Almanyanın Ünlü Yerleri

Almanyanın Ünlü Yerleri
Heidelberg

Almanya’nın eski üniversitesinin bulunduğu şehirdir. Heidelberg Üniversitesi1386 yılında kurulmuştur. Şehri ikiye bölen Neckar nehri ve sarayı ile birlikte tablo güzelliğinde olan kent aynı zamanda Almanya’nın en romantik kenti (Wege der Romantik) diye de anılmaktadır. Bugün şehir nüfusunun çoğunluğunu öğrenciler oluşturmaktadır. Heidelberg, Mannheim’dan yaklaşık 20 dakika kadar bir uzaklıkta yer alır. Aynı zamanda kentin adıyla da anılan matbaa ve baskı makineleri ünlüdür.

SİEGESSAULE (BERLİN ZAFER ANITI)

Bellevue Sarayı’nın bir cadde doğusunda, Tiergarten’in tam ortasında Siegessaule bulunmaktadır. 19.

yüzyılın sonunda, Prusyalıların Danimarkalıları yendikleri savaşın anısına Heinrich Strack bu zafer anıtını inşa eder ve anıt, Königsplatz’a (günümüzde Platz der Republik) yerleştirilir. 1939’da anıtın yeri değiştirilir ve Siegessäule, şu anki konumu olan Grosser Stern’e taşınır. Anıtın tepesinde 8.3 m uzunluğunda, 35 ton ağırlığında, zafer tanrıçası Victoria’nın bronz heykeli bulunmaktadır. Anıtın dikkat çeken bir diğer özelliği ise; üzerindeki Alman mitolojisi ve tarihine dair çeşitli işlemelerdir.

Schloss Bellevue (Bellevue Sarayı)

Charlottenburg’dan doğuya, şehir merkezine doğru gelindiğinde Almanya Cumhurbaşkanı’nın konutu Schloss Bellevue’ye varılır. Bu üç kanatlı saray, 1786’da Büyük Friedrich’in kardeşi Prusya Prensi Ferdinand için özel bir konut olarak Spree Nehri’nin yanında inşa edilmiştir. Korint tarzda kolonlara sahip yapı, Almanya’nın ilk neoklasik yapısıdır. Bellevue Sarayı, Berlin’in tarihi yüzüne doğallığın da eklendiği bir noktadadır çünkü saray, 20 hektarlık bir park ile çevrilidir.

SCHLOSS CHARLOTTENBURG (CHARLOTTENBURG SARAYI)

Tiergarten’in batısına doğru ilerlendiğinde, Charlottenburg semtine varılır. Berlin’in en eski sarayı olan Schloss Charlottenburg, bu semtte yer almaktadır. Hohenzollern ailesinden kalma bu saray, 17. yüzyılın sonlarında inşa edilmiş; 18. yüzyılda yeni eklemelerle oldukça genişlemiştir.

Soylu Sophie Charlotte’un emriyle inşa edilen yapının orijinal adı Lietzenburg’dur. Sophie Charlotte öldükten sonra, onun onuruna, sarayın ismi değiştirilir ve Charlotte Kalesi anlamına gelecek şekilde Charlottenburg ismini alır. Saray, günümüze kadar birçok değişim geçirmiştir: İlk binanın etrafına kanatlar, kubbeli bir kule, 143 m uzunluğunda bir sera, bir köşk ve bir tiyatro eklenmiştir.

Sarayın arkasında keşfedilmeyi bekleyen barok tarzda muazzam bahçeler bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Queen Luise Anıtı, Belvedere (şu an bir porselen müzesi) ve Schinkel Köşkü de görebileceğiniz diğer yapılardandır. Ayrıca sarayın içerisindeki her biri ayrı sanat eserleri olan odalar ve salonlar ile Romantizm Galerisi, Berggruen Koleksiyonu ve Mısır Müzesi’ni gezebilirsiniz.

ZOOLOGİSCHER GARTEN (BERLİN HAYVANAT BAHÇESİ)

Almanya’nın en eski hayvanat bahçesi, Berlin şehrinin Tiergarten semtinde yer almaktadır. Aynı zamanda ülkenin en popüleri olan Zoologischer Garten, 1844 yılında açılmıştır ve 35 hektarlık bir alana yayılmıştır. Dünyanın en fazla sayıda canlı türüne sahip bu bahçesi, 1.400’den fazla türe ve 14.000’in üzerinde hayvana ev sahipliği yapar. Bu çeşitlilik, Berlin Hayvanat Bahçesi’ni dünya çapında bir üne kavuşturmuştur. Öyle ki, burayı, yılda ortalama 3.5 milyon kişi ziyaret etmektedir. Merkeze, 1913 yılında eklenen akvaryumda ise 9.000’den fazla canlı yaşamaktadır.

Ku’damm’ın kuzeyinde, şehrin göbeğinde yer alan bu köşeye iki farklı kapıdan ulaşılabilir: Fil ve Aslan Kapıları. Bu kapılardan içeriye adım attığınızda ise hayvanların canlı dünyası sizi karşılayacaktır. Tüm dünyanın tanıdığı kutup ayısı Knut ve panda Bao Bao, bahçenin gözbebekleridir. Buraya kadar gelmişken, bu ikisini görmeden Zoologischer Garten’den ayrılmayınız.

EUROPA-CENTER

Yıkık Kilise’nin iki sokak batısında yer alan dev bina Europa-Center ,1960’lı yıllarda Batı Berlin’in en gözde mekânlarından biriydi. Popülaritesini hâlâ koruyan bu merkez, günümüzde içerisinde sinema, otel, alışveriş merkezi ve ofisler bulundurmaktadır. Bu çok katlı binanın tepesindeki Mercedes logosu ise hayranlık uyandırmaktadır. 10 m çapında ve 15 ton ağırlığındaki logo, dakikada iki kez döner; geceleri ise kullanılan 68 floresan tüp sayesinde ışıl ışıl parlar. Bununla birlikte binanın önündeki Dünya Çeşmesi’ni, içindeki avluda yer alan Lotus Çeşmesi’ni de görebilir ve 20. kattaki Berlin Pencereleri’nden şehri izleyebilirsiniz.

KAİSER-WİLHELM-GEDACHTNİSKİRCHE (Yıkık Kilise)

Kaiser-Wilhelm-Gedächtniskirche Berlin’in Charlottenburg-Wilmersdorf ilçesinin Charlottenburg semtinde bulunan protestan kilisesidir. Kilise bugün Batı Berlin’in bir simgesi olarak görülüyor. Gedächtniskirche 1 Eylül 1895 senesinde büyük bir seremoni ile halka açıldı. Kilise Almanya imparatoru I. Wilhelm adına bir anıt olarak yapıldı. Kasım ayının 1943 senesinde Kilise bir bombardıman sırasında büyük hasar gördü ve bu hali ile bugünde duruyor. Kilise’nin bulunduğu yer Breitscheidplatz.

KURFÜRSTENDAMM

Brandenburg Kapısı’ndan batıya doğru ilerlediğinizde önce Tiergarten Parkı’nı geçecek, ardından Kurfürstendamm semtine varacaksınız. Berlinliler bu semte kısaca Ku’damm demektedirler. Aynı ismi taşıyan semtin ana caddesi ise Berlin’in Champs-Élysées’sidir. Lüks mağazalar, oteller ve restoranlar çınar ağaçlarıyla bezenmiş cadde boyunca sıralanmaktadır.

JUDİSCHES MUSEUM (Yahudi Müzesi)

Checkpoint Charlie’nin birkaç metre yakınındaki Yahudi Müzesi, 2001 yılında açılmıştır ve Yahudilerin Almanya’daki iki bin yıllık geçmişine ait çeşitli bilgi ve belgelere sahiptir. Tarihsel ve kültürel anlamının yanı sıra, müzenin mimari açıdan da dikkate değer bir ünü vardır. Mimar Daniel Libeskind’in tasarladığı binaya kuş bakışı bakıldığında, binanın zikzak bir şekle sahip olduğu görülür. Müzeye giriş ise yer altı kapılarından yapılmaktadır. Jüdisches Museum, hem mimari özellikleri hem de Yahudi kültürü hakkında sunduklarıyla görülmeye değer.

CHECKPOİNT CHARLİE

Şehirde Soğuk Savaş yıllarından geriye kalan en önemli hatıra, bir zamanlar Doğu Berlin ile Batı Berlin arasındaki ana geçiş noktası olan Checkpoint Charlie’dir. İki bölge arasındaki geçişlerin engellenmesi için bir zamanlar bu noktada, Amerikan ve Sovyet askerleri nöbetler tutar, duvarın yakınından kuş uçurtmazlardı. Buradaki ünlü levhada ise dört dilde şunlar yazmaktaydı: Amerikan bölgesini terkediyorsunuz.

Şu an tam bu noktaya bir müze kurulmuştur: Museum Haus am Checkpoint Charlie. Burada, Doğu’dan Batı’ya kaçmaya çalışanların ilginç öykülerini okuyabilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu