeşitlilik olarak tanımlanır ve biyolojik çeşitlilik kavramı içine girer. Canlıların yaşadıkları ekosistemlerin çeşitliliği de bu kavram içinde yer alır ve ekolojik çeşitlilik olarak ifade edilir.

Özetlersek, biyolojik çeşitlilik olarak adlandırılan bu kavram şu dört temel unsurlardan oluşur:

Genetik çeşitlilik : yeryüzündeki hayvan bitki ve mikroorganizmaların bireysel olarak genlerinde saklanan genetik özelliklerin toplam miktarıdır.
Tür çeşitliliği : yeryüzünde yaşayan canlı organizmaların çeşitliliğini ifade eder.
Ekosistem çeşitliliği: dünya üzerindeki yaşam alanlarının, canlı topluluklarının çeşitliliği ile ilgilidir.
Ekolojik olaylar (süreçler) çeşitliliği: su döngüsü, karbon döngüsü, mutasyon, üreme gibi olayları kapsar.

Görülüyor ki biyolojik çeşitlilik, en üst hiyerarşik düzeyde ekosistemlerin, onların içinde yer alan canlı türlerinin, ve türlerin içinde yer alan genlerin hep birlikte oluşturduğu; bunların, evrim süreci içinde şekillenmiş ve karmaşık ekolojik olaylarla birbirine bağlandığı, uyumlu ve dinamik bir bütündür.

Bir çok kişi, “biyolojik çeşitlilik” kavramından, sadece “tür çeşitliliği” anlamını çıkarmaktadır. Oysa, tür çeşitliliği biyolojik çeşitliliğin dört öğesinden yalnızca biridir. Ancak , tür çeşitliliği “tür sayısı” olarak kolayca gözlenip değerlendirilebildiği için, biyolojik çeşitliliğin en kolay tespit edilen göstergelerinden biri olarak kabul edilir. Bu nedenle, biyolojik çeşitliliği vurgularken, bunun en kolay göstergesi olan, “tür sayısını” belirtmek bir gelenek haline gelmiştir. Ancak, bir ekosistemdeki “tür sayısının” kendi başına, o ekosistemdeki biyolojik çeşitliliğin kesin bir ölçüsü olmadığı da bilinmelidir.

Biyolojik Çeşitlilik Niçin Önemlidir?

Ekosistemler, canlılar için yaşama ortamıdır. Her ekosistem, kendi koşullarına uyum sağlamış canlı türlerini barındırır. Bir ekosistemin görevi, o ekosistemde bulunan, o ekosisteme özgü olan canlıların nesillerini sürdürmektir. Özgün bir ekosistem kaybolunca, o ortama özgün pek çok canlı türünün de nesilleri tükenip gider. Yeryüzünde farklı ekosistemlerde yaklaşık 15 milyon çeşit canlı türünün var olduğu tahmin edilmektedir. Bilim adamları tarafından, bunların sadece onda birinin tanımı yapılabilmiş, isimlendirilmiştir. Geri kalan % 90 canlı türünün ne olduğu, nerede ve nasıl yaşadığı henüz bilinmemektedir.

İnsan türü ise milyonlarca canlı türünden sadece biridir. Fakat diğer türlerden farklı olarak düşünebilir; aletler yapabilir; bu aletleri kullanabilir ve diğer canlıları kendi amaçları yönünde (planlı veya plansız, sürdürülebilir ölçüde yada tamamen tüketerek) kullanabilir.

Biyolojik çeşitliliğin insanlar açısından önemini üç başlıkta toplamak mümkündür, bunlar 3E kısaltmasıyla özetlenebilir:

Estetik ve kültürel önem
Ekolojik önem
Ekonomik önem.

TABLO 1- BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİN İNSANLAR İÇİN ÖNEMİ

Önem
Açıklamalar

A. ESTETİK ve KÜLTÜREL

İlginç ve nadir ekosistemler
Jeolojik, biyolojik, kültürel değerler

İlginç ve nadir türler
Bitkiler, hayvanlar

B. EKOLOJİK

Canlıların birbirleriyle ilişkileri
Bitkiler, hayvanlar, mikroorganizmalar

Biyolojik tehlike uyarıları

C. EKONOMİK

Gıdalar
Bitkiler, Hayvanlar

Gen kaynağı
Hibritlemeler, genetik değerler

Biyolojik Kontrol Araçları
Faydalı böcekler, kuşlar, faydalı bakteriler

Doğal ve endüstriyel ürünler

Pestisitler, organik gübreler,
İlaçlar, antibiyotkler,
Değişik endüstriyel maddeler

Bilimsel modeller,
Biyomimetik materyaller
Bitkiler, hayvanlar
(Yarasa, örümcek ağı…)

Gelecekteki fırsatlar,
farklı seçeneklerin sunulması
Bitkiler, hayvanlar

A. Estetik ve kültürel önem

İnsanlık tarihinin başlangıcından beri, sihirli atmosferi, derin sessizliği ve eşsiz güzellikleriyle doğal çevre, insana ilham kaynağı olan cömert bir ana olarak algılanmıştır. Doğanın ve barındırdığı canlıların değerini bilen toplumlarda, çeşitliliğin insan kültürüne renk ve çeşni kattığı bilinmektedir. Bireylerin hem hayal güçleri hem de yaratma güçleri, çevrelerinde gördükleri varlıkların çeşitliliğiyle orantılı olarak artar.

B. Ekolojik önem

Biyoçeşitliliğin ekolojik önemi, yaşam dünyalarının yapısını oluşturan ve işlevlerinin sürekliliğini sağlayan temel öğeler olmalarından kaynaklanmaktadır. Yeryüzünde gerçekleşen iki önemli süreç vardır. Bunlardan biri “madde dolaşımı” ötekisi de “enerji akımı”dır. Her iki süreç de biyolojik çeşitlilik sayesinde ekolojik dengesini ve sürekliliğini koruyabilmektedir. Bu kimyasal enerji akımı “Güneş enerjisi-yeşil bitki-onu yiyen tırtıl-tırtılı yiyen örümcek-örümceği yiyen fare-fareyi yiyen kedi” şeklinde sıralanabilir. Bunlardan biri veya birkaçı eksik olduğunda, kimyasal etki şeklinde oluşan beslenme ilişkileri kopacak, yaşamın devamını sağlayan ekolojik denge bozulacaktır.

Kısacası çevremizde yaşayan canlı türleri, hem insan türü için, hem de başka canlı türleri için yaşamsal önemde pek çok hizmetleri yerine getirmektedir (Tablo 2): Yiyeceklerin ve hammaddelerin üretilmesi, iklimin ve atmosferik gazların düzenlenmesi, su düzeninin sağlanması, toprak erozyonu kontrolü, toprak oluşması, atıkların temizlenmesi, besin elementlerinin döngüsünün sağlanması, rekreasyon. Bütün bu örnekler, biyolojik çeşitliliğin ekolojik önemini ortaya koyan kanıtlardır.

TABLO 2: BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİN EKOLOJİK ÖNEMİ

Önem
Canlı Grubu

1. TOZLAŞMA (elma, incir, muz.. bahçeleri, pamuk vb. tarım alanları)
Arılar, Kelebekler, Böcekler, Yarasalar

2. BIYOLOJİK AYRIŞTIRMA (düşen yapraklar, çöpler, canlı atık ve artıkları)
Böcekler, Bakteriler, Mantarlar

3. TOPRAK VERIMLILIĞINI ARTIRMA (solucanların toprağı havalandırması, azot bağlayıcı bakteriler)
Solucanlar, Toprak içi canlılar, Bakteriler

4. OKSIJEN – KARBON DIOKSIT DÜZENİ (fotosentez)
Bitkiler

5. İKLIMI DÜZENLEME (CO2 tüketerek global ısınmayı önleme, hava nemi dengeleme)
Bitkiler

6. SU DÜZENI
Bitkiler

7. SULARI FİLTRELEME VE TEMİZLEME (plankton vd. deniz suyunu temizlemeleri)
Çeşitli deniz canlıları

8. BİYOLOJİK İYİLEŞTİRME (toksik atıkları sağaltma, etkilerini azaltma) (ağır metalleri topraktan emip, dokularında depolayan bitkiler – örnek turpgiller)
Bitkiler

Yeryüzünü kaplayan ormanlar yılda 93 milyar ton oksijen üretiyor. Bu miktar, karada yaşayan bitkilerin ürettiği oksijenin üçte ikisi kadar. Ayrıca, suda yaşayan algler, yılda üretilen oksijenin %50’den fazlasını karşılıyor. Bitkiler, havadaki karbondioksidi bağlıyor. Bir kayın ağacı yüz yaşına kadar, 6000 kg karbonu gövdesinde tutuyor. Bu yüz yıl boyunca 40 milyon m3 havayı fotosentez sırasında yapraklarından alıp süzüyor. Bu hava, herbiri yaklaşık 400 m3 iç hacme sahip olan, yaklaşık 100 bin villanın içindeki hava kadar yer tutuyor. Bitkiler, bir bakıma bedava çalışan, hiç elektrik elektrik istemeyen havalandırma sistemleri gibi çalışıyorlar.

Organik artıkları ve atıkları parçalayan böcekler ve onları ayrıştırıp toprağa karıştıran mikroorganizmalar olmasaydı, bugün tüm diğer canlılar, yeryüzeyini kaplayan yüzlerce metre kalınlığında çöp yığını içinde boğuşmakta olurdu.

Ağır metalleri (bakır, nikel, kurşun, kadmium, çinko, kobalt, civa, selenyum, krom gibi) topraktan kolaylıkla alabilen, bu toksik elementlere dayanıklı olan, ve bunları özel hücrelerinde depo edebilen bazı bitki türleri vardır. Böyle bitki türleri, değişik atıkların biriktirildiği çöplük vb. alanlara dikilerek, toprak, bu zehirli metallerden temizlenebilmektedir.

Balıklar kitle halinde ölüp sahile vuruyorlarsa, bazı türler azalıyor ve nesilleri tükeniyorsa, bazı nadir ekosistemler bozuluyorsa bunlardan bir ders almamız, bu uyarıyı doğru yorumlamamız ve gerekli önlemleri almamız gerekir. Çevredeki hayvanlar ve bitkiler yaşadıkları ekosositemleri, yiyeceklerini, yerlerini, yuvalarını ve en sonunda canlarını ve nesillerini kaybediyorlarsa, er ya da geç, aynı akibete bizler de uğrayabilir.

C. Ekonomik önem
Biyolojik çeşitliliğin ekonomiye önemi, besin maddesi, ilaç hammaddeleri, sanayi hammaddeleri, turizm gelirleri konularında çok büyük boyutlara ulaşmaktadır. Bunlar için bazı örnekler aşağıda verilmiştir:

Gıda: Biyolojik çeşitliliğin ekonomik değerini ve önemini gösteren en somut örnek, bitkisel ve hayvansal besinlerimizin kaynağını oluşturmasıdır. İnsanoğlunun ihtiyaç duyduğu proteinlerin % 90’dan fazlası, sadece 9 adet evcil türden gelmektedir (sığır, domuz, koyun, keçi, manda, tavuk, ördek, kaz ve hindi). Su ürünleri veren bazı canlılar (balık, karides, midye, vb.) ise, evcilleştirme (çiftlik) programına sadece son yarım yüz yıl içinde alınmıştır. Yeryüzünde 500.000’den fazla bitki türü biliniyor. Bunlardan 40-50 bin kadar tür, yenilebilen çeşitli ürünler (yaprak, gövde, kök, meyve, tohum, özsu) veriyor. Ama bugün, dünyada tüketilen gıda miktarının %90’ı, sadece 15 bitki türünden üretiliyor; bunun %60ı da sadece üç türden (buğday, mısır ve pirinç) elde ediliyor. Bunlar son 2000 yıl içinde evcilleştirilen bitkiler. Bu türlerin meyveleri, yumru kökleri, kabuklu meyveleri, tohumları, kök ve gövdeleri, bitkisel besin maddeleri olarak tüm besinlerimizin %78’ini oluşturur.
Biyolojik kontrol araçları: Her canlının doğal düşmanı kullanılarak yapılan biyolojik kontrol ile zararlı böceklere diğer böcekler (uğur böcekleri), kuşlar, Bacillus thuringiensis (bir bakteri türü) soyları, kullanılmaktadır. Bu uygulamalarla, tarım alanlarında kimyasal ilaç kullanılması azaltılmakta ve çevre kirlenmesi önlenmeye çalışılmaktadır. Biyolojik kontrol ajanı olarak kullanılabilecek bitki, hayvan, bakteri ve mantarlar üzerinde yoğun araştırmalar sürmektedir.
Doğal ve endüstriyel ürünler: Gıda maddesi dışında, canlılardan elde edilen bir çok ürün, binlerce yıldan beri insanlar tarafından kullanılmaktadır. Dinlendirici, ilaç, ağrı giderici, keyif verici, avcılık aletleri yapımı, yapıştırıcı, inşaat malzemesi vb. amaçlarla, bir çok bitki ve hayvan türünden elde edilen ürünler, özellikle gelişmekte olan ülke toplumlarında bu gün bile geleneksel yöntemlerle kullanılmaktadır.
Piyasada satılan ilaçların yaklaşık %25’i yüksek yapılı bitkilerden elde edilir. Bitkisel kaynaklı ilaçlar, kalp hastalıkları, lösemi, lenf kanseri, glokom, amipli dizanteri gibi birçok ciddi hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. FAO’nun tahminlerine göre, 4 bin-6 bin tür tıbbi bitkinin uluslararası ticareti yapılmaktadır. Bitki ve hayvanlar, pek çok endüstriyel ürünün ortaya çıkması için hammadde kaynağı olarak kullanılmaktadır. Pamuk, keten, kenevir, ayçiçeği, susam, sığla, defne, soya, mantar, reçine, inşaat malzemeleri, lif, selüloz, yapıştırıcılar, çözücüler, boya maddeleri, endüstriyel yağlar, terpenler, yüzey kaplama ve koruyucu maddeleri, biyo-polimerler, enzimler gibi maddeler bunların tipik örnekleridir.

Ülkemizin özgün biyoçeşitliliğini simgeleyen kasnak meşesi, Anadolu sığla ağacı, meyan kökü, defne gibi bitkiler de yüksek ekonomik değer taşımaktadır.

Bilimsel modeller: Yabani bitki ve hayvanlar, temel bilimler için bir çok yönleriyle model oluşturmaktadır. Kimyagerler, canlılardaki bazı kimyasalların özelliklerini çalışarak, suni olarak üretebilmektedir. Doğadaki canlıların sadece kimyasal yapıları değil, anatomik ve morfolojik yapıları ve bu yapıların çalışma mekanizmaları hakkında elde edilen bilgiler, bilimde yeni gelişmelere model olmuş ve olmaktadır (Odonata – Helikopter, Yarasa- Radar, su altı canlıları- denizaltı sanayisinde kullanılan maddeler, kutup ayısı – ısı tutucu elbiseler, Örümcek ağı- Yeni ve dayanıklı biyo-materyaller).
Gelecekteki fırsatlar: Bugünkü değer sistemlerimizle gelecek kuşakların değer sistemleri farklı olacaktır. Bugün önemsiz sayılan, hiç istenmeyen, hatta zararlı olan bir tür, veya bir ekosistem, gelecek kuşaklarca çok yararlı ve aranan bir kaynak olabilir. Nitekim, geçmişte hiç önemsenmeyen bir çok canlı türü, bugün önemli buluşların kaynağı olmuştur.
Sadece türlerin bizzat kendisi değil, onlar, ait oldukları ekosistemlerle birlikte korunmalıdır. Çünkü bir tür ile canlı ve cansız çevresi arasındaki etkileşimler, ve bir çok ekolojik olaylar ancak doğal ekosistemi içinde gözlenebilir.

Çevre, gerek iklim gerekse kimyasal ve fiziksel özellikleriyle, yavaş ya da hızlı, doğal yada insan eliyle, durmadan bir değişim süreci içindedir. Gelecek yüzyıllarda, bugün bulunduğumuz çevre koşullarından tamamen farklı çevre koşulları ortaya çıkabilecektir.

Biyolojik Çeşitlilik Zenginliktir

Biyoçeşitlilik, diğer sistemlerde bulunan çeşitlilik gibi, aynı erdemleri, benzer özellikleri sergiler. Çeşitli özelliklere, öğelere ve canlı türlerine sahip olan bir doğa parçası, tekdüze yapıda bir doğa parçasına göre daha güzel, daha renkli, daha zengin, daha dirençli, daha istikrarlıdır. Doğada çeşitlilik, ekosistemlere (doğal ortamlara) direnç ve istikrar kazandıran, güç ve canlılık veren, sistemdeki canlıların uyum esnekliğini artıran, canlıların nesillerinin sürdürülebilmesi için farklı seçenekler sunan dinamik bir özelliktir. Bu nedenle türler, o türlerin taşıdıkları genler, ve o türlerin yaşadıkları ortamlar korunmalı ve sürdürülebilir bir şekilde yönetilmelidir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu