Süt besiciliği hakkında bilgi verir misiniz?

Süt besiciliği hakkında bilgi verir misiniz?
SÜT BESİCİLİĞİ VE SIĞIRCILIK

Sığır öncelikle süt ve et üretiminden yararlanılmak üzere yetiştirilen bir çiftlik hayvanıdır. Süt ve et veriminin temelini ise döl verimi oluşturur. Sığır yetiştirmeye karar veren bir üretici ya süt sığırcılığı, ya da sığır besiciliği yapmak durumundadır. Bunlardan hangisinin tercih edileceği işletmenin sahip olduğu imkânlara bağlıdır.
Avrupa Birliğini oluşturan ülkelerde, hayvansal üretimle ilgili yapısal durum incelendiğinde aşağıdaki konularda hızlı bir değişimin gerçekleştiği görülmektedir. Bunlar; Bir üretim dalında uzmanlaşmak, İşletme sayısında azalma, İşletme hayvan varlığında büyüme, Tarımsal arazilerden mera ve kaba yem üretimi şeklinde yararlanma.
Herhangi bir üretim dalında uzmanlaşma derecesinin artmasının başlıca nedenleri arasında, işgücü açısından yaşanılan güçlükler ile ürünlere getirilen nitelik standartlarının sürekli yükseltilmesi sayılabilir. Tarımla dolayısıyla hayvancılıkla uğraşan nüfusun sürekli azalması sonucu işletmeler ürün çeşitliliğinden vazgeçmek ve belirli bir ürün üzerinde yoğunlaşmak zorunda kalmaktadırlar. Pazara sunulan ürünlerin kalite standartlarının yükseltilmesi de yetiştiricileri belirli bir konuda uzmanlaşmaya zorlamaktadır. Tercihlerini hayvansal üretim yönünde kullanan yetiştiriciler belirli bir ırk ve üretim yönü arasında da tercih yapmaya zorlanmaktadırlar. Yaşam standardının tarım dışı sektörlerin düzeyine yükseltilebilmesi için işletmelerin büyümesini ve daha yoğun üretim yapmalarını zorunlu kılmaktadır. Ancak Türkiye’de, tavukçuluk dışında, işletmeler küçülmekte ve sayıları artmaktadır. Uzmanlaşma ise yok sayılacak düzeye inmektedir.


Sığırcılığın oluşturduğu istihdam alanı yalnız sığırcılık işletmeleriyle sınırlı değildir. Sığırcılık yem sanayi, gıda sanayi(et ve süt), mekanizasyon, veterinerlik hizmetleri, taşımacılık gibi birçok sektöre canlılık kazandırmaktadır.
İşletmesini yenilemek ve yeni bir işletme kurmak isteyen yetiştiricinin yanıtlaması gereken ilk soru, işletme tipinin ne olması gerektiğidir. İşletme tipine karar verilirken aşağıdaki sıralanan konular irdelenmelidir;
Üretimin Amacı:
Yetiştirici yalnızca kendi işletmesinin ve ailesinin süt ve/veya et ihtiyacını karşılamak için üretim yapacaksa, asgari düzeyde girdi kullanımına yönelik ve küçük işletmeler kurmak durumundadır. Kaldı ki kurmayı amaçladığımız Organize Hayvancılık Bölgesinde (OHB), pazara yönelik üretim hedefimizdir, bu yüzden diğer (rakip) işletmelerin durumunu ve ülkede uygulanan ekonomik politikaları gözetecek bir üretim planlaması yapmak durumundadır.
Üretimin Yönü:
Eğer bölgede ve/veya ülkede süt üretimi açığı varsa, politik olarak süt üretimi destekleniyorsa süt üretimi öncelikli veya tamamen süt üretimine yönelik bir işletme planlanmalıdır. Buna karşılık eğer et üretimi ekonomik açıdan çekicilik arz ediyorsa, besiye alınabilecek materyalin bulunması kolay ise öncelik et üretimine verilebilir veya tamamen süt ineği yetiştiriciliğinden vazgeçilip, besi işletmeleri kurulabilir. Büyük şehirlerin yakınlarında, çoğunlukla, süt üretimi için süt sığırcılığı işletmeleri kurulurken, doğal ve endüstriyel yem kaynaklarının fazla olduğu bölgelerde de besi işletmeleri kurulabilmektedir.
Üretim Biçimi:
İşletme içi ve dışı olanakların uygun olması durumunda üretimin yoğunlaştırılması kaçınılmaz olur. Daha yoğun ve amaca yönelik girdi kullanımı anlamına gelen entansif yetiştiricilik, üretimin ve verimin yükseltilmesine, dolayısıyla birim maliyetin azaltılarak gelirin yükseltilmesiyle, birim başına ve toplam net kazancın artmasına yol açar. Burada kilit unsur, girdilerin gereken nitelik ve nicelikte ve de uygun bedel karşılığında zamanında temin ediliyor olmasıdır.
İşletme Büyüklüğü ve Verim Düzeyi:
İşletmede yetiştirilen sığır sayısı olarak anlaşılan işletme büyüklüğü uygun düzeyde olmalıdır. Kaba yem temini ve ahır kapasitesi, sermaye ve işgücü kapasitesi, ürünlerin pazarlama olanakları, devletin destekleme politikaları işletme büyüklüğünü belirleyen önemli unsurlardır.

SÜT SIĞIRCILIĞI
Süt sığırcılığı süt, besi ve damızlık materyali üretimini gerçekleştiren bir işletmedir. Dolayısıyla damızlık ve besi materyali kaynağıdır. Ancak bazen süt sığırcılığı dendiğinde yalnız süt üretimi anlaşılmaktadır.
Süt sığırcılığı yapacak bir işletme, gelirinin büyük bölümünü taze süt satışından elde etmeyi amaçlamalıdır. Türkiye’de son yıllarda büyük holdingler de bu konuda yatırım yapmaktadırlar. Burada yüksek verimli ineklerin ihtiyaçlarını karşılayacak yem maddeleri, özellikle kaba yem temini, ön plana çıkmaktadır. Süt sığırcılığı yapan işletmelerin önemli bir gelir kaynağı da genç erkekler ve ihtiyaç fazlası dişilerin satılmasıdır.
Süt üretim işletmelerinin amacı, tüketime uygun, ucuz ve bol süt üretmektir. İşletmede üretilen veya dışarıdan alınan, insan gıdası olarak tüketime uygun olmayan, yemleri süt sığırları vasıtasıyla, gıda değeri yüksek süte çevirmek suretiyle değerlendirmektir.
Süt sığırı yetiştiricisi, birkaç işi bir arada yapmak ve yürütmek zorunda kalan kişidir. İyi bir yetiştirici, hayvanlardan yavru alma, sağım, besleme, kaba yem üretimi, konularında bilgi sahibi olmalıdır. Ayrıca gerek ihtiyaçlarının alınmasında ve gerek ürünlerin satılmasında, pazar koşullarını kendi lehine kullanacak kadar pazarlama bilgisine sahip olmalıdır. Bütün bunların yanında işletmeci sürekli olarak yenilikleri takip edebilmeli ve olumlu değişikliklerden yana olmalıdır. Süt sığırı yetiştiricileri bir arada hareket etmeleri halinde daha güçlü ve karlı olacakları bilincinde olmalı ve bunu sağlamak için çaba harcamalıdırlar.
Süt veriminin en üst düzeyde gerçekleşiyor olması, bir işletme için karlılığın tek şartı değildir. Önemli noktalardan biri de elde edilen ürünün değer fiyattan satılabilmesidir. Günümüz koşullarında süt üreticilerinin pazar konusundaki sorunlarını çözmelerinin yolu örgütlenmeden geçmektedir.
Ticari damızlık sürüler, yani süt sığırcılığı işletmeleri, et üretiminin de temelini oluştururlar. Burada hem beslenerek pazara sevk edilecek, hem de sürüye katılacak hayvanlar yetiştirilir. Amaç sütten kesim ağırlığı yüksek, iri ve iyi beslenecek kalitede bol miktarda buzağı yetiştirmektir.
SIĞIR BESİCİLİĞİ
Besicilik süt üretimine göre oldukça kolay ve riski daha az olan bir iştir. Normal büyütmenin amacı genellikle damızlık hayvan üretmek iken, beside amaç et üretimidir. Bu nedenle sığır besisi, bir sığırdan mümkün olan en kısa sürede en fazla eti, ekonomik şekilde üretme çabalarının tümüdür.
Neticede besicilik, hayvancılık faaliyetlerinin bir koludur. Sığır yetiştiren işletmelerde üretilen genç erkek ve dişilerden damızlık dışı kalanlarla, kadro fazlası ve yaşlı hayvanlar yetiştirmeden çıkarılırlar. Bu gibi hayvanlardan daha fazla yararlanabilmek için kesimden önce özel bir besleme döneminden geçirilirler. İşte bu dönem içinde yapılan faaliyete sığır besiciliği denilir.
Türkiye’de besi işletmelerini, ekstansif (meraya dayalı) ve entansif (ahır içi besi yapan) işletmeler olarak iki gruba ayırmak olasıdır. Bunlardan birincisini yani ekstansif besi işletmelerini sığır büyütme işletmeleri olarak adlandırılmak da olasıdır. Bu tip işletmeler asgari girdi kullanarak, meraya dayalı yetiştiricilik yapmakta; işletmelerinde doğan erkek buzağılarını (genellikle) 2 yaşına kadar büyütmekte ve yoğun besi uygulamadan satmaktadır. Türkiye’de sığır eti üreten işletmelerin büyük kısmı bu şekildedir.
Ekstansif işletmelerden ve süt sığırı işletmelerinden genç sığır satın alarak besi uygulayan entansif besi işletmelerinin sayısı daha azdır. Kasaplık sığır besisinde göreceli olarak uzmanlaşmış bu işletmeler, genellikle tarımsal üretimin diğer dallarıyla ilgilenmezler. İhtiyaç duyulan kesif ve kaba yemi dışarıdan satın alırlar ve işletme dışı işgücünden yaralanırlar. En büyük sorunları beside kullanılabilecek nitelikte ve sayıda canlı materyali gerektiğinde bulamamaktadır.
Sığır besiciliği son yıllarda gelişme göstermiştir. Sığır besiciliğinde yapısal değişme 1960’lı yıllarda başlamış, daha önce mera besisi karakterinde olan besicilik, şeker fabrikaları dolaylarında, daha çok şeker pancarı posasına dayalı bir faaliyet halini almıştır. 1970’li yıllarda devletin besicilik faaliyetlerini destekleyen kredi hacmi önemli ölçüde artmış, çeşitli meslek gruplarına mensup, emekli memur, asker ve işçilerde besi işletmeleri kurmaya başlamışlardır. Bu gelişme sığır besiciliğinde modernizasyon girişimlerini de beraberinde getirmiştir. Bir yandan genç hayvan besisinin teşviki, diğer yandan besi rasyonlarının iyileştirilmesi üretilen etin kalitesini de iyileştirmiştir. Halkın tercihi koyun etinden sığır etine yönelmeye başlamıştır.1980’li yıllarda sığır besiciliğinde endüstrileşme hareketleri başlamış, artık yapılan iş, ahırlar kurup hayvanları besiye almaktan çıkıp, yem fabrikası, besi işletmesi, et kombinası ve pazarlama organizasyonunu içine alan endüstriyel ve ticari kompleksler haline dönüşmeye başlamıştır.
Sığır besisinde, besi materyali ile besi de kullanılacak kaba ve kesif yemin çok bol ve ucuz olması gerekir. Eğer dış ve iç pazar ticari et üretimini teşvik eder bir mahiyet arz ederse, yetiştirici ucuz et üretebilmek için hayvan ve yem materyalini en ucuz temin ettiği bölgeye işletmesini kurmalıdır. Türkiye’de sığırların büyük bir dilimi, küçük köylü işletmelerinde yetiştirilir. Bölgenin doğal ve ekonomik koşullarına göre bilgili yetiştiriciler kendi damızlık ihtiyaçlarından arta kalan hayvanları, küçük işletmelere satarlar, kendi damızlık ihtiyaçlarını da büyüklerden sağlarlar. Ülke hayvancılığının kalkınmasında büyük, orta ve küçük çapta damızlık sığır yetiştiren işletmelere, büyük ihtiyaç bulunmaktadır.
Ekstansif sığır işletmelerinin küçük ve dağınık olması, pazarlama ağının kurulmamış olması ve halen sığır populasyonunun yarıya yakını düşük ağırlık artışı ile ergin sığır beden kapasitesine sahip olması, beside kullanılacak uygun sığır bulunmasını güçleştirmektedir. Bu işletmelerin büyük bir kısmı celep denilen aracılar yardımıyla hayvan bulmaya çalışırlar. Bunun için çoğu zaman ekstansif yetiştiricilik yapan işletmelere bir yıl öncesinden avans şeklinde ödeme yapmak zorunda kalmaktadırlar. Kültür ırkı sığırlara fazla ilgi göstermeyen, ilgi gösterse de uygun materyal bulamayan, bu işletmelerin politikası, iskelet gelişiminde sorunu olmayan, zayıf ve ucuz hayvan almak, kısa ve orta süreli besi yöntemleriyle, telafi edici büyümeden yararlanıp azami ağırlık artışı elde etmek; dolayısıyla yüksek kazanç sağlamaktır. Sağlam ve dengeli bir tabana oturmayan bu işletmeler bazı dönemlerde çok yüksek gelirler elde edebilmekte, diğer dönemlerde ise büyük sıkıntılarla karşılaşmaktadır. Besiciliğin kar etmesi çoğu zaman devlet kredilerine bağlı kalmaktadır.
Değişik bölgelerden farklı koşullarda yetiştirilmiş, çeşitli sığır ırklarından köken alan sığırların, işletmeye alınması ile oluşturulan besi sürüsünü başarılı bir şekilde yönetmek ve hayvanları gereğince beslemek çok güç olmaktadır. Çoğunlukla karantinaya alınmadan bir araya getirilen hayvanlar arasında çeşitli salgın hastalıklar görülebilmekte ve bu nedenle büyük kayıplar ortaya çıkabilmektedir. Farklı yaşlarda ve kondisyonlarda olabilen hayvanlardan oluşturulan gruplarda huzursuzluk önemli boyutlarda görülebilmekte ve sürü yönetimi güçlükle yapılabilmektedir. Böylesi bir hayvan materyali ile yapılan beside belli standartlarda et üretebilmekte olanaksız olmaktadır. Hayvan temin edilmesindeki güçlükler nedeniyle, besi döneminin ne kadar süreceğini de önceden planlamak mümkün olmamakta; bu nedenle işletme kapasitesi tam olarak kullanılamamaktadır. Girdi fiyatlarının yanı sıra et fiyatlarının yıl içinde büyük dengesizlikler göstermesi de planlamayı olumsuz etkilemekte; bazen zorunlu olarak besi erken bitirilmekte, bazen de tam tersi yapılmaktadır.
Beside kullanılan rasyonlar genellikle kesif yem ağırlıklı olmakta; kaba yem kaynağı olarak çoğunlukla saman kullanılmaktadır. Şeker fabrikalarına yakın olan işletmelerde pancar posası ve melas kullanımı da yaygındır. Ancak gelişmiş ülkelerde yaygın olarak kullanılan mısır silajı ve ot silajı gibi ucuz ve kaliteli kaba yemlere rasyonlarda yer veren işletme sayısı yok gibidir. Hayvanların besin maddeleri ihtiyacını karşılayacak karma yem hazırlama ve hazırlatma yerine fabrikalar tarafından piyasa yemleri kullanılmaktadır. Standartlar hakkında oldukça şikâyetler bulunan sanayi yemlerinin kullanılması çoğu zaman ekonomik kayıplara yol açmaktadır.
Et fiyatları ve bunu etkileyen önemli girdilerden yem fiyatları, tarafların (yem sanayi, besiciler, et sanayi) kabul edilebileceği bir dengeye oturtulmalıdır. Her iki ürün arasında belirlenmesi gereken fiyat ilişkisinin yakın gelecekte de korunması yönünde önlemler alınmalıdır. Dikkat edilmesi gereken bir noktada süt ile et fiyatları arasındaki dengedir. Gelişmiş ülkelerin çoğunda üretici fiyatları açısından süt ile canlı ağırlık fiyatları arasındaki oran 1/8 ile 1/10 arasında değişmektedir. Bu dengenin et fiyatları lehine bozulması halinde damızlık düve ve ineklerde kasaplık olarak değerlendirilmekte (kurban bayramında yaşananlar), süt lehine olması halinde ise, kasaplık hayvanlar satışa sunulmamaktadır.
Türkiye’de kasaplık hayvanların büyük bir kısmı besiye alınmadan kesime gönderildiklerinden, et verimi yeteneklerinden yeterince yararlanılamamaktadır. Kesif yeme dayalı yetiştirme de verimi sınırlandırmakta ve çeşitli sindirim sorunlarına neden olmaktadır. Bu nedenle mısır silajı, ot silajı gibi ucuz ve kaliteli kaba yemlerin kullanılmasına ağırlık verilmelidir.
Sığır besicilerinin daha etkin bir şekilde örgütlenmeleri desteklenmeli ve damızlık sığır yetiştirici örgütleriyle işbirliği olanakları geliştirilmelidir. Damızlık işletmelerde damızlık fazlası hayvanların besi işletmelerine aktarılması yönünde çalışmalar yoğunlaştırılmalıdır. Kurmayı düşündüğümüz Organize Hayvancılık Bölgesinde 4–5 Süt sığırı işletmesine 1 sığır besisi işletmesi düşebilecek şekilde bir organizasyona gidilebilirse, bölge dışından besi hayvanı getirmeye gerek kalmadan sistem içinden besi materyali sağlamak mümkün görünmektedir.
Hayvan sağlığı konularında önlemler artırılmalı, salgın hastalıkların önlenmesi için hayvan hareketlerinin olabildiğince denetim altına alınması sağlanmalıdır. Bu yüzden Organize Hayvancılık Bölgemizde karantina alanı konusuna ağırlık verilmektedir.
Kaliteli besi materyali elde etmek amacıyla etçi sığır ırkı boğalardan yararlanılarak kullanım melezlemeleri yapılmalı ve yaygınlaştırılmalıdır. Yani süt ineğine, etçi tip bir boğa sperması verilerek, doğacak olan erkek ve dişi buzağıların tümünü, et üretimi amacıyla besiye alma işleminin yapılması mümkün olabilmektedir. Pratik olarak bu durum ancak Organize Hayvancılık Bölgelerinde mümkün olabilecektir.
Besi işletmelerinde yem masrafları diğer işletmelerden daha fazladır. Zira besi işletmeleri çoğunlukla dışarıdan alınan pahalı kesif yemleri kullanmaktadırlar. Et üretiminde besi faaliyeti üretimin son aşamasını oluşturur. Bu işletmelerin amacı hayvanın ağırlığına ağırlık eklemek ve bu yolla değerini yükseltmektir. Bu günkü yöntemlere göre bu iş mısır, arpa, sorgum, yulaf gibi enerjisi yüksek yemler kullanılarak yapılmaktadır. Ancak büyütme yapan işletmeler ucuz olan kaba yemleri kullanabilmektedirler.
Besi işletmelerinde, barındırma koşulları iyileştirilmeli, kapalı, bağlı havasız kirli barınak koşullarından vazgeçilmeli yatırım masrafı daha düşük, uygun ahır sistemlerine geçilmelidir.
Besi işletmeleri ile et sanayi tesisleri arasındaki karşılıklı güveni oluşturacak anlaşmalara dayalı işbirliği artırılmalıdır. Sığır besisine yönelik yayım ve eğitim çalışmaları artırılmalı ve bir program çerçevesinde sunulmalıdır.
Çeşitli işletmelerden aldıkları hayvanları kesim olgunluğuna getirerek satan besi işletmeleri, besiye uygun hayvan bulmakta zorlanmaktadırlar. Besi materyali teminindeki bu güçlüğün yakın gelecekte ortadan kalkması beklenilmemektedir. Aksine bugün besi materyali satan işletmeler yani süt sığırı işletmeleri, yakın gelecekte besiciliğe de el atmak zorunda kalacaklardır yani damızlık sürüden elde edilen buzağıları, besi devresini de geçtikten sonra satmaya meyleden işletmelerin sayısı da artmaktadır. Zira buzağıların her devrede değişik işletmelere satılması üretim masraflarını yükseltmektedir. Bütün aşamaları bir işletmede tamamlamak, üretim masraflarını azaltacaktır. Böylece kendi ürettikleri hayvanları besiye alarak gelirlerini biraz daha artırabileceklerdir.
Kısaca süt sığırcılığı yapan işletmeler, şartlarının iyileşmesiyle birlikte, kendi ürettikleri hayvanların besilerini de yapma yoluna gideceklerdir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu