Piyano eğitiminin çocuklar üzerindeki etkisi nedir?
Neden Piyano Eğitimi?
Doğadaki tüm güzelliklerin davetine açık olan çocukların, kişiliklerinin
şekillenmeye başladığı yıllarda tanışacakları farklı sanat etkinliklerinden olumlu olarak
etkilendikleri açıktır. Tüm bu sanat dalları arasında hiç kuşkusuz, müziğin ayrıcalıklı bir
yeri vadır. Çocukların fiziksel, bilişsel ve sosyal gelişimleri için eğitimciler, erken yaşta
edinilen olumlu müzikal deneyimlerin önemini vurgulamaktadırlar.
Çocuğun müzikle kurduğu ilişki, anne karnında başlayan doğal bir ilişkidir. Anne
kalbinin ritmik atışlarını dokuz ay boyunca dinleyen bebek, özellikle duyularının geliştiği
son dönemlerinde, annesinin sesinin farklı tonlarına, bunların anlamlarına karşı duygusal
bir bağ geliştirir. Müziği duyabilir, annesinin mırıldandığı melodileri tanıyabilir.
Gebeliğin son dönemlerinde annesinin söylediği sakin melodileri, doğumundan sonra da
tanıdığı ve bunları duyunca sakinleştiği kanıtlanmıştır.
Dünyadaki her kültürün, kendine özgü ninnileri vardır. Ninni, anne ile bebek
arasında kurulu, müzikal bir duygusal bağdır. Aynı ölçüde işlevseldir de; annenin,
çocuğuna, ortamın uyumak için güvenli olduğunu belirtmesinin bir yoludur. Erken
dönemlerde, bebek – anne – baba arasında kurulacak müzik bağı, ileride yaşayacakları
duygusal ilişkileri sağlamlaştıracaktır.
Bebeklikten çıkan çocuk, kendini sağlıklı bir yetişkin yapacak aktivitelerle
tanışırken, müziğe özel bir önem verir. Çevresiyle olan ilişkilerine ve oyunlarına müziği
severek ekler. Dış dünya ile ilişkilerinde müzik, onun için faydalı bir iletişim kaynağı
haline gelmektedir.
Ülkemizde daima ihmal edilen sistemli ve kapsamlı müzik eğitimi, doğru şekillerde
çocuklarımıza sunulamadığı için, fiziksel ve ruhsal gelişimlerinde önemli bir destekten
yoksun kalınmaktadır. Burada, fen bilimleri ve yabancı dil gibi derslerin çok önemli
olduğunu bilen ve sanat aktivitelerinin çocuğu “derslerinden alıkoyacağını” düşünen
anne-babaların da, bilgi eksikliğinden kaynaklanan hataları vardır. Müzik eğitiminin,
uzun dönemde akademik başarı içerisindeki şaşırtıcı önemiyle ilgili birkaç araştırmaya
yer verelim:
1. Rauscher, Shaw, Levine, Wright, Dennis ve Newcomb, 1996 yılında üç-dört
yaşlarındaki yetmiş sekiz çocuğu incelediler ve onları dört gruba ayırdılar. Otuz
dördü özel piyano dersi, yirmisi özel bilgisayar dersi, geri kalan yirmi dördünden
onu özel şarkı dersi alırken, on dördüne de hiç ders verilmedi. Deney altı ay
sürdü. Çocukların yaşlarına uygun dört standart test, deneyin başında ve sonunda
çocuklara uygulandı. Testlerde, piyano dersi alan çocukların, mantıksal
hafızalarının ve algılama yeteneklerinin ciddi şekilde geliştiği görüldü.
2. On yedi farklı ülkede, on dört yaş grubunda, fen bilimleri okuyan öğrenciler
arasında yapılan araştırmada, ilk üç ülke sıralaması, Macaristan, Hollanda ve
Page 2
Japonya olarak çıkmıştır. İlginç olan, bu üç ülkenin de, eğitim programlarına, ana
okulundan üniversiteye kadar düzenli müzik eğitimi koymuş olmalarıdır.
Özellikle Macaristan, çok değerli eğitimci / besteci Zoltan Kodaly’ın çizdiği
yöntemle hazırlanmış bir eğitim programını, 1960’lardan itibaren uygulamaktadır.
Günümüzde Macaristan’da, ilkokul üçüncü sınıfa gelmiş öğrenciler içinde, solfej
yapamayan ya da bir şarkıyı doğru olarak söyleyemeyen öğrenci yok gibidir.
Macar öğrencilerinin, matematik ve diğer bilimlerdeki başarıları göz
kamaştırıcıdır. Sıralamada ikinci olan Hollanda, düzenli müzik eğitim programına
1968’de başlamış, Japonya da, bu iki ülkenin deneyimlerini özümseyerek kendi
müzik eğitim sistemini oluşturmuştur.
3. Benzer bir başka araştırma, yüksek teknoloji şirketlerinin merkezi durumunda
olan Amerikan Silikon Vadisi’nin (Silicon Valley), teknik tasarımcıları ve
mühendisleri arasında yapılmıştır ve bunlar içinde, önde gelen yöneticilerin
tamamına yakınının müzikle doğrudan ilgilenen amatör müzisyenler olduğu
saptanmıştır.
4.
Amerika Birleşik Devletleri’nde, en yüksek akademik başarıya sahip okulların,
günlük aktivitelerinin %20 – 30’unu sanat aktivitelerine ayırıyor olmaları dikkate
değerdir ki bunların içinde müziğin önemli bir yeri vardır. 1984 yılında tüm
akademik göstergeleri başarısız olan St. Augustine Bronx İlkokulu, uyguladığı
yoğun müzik eğitimi programının ardından, günümüzde başarı oranını %90’lara
çıkartmıştır.
(GÜLTEK, Buğra, Müzik, Yetenek ve Çocuk, Çoluk Çocuk Dergisi, Şubat 2002
Sayı 11; DICKINSON, Dee, New Horizons of Learning, Home, 2006