Phoebus Theodore Levene kimdir, hayatı ve çalışmaları hakkında bigi verir misiniz?
Phoebus Aaron Theodor Levene .
P.A. Theodor Levene, nükleik asitlerin anlaşılmasında önemli katkılarda bulunmuştur. Nükleit asit nükleotidlerindeki mevcut şekerleri tespit etmiş ve herbir nükleotidin tam yapısını keşfetmiştir. Rusyanın Sager kentinde doğan Levene, daha sonrasında ailesiyle birlikte , babasının orada birkaç gömlek-dikim terzihanesine de sahip olduğu St. Petersburg şehrine taşınmıştır.
1891 yılında 7 kardeşi ve anne-babasıyla beraber Amerika’ya gitmek için Kraliyet Askeri Tıp Akademisi’ndeki eğitimini yarıda bırakmıştır. Daha sonra aynı yıl yarım kalan çalışmalarını tamamlamak üzere Rusya’ya gitmiş ve 1892 yılında tekrar New York şehrine dönmüştür. New York’ta tıp üzerine pratik yapmış, aynı zamanda Columbia Üniversitesinde Organik Kimya dalında çalışmalarının yanında okulun tıbbi fizyoloji laboratuarında da çalışmıştır.
Levene, tüberküloz hastalığına yakalandıktan sonra tıp alanındaki çalışmalarına ara vermiş, New Yorktaki sağlığına kavuşmak üzere tedavi gördüğü Saranac Lakes Senatoryumunda bu hastalıkla ilgili araştırmalarına başlamıştır. Daha sonrasında Almanya’ nın Marburg kentinde Albrecht Kossel ile birlikte biyokimyasal çalışmalara devam etmiş ve orada nükleik asitlerle ilgilenmiştir. Ayrıca Berlin’ de organik kimyacı olan Emil Fischer ile birlikte protein bileşikleri üzerine de çalışmalar yapmıştır. 1905 yılında, New York eyaleti adına görevli iken , yeni kurulan Rockefeller Tıbbi Araştırma Enstitüsü ( şimdiki adıyla Rockefeller Üniversitesi ) Biyokimya Bölümüne başkanlık yapması teklif edilmiştir.
Levene, nükleit asitlerin karbonhidrat kısımlarını izole etmiş ve nükleotidleri fosfat -baz-şeker olarak tespit etmiştir. Ribonükleik asit (RNA) içindeki Riboz ( 1909 yılında) ve Deoksiribonükleik asit (DNA) içindeki deoksiriboz şekerlerinin ( 1929 yılında) varlığını belirleyerek iki tip nükleik asit olduğunu göstermiştir. Onun bu çalışmaları, ileride İngiliz organik kimyacı Alexander Todd tarafından nükleik asitlerin doğrusal (linear) yapısının tespit edilmesine de olanak sağlamıştır. Amerikan Kimya Derneği tarafından 1931 yılında “prestij” ödülü almasının ardından. Levene bilgide ve özellikle hayatın kendisine dair gizemlerde “sınırlamaların” olmasına karşı çıkmasıyla ” biyokimyacıların isyankarı (Asisi)” sıfatını almıştır. O herzaman gelecekteki biyokimyacıların bu gizemleri çözmek için çalışmalara devam edeceğinden emindi , ki gerçekten de öyle olmuştur.
