Siyasi partiler demokrasi ile nasıl bir ilişki içindedirler?

Siyasi partiler demokrasi ile nasıl bir ilişki içindedirler?
AK Parti ve demokrasi ilişkisi…

Aydınların AK Parti ile ilişkisini değerlendiren yazıma değişik tepkiler geldi. Böyle olmasını bekliyordum. Bu yorumları okuyunca bazı konuları baştan bir kere daha ele almak gerektiğine inandım.
‘Aydınlar…’ yazısına gelen eleştirilerde AK Parti’nin demokrat olmadığı düşüncesi özellikle vurgulanıyor. Tabii arkasından da sözü edilen aydınların demokrat olmayan bir partiyi demokratmış gibi gösterdikleri iddia ediliyor ya da düşünülüyor. Bence de AKP demokrat değil. Zaten yazımın hiçbir yerinde veya hiçbir yazımda AKP demokrattır demedim.


AKP demokrat değil de, ona karşı çıkanlar demokrat mı peki? Örneğin CHP, örneğin MHP, ya da DTP demokrat mı? Bütün bu partilerin içinde demokratlar yok mu, tabii ki var. AK Parti’nin içinde de, onu destekleyenler arasında demokratlar olduğu gibi.
İnsaf ile konuşalım, Türkiye’de siyaset kültürü içinde ne kadar demokrasi bulunuyor? Bir kere, sistem demokrat değil. Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu özgürlükçü değil,
bu kanunlar özgürlük karşıtı, demokrasi karşıtı bir mantık içinde kaleme alındılar.
Siyasi Partiler Kanunu, parti merkezine ve liderine olağanüstü yetkiler tanıyor. Hangi niyetle yönetime gelirse gelsin parti yöneticileri bu yetkilerle bir süre sonra tiranlaşıyorlar.
AKP bundan azade mi, tabii ki değil. Diğer partiler de değil. Ancak bunun yasal nedenleri olduğu gibi toplumsal ve kültürel nedenleri de olduğunu hepimiz biliyoruz. Lider kültürü, siyaset hayatımızda da, toplumsal hayatımızda da çok egemen bir kültür. AKP’nin seçim başarılarında ‘lider’ etkeni bir toplumsal gerçeklik değil mi?
***
Şimdi gelelim demokrasi meselesine: Burada net bir karara varalım, demokrasinin en temel ölçütlerinden birisi halkın iradesidir. Yani seçimlerdir. Seçimlerin yapılış biçimi, katılımcılık özelliği de bu demokratikleşmenin ölçülerinden birisidir.
Tabii ki seçimin olması tek başına demokrasi olduğunu göstermez. Seçimlerin serbest ve özgür bir ortamda yapılıp yapılmadığı da demokrasinin kalitesini göstermesi bakımından önemli. Ancak demokrasi seçilmişlerin, yani seçmen iradesinin belirleyici olduğu sistemin adıdır.
Demokrasiler, aynı zamanda bir hukuk devleti içinde vardırlar. Hukuk devleti, insanların hak ve hukukuna saygı gösteren, devleti meşru zeminde davranmaya zorlayan, adaleti asıl hedef olarak önüne koyan devlet biçimidir.
Demokraside ve hukuk devletinde, birileri devlet adına cinayet işleyemez. Birileri kendisini yargının yerine koyarak yasadışı infazlar yapamaz. Birileri, kanunları ezenlerin lehine kullanamaz. Bağımsız yargı, demokrasinin olmazsa olmazlarındandır.
***
‘Bir grup Aydın’ın siyasi partilerle, iktidarla ve muhalefetle ilişkilerini de bu partilerin demokrasiyle olan ilişkileri belirler. AKP, örneğin Avrupa Birliği yönünde demokratikleşme paketleri hazırladığında bunu olumlu olarak görmek ve desteklemek tutumunu alırlar.
AKP, Kıbrıs konusunda adadaki iki halkın birliği yönünde ve barışçı çözümler üretmek için gayret gösterdiğinde aydınlar, ‘çözümsüzlük çözümdür’ diyen Denktaş’a, dönemin bazı komutanlarına, bazı muhalefet liderlerinin tutumuna karşı çözümü desteklediler.
Aydınlar, Ermeni sorununda olsun, tarihimizdeki ‘Varlık Vergisi’, ‘6-7 Eylül saldırıları’ gibi konularda olsun tarihle yüzleşmeyi savunuyorlar ve bu konuda ezber bozucu bir tutum içine giriyorlar. Bu noktalarda iktidarın ve muhalefetin ayak sürüyen siyasetlerine karşı çıkıyorlar. Karşı tarafı ‘öteki’ni anlamak gerektiğini ifade ediyorlar.
AKP gelir geçer, ama demokrasi talebi, özgürlük isteği, geçmişimizle yüzleşme gerçeği ortadan kalkmaz. Aydınların ölçüsü özgürlüktür, eşitliktir. Aydınlar itiraz eden insanlardır. Öyle olmak durumundalar.
AKP, İslamcı gelenekten, muhafazakâr gelenekten güç alan bir parti. Bu kesimdeki değişimi de içinde barındırıyor. Türkiye’deki modernleşen ve dışa açılan ekonomi AKP’deki değişimin de asıl nedeni. Bu değişimin Türkiye’nin kapalı cemaatlerinin dışa açılması açısından olumu etkiler yaptığı da bir gerçek. Bunu da görmek ve değerlendirmek gerekiyor. Türkiye gerçeğini İslami kesimdeki değişimi anlamadan anlamak mümkün değildir.
AKP’yi önyargılardan arınarak ve ‘cemaatçi’ bakışlardan sıyrılarak, zaafları ve olumlu yanlarıyla anlamak gerekiyor.
AK Parti bugün dünden daha geri bir noktaya savrulduysa bunu eleştirmek bunu toplumla paylaşmam da herkesin olduğu gibi aydınların da görevidir.
Gerçeği olduğu gibi önyargısız anlamadan, doğru sonuçlara varmak da mümkün değil.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu