Ülkemizdeki en büyük 10 müze hakkında bilgi verir misiniz?

Ülkemizdeki en büyük 10 müze hakkında bilgi verir misiniz?
Bilecik Söğüt Müzesi

Söğüt Etnografya Müzesi açılmadan önce 1970’li yıllarda kurulan bir komite tarafından Bilecik, Söğüt ve civardaki köyler taranmış; açılacak olan müzede sergilenmek üzere eserler toplanmış, bunlar Eskişehir Müzesi deposunda koruma altına alınmıştır. Müze inşaatı bittikten sonra eserler Söğüt’e getirilerek vitrinlere yerleştirilmiş ve müze resmi olarak 12 Eylül 1981 tarihinde ziyarete açılmıştır. Çadır şeklini andıran bir mimariye sahip olan müze 90 m²’lik tek salondan ibarettir.
Müzede eserler duvarlara monte edilmiş ve ortadaki ayaklı vitrinlerde karışık olarak sergilenmektedir. 1 vitrin sikkeler için, 1 vitrin arkeolojik eserler için, 1 vitrin tartı aletleri için, 1 vitrin de İznik Müzesi’nden devredilen Osmanlı çini örnekleri için ayrılmıştır. Diğer vitrinlerde ise etnografik eserler karışık olarak sergilenmektedir.

Ertuğrul Gazi Cad. Kayhan Mah. Söğüt
Tel : (0228) 361 30 27
Faks : (0228) 361 36 94
Pazartesi dışında her gün 08.30-17.30 saatlerinde ziyarete açıktır.

Bitlis Ahlat Müzesi Müdürlüğü

Ahlat Müzesi 1970 yılında teşhire açılmıştır. Müzede daha çok 1965-1991 yılları arasında Çifte Hamam, Zaviye ve Ulu Cami’de yapılmış kazılarda çıkarılan eserler, Seçuklu Dönemine ait figürlerle bezeli seramik buluntuları sergilenmektedir.
Sergilenen eserler arasında ilçeye 15 km. uzaklıkta bulunan Yuvadamı nekropol alanından çıkarılan M.Ö.2. bin ve Erken Demir Çağına ait mezar buluntuları (seramikler) ve bunlar içerisinde önemli bir yer tutan M.Ö. 2. bin Doğu Anadolu kökenli seramikler de bulunmaktadır.
Müze seksiyonunda yer alan eserler şöyle sınıflandırılabilir:
a) Değişik dönemlere ait sikkeler.
b) Urartu kültürüne ait çift ejderha başlı bilezikler, kemerler, elbise iğneleri ve saç tokaları.
c) Roma Dönemine ait seramik örnekleri. Kandiller, pipolar.
Ahlas, Bitlis
Tel : (0434) 412 40 26
Pazartesi dışında her gün 07.30-12.00/13.00-16.30 saatlerinde ziyarete açıktır.

Bolu Müzesi Müdürlüğü

Bolu İli’nde, biri merkezde, diğeri ise Düzce İlçesi’ne bağlı Konuralp Beldesi’nde olmak üzere 2 müze bulunmaktadır. Ayrıca Göynük İlçesi’nde, Bolu Müzesi’ne bağlı olarak faaliyet gösteren Akşemseddin türbesi mevcuttur.

Bolu ve çevresine ait eserlerin korunması ve sergilenmesini sağlamak üzere, 1975 yılında Bolu’da Müze Memurluğu kurulmuştur. Bir süre eski Güzel Sanatlar Galerisi binası içinde faaliyet gösteren Müze Memurluğu; 1976 yılında Bolu Kültür Sitesi’ne taşınmıştır. Bolu Müzesi, 1977 yılında müze müdürlüğü’ne dönüştürülmüş olup; teşhir-tanzim çalışmaları tamamlanarak 14.11.1981 tarihinde ziyarete açılmıştır.
Kültür Merkezi binasının giriş katında yer alan müze; arkeoloji ve etnografya salonları olmak üzere 2 bölümden oluşmaktadır. Müzede 01.01.1998 tarihi itibarı ile 2631 adet arkeolojik, 1590 adet etnografik ve 10345 adet de sikke olmak üzere, toplam 14566 adet eser bulunmaktadır.
Etnografya Salonu: Bu salonda, 19. yüzyıl ile 20. yüzyılın ilk yarısına ait olan; Türk milletinin yakın geçmişte kullandığı her türlü etnografik malzeme; konu birliği oluşturan vitrinlerde yöresel özellikleri de göz önünde bulundurularak teşhir edilmektedir.
Sergilenen bu eserler arasında; çeşitli takı ve aksesuarlardan oluşan ziynet eşyaları, çay, kahve, tütün gibi maddelerin hazırlanması ve içilmesinde kullanılan malzemeler, kesici-delici ve ateşli silahlar, düz-düğümlü ve işlemeli bez dokumalar, Mudurnu yöresi oya örnekleri, anahtar çeşitlerinden oluşan bir koleksiyon, Kıbrısçık-Seben-Mudurnu yöresi giyim-kuşam eşyaları, geleneksel ziraat aletleri ile dini eserler bölümünde toplanan el yazması kitap, rahle, şamdan, gülabdan ve çeşitli hatlardan oluşan levhalar bulunmaktadır.
Ayrıca, geleneksel bir Bolu evi odasını eşyaları ile birlikte sergileyen vitrin ile Bolu yöresinde kına gecesi; Merkeşler Köyü davul zurna ekibi eşliğinde ördek oyunu sahnelerinin mahalli kıyafetler giydirilmiş mankenler üzerinde canlandırıldığı kompozisyonlar; Etnografya salonunun en dikkat çekici bölümleridir.

Arkeoloji Salonu: Bu salonda insanoğlunun yerleşik hayat düzenine geçtiği Neolitik (Cilalı Taş) Dönemden Bizans Dönemi sonuna kadarki zamana ait taş, maden, pişmiş toprak, cam gibi maddelerden yapılmış eserler kronolojik olarak sergilenmektedir.
Ağırlıklı olarak Roma Dönemi eserlerinin sergilendiği bu salonda Bolu yöresinden yalnızca Değirmenözü Köyü I. bin buluntuları ile, Roma ve Bizans Dönemi eserleri yer almaktadır.
Neolitik, Eski Tunç, Urartu, Frig, Lidya, Klasik ve Helenistik Döneme ait az sayıda eser diğer müzelerden devredilmiş ya da satın alma yoluyla müzeye kazandırılmış olan eserlerdir.

Dönemlere göre bu salonda sergilenen eserler:

Neolitik Dönem (M.Ö. 8000-5500): Müzede bu döneme ait serpantin ve sileks türü maddelerden yapılmış el baltası, ezgi dilgi taşı ve ok uçları sergilenmektedir.

Tunç Çağı (M.Ö. 3000-1200): Üç evreden oluşan bu çağdan, Eski ve Orta Tunç dönemlerine (M.Ö. 3000-2000) ait gaga ağızlı testi, ağırşak, idol, tezgâh ağırlığı, kolye, saç iğneleri, rhyton ve meyvelik gibi eserler ile Geç
Tunç Döneminden (M.Ö. 2000-1200) bronz kâse ve baltalar yer almaktadır.

M.Ö. I. Bin Eserleri: Bolu Değirmenözü Köyü buluntusu olan kapaklı çömlek ve demir kılıçlar;

Urartu (M.Ö. 900-600) Eserleri: Bronz bilezik ve pişmiş toprak çanak-çömlekler;

Frig (M.Ö. 750-547) Eserleri: Pişmiş toprak boyalı kaplar, fibula, bız, dikici ve kazıyıcı bronz eserler;

Lydia (M.Ö. 700-547) Eserleri: Lekythos, Lydion vb. pişmiş toprak eserler,

Klasik Dönem (M.Ö. 475-330) Eserleri: Kâse, amphoriskos vb. pişmiş toprak eserler,

Helenistik Dönem (M.S. 330-30) Eserleri: Kabartmalı kâseler, terracota figürinler ve mezar steli;

Roma Dönemi (M.Ö. 30-M.S. 395): Bu dönem eserleri; heykeltraşlık, pişmiş toprak, cam ve madeni eserler olmak üzere 4 grupta teşhir edilmektedir.

Heykeltraşlık Örnekleri: Bu grupta heykel, heykelcik, figürlü adak stelleri, sunaklar, torso ve ostothek gibi eserler yer almaktadır. Bu eserler arasında Herakles heykeli, kadın başı, Hermes büstü ile sağlık tanrısı Asklepios, kızı Hygieia ve yardımcısı Telesphoros heykelcikleri dikkat çekmektedir.

Pişmiş Toprak Eserler: Bu grupta amphora, figürün, kandil, tabak, bardak, kâse, mask, koku kabı, aplik, testi ve testicik çeşitlerinden oluşan çoğu mezar hediyesi olan eserler sergilenmektedir. Bu eserler arasında Yığılca Hacılar Köyü ve Bolu merkez Çaygökpınar Köyü buluntuları dikkat çekmektedir.

Madeni Eserler: Bu grupta altın ve bronzdan yapılmış diadem, çelenk, yüzük, küpe, heykelcik, kandil, fibula, ayna, strigilis gibi eserlerin yanında; seylan taşından yapılmış kolyeler de yer almaktadır. Bu eserler içinde Zeus, Apollon ve Hermes heykelcikleri ile figürlü yüzük taşları ilgi çekmektedir.

Cam Eserler: Genellikle üfleme tekniğiyle yapılmış gözyaşı şişeleri, emzikli kaplar, bardak, şişe, bilezik, kadeh ve kâse türü eserlerden oluşmaktadır.
Ayrıca salon teşhiri içerisinde fil dişi, kemik ve madenden yapılmış tıp ve kozmetik aletlerinden oluşan bir bölüm yer almaktadır.

Bizans Dönemi (M.S. 395-1453): Bu döneme ait vaftiz teknesi, kandil, ikona ve haçlardan oluşan çok az sayıda eser bulunmaktadır.

Sikke Bölümü: Arkeoloji salonunda altın, gümüş ve bronz sikkelerden oluşan zengin bir sikke koleksiyonu mevcuttur.
Üç ayrı bölüm halinde teşhir edilen bu eserlerin ilk grubunda Grek şehir sikkeleri ve kral sikkeleri sergilenmektedir. İkinci grupta Roma ve Bizans İmparatorlarına ait sikkeler kronolojik olarak bulunmaktadır.
İslâmî sikkeler bölümünde ise Emevi, Artuklu, Selçuklu İlhanlı, Osmanlı Dönemine ait sikke ve defineler ayrı gruplar halinde sergilenmektedir. Sikke bölümünün en dikkat çekici eserleri; Grek şehir sikkeleri ve Osmanlı Dönemi defineleridir.

Bahçe Teşhiri: Kültür Sitesi bahçesinde sütun, sütun başlığı, friz, arşitrav bloklarından oluşan mimari parçalar ile boyutlu eserler gruplar halinde teşhir edilmektedir.

Kültür Merkezi – Bolu
Tel : (0374) 215 39 72
Faks : (0374) 215 16 91
Pazartesi dışında her gün 08.00-12.00/13.00-17.00 saatlerinde ziyarete açıktır.

Düzce – Konuralp Müzesi

Bolu İli Düzce İlçesi’ne bağlı Konuralp beldesi antik Roma kenti olan “Prusias Ad Hypium” üzerine kurulmuştur. Antik kente ait eserlerin korunmasını sağlamak ve sergilemek amacıyla 1977 yılında inşaatına başlanan müze binası 1992 yılında tamamlanmıştır.

1993 yılında eser teşhir-tanzimi yapılan Konuralp Müzesi 18.11.1994 tarihinde ziyarete açılmıştır.

Konuralp Müzesi’nde 1825 adet arkeolojik 456 adet etnografik ve 3837 adet sikke olmak üzere, toplam 6118 adet eser bulunmaktadır.

Söz konusu eserler müze bahçesi arkeoloji, etnografya ve taş eserler salonları ile sikke bölümünde sergilenmektedir.

Müze bahçesinde, tamamı Konuralp’te ele geçen ve Roma Dönemine ait mimari parçalar, mezar stelleri, lahit, sütun ve sütun başlıkları bulunmaktadır.

Arkeoloji salonundaki eserler Neolitik, Eski Tunç, Helenistik ve Roma dönemlerine ait olup; pişmiş toprak, bronz ve cam eserlerin değişik fonksiyon ve türdeki örnekleridir. Aynı salonda Konuralp yakınlarındaki Çavuşlar Köyü’nde ele geçen mezar buluntuları da sergilenmektedir.

Etnografya salonunda yakın geçmişimize ait 19-20 yüzyıl Osmanlı kültürü kıyafet, ev eşyası ve silâhlardan oluşan eserler sergilenmektedir.

Taş eserler salonunda Prusias kentine ait olan ve Konuralp’te ele geçmiş mermerden yapılmış çeşitli heykel ve mimarî parçalar bulunmaktadır.

Sikke Bölümü’nde ise Grek şehirleri Roma imparatorları ve Osmanlı padişahlarına ait altın gümüş ve bronz sikkeler kronolojik olarak sergilenmektedir.

Akşemseddin Türbesi

Akşemseddin Türbesi: Göynük İlçesi, Gazi Süleyman Paşa Camisi avlusunda bulunan türbe; Fatih Sultan Mehmed’in hocası olan Akşemseddinin vefatından sonra II.1464 yılında yaptırılmıştır. Kesme taştan inşa edilen türbe altıgen planlıdır. Türbe içerisinde Akşemseddin ve oğulları Fakih ile Nurihüda Çelebilerin sandukaları vardır.

Burdur Müzesi

1956 yılında çevredeki eski eserler Bulguroğlu (Pirgulzade) Medresesi’nin ayakta kalan tek yapısı olan kütüphane binasında toplanarak koruma altına alınmış ve böylece müzenin ilk çekirdeği oluşturulmuştur. Burdur Müzesi’nin teşhir salonlarının açılışı ise 1969 yılında gerçekleştirilmiştir.
Bugün 50 binin üzerindeki eser sayısıyla ülkemizin ilk 10-15 müzesi arasında bulunmaktadır. Eser bakımından oldukça zengin olan müze yer bakımından yetersizdir. 1998 yılı içinde yapımına başlanacak olan yeni teşhir salonlarıyla daha yeni bir kimliğe kavuşacaktır.
Burdur yöresi bulunduğu yer bakımından Akdeniz, Ege ve İç Anadolu uygarlıklarının ortak özelliklerini temsil etmektedir. Burdur Müzesi’ndeki buluntular, M.Ö. 7000’den günümüze kadar 9000 yıllık bir geçmişin tarih ve kültür hazinesidir.

Burdur Arkeoloji Müzesi’nde gezip görülecek 3 bölüm vardır:

1- Bahçe (Açık Teşhir): Müze bahçesinde Frig, Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerine ait heykeller, steller, çeşitli mimarî unsurlar, lahit ve lahit kapakları, yazıt parçaları, yüksek kabartmalar vb. eserler sergilenmektedir.

2- Heykel Salonu: Bu salonda sergilenmekte olan eserlerin hemen tamamı ilimiz Bucak İlçesi sınırları içindeki Kremna antik kentinden 1970’li yıllarda getirilmiştir. Bunlar arasında sanat değerleri çok yüksek olan Büyük ve Küçük Athena, Hygieia, Leto, Apollon, Nemesis, Dionysos, Aphrodite ve giyimli kadın heykeli vardır.

3- Küçük Eserler Salonu: Burada eserler kronolojik bir sıraya göre düzenlenmiştir. Hacılar-Kuruçay-Höyücek höyüklerindeki kazılarda çıkarılan eserler arasında Geç Neolitik, Erken ve Geç Kalkolitik ve İlk Tunç çağlarına ait buluntular, Demir Çağı, Frig, Pers, Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait pişmiş toprak boyalı ve boyasız kaplar, Ana Tanrıça figürinleri, taş ve bronz balta ve diğer aletler, süs eşyaları, makyaj malzemeleri, riton kaplar, mülkiyet ve hukuk kavramını temsil eden damga ve silindir mühürler, kandil ve kalıpları, madeni tanrı ve diğer tasvirli figürinler, bronz atlet heykeli, sikkelerin yanı sıra, 10 yıldır ülkemizde yapılmakta olan en büyük arkeolojik kazılardan biri olan Sagalassos antik kentinde günışığına çıkarılan ve her biri birbirinden güzel heykel buluntuları ve diğer küçük buluntular sergilenmektedir.
Burdur Müzesi, 1956 yılında kurulduğu zaman, küçük mekânlar içerisinde kalmış; ancak eser sayısı bakımından oldukça iyi bir düzeye erişmiştir. Çevrede yapılan arkeolojik kazılar (Hacılar, Kuruçay, Höyücek, İncirhan, Bubon ve Sagalassos merkezleri), sonucunda Müzedeki taşınır kültür varlıklarının sayısı, müsadere, bağış ve satın alma yoluyla kazandırılanlarla birlikte 1997 yılında 18521’i arkeolojik, 29765’i sikke ve 4655’i etnografik kültür varlığı olmak üzere toplam 52.941’e ulaşmıştır. Bu sayı içerisinde Neolitik Çağdan günümüze değin bütün çağ ve dönemlerin en güzel örneklerini kesintisiz bir şekilde bulmak mümkündür.
Özgür Mahallesi, Cevizli Sokak
Tel : (0248) 232 10 42
Faks : (0248) 233 87 63
Pazartesi dışında her gün 08.00-12.00/13.00-17.00 arasında ziyarete açıktır.

TAŞ ODA ETNOGRAFYA MÜZESİ

Burdur İli merkez Pazar Mahallesi, Veyis Sokak’ta yer alan “Taş Oda” 17. yüzyıl Osmanlı sivil mimarlık örneklerindendir.
Adını, kesme taştan yapılmış başodadan aldığı sanılmaktadır. Bu yapının 17. yüzyıl ortalarında Burdur eşrafından Mahmut Paşa tarafından yaptırıldığı söylense de bu konuyla ilgili herhangi bir kayıt mevcut değildir.
Bir bahçe içinde yer alan iki katlı bu yapının, alt katı kesme taştan, üst katı ker***tendir ve yapıda ahşap malzemeye de çokça yer verilmiştir.
Kesme taştan yapılmış olan alt katta sivri kemerli olarak iki yanı açık ve mazgal delikli iki penceresi bulunan iki oda yer almaktadır.
İkinci katta bütün kapılar sofaya açılmaktadır. Sofa çıkışında, sağda baş oda yer almaktadır. Taş odanın en eski ve diğer bölümlerine göre daha iyi korunmuş bölümü olan baş oda girişinde yüklük ve dolaplar, davlumbazlı ocak, Bursa kemeriyle ayrılmış bir seki kısmı bulunmaktadır. Oda da sofaya ve dışa bakan pencereler iki sıra halinde olup üst sıradakiler geometrik desenli, renkli vitraylı tepe pencereleridir. Alt pencereler kepenkli olup pencere pervazları kalem işi bitki motifleriyle süslüdür. Dolap ve pencerelerin üzerinde altın yaldızla, konak sahibine methiyeler yazılmıştır. Yüklüğün üzerinde tavana kadar olan bölümde mihraplar içinde vazolar ve çeşitli süs bitkileri kalem işiye süslenmiştir.
Bursa kemeriyle ikiye ayrılmış olan ahşap tavanda daire ve yıldız biçimli süsler bulunmaktadır. Yıldızlar kalem işi kabartma tekniğiyle yapılmıştır; altın ve gümüş varaklıdır. Altıgen tavan bordürü stilize çiçek motifleriyle süslüdür.
Üst katta baş odanın dışında dört oda daha bulunmaktadır. Sofanın güneyinde dipte bulunan sandık odasında göbekli ahşap tavan vardır. Yüklüklerin yanında ise alçıdan karşılıklı iki şerbetlik göze çarpmaktadır.
Sofada oturanların çevreden görünmemesi için ahşap kafeslerle çevrilmiş olduğu görülür.
Pazar Mahallesi, Veyis Sokak
Tel/Faks: (0248) 233 10 42
Pazartesi dışında her gün 08.00-12.00/13.00-17.00 saatlerinde ziyarete açıktır.

BAKİBEY KONAĞI (KOCAODA)
Burdur merkez Değirmenler Mahallesi Paşa Köprüsü civarındadır. Kültür Bakanlığı tarafından restore edilerek hizmete sunulan yapı, plan ve süsleme bakımından 18. yüzyıl Osmanlı sivil mimarîsinin güzel bir örneğidir.
Bu yapı 1800’lü yılların başında Reşit Bey üzerine kayıtlı görünmektedir. Yapı Reşit Bey’in dedesi Ahmet Paşa ya da onun babası Mehmet Paşa tarafından yaptırılmış olsa gerektir.
İki katlı olan yapının alt katı kesme taşlardan, üst katı ise ahşap ağırlıklı ker*** malzemelerinden yapılmıştır. Alt katta ahır, ambar gibi bölümleri bulunan eve bahçeden taş bir merdivenle çıkılmaktadır. Taş merdivenin simetrik bölümünün yok olması binanın bazı bölümlerinin de yok olduğunu göstermektedir.
Üst katta bahçeye bakan geniş bir eyvan bulunmaktadır. Eyvanın tavan kısmı süsleme ve ahşap işçiliği bakımından önemlidir. Çatı saçakları oymalı ağaç işçiliği bakımından güzel bir örnek teşkil eder. Eyvanın sol başındaki baş odada bulunan yüklük, dolap, pencerelerdeki işlemecilik ve tavandaki altın-gümüş varak işlemeciliği ve bitkisel motiflerle yapılan süslemeler çok güzeldir. Pervazların tümünde kalem işi süslemeler vardır. Tavan ortalarında altıgen yıldızlar bulunmaktadır.
Değirmenler Mahallesi, Burdur Ticaret Lisesi yanı
Tel : (0248) 233 10 42
Faks : (0248) 233 87 63
Pazartesi dışında her gün 08.00-12.00/13.00-17.30 saatlerinde ziyarete açıktır.
Çanakkale Müzesi

Tarihi

Çanakkale’de müzecilik çalışmaları, 1936 yılında bölgeden toplanan eski eserlerin Zafer Meydanı’ndaki eski bir kilise binasında depolanması ile başlamıştır. Daha sonra bu bina düzenlenerek müdürlük haline getirilmiş ve 1960 yılında ziyarete açılmıştır. 1984 yılında ise Atatürk Caddesi üzerinde inşa edilen yeni müze binasında hizmet verilmeye başlanmıştır.
Müze Teşhir Salonu

Girişte yer alan 1. Salon: Bu bölümde Çanakkale yöresinde bulunan antik yerleşim yerlerini gösteren büyük boy duvar panosu ile Troia antik kentinin yerleşim katlarını gösterir ışıklı pano bulunmaktadır. Ayrıca Çanakkale yöresinde 17. yüzyıl sonlarıyla 20. yüzyıl başları arasında üretilmiş olan Çanakkale seramiklerinden, geç döneme giren 19. ve 20. yüzyıl seramik örnekleri sergilenmektedir. Osmanlı devletinin en önemli bir seramik üretim merkezi olan Çanakkale ismini de burada üretilen ve dışarıya satılan çanak çömleklerinden almıştır. Seramiklerde iri gözenekli kırmızı, nadiren de bej renkli hamur kullanılmıştır. Form olarak testi, kâse, tabak, şekerlik gibi örnekler bu bölümde sergilenmekte olup bezeme tarzı olarak koyu kahverengi, yeşil sırlı monokrom örnekler yanında sarı, yeşil, kahverengi renklerin karıştırılması ile elde edilmiş sıraltı teknikli örnekler de mevcuttur.
Salonun bir köşesinde Çanakkale’de eski bir konakta kullanılmış olan ve 19. yüzyılın ahşap işçiliğinin en güzel örneklerinden olan konsollar bulunmaktadır. Konsollardaki insan figürleri aynı zamanda yüzyılının plastik sanatını da yansıtmaktadır.
Salonda ayrıca Troas bölgesi antik kentlerinden ve Mysia bölgesindeki Kyzikos’tan gelmiş mezar stelleri ve ostothekler sergilenmektedir. Steller Hellenistik ve Roma dönemlerine ait olup konu olarak cenaze ziyafetli, veda sahneli, at üzerinde heros ve at yanında heros gibi döneminin sevilen konuları betimlenmiştir. Antik Dönem ölü gömme geleneklerinden biri olan bu gömme biçimi, ölünün kremasyon sonrasında arta kalan kemiklerinin ve ölü hediyelerinin ostothek denilen küçük taş lahitlere konulmasıyla oluyordu.

2. Salon: Çanakkale Müzesi’nin en eski koleksiyonlarının ve Troia eserlerinin sergilendiği salondur. Salonda bulunan vitrinlerde fosiller, Yontma Taş Çağı baltaları, Beşige Tepe prehistorik buluntuları ile Troia tabakalarına ait eserler sergilenmektedir. Troia kazısı 1870’te başlamış ve zaman zaman kesintiye uğramasına karşın halen devam eden bir kazıdır. Höyük M.Ö.3000- M.S.500 yılları arasına tarihlenen 9 yerleşim katından oluşur. Salonda Troia yerleşim katlarına ait buluntular Troia-I, Troia-II, Troia-III-IV-V, Troia-VI-VII, Troia- VIII-IX vitrinlerinde sergilenmektedir. Bu tabakalardan çıkarılmış günlük kullanım kapları, gri monokrom kaplar, Myken seramikleri, Depas amphikypelon’lar, Buckel seramik olarak adlandırılan seramikler, kaya kristalinden aslanbaşı, amulet, idoller yanında, bronz ve fildişi eserler Troia kentinin antik dönemlerdeki sanat ürünlerini yansıttığı gibi, günlük hayat ve dinsel yaşantıları hakkında da bilgi vermektedir.

3. Salon: Bu salonda bulunan vitrinlerde Çan ve Yenice tümülüslerinde bulunan Hellenistik Dönem eserleri ile M.Ö.7-2. yüzyıla ait Bozcaada nekropol buluntuları sergilenmektedir. Bozcaada (Tenedos) nekropol kazıları 1959, 1969, 1990, 1991, 1992 yıllarında yapılmıştır. Ve bu kazılarda 51 mezar ve konteksler içindeki tek renkli gri ve Korinth seramiklerinin bir arada bulunduğu konteksler ayrı bir önem taşımaktadır. Çoğunlukla Attika ve Korinth ithal keramiklerinin yanı sıra, Aiolis bölgesinin kendine özgü gri monokrom renkli seramikleri türünün en güzel örnekleridir. Mezarlarda ithal keramiklerin yoğunluğu adanın antik dönemde deniz ticaretinde önemli limanlardan biri olduğunun kanıtıdır. Bunların yanı sıra zengin terracotta figürinler, Attika keramiklerinin çeşitliliği ve kalitesi bakımından ayrıca önem taşımaktadır. Teşhirde bunlardan örnekler bulunmaktadır.

4.Salon: Bu salonda bulunan vitrinler Dardanos tümülüsü (M.Ö.6-2.yy.) buluntularına ayrılmıştır. Dardanos tümülüsü Çanakkale’nin 11 km güney batısında bir sırt üzerinde kurulu olduğu bilinen antik Dardanos şehrinin kuzeyindeki bir tepededir. Tepenin 1959 yılında kazılmasıyla mezara girilmiştir. Mezar anıtı salonun duvarlarında bulunan ışıklı panolarda da görüleceği üzere koridor, ön oda, esas mezar odasından ibarettir. Mezar bir aile mezarıdır, bunun Klasik, Hellenistik ve Roma dönemlerinde kullanıldığı buluntulardan anlaşılmaktadır. Buluntular arasında sergilenmekte olan yazılı bronz kremasyon kapları, takılar, gemmalar, altın yüzükler, çelenk ve diademler, kandiller, tekstil parçaları, sandaletler, ahşap eşyalar ve kline parçaları bulunmaktadır. Bu salonun en güzel eseri dönem Knidos Aphrodite’sinin bir taşra kopyası olan pişmiş toprak Aphrodite heykelciğidir. Dünya arkeoloji literatürüne Dardanos Aphrodite’si olarak girmiş olan bu heykelcik orijinaline en çok benzeyen kopyalardan biridir. Ayrıca Aphrodite’nin dışında benzerleri Myrina’da bulunmuş olan M.Ö. 2. yüzyıl Eros figürinlerinden oluşan bir grup da bu tümülüsün buluntuları arasındadır.

5.Salon: Assos (Behramkale) ve Gülpınar (Apollon Smintheion Kutsal Alanı) kazılarından gelen eserler ile, seçkin sikke örnekleri ve cam eserler sergilenmektedir.

Ayvacık’a 17 km. uzaklıktaki Behramkale Köyü son yıllarda artan turizm hareketliliğinin yanı sıra, M.Ö. 8. yüzyıldan Osmanlı Dönemine kadar kesintisiz bir yerleşim gösteren Assos antik kentiyle de tanınmaktadır. Antik kentte 1881-1883 yılları arasında yapılan ilk çalışmalardan sonra, kazılar 1980’den beri kesintisiz olarak sürmektedir. Assos’un M.Ö.6. yüzyıla tarihlenen Athena tapınağı ve M.Ö.4. yüzyıla tarihlenen surları dışında son yıllarda kazılarda ortaya çıkartılmış antik nekropolü de ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Nekropol kazılarından yoğun olarak arkeolojik buluntular gelmektedir. Assos teşhirimizde bu nekropol’den gelmiş ağızları küçük keselerle kapatılmış kremasyon kapları, çok değişik pozisyonlarla hareketlendirilmiş olan terracotta figürinler Çanakkale Arkeoloji Müzesi’nin en ilgi çekici eserleri arasındadır. Assos vitrinlerinde bu orijinal figürinlerin yanı sıra Attika ve Korinth seramikleri, Fenike camları da sergilenmektedir.

Gülpınar- Smintheion teşhirinde ise Ayvacık İlçesi, Gülpınar Köyü sınırları içerisinde bulunan Apollon Smintheion kutsal alanının çevresinde yapılan kazılardan çıkarılmış cam unguentariumlar ile Dardanos nekropol kazısında bulunan altın boncuk ve çiçek aplikler, terracotta figürinler ve kemik aletler sergilenmektedir. Roma Dönemi Aleksandria Troas Kenti’nin kehanet ve kül merkezi olan Apollon-Smintheion Tapınağı aynı zamanda kutsal bir taş yolla bu kente bağlanıyordu. Troas bölgesinin tek kült merkezi olan bu tapınakta bölgenin birçok antik kentinin ve insanının kaderi tespit edilmiştir. Kazılarda tapınağı ait kehanet buluntuları henüz bulunmamışsa da, çıkan küçük buluntuların çeşitliliği ve zenginliği tapınağın Troas bölgesinden birçok insan tarafından ziyaret edilmiş olduğunun kanıtlarıdır.
Vitrinlerde, Çanakkale civarından müzemize gelen çeşitli heykeltraşlık ve mimarî buluntularına, amphoralara da yer verilmektedir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu