Afrika kıtasının iklimi

Afrika kıtasının iklimi
Yaklaşık olarak 22° ila 32° paralelleri arasında yer alan ve 1.001.449 km²’lik bir alan kaplayan geniş bir plato görünümündeki Mısır’ın, yaklaşık %5’i yaşamaya elverişli olup, geriye kalan kısmı çöl veya elverişsiz alanlardan oluşmaktadır. Kuzeyinde Akdeniz, doğusunda Kızıldeniz sahilleri uzanmaktadır. Batısında Libya, güneyinde ise Sudan topraklarının yer aldığı Mısır’ın, Sinâ yarımadası üzerinde de İsrail ile komşuluğu bulunmaktadır. Kızıldeniz’in çatal şeklindeki körfezlerinden biri olan Akabe Körfezi’nin batı yakasının Mısır’a, doğu yakasının ise Ürdün ve Suudi Arabistan’a ait olması, Mısır’ın bu iki ülke ile, sınır komşuluğu şeklinde olmasa da yakın bir bağ kurmasını sağlamıştır.
Mısır topografyasının hakim unsurunu oluşturan ve Afrika’nın güneyindeki dokuz ülkede kolları bulunan Nil Nehri, ülkeyi dört bölgeye ayırmaktadır. Bunlar, Nil Nehri havzası, Sinâ Yarımadası, Doğu (Arap) Çölü, Batı ve Güney çöl bölgeleridir. Libya sınırına kadar uzanan Batı çöller bölgesi aşırı kuraklığıyla dikkat çekerken, kireçtaşı ve kumtaşı oluşumlu Doğu Çölü ise güneydoğuda engebeli dağlarla kuşatılmış olup, vadilerle parçalanmış bir özellik göstermektedir. Keza bölgenin kuzeydoğusunda yer alan Sinâ yarımadası da benzer özellikler taşımaktadır.


Afrika’nın ve Mısır’ın can damarı olan Nil Nehri, başlangıcı Victoria Gölü olmak üzere 6390 km uzunluğundadır. Bu göle dökülen Kagera nehrinin kaynağı başlangıç kabul edilecek olursa, bu mesafe 6671 km’yi bulmaktadır. Bu durumda Nil Nehri, kolları hesaba katılmaksızın dünyanın en uzun nehri olmaktadır. Barelgazal ve Mavi Nil ile birleştikten sonra 250 m’lik şelalelerle Mısır topraklarına giren Nil, boydan boya Mısır’ı geçerek başkent Kahire’de kollara ayrılıp geniş bir delta oluşturarak Akdeniz’e ulaşmaktadır. Nil’in çevresi ve Akdeniz’e döküldüğü bölgede oluşturduğu delta, dünyanın en verimli topraklarına sahip olması nedeniyle, tarım bakımından büyük bir önem taşımaktadır. Her ne kadar söz konusu bölge, çoğunluğunu sarı çölün teşkil ettiği 1.001.449 km²’lik geniş Mısır toprakları içinde yalnızca 36.000 km²’lik bir yerleşim alanını kaplamakta ise de, nüfusun büyük kısmını buraya çekmeyi başarmıştır.
Mısır’ın yaklaşık 1000 km uzunluğundaki Akdeniz kıyıları, genel olarak dik ve girintisiz çıkıntısızdır. Nil Nehri’nin meydana getirdiği delta ağzı ise kısmen düzdür. 1800 km uzunluğundaki Kızıldeniz kıyılarının bazı yerleri alçak ve kumlu, bazı yerleriyse oldukça yüksektir. Kızıldeniz’de yer alan bol miktardaki mercan kayalıkları, bu deniz üzerinden yapılan ulaşımı olumsuz yönde etkilese de, 1896 yılında Süveyş Kanalı’nın açılmasıyla Akdeniz ve Kızıldeniz birleştirildiğinden ve Hindistan’a giden deniz yolu kısaldığından, Kızıldeniz deniz ulaşımı açısından cazibesini korumuştur.
Nil dışında yıl boyunca akan yüzey suları, Sinâ’nın güneyindeki dağlardan doğan az sayıda akarsuyla sınırlı olan Mısır’da, çöl iklimine bağlı olarak yaşanan yağmur sıkıntısı, tarih boyunca önemli bir problem olarak kendini göstermiş ve ülkede sularla ilgili birçok konunun, siyasal bir nitelik kazanmasına yol açmıştır. Mısır’ın akarsulardan mahrum çöl alanlarında su ihtiyacının giderilmesi için yeraltı su kaynaklarından da istifade edilmektedir.
Kuzey Afrika çöl iklimi kuşağı içinde yer alan Mısır’da iklimin belirleyici öğeleri; yıl boyunca görülen güneşli hava, gece-gündüz ve mevsimler arası sıcaklık farkları ve düşük yağış miktarıdır. Yıl içinde iki mevsimin görüldüğü Mısır’da, kışlar ılık ve yumuşak geçmekte olup, kış mevsimi kasımdan marta kadar sürmektedir. Oldukça sıcak geçen yazlar ise mayıstan eylüle kadar devam etmektedir. Akdeniz kıyı şeridinde, denizin yumuşatıcı etkisi nedeniyle iklim daha mutedildir. Çöl ikliminin belirleyici özelliklerinden birisi olan gece ve gündüz arasındaki ısı farkı, Mısır’da kendini bariz bir şekilde göstermektedir. Mesela çölde gölgedeki sıcaklık, gündüz 40°’yi geçerken, gece -18°’ye kadar düşmektedir. Diğer yandan Kahire’de sıcaklık ortalaması 37° iken, çölde bu rakam 43°’ye kadar çıkmaktadır. Yağışlar bakımından oldukça yetersiz durumda olduğunu belirttiğimiz ülkede, mevcut yağışlar genellikle kışın düşmekte olup, çölde hiç yağmura rastlanmamaktadır.

Mısır’da rüzgarlar, genellikle kuzeyden Akdeniz yönünden esmektedirler. Bunun dışında bölgede, mart ve nisan aylarında çöllerden gelip deltaya kadar uzanan ve güney-güneybatı, güneydoğu yönlerinde esen “hamsîn” ve “semum” denen toz ve kum tanecikleri ile yüklü kuru ve kavurucu sıcaklıkta fırtınalar yaşanmaktadır.
Mısır toprakları umumi olarak çöl görünümünde olmasına ve yetersiz miktarda yağış almasına rağmen, bitki örtüsü bakımından belli bir çeşitlilik gösterir. Doğu Çölü’nün yağış alan kesimlerinde ılgın, akasya, marh (ince dallı ve yapraksız bir ağaç), çeşitli dikenli çalılar, küçük etli bitkiler ve kokulu otlar yetişirken, Nil bölgesinde nilüfer, bambu, alfa ve muhtelif türde sazlara rastlanmaktadır. 19. yüzyılda bölgeye dışarıdan getirilen casuarina (demirağacı) ise, bölgenin önemli bir kereste kaynağıdır. Ancak söz konusu çeşitlilik, ülkenin büyük bölümünü kaplayan çölün, kayalık, çakıllı ve kumlu yüzeyinin çıplak görünümünü kapatmaya yetmez. Burada ancak develerin yiyebildiği sert ot ve dikenler biterken, Nil’in doğusundaki Arap çölünde bitkiler biraz daha irileşirler, çalılıklara ve seyrek de olsa bodur ağaçlara rastlanır. Nil vadisinde, deltada ve çöldeki vahalarda bol miktarda hurma ağacı yetişir. Bugün Mısır çöllerinde yaşayan yabani hayvanlar arasında çakal, sırtlan, çaylak, atmaca, akbaba ve çöl ceylanları bulunmaktadır.
Görüldüğü üzere, iklim ve bitki örtüsü bakımından oldukça elverişsiz bir durumda olan Mısır, asıl önemini, coğrafi mevkiinden almaktadır. Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlayan Süveyş Kanalı, bir yandan deniz taşımacılığında sağladığı imkanlarla birçok güçlü ülkenin ilgisini çekerken, diğer yandan da ülkeye önemli miktarda dövizin girmesini sağlamaktadır. Başkent Kahire, Arap ülkelerinin oluşturduğu ortak platform olan Arap Birliği’nin merkezi oluşu nedeniyle bölgeye önemli bir hareketlilik getirmektedir. Filistin ve İsrail ile komşuluğu nedeniyle Mısır, dünya politikasında önemli bir yer tutmakta ve sık sık gündeme gelmektedir. Mısır’a hayat vermekle kalmayıp bereketini yaklaşık 10 ülkeye daha taşıyan Nil Nehri ile Mısır, zaman zaman söz konusu ülkeler arasında “su sorunu” tartışmalarının gündeme gelmesine yol açmaktadır.
Ülkenin kuzey sınırını oluşturan Akdeniz sahilleri, dünyanın doğal akvaryumu olan Kızıldeniz ve sahilleri, eski Mısır medeniyetinden kalan mimari yapılar ve tapınaklarla antik mezarlar da gerek turistik gerekse politik olarak ülkeye belli bir stratejik önem kazandırmaktadır. Buna ilaveten, petrol bakımından zengin olmamakla beraber, mevcut şartlarda keşfedilen 62 trilyon m3 doğal gaz rezervi ve her geçen gün ortaya çıkan yeni doğal gaz rezervleri ile ülkenin bölgede önemli bir doğal gaz enerji merkezi haline gelme çabaları dikkat çekmektedir. Öyle ki Mısır, dünyada doğal gaz rezervleri bakımından zengin ülkeler sıralamasında 18. sıraya yükselmiştir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu