Kaside nedir? Hürriyet Kasidesi hakkında bilgi verir misiniz?

Kaside nedir? Hürriyet Kasidesi hakkında bilgi verir misiniz?
Kasideler, daha çok din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla yazılan divan edebiyatı şiirlerdir. Kaside şairlerine kaside-gü (kaside söyleyen), kaside-sera ya da kaside-perdaz (kaside yazan) denir. Çok katı bir kalıpla yazılan kasideler, 6 bölümden oluşur

Kasideler, genellikle “birini övmek ve yermek amacıyla yazılan şiirler” olarak tarif edilir. Aslında, beyitler halinde yazılan ve hayli uzun olan kasidelerin bu tarifle özetlenemeyecek kadar karmaşık bir yapısı vardır. Biz şu sorudan yola çıkarak kaside üzerine bu araştırmaya giriştik: “Fahriye bölümü kasidenin sadece bir bölümü olduğuna göre, acaba bu şiirlerin diğer bölümlerinde neler anlatılmaktadır?”

Araştırma sonucunda gördük ki bütün bu bölümleriyle kasideler; ideal devlet adamı profili çizme, sosyal ve ekonomik konularda devrin özelliklerini yansıtma, sosyal hayatın değişik sahnelerini anlatma, tarihî şahsiyetlerin biyografik bilgilerine katkıda bulunma, siyasal ve kültürel tarihin pek çok değişik safhası için bilgi ve belge sunma, dil ve edebiyat tarihine önemli birer vesika oluşturma vs. özelikleri açısından çok önemli ve aydınlatıcı tarihî bir misyon üstlenmektedir. Bu araştırmada, kasideler yukarıda sıraladığımız hususlar açısından incelenmiş ve şairlerin kuru bir övme ve yermenin dışında, kasideleriyle yaşamış olduğu devrin; siyasal, kültürel, sosyal ve tarihî açıdan bir şahidi olduğu görülmüştür. Bu açıdan kasideler, sosyal ve kültür tarihi araştırmacısı için önemli bir belge ve bilgi kaynağı olarak değerlendirilmeli, yüzlerce yıldır sayısız örnekleri verilen bu metinler basit ve sığ nitelemelerle karalanmamalıdır. Kasideler, resmî tarihi vesikalar kadar, edebî metinlerin de tarih araştırmacısı için önemli bir belge olduğunu ispatlayacak mühim kaynaklar arasındadır.

aruzuna ve kelimelerin akışına hayran olduğum, namık kemal in kasidesi. bazı beyitleri şöyle:

görüp ahkam-ı asrı münharif sıdk u selametten
çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükumetten

usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten
mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez ianetten

vücudun kim hamir-i mayesi hak-i vatandadır.
ne gam rah-ı vatanda çak olursa cevr-ü mihnetten

hakir olduysa millet şanına noksan gelir sanma
yere düşmekle cevher sakıt olmaz kadr u kıymetten

muini, zalimin dünyada erbab-ı denaettir
köpektir zevk alan sayyad-ı bi-insafa hizmetten

durur ahkam-ı nusret ittihad-ı kalb-i millete
çıkar asar-ı rahmet ihtilaf-ı rey-i ümmetten

biz ol ulvi nihadanız ki meydan hamiyette
bize hak-ı mezar ehven gelir hak,ı mezelletten

ne gam, pür,ateş-i hevl olsa da gavgaa,yı hürriyet!
kaçarmı mert olan bir can için meydan-ı gayretten

felek, her türlü esbab-ı cefasın toplasın gelsin
dönersem *****yim millet yolunda bir azimetten

ne efsunkar imişsin sen ey didar-ı hürriyet,
esir-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esaretten

kilab-ı zulme kaldı gezdiğin nazende sahralar
uyan ey yareli şir-i jiyan bu hab-ı gafletten

#347223 w tavsiye !? hurriyet kasidesi, serbest çevirisi ve yorumlanması.

1-Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selametten
Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükûmetten

*işlerin doğru yoldan çıkıp bozulduğunu görünce namusumuzla devlet kapısındaki görevimizden ayrıldık. bu beyitte namık kemal, devletteki düzensizliği görüp işinden ayrılmasına atıfta bulunmuştur.

2-Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten
Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez iânetten

*kendini insan bilenler halka hizmetten bıkmaz. yardımsever olan mazluma yardım etmekten kaçınmaz.

3-Hakîr olduysa millet şânına noksan gelir sanma
Yere düşmekle cevher sâkıt olmaz kadr ü kıymetten

*millet sıkıntı içinde olsa da şanının azalacağını sanma. cevher yere düşmekle değerini yitirmez. osmanlı devleti ‘nin içinde bulunduğu duruma telmih vardır bu beyitte. namık kemal osmanlı ‘nın eski zamanlarını anımsayarak hem kendini hem de milleti avutmaya çalışmaktadır.

4-Vücudun kim hamîr-i mâyesi hâk-i vatandandır
Ne gam rah-ı vatanda hak olursa cevr ü mihnetten

*hamurunun mayası vatan toprağı olan vücudun vatan yolunda eziyet ve acıdan toprakla bir olsa dert değil.
bu beyit mehmet akif ‘in “kim bu cennet vatanin ugruna olmaz ki feda” dizesini akla getirir.

5-Muîni zalimin dünyada erbab-ı denâettir
Köpektir zevk alan sayyad-ı bi-insafa hizmetten

*dünyada zalimin yardımcısı alçaklık erbabıdır. insafsız avcıya hizmet etmekten zevk alan köpektir. namık kemal, bu beyitte düşmanla ortaklık içine girenleri avcıya hizmet eden köpekler olarak nitelendirmektedir.

6-Hemân bir feyz-i bâkî terk eder bir zevk-i fânîye
Hayâtın kadrini âli bilenler hüsn-i şöhretten

*hayatın kadrinin şöhetin güzelliğinden üstün olduğunu bilenler sonsuz ışık için gündelik zevkleri terk ederler. namık kemal \’in bu beyitteki düşüncesi tasavvuftaki dünyevî hazlardan vazgeçip allah \’a yönelmekle aynı doğrultudadır.

7-Nedendir halkta tûl-i hayâta bunca rağbetler
Nedir insâna bilmem menfaat hıfz-ı emânetten

*insanların hayatın geçiciğine bu kadar rağbet etmesi nedendir. bu emaneti muhafaza etmenin insana faydası nedir bilmem.
bu beyitte de 6. beyitle aynı yönde bir düşünce işlenmiştir.

8-Cihanda kendini her ferdden alçak görür ol kim
Utanmaz kendi nefsinden de âr eyler melâmetten

*dünyada kendini herkesten alçak gören kimse kendi nefsinden utanmaz da gider ayıplamadan utanır.

9-Felekten intikam almak demektir ehl-i idrâke
Edip tezyîd-i gayret müstefîd olmak nedâmetten

*idrak sahiplerinin pişmanlıktan faydalanma çabası kaderden intikam almak demektir.

10-Durup ahkâm-ı nusret ittihâd-ı kalb-i millette
Çıkar âsâr-ı rahmet ihtilaf-ı re\’y-i ümmetten

*yardım hükümleri milletin kalp birliğinde durur. halkın fikirlerinin farklılığından rahmet eserleri ortaya çıkar

11-Eder tedvir-i alem bir mekînin kuvve-i azmi
Cihan titrer sebat-ı pay-ı erbab-ı metanetten

*bir inatçının azim kuvveti dünyayı döndürür. metânet sahiplerinin ayak diremesi dünyayı titretir. bu beyitte irade ve istikrar fikri ön plana çıkarılmıştır.

12-Kazâ her feyzini her lutfunu bir vakt için saklar
Fütûr etme sakın milletteki zâ\’f u betâetten

*talih her iyiliğini her lütfunu bir vakit için saklar. milletteki zaaftan bıkma sakın.

13-Değildir şîr-i der-zencire töhmet acz-i akdamı
Felekte baht utansın bi-nasib- erbab-ı himmetten

*zincire vurulmuş aslanı hareketsizliğinden dolayı küçümsemek uygun değildir. vatanseverlerin de kısmetsizliği onların suçu değildir. bu kaderin suçudur, kader utanmalıdır.
namık kemal bu beyitte vatan yolunda mücadele edenlerin başına gelen olumsuzlukları onlara değil kadere mâl etmektedir.

14-Ziyâ dûr ise evc-i rif\’atinden iztırârîdir
hicâb etsin tabiat yerde kalmış kabiliyetten

*ışık uzaksa yüksekliğin tepesinden mecrurîdir. tabiat, yerde kalmış kabiliyetten utansın.

15-Biz ol nesl-i kerîm-i dûde-i Osmaniyânız kim
Muhammerdir serâpâ mâyemiz hûn-ı hamiyetten

*biz o osmanlı soyunun büyük nesliyiz ki mayamız baştan başa şanlı kandanyoğrulmuştur.
namık kemal, bu beyitte bütün türk milleti adına konuşarak, geçmişlerinin soyluluğundan dem vurmuştur.

16-Biz ol âl-i himem erbâb-ı cidd ü içtihâdız kim
Cihangirâne bir devlet çıkardık bir aşiretten

*biz öyle bir milletin çocuğuyuz ki, bir aşiretten bütün bir dünyaya egemen olan bir devlet çıkarttık.
bu beyitte de 15. beyitte olduğu gibi bugünün zorluğundan geçmişte olanlarla avunarak teselli bulmaya çalışmak vardır.

17-Biz ol ulvi-nihâdânız ki meydân-ı hamiyette
Bize hâk-i mezar ehven gelir hâk-i mezelletten

*biz ölümü bile hiçe sayabilecek kadar yüce yaratılışlı bir milletin çocuklarıyız ki düşmanın ağağının altında kalacağımıza ölsek daha iyidir.

18-Ne gam pür âteş-i hevl olsa da gavgâ-yı hürriyet
Kaçar mı merd olan bir can için meydân-ı gayretten

*hürriyet kavgasında korku ateşleri olsa bile tasalanmıyorum. mert olan bir can için savaş meydanından kaçar mı?
hürriyet kelimesi kasidede ilk kez bu beyitte karşımıza çıkıyor.

19-Kemend-i can-güdâz-ı ejder-i kahr olsa cellâdın
Müreccahtır yine bin kerre zencîr-i esâretten

*celladın can alıcı kemendi, ejderhanın korkunç görüntüsü gibi olsa bile, esaret zincirinden daha güzeldir.
kemal, bu beyitte esaret teması üzerinde durur ve esaret altına girmektense ölmeyi yeğlediğini dile getirir.

20-Felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin
Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azîmetten

*felek tüm köyülükleri toplayıp karşıma çıkarsın yine de millet yolunda çaba sarfetmekten geri kalırsam *****yim.
burada kemal kendi adına konuşmuş, millet adına çaba göstermekten asla vazgeçmeyeceğini dile getirmiştir.

21-Anılsın mesleğimde çektiğim cevr ü meşakkatler
Ki ednâ zevki aladır vezâretten sadâretten

*baş koyduğum bu yolda çektiğim sıkıntılar, eziyetler anılsın. bu yoldaki acıların en küçüğü bile vezirlikten sadrazamlıktan daha kıymetlidir.

22-Vatan bir bî-vefâ nâzende-i tannâza dönmüş kim
Ayırmaz sâdıkân-ı aşkını âlâm-ı gurbetten

*vatan, vefasız ve nazlı bir sevgiliye dönmüş. bu yüzden kendisine aşkla bağlı olanların gurbette olmalarından hoşlanıyor. gurbette diye vatanı vefasızlıkla suçluyor, kendisine yapılan bütün bu fedakarlıklara karşı vatanı kayıtsız buluyor.

23-Müberrâyım recâ vü havfden indimde âlidir
Vazifem menfaatten hakkım agrâz-ı hükümetten

*ümit ve korkudan aklanmışım, vazifem menfaatten, hakkım hükümet niyetlerinden.

24-Civânmerdân-ı milletle hazer gavgâdan ye bidâd
Erir şemşîr-i zulmün âteş-i hûn-i hamiyetten

*ey zalim, milletlerin fedakarıyla kavgadan çekin, zira kötülüğününkılıcı kahramanlık ateşinde erir.
kemal, burada düşman milletlere sesleniyor. milletlerin en fedakarı olan türk milletiyle kavgaya girmemelerini, çünkü kahraman türk milletinin onları alt edeceğini söylüyor.

25- Ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı hürriyet
Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten

*eziyet ve yalanla hürriyeti yok etmem mümkün değildir. eğer elinden geliyorsa, çalış da insanlıktan anlama yeteneğini kaldır.
bu beyitte namık kemal düşünce gücüyle hürriyeti aynı kefeye koymaktadır.

26-Gönülde cevher-i elmâsa benzer cevher-i gayret
Ezilmez şiddet-i tazyikten te’sir-i sıkletten

*çabanın gönüldeki yeri elmas cevheri kadar kıymetlidir. şiddetin sıkıntısından, yükün etkisinden ezilmez .

27-Ne efsunkâr imişsin ah ey didâr-ı hürriyet
Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten

*ah ey hürriyetin yünü, ne kadar sihirliymişsin, esaretten kurtulduk, bu sefer de senin aşkının esiri olduk.

28-Senindir şimdi cezb-i kalbe kudret setr-i hüsn etme
Cemâlin ta ebed dûr olmasın enzâr-ı ümmetten

*ey hürriyet yüzünün güzelliğini kapatma, bu şekilde bizim kalbimizi cezbet. güzelliğin ta ebediyete kadar ümmetin üzerinden uzak olmasın.

29-Ne yâr-ı cân imişsin ah ey ümmid-i istikbâl
Cihanı sensin azad eyleyen bin ye’s ü mihnetten

*ne can sevgilisi imişsin ah ey istikbal ümidi, dünyayı bin üzüntü ve sıkıntıdan azat eden sensin.

30-Senindir devr-i devlet hükmünü dünyaya infâz et
Hüdâ ikbâlini hıfzeylesin hür türlü âfetten

*saadet zamanı senindir, hükmünü bütün dünyaya yay. allah geleceğini her türlü kötülükten, afetten korusun.
klasik kasidelerin sonlarındaki dua bölümlerinde olduğu gibi, kemal bu beyitte osmanlı devleti için allah ‘ın inayetini diliyor.

31-Kilâb-ı zulme kaldı gezdiğin nâzende sahrâlar
Uyan ey yâreli şîr-i jeyân bu hâb-ı gafletten

*ey yaralı aslan, bu gaflet uykusundan uyan, çünkü daha önce gezip dolaştığın yerler zulüm köpeklerine kaldı.
kemal, bu beyitte yaralı aslan olarak nitelendirdiği osmanlı devletinin “hab-ı gafletten” uyanarak eski parlak devirlerine dönmesin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu