Kuşlar aç kaldığında gaga renkleri ne olur?
AYAKLAR VE GAGALAR
Bir kuş gagasıyla beslenir, kendini savunur, yuva yapar ve tüylerinin arasından bitlerini ayıklar. Bununla birlikte, gaganın biçimi, genellikle, alınan besinin cinsine uygun ve kuşun belirli bir yiyecek cinsine ulaşmasına olanak verecek yapıdadır. Kuşların, özellikle bazı ispinozların, yedikleri besine elverişli gagaları olduğunu ilk kez, 1835 yılında Galapagos Adalarında incelemeler yapan Darwin fark etmiştir.
Serçeler, Tavuklar ve bazı ispinozlar gibi tohumla beslenen kuşların konik biçimli gagaları vardır. Gagaların sivri ucu tohumları toplar, gaganın ana kısmı ise bu tohumları parçalar. Bir çapraz gaga makasa benzer gagasıyla çam kozalaklarını açabildiği için çapraz gaga adı bu kuş için çok uygundur.
Çobanaldatanların, Sağangillerin ve Kurbaağazlıların gagaları küçüktür, ama ağızlarını çok fazla açabildikleri için böcekleri uçarken havada yakalayabilirler. Papağan familyasının üyelerinin gagaları hem kabuklu tohumları kırmaya hem de meyveleri kaşıklayarak yemeye elverişlidir. Kartalların ve diğer avcı kuşların avlarını parçalamaya yarayan üst parçası çengelli gagaları vardır.
Ördekler, suyun ve çamurun içinde kurt ve diğer su hayvanlarını bulmak için geniş, düz gagalarını daldırıp çıkartırlar. Suyla birlikte ağızlarına gelen kum ve pisliği çentikli dilleri ve alt gagalarıyla süzerek dışarı atarlar. Böyle süzgeç bir gagalarıyla en güzel örneği Flaman Kuşlarında ( Flamingolar ) görülür. Yiyecek sağlamak için gagasını bir yere sokmak zorunda olan kuşların ince, uzun ve sivri gagaları vardır. İstiridye avcıları kurt aramak için gagasını çamura sokar; hatta, midye ve istiridyelerin kabuklarını açarak, içindeki yumuşak gövdesini yer. Kolibrilerin ince, uzun gagaları ve uzun dilleri, çiçeklerin bal özüne ulaşabilmelerini sağlar. Mızrak biçimli gagalar balıkları yakalamak için elverişlidir ve Balıkçıllar’da ve yalıçgakınlarında görülür.
Kuşların pullu parmakları, ayakları ve bacakları yürümek, tünemek, kavramak, kapmak, tırmanmak ve dövüşmek için uygundur. Gagaları gibi, bunların da çeşitli biçimleri vardır. Penguenler ve ördekler gibi yüzücülerin parmaklarının arası perdeliler ve bu yüzgeç – ayaklar suyu itip yüzmelerini sağlar. Büyük bir takım oluşturan ötücü – kuşların ağaç dallarını kavrayabilen parmakları vardır. Ağaçkakangiller gibi tırmanıcı kuşların parmakları ise, güçlü, sivri bir kama gibidir ve genellikle daha iyi bir destek sağlamak için, iki parmak önde iki parmak da arkadadır.
Avcı kuşların, avlarını yakalamak için kuvvetli parmakları bulunan, sağlam ve delici pençeleri vardır. Uçmayan kuşlarda parmak sayısı azdır. Bir kasuvarinin üç, bir devekuşunun ise biri büyük olmak üzere yalnız iki parmağı vardır.
Ağız keratin bir gaganın ucunda yer almıştır. Gaga besinin alınması yanında uçma sırasında dengeyi sağlamada da görev yapar. Beslenme biçimine bağlı olarak gaga şekilleri de oldukça değişiklik göstermektedir. Günümüzde yaşayan kuşlarda dişler yoktur.
İskelet tam anlamıyla kemikleşmiştir. Vücudun hafiflemesini sağlamak amacıyla büyük kemikler içerisinde hava boşlukları bulunmaktadır. Kafatası yalnız bir oksipital kondil ile omurgaya bağlanır. Sternum (göğüs kemiği) ucuna kasların bağlanmasını sağlamak amacıyla çok gelişmiş, kuyruktaki omur sayıları azalmıştır. Kaburgaları oldukça küçüktür.
Kalpleri 2 kulakçık ve 2 karıncık olmak üzere dört gözlüdür. Bir çift aort yayından yalnız sağ aort yayı mevcuttur. Alyuvarları oval şekilde bikonveks ve çekirdeklidir.
Solunum akciğerlerle olur. Kaburgalara bağlanmış olan akciğerlerin, iç organlar arsında ve kemikler içerisinde yer alan ince çeperli hava keseleriyle bağlantısı vardır. Trake ve bronşların bağlandığı yere yakın bir bölgede çok gelişmiş olan syrinx (ses çıkarma kutusu) bulunur.
Vücut sıcaklığı çevre koşullarına bağlı olarak değişiklik göstermez (Homoiothermus), bazı anatomik ve fizyolojik özellikleri nedeniyle sabit kalması sağlanır. Bunlarda vücut için gerekli olan sıcaklık vücut tarafından üretilir (Endoterm).
Boşaltım sistemleri metanefroz tiptedir. Boşaltım kanalları (üreter) kloaka açılır, sidik keseleri yoktur, boşaltım maddesi yarı katı haldedir.
Beyin sinirleri 12 çifttir.
Ayrı eşeylidirler. Erkeklerde bulunan bir çift testis birer sperma kanalı (vas deferens) ile kloaka açılır. Dişilerde yalnız sol yumurtalık (ovaryum) ve sol yumurta kanalı (ovidukt) gelişmiş, sağdakiler körelmiştir. Kopulasyon organı ördek ve kaz gibiler dışında bulunmaz. Yedek besin maddesi bakımından çok zengin ve segmentasyonu meroblastik olan yumurta üzeri kalker yapısındaki kalın bir kabukla örtülüdür. İç döllenme görülür. Tümü ovipardır ve yumurtanın gelişmesi için kuluçkaya yatarlar. Amnion, korion ve allantois gibi embriyonik zarlar embriyonik gelişim sırasında yumurtanın içerisinde oluşurlar. Megapodes dışındakilerin tümünde yavru bakımı görülür.
Kuşlar,
1) Vücutlarının tüylerle örtülü olması,
2) Kalplerinin dört göz içermesi,
3) Sabit vücut sıcaklığına sahip olmaları,
4) Yüksek bir metabolizmanın varlığı,
5) Uçma yeteneklerinin olması,
6) Çok gelişmiş olan ses, işitme ve görme organlarının bulunması,
7) Yavrularına özel bir bakım göstermeleri,
nedeniyle, sistematik sırada kendilerinden daha önce gelen tüm hayvanlardan daha gelişmiş bir yapı gösterirler. Bütün bu özellikleri nedeniyle evrim açısından kuşlar, sürüngenlerden daha ileride bulunmaktadırlar.
Kuş tüyü, birbirinin içine girmiş küçük parçalardan oluşan karmaşık bir yapıya sahiptir. Tüylerin sağlıklı olması, kuşun bunları gagasıyla düzenli olarak taramasına bağlıdır.
Canlılar dünyasında sadece kuşların tüyü vardır. En dıştaki tüyler uçmaya yarar ve gövdenin ıslanmasına engel olur. Daha içtekiler ise vücudu sıcak tutar.
Kuşların uçarken gösterdikleri çeviklik ve hız, kanat biçimlerine göre değişir. Hızlı uçuşlar için uzun ve sivri kanatlar gerekirken havada uzun süre kalabilmek için geniş olanlar yararlıdır. Kuşlar çiftleşmeden önce birbirlerine kur yaparlar. Leyleklerin gagalarını takırdatmaları buna güzel bir örnektir.
Yeni doğan yavrular genellikle çıplak ve tüysüzdür. Tüyler çıkıp da uçma öğrenilene kadar ana ve babalar yavruları yuvada besler.
Bazı kuşların yuvaları karmaşık bir yapı özelliği gösterirken, kimi kuşlar hiç yuva yapmaz. Bazı su kuşları yumurtalarını kumsallardaki çakılların üzerine bırakır. Dişi, tüm yumurtalarını yumurtlayınca, üzerlerine oturarak kuluçkaya yatar; böylece yumurtaları sıcak kalır ve civcivleri gelişebilir.