Ülkemizde müziğin yeri hakkında bilgi verir misiniz?

Ülkemizde müziğin yeri hakkında bilgi verir misiniz?
ülkemizde müzik


“Kalbe dolan o ilk bakış / Unutulmaz, unutulmaz / Sevda ile ilk uyanış / Unutulmaz, unutulmaz” dedikten sonra “Dünya ne güzel / Sevmek ne güzel / Sevilmek ne güzel / Ne tatlı şey yaşamak” diyerek büyük bir yaşama sevinciyle devam eden (“Türk müziği keder dolu, yas dolu!…” diyenlerin kulakları çınlasın… daha doğrusu: Dilleri kopsun!…) günümüzün değerli bestecilerinden Erol Sayan da bencileyin Kastamonuludur.
Buna rağmen bilmediğim bir hususu da burada, yeri gelmişken itiraf edeyim. Hani Nef’i miydi, kimdi: (herkes hata eder ama benim gibi itiraf eden bulunmaz!…) diyen?.. Kastamonu Belediye Başkan yardımcılarından güzel insan Mehmet Sayan ile bestecimiz arasında bir karàbet var mı, yok mu, bilmememin kabahati fakirindir, başkasının değil!
“Ülkemizdeki müzik türleri”ni sayın Sayan üşenmemiş saymış. Ortaya “acılı acısız arabesk”le başlayan aşağıdaki liste çıkmış. Bu liste, galiba, 2-3 Mayıs 2002 günlerinde İTÜ’de yapılan, az katılıma rağmen büyük bir ciddiyetle devam eden ve Yar. Doç. Göktan Ay’ın düzenlediği ve yönettiği “Müziksel (-sel olmasa n’olur?!!) Gelişmemizin Değerlendirilmesi Sempozyumu”nda (“bilgi şöleni” denilebilirdi) dağıtılmış.

1-Acılı ve acısız arabesk müzik, 2-Arabesk halk müziği, 3-Arabesk müzik,
4-Arabesk pop müziği, 5-Arabesk sanat müziği, 6-Arap müziği, 7-Azeri müziği, 8-Balkan müziği, 9-Batı sazlarıyla halk müziği, 10-Batı sazlarıyla sanat müziği, 11-Caz müziği, 12-Country müzik, 13-Çigan müziği, 14-Çocuklar için batı tarzı müzikler, 15-Çocuklar için Türk müziği, 16-Çok sesli halk müziği, 17-Çok sesli koro ve orkestra müzikleri, 18-Dans müziği, 19-Doğu müziği, 20-Ege müziği, 21-Ermeni müziği, 22-Film müzikleri, 23-Gençlik müzikleri, 24-Güneydoğu Anadolu müziği, 25-Halk müziği oyun havaları, 26-Hard rock müziği, 27-Hint müziği, 28-İlahiler, 29-İspanya müziği, 30-Jenerik müzikleri, 31-Karadeniz müziği, 32-Klasik Türk müziği, 33-Konçertolar, 34-Latin Amerika müziği,
35-Marşlar (yerli ve batı), 36-Metal müziği, 37-Mevlevi müziği, 38-Modern müzik, 39-Nefesler (Bektaşi müziği), 40-Opera müziği, 41-Operetler, 42-Orta Anadolu müziği, 43-Oyun havaları Sanat müziği, 44-Özel sanat müziği konser müzikleri, 45-Özgün halk müzikleri, 46-Özgün müzik, 47-Pop caz müziği,
48-Popüler folk müziği, 49-Popüler müzik, 50-Rap müziği (rep), 51-Reggae (regi) müziği, 52-Reklam müzikleri, 53-Ritm sazlarıyla yapılan müzik,
54-Roman müziği, 55-Romantik Türk müziği, 56-Salon orkestrası repertuvarı, 57-Saz eserleri, 58-Senfonik müzik, 59-Tasviri saz eserleri, 60-Trakya müziği, 61-Türk dini müziği, 62-Türk hafif sanat müziği, 63-Türk halk müziği, 64-Türk sanat müziği, 65-Türkçe sözlü hafif batı müziği, 66-Yöresel âşıklar müziği,
67-Yunan müziği.

Şimdi gelin de hayıflanmayın… Gönül yıllardır yollarını gözlüyor: nerelerdesin sen eeey soylu Türk müziği?!!

Türk müziği

Vikipedi, özgür ansiklopedi(kaynak)

İslamiyet Öncesi

Türklerin İslamiyet’i kabullerinden çok önce din törenlerini yöneten şaman, kam ya da baksı, elinde belirli sesler çıkaran demir parçalarının bağlı bulunduğu bir değnekle topluluğu etkiliyordu. Bu törenlerde davulun da önemli bir yeri vardır.
Çin’in kütüpane, Hun Türkleri’nde, Uygur Türklerinde, Selçuklular’da ve Osmanlılar’da müziğe büyük yer ve önem veriliyordu. Ozanları ve kopuzcuları olmayan hiçbir Selçuklu ordusu yoktur.
Eski Türk Hakanlarının saraylarında ve ordugahlarında musiki takımları 9 kök denilen eserleri her gün çalardı.

Klasik Türk Müziği

Osmanlılar yalnız musiki sanatına değil musiki ilmine de büyük önem verdiler. Türk müziğinin Arap, Acem, eski Yunan ve Bizans asıllı olduğunu ileri sürenler vardır. Ancak Türk Müziği genel nitelikleri bakımından Türk asıllıdır. Her sanat dalı gibi müzik de çevrenin etkisinde kalmış dolayısı ile Türkler de yaşadıkları çevrelerin kültür ve sanatları ile birlikte müziklerin den etkiler almıştır. Ancak bu etki kesinlikle bir taklit değildir. Türk Müziği kendi öz sistemi içinde ve Türk sanat geleneği içinde şekillenerek ürünlerini vermiştir.
Türk müziği çeşitli ortamlarda söyle belirir:

Şehirlerde, saray çevresinde ve konaklarda

Kâr, beste, semai, şarkı

Camilerde

Ezan, dua, sela, tekbir, temcit, münacaat

Tekkelerde

Naat, ayin, durak, ilahi, nefes, niyaz

Köylerde

Türkü, bozlak, uzun hava, zeybek, oyun havası

Sınır boylarında

Serhat türküsü

Kışlalarda

Mehter müziği İstanbul’un alınmasından sonra Topkapı Sarayında kurulan Enderun Musiki Mektebi ve özel meşk hanelerde eğitime geçilmesiyle daha belirli olarak kurallaşan ve klasik bir müzik niteliği kazanan Türk Müziği altı dönemde incelenir:
1 Hazırlayıcı dönem
Başlangıcından Meragalı Abdülkadir’e (1360-1435) kadar uzanan dönem. 2 İlk klasik dönem
. 4 Yeni klasik dönem (Neoklasik dönem)
Dede Efendi’den Zekai Dede’ ye (1825-1397) kadar uzanan kapsayan dizi, makamlar, usuller ve şekiller’den oluşur.
Halk Müziği

Türk Halk Müziği örnekleri genelde sözlü olmakla beraber, sözsüz dans müziklerini de içerir.
Halk türkülerinin ölçülü olanına kırık hava, ölçüsüz olanına uzun hava denir. Uzun havalar Anadolu’nun değişik bölgelerinde bozlak, türkmani, maya, hoyrat, divan, ağıt gibi adlarla anılır. Bunlar genellikle Karacaoğlan, Emrah, Ruhsati, Sümmani ve daha birçok tanınmış halk ozanının deyişleri üzerine yakılmıştır.
Kırık havalar ise koşma, yiğitleme, güzelleme, taşlama, ninni ve daha başka adlar altında kümelenir. Bunlar da genellikle gurbet, ayrılık, sıla hasreti, ölüm, askere gidiş, yiğitlik, düğün, çocuk sevgisi, kız kaçırma gibi köye has toplumsal bir olayı konu alır, sadelik, içtenlik, duygululuk gibi özellikler gösterir yerel renkler taşır. Türk Halk Müziği’nin melodi yapısı incelendiğinde bu melodilerin ses genişlikleri bakımından bir oktav (sekiz ses sınırı) tamamlayan dizi ve tonaliteyi kesin şekilde belirtmeyen ikili ile beşli aralıkları içinde yaratılmış olduğu görülür. Bununla birlikte dizi ve tonaliteyi belli eden sekizli ve daha geniş sınırlı melodiler de çoktur. Basit ve birleşik ölçülerden başka aksak ölçüleri içeren Türk Halk Müziği, ezgiler ve formlardan oluşur.

Cumhuriyet Dönemi

Türkiye’de Cumhuriyet Döneminde girişilen devrim hareketleri sanat konularına da yöneldi.
1924’de Ankara’da Musiki Muallim Mektebi kuruldu. Osmanlı sarayındaki müzik topluluğu başkente getirilerek Riyaseti Cumhur Filarmoni Orkestrası adıyla konserler vermesi sağlandı.
Yetenekli gençlerin Avrupa ülkelerine gönderilip yetiştirilmesi hareketi başladı. İstanbul’da çalışmalarını sürdüren Darrültalimi Musiki adlı okul yeni bir yönetmelikle konservatuvar haline getirildi.
Çok sesli sanat müziğinde sesini Batı’da ilk duyuran Türk sanatçı Cemal Reşit Rey oldu. Öğrenimlerini devlet adına yurtdışında yapan Ulvi Cemal Erkin, Hasan Ferit Alnar, Ahmet Adnan Saygun, Necil Kazım Akses dönüşlerinde Ankara Musiki Muallim Mektebi’nin öğretmen kadrosuna katıldılar. Bu sanatçılar Türk Sanat Tarihinde sanat tarihinde Türk Beşleri olarak anıldılar. Eserlerinde genellikle batı müziği ilkeleri halk müziğinden gelen ögelerle birleştirilmiştir. [[ Ahmet Adnan Saygun]]’un Özsoy adlı bir perdelik operası 1924’de Ankara Halkevi’nde sahnelendi. Aynı bestecinin ikinci eseri Taşbebek de 1934’de başarı ile oynandı. Opera ve bale temsillerini gerçekleştirmek amacı ile Ankara Devlet Konservatuvarı’na bağlı bir Tatbikat Sahnesi 1940 yılında çalışmalarına başladı. Yetenekli gençlerin seçimi ile eğitime geçildi. İzleyen yıllarda Ahmet Adnan Saygun’ un Kerem, Nevit Kodallının Van Gogh ve Gılgamış, Sabahattin Kalender’in Nasrettin Hoca, Ferit Tüzün’ün Çeşmebaşı eserleri sergilendi. Ankara’dan sonra İstanbul ve İzmir’de kurulan devlet konservatuvarları eğitime başladı.
1940 yılından bu yana genç yetenekler için uygun bir ortamın doğuşu yurtdışında da ün ve ilgi derleyen yorumcuların yetişip gelişmesini bağladı. Soprano Leyla Gencer, bariton Orhan Günek bu hareketin öncüleri oldular. Onları bas yorumcusu olarak Ayhan Baran, soprano Ferhan Onat ve soprano Suna Korat izlediler. Enstrüman yorumcusu olarak piyanist Ergican Saydam, kemancı Ayla Erduran, Suna Kan, piyanist Ayşegül Sarıca, İdil Biret, Hülya Saydam ve Verda Erman yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da büyük ilgi gördüler.
Günümüzde Gazi Üniversitesi Müzik Bölümü ve Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi başta olmak üzere, belediye konservatuvarları özel okullar, özel ve devlet bünyesinde kurulan korolar, amatör koro ve orkestraları ülkemizde tasavvuf, Türk Sanat Müziği, halk müziğinin yanı sıra çok sesli müziğin benimsenip yaygınlaşmasında etkin olmuşlardır.

Bir Yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu