Ultrason bebeğe zararlı mıdır?

Ultrason bebeğe zararlı mıdır?
ULTRASONOGRAFİ FETUS ÜZERİNE ZARARLI MI?

Dünyada ultrasonografinin gebelik döneminde ilk kullanımının üzerinden 35 yıldan fazla süre geçmiş durumdadır ve bu konuda binlerce çalışma yapılmıştır.
Röntgen ışınlarında (X ışınları) iyonize edici özellikler bulunmasına karşın ultrasonografi, kelime anlamından da anlaşılabileceği gibi “ses ötesi”, yani insan kulağının duyamayacağı seslerin dokuya gönderilip geri alınması prensibine göre çalışır.
Laboratuar ortamında “yüksek doz” ya da uzun süreli olarak uygulanan ultrasonografi canlı dokuda bölgesel kavitasyona (kavitasyon=”erimeye bağlı çukurlaşma”) ve dokuda ısı artışına neden olmaktadır. Ancak insana uygulanan “doz” ve sürelerde uygulanan ultrasonografi hayvan deneylerinde herhangi bir normaldışı duruma yol açmamıştır.
İnsanlar üzerindeki etkileri inceleyen çalışmalarda ise birkaçı dışında gebelikte uygulanan ultrasonografinin fetusa “zararlı” olduğu yönünde ya da doğmadan önce annelerine gebelik döneminde ultrason uygulanmış bireyler üzerinde olumsuz bir etki oluşabileceği yönünde herhangi bir bulguya rastlanmamıştır. Böylece bugünkü bilgilerimizle gebelikte gerekli durumlarda uygulanan ultrasonografinin fetus ve doğacak birey için “zararlı” olabileceği yönünde yeterli bilimsel bir kanıt olmadığını söyleyebiliriz.


Bazı durumlarda ultrasonla beraber uygulanan pulsed (“renkli”) doppler için de yoğun çalışmalar yapılmakta ve bu çalışmalar ikinci trimester doppler uygulamalarının fetus için “zararlı” olabileceği görüşünü doğrulamamaktadır. Yeni yeni uygulamaya girmiş birinci trimester doppler uygulamaları hakkında yorum yapmak için ise veriler yetersizdir.

Ultrasonografi uygulamaları bu konuda eğitim görmemiş kişilerce yapıldığında oluşabilecek muhtemel zararlar ultrasonun direkt etkisinden değil, yanlış yorumlar sonucu yanlış karar verilmesi ve uygun olmayan tıbbi yaklaşımda bulunulmasından kaynaklanır.

Ancak her tıbbi uygulamada geçerli kural ultrasonografi uygulamalarında da geçerlidir: tanıya ve tedaviye yönelik uygulamalar gerekli durumlarda yapılmalı ve kâr/zarar oranı, kâr lehine olduğunda uygulanmalıdır. Ultrasonografi yapılmasından anne adayı ve bebeğin elde edeceği “kâr” (erken tanı), elde etmesi muhtemel (büyük ihtimalle de olmayan) zarardan kesinlikle çok daha fazladır.
Gebelikte ultrasonografi kullanımının güvenli olduğuna ait yapılan bilimsel çalışmaları ve çeşitli ülkelerin ultrasonografi dernek ve kuruluşlarının (AIUM (Amerika Birleşik Devletleri), ASUM (Avustralya) ve RCOG (İngiltere)) konu hakkındaki görüşlerini http://www.ob-ultrasound.net/joewoo3x.html adresinde bulabilirsiniz.

Ultrasonografinin zararlı olduğunu gösteren çalışmalar
Tıp literatüründe her tıbbi görüşün karşıtında yeralan bir görüş hemen her zaman vardır. Bu, gebelikte ultrasonografinin fetus üzerindeki etkileri konusunda da geçerlidir ve gebelikte yapılan ultrasonografinin bebek üzerinde zararlı olabileceğini gösteren az sayıda çalışmanın sonuçları 5 ayrı kategoride toplanabilir:
Bu çalışmalara göre gebelikte ultrasonografi uygulaması uygulamaya maruz kalan bireylerde:

1-çocukluk çağı kanserlerinde artışa;
2-disleksi (okumayı öğrenmede gecikme) riskinde artışa;
3-solaklık oranında artışa;
4-ortalama konuşmaya başlama süresinde uzamaya;
5-ortalama doğum tartısında azalmaya neden olmaktadır.

(çoğu çalışmada gebelik döneminde kaç kez ultrason uygulandığı ve her bir ultrason seansının ne kadar sürdüğü dikkate alınmamıştır)
Bu 5 ana başlık hakkında ayrıntılar:
1-çocukluk çağı kanserlerinde artış…
Bu konuda yeni çalışmalar devam etmekle beraber, İngiltere’de 1970-1980 yılları arasında yapılan geniş çaplı bir çalışma böyle bir artışa işaret etmemektedir.
2-disleksi (okumayı öğrenmede gecikme) riskinde artış…
Bu konuda yapılan çok az sayıda bireyi kapsayan bir çalışma riskin hafifçe arttığına işaret ederken, daha büyük bir çalışma bunu doğrulamamıştır.
3-solaklık oranında artış…
Norveçte yapılan bir çalışmada toplumda %15 oranında bulunan solaklık (dikkat: solaklık normalin bir varyantı olarak kabul edilir, yani bir hastalık değildir), gebelik döneminde ultrasonografiye tabi tutulan bireylerde %19 oranında bulunmuş ve bu farklılık istatistiksel olarak anlamlı olarak değerlendirilmiş. Çok az sayıda bireyin incelendiği bu çalışmaya dayanarak kesin bir yorum yapmak doğru değildir ve bu konuda da çalışmalar yapılmaya devam etmektedir.
4-ortalama konuşmaya başlama süresinde uzama…
Bu görüşün ortaya atılmasına neden olan tek bir çalışmanın çok az sayıda kişiden oluşması, çalışmanın standardizasyonunun iyi yapılmamış olması ve “konuşma süresinin” net olarak belirtilmemiş olması nedeniyle bu çalışma çok güvenilir olarak değerlendirilmemektedir. Dahası çok daha fazla kişiyle ve daha iyi standardize edilerek yapılan yeni bir çalışma bu görüşü doğrulamamıştır.
5-ortalama doğum tartısında azalma…
Bu konuda yapılan toplam 11 büyük çalışmadan yanlızca üçünde bu sonuç bulunmuş ve burada da 25 gram ve 42 gram gibi ufak değerler tartı azalması olarak kabul edilmiş. Aynı çalışmalarda ortalama doğum tartısı az olan bebeklerin tümünün yaşamlarının birinci yılında normal kiloda oldukları belirlenmiş.
Sonuç: bu konuda yeni çalışmalar yapıldıkça, yeni teknolojiler geliştikçe, fetus ve bebek gelişimi konusunda bilgiler arttıkça zaman zaman ultrasonun zararlı olduğu yönünde çeşitli ve muhtemelen haksız uyarılar gelecektir. Ancak görüşüme göre gebelik döneminde tecrübeli kişilerce ve gereğinceuygulandığında gebelikte ultrasonografi uygulaması giderek gelişen bir teknolojiyle perinatoloji alanına olan katkılarını artarak sürdürecektir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu