Schleiden ve Schwann hakkında bilgi verir misiniz?
Modern hücre teorisi
Genel olarak kabul edilen Modern Hücre Teorisi şu maddeleri içine alır:
Hücreler yaşamın en basit yapıtaşıdır.
Tüm canlı organizmalar hücrelerden oluşur.(En küçük bakterilerden en büyük insan ve hayvanlara kadar)
Amoeba gibi çok küçük bakteriler tek bir hücreden oluşur. Bunlara unicellular organizma (Uni, bir anlamına gelir) ya da mikroorganizma denir.
19. yüzyılda Alman bilim insanları THEODAR SCHWANN ve MATTHIAS SCHLEIDEN’in ayrı ayrı çalışmaları hücre teorisini doğurmuştur. Schleiden, 1838’de yayınladığı incelemesinde, hücrelerin nasıl oluştuğunu açıklamaya çalışmış ve hücrenin gelişmesinde çekirdeğin temel rol oynadığına ilişkin bir hipotez ileri sürmüştür. Her hücrenin ikili bir yaşam sürdüğünü, bunlardan birinin yalnızca kendi gelişmesiyle ilgili ve bağımsız bir hayat olduğunu, diğer yaşamının ise bitki dokusunun bir parçası gibi görev yaptığını söylemiştir. ( Türkiye Bilim Sitesi )
Yani, yaprağa, gövdeye ya da köke ait olabilen herhangi bir bitki hücresi, küçük ve bağımsız bir organizma gibi iş görür. Her hücre aynı zamanda ait olduğu daha büyük organizmanın yaşamına yardımcı olur.
Schleiden bitki hücrelerinde çalışırken, Schwann hayvan hücreleri ile çalışmıştır. Schwann, kurbağa hücreleri üzerine yaptığı gözlemlerden bazılarının, Schleiden’in bitki hücresi fikrine kolayca uygulanabileceğini görmüştür. Schwann, kuş yumurtasınada kas teline kadar çeşitli hayvan dokularını inceleyerek hipotezi denemiş ve gözlemleri kendisini aşağıdaki genelleştirmeye götürmüştür.
“…tüm dokuların birimleri hücrelerden oluşur. Organizmaların, farklı da olsa, bu birimlerinin gelişmesi için genel bir prensibi vardır. Bu da hücrelerin oluşumu prensibidir.”
Schleiden ve Schwann ne hücreyi bulmuşlar, ne de adlandırmışlardır. Ancak, temel fikri alarak, canlıların hücrelerden oluştuğunu, hücrelerin bağımsız hareket etmelerine karşın, birlikte çalıştıklarını ileri sürmüşlerdir. Bir hücreli organizmalardan meşe ağaçlarına ve insana kadar tüm canlıların hücrelerden oluştuğunu söyleyen bu temel varsayım, hücre teorisidir.
Alman fizikçi ve biyoloğu olan RUDOLF VIRCHOW 1885’de hücrelerin daima hücre bölünmesi ile çoğaldıkları fikrini genelleştirmiştir. Wirchow’un bildirisi Lâtince “omnis cellula a cellula” olarak söylenir ve her hücrenin başka bir hücreden geldiği anlamındadır. Bu genelleştirme Abiyogenez tartışmalarını da sonlandırmıştır. Bu bildiri aynı zamanda birkaç yıl sonra Darwin tarafından ortaya atılan evrim fikri için de bir temel oluşturmuş olup, hücre teorisinin ikinci temel varsayımıdır.
1879’a kadar yeni mercekler geliştirilmiştir. Alman biyolog WALTHER FLEMMING geliştirilmiş mercekler takılı mikroskopla, hücre bölünmesinde, çekirdekte meydana gelen olayları izleyebilmiştir. Olaya, iplik şeklindeki kromozomlar nedeniyle mitoz adını vermiştir.
Hücre teorisinin tarihi, fikirlerle bilimsel gözlemler arasındaki ilgiyi gösteren iyi bir örnektir. İnsan gözlemlerinin çok ilerisinde olan şeyleri açıklamaya çalıştığında yanlışlıklar yapmıştır. Yine de, yanlış fikirlerin olması, hiç fikir olmamasından iyidir. Çünkü, bu yanlış fikirler başkalarını da aynı problemler üzerinde düşünmeye, daha birçok deneyler yapılmasına yöneltir. Hücre teorisi ve evrim teorisi, biyolojinin iki temel genelleştirmesidir. Üçüncü temel teori gen teorisidir. Bu üç teori, herbiri bir diğerini destekleyerek, birbirleriyle ilgili fikirlerden oluşmuş geniş bir yapı oluştururlar.