Yaşam kalitesini artırmanın yolları nelerdir?
Yaşam, bedenin temel gereksiminlerinin karşılanması ve hastanın hayatını ve yaşantısını normal bir şekilde devam etmesidir. Buna normal yaşam kalitesi denir.
Diğer bir anlamı ise yüksek yaşam standartları diye tanımlanan (aslında öyle olmayan) temel gereksinimin üzerinde aşırı lüks ve maliyetli gereksinim tüketimi anlayışı ile bu kavram yozlaştırılmıştır.
Dünya Sağlık Örgütü, “hedefleri, beklentileri, standartları, ilgileri ile bağlantılı olarak, kişilerin yaşadıkları kültür ve değer yargılarının bütünü içinde durumlarını algılama biçimi” olarak tanımlar yaşam kalitesini (quality of life). Bir diğer ifadeyle; yaşam kalitesi, kişinin içinde yaşadığı sosyokültürel ortamda kendi sağlığını öznel olarak algılayışını tanımlamaktadır. Yani bu kavram tıp teknikleri, laboratuar işlemleriyle ölçülen bir nicelik değil, sübjektif olarak yaşatılan bir niteliktir ve aslında pahalı zevklerle doğrudan bir ilişkisi yoktur. Esas amaç kişilerin kendi fiziksel, psikolojik ve sosyal işlevlerinden ne ölçüde memnun olduklarının ve yaşamlarının bu yönleri ile ilgili özelliklerin varlığı veya yokluğunun ne ölçüde onları rahatsız ettiğinin saptanmasıdır. Bir örnek vermek gerekirse; merdiven inip çıkamamak bir fiziksel işlev kaybı değerlendirmesiyken, merdiven çıkamamanın kişinin yaşamının niteliği üzerine olan öznel (algılanan) etkisi yaşam kalitesi ile ilişkilidir. Merdiven çıkamayan birinin, mesela, çok acil bir hasta yakınını ziyaret edemeyişi ve bunun hastanın kaybedilmesiyle imkansız hale gelmesi onun yaşam kalitesi üzerinde ciddi tahribat yapabilirken; merdiven çıkamayan ve bunu dinlenmek için geçici bir fırsat olarak görüp kitap okuyarak çok zamandır yapmak istediği bir arzusunu gerçekleştirmeye çalışan biri için yaşam kalitesi üzerinde olumlu katkı bile sunabilir. Bir başka örnekle, kişinin kaç saat uyuduğu değil, uykusundan memnun olup olmadığıdır yaşam kalitesini belirleyen. (Fırat, 2005)
Yaşam kalitesini yakalamış insan huzurlu insandır. Huzur kişinin kendisi ve çevresiyle barışık olmasını, belli bir gücü ve başarıyı da içeren, mutluluktan öte bir duygudur.
Huzurlu insan iyi tasarımlanmış bir makine gibi güçlü ve yararlı bir şekilde aktiftir. Gücü ve yararlılığı, tıpkı makineninki gibi, dengeli ve düzenli hareketten, birçok faktörün belli bir hedef için uyumlu işbirliğinden doğar. Huzurlu insan nereye gitmek ve ne yapmak istediğini bilir. Benliğinin bütün parçaları uyum içinde çalıştığından önemli işler başarır. Sorunları çözer, büyük buluşlar gerçekleştirir, yeni güzellikler yaratır. Kendi yaşamını kontrol eder; yaşamın kendisini sürüklemesine izin vermez. (.)
Bütün bunlar yaşamda kaliteyi yakalamış bir kişinin iç dünyasından gelen özelliklerdir. İnsan iç ve dış dünyadan oluşan bir bütün olduğuna göre, kişinin huzurlu olması için dış etkenlerin de belli bir kaliteye ulaşması gerekir. Bunun için de yaşadığı ülkede bir takım asgari standartların bulunması şarttır. (
Yaşam kalitesinin pek çok bileşkeni vardır: sağlık ve eğitim hizmetlerinden yararlanma, yeterli beslenme ve korunma, sağlıklı bir çevre, hak, fırsat ve cinsiyet eşitliği, günlük yaşama katılma, saygınlık ve güvenlik. Bu bileşenlerin hepsi tek tek önemlidir; birinin bile eksikliği kişinin “ben kaliteli bir yaşam sürüyorum.” duygusunu zedeler.
Dahası, yaşam kalitesinin toplamı veya ortalaması alınamaz. Bu yüzden yaşam kalitesinin tanımlanması ve ölçümü zordur. İnsanların yaşam kalitesi diye adlandırdığı çoğu şey kültürel esaslıdır. Tek bir toplumun içinde bile yaşam kalitesinin ne olduğu alt kültürlere ve bireylere göre farklılık gösterir.
Önceki ifadede yani yaşam kalitesinin ölçülemeyeceğini söylese de, 2006 yılında World Competitiveness Yearbook araştırmada kültür, çevre kalitesi, yüksek yaşam standartları, güvenlik, konut ve alışveriş konuları baz alınarak yüksek yaşam kalitesine sahip ülkeler sıralanarak bunun ölçülebilir bir nicelik olduğu gösterilmiştir.
Diğer yapılan bir araştırmada ise; 2007 yılında Eurlife adı altında Avrupa’da yaşam koşulları ve yaşam kalitesi hakkında bir veri tabanı oluşturuldu. 25 Avrupa Birliği üyesi ülkesi ve 3 aday ülke olan Türkiye, Bulgaristan ve Romanya kapsamında geliştirilen çalışmada çeşitli konu başlıkları altında çeşitli parametreler baz alınarak yapıldı. Bu konular arasında; sağlık, çalışma, çevre, kazanç ihtiyacı, eğitim, aile, sosyal katılım, konut, ulaşım, güvenlik, rekreasyon/boş vakit, yaşam memnuniyeti.
KENTSEL YAŞAM KALİTESİ
Kentsel yasam kalitesi, mimarlar, kent plancıları ile kentleşme, çevre sorunları ve yerel yönetimler konusunda uzman kişilerce geliştirilmiş bir kavramdır. “Kentsel Yasam Kalitesi, dar anlamıyla, toplumsal, ekonomik ve mekânsal öğeler açısından kent tanımına giren yerlerde, kentsel alt yapı, iletişim, ulaşım, konut ve benzeri olanakların sunulma düzeyinin önceden belirlenen ölçülerin üstünde olması durumudur. Geniş anlamıyla, “kentsel yasam kalitesi” kavramı, toplumsal, kültürel, siyasal öğe ve süreçleri de içerir. Kentin sunduğu olanak ve fırsatlardan örgütler, katmanlar içinde yasayan bireylerin eşit, dengeli, gereksinimleri oranında yararlanması, eğitsel, sanatsal, ekinsel, siyasal etkinliklere, süreçlere etkin biçimde katılabilme olanaklarına sahip olabilmesi söz konusudur.” Kentsel yasam kalitesi, çağdaş kent ve çevre standartlarının bir kentte sağlanmasının yanında, kentli haklarının da herkese sağlanmış olması ile doğrudan ilgilidir. Bu bağlamda Torunoglu’na göre kentsel yasam kalitesi kavramını, Türkiye gibi kentsel sorunları kriz noktasına gelmiş bir ülkede değerlendirmek ve yorumlamak hiç de kolay değildir. Temel insan hak ve özgürlükleri ile birlikte, dayanımsa hakları arasında sayılan “çevre hakkı” kavramı ve sonrasında “kentli hakkı” anlayışı, çağdaş ve yaşanabilir çevre, planlı kentsel mekanlar, kentsel yasamın standartlarını artırmada birer girdi olarak ele alınabilir. Fakat sorun tek basına iyi tasarlanmış konutların yapılması, sağlıklı içme suyunun temini veya çöplerin düzenli toplanmasında yatmamaktadır. Bunların yanında, yanıt verilmesi gereken soru kentin işlevlerini nasıl yerine getirdiğidir. Kentte yasayan insanların toplumcu bir tarzda demokratik geleneklere sahip olmaları ile bağlantı kurulmalıdır. (Yavuzçehre vd., 2006)
Dünya nüfusu ve buna oranla kentli nüfusu sürekli artmaktadır. Ancak kentli nüfusunun %30’u gecekonduda yasarken, 1 milyar insanın da temiz su ve kanalizasyondan yoksun bulunmaktadır. Bu veriler ışığında kentsel yasam kalitesi kavramının önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Kentsel yasam kalitesi, kente yeni nüfus grupları çekmede bir anlamda kentin reklâmında, önemli bir yer tutar. Pek çok yerel yönetim, internet yoluyla kenti tanıtırken, öncelikle doğal güzelliklerinden ve insanlara sunduğu kentsel yasam kalitesinden bahsetmektedir. Yasam kalitesini yükseltecek yönde kararlar almak ve uygulamak yetkililer için çok önemlidir. Zira küreselleşme ve bölgeselleşme hareketleri uluslar arasındaki fiziksel ve ekonomik engelleri kaldırınca, çok uluslu şirketler, global ekonomik sistemin aktörleri olmuşlar, ülkeler yerine de kentler bu sistemin yapıtaşları haline gelmişlerdir. Sonuçta, bir kentler sistemi hiyerarşisi oluşmuştur. Çok uluslu şirketlerin yatırımlarını kendilerine çekmek isteyen kentler birtakım şartları da yerine getirmek durumundadırlar. Yüksek kaliteli altyapı, iletişim olanakları, ulaşım ve güvenlik hizmetleri, iyi yetişmiş insan kaynağı ve ekonomik gelişmeyi sağlayacak gerekli teknolojik birikim bunların en önemlilerindendir. Tüm bunlar da zamanla halkın yasam kalitesinde artış sağlayacaktır. Büyük bir ekonomik patlama gösteren Çin’in sahil şeridindeki kentler, buna iyi birer örnek teşkil etmektedir. (Yavuzçehre vd., 2006)
Kentsel yasam kalitesinin düşük olduğu yerlerde, bireylerde yer değiştirme eğilimi ortaya çıkmaktadır. Bu sonuç bölgeler arası dengesizlik ve göç sorununa neden olmaktadır. Kent ve bölge planlama faaliyetlerinde, ele alınması gereken kavramlardan, kentsel yasam kalitesi kavramı, yeni bir araç olarak görülmektedir. Kentsel yasam kalitesi, plancı, politikacı ve halk kitleleri arasında da bütünleştirici olabilecek bir kavramdır. Yasam kalitesi araştırmalarında elde edilecek sonuçlar üç grubu da etkileyecektir. Yasam kalitesinin yüksek olması kentsel alanda ekonomik canlılığın artmasına, yerleşimin ekonomik anlamda zenginliğine de katkıda bulunacaktır. (Yavuzçehre vd., 2006)
bu paragrafı okuyarak belli bir birikim elde edebilirsiniz