Bingöl Şiir

Bingöl Şiirleri
BİNGÖL’DE OLMALI ŞİMDİ

Şeytan dağlarını mesken tutmalı

Ya da Şerafeddin dağlarında çoban olmalı köyümün sürüsüne

Kavala üflemeli türkü tadında

Stresten uzak sade bir hayat

Ekmek elde su gölde yaşamalı

Yüzlerce kez yüz sürmeli toprağına

Şimdi Adaklı / ya da köylerinde olmalı

Doruğuna çıkmalı Akça kara dağının

Darahênê’nin alnındaki onuru okumalı

Oradan seyretmeli Murat nehrini

Buğday / soğan ekmeli ovasına

Cücüğüyle beslenmeli soğanın

Mandıralarda süt ürünleri üretmeli

Başkent’inde yaşamalı bir eyaletin

Şimdi Genç / ya da köylerinde olmalı

Arıcılık yapmalı papatya çiçekleri arasında

Güneşin doğuşunu seyretmeli Kale tepe’de

Bu doğa harikasındaki hazzı tatmalı

Çadır kurmalı doyulmaz yaylalarında

Deliksiz rüya gibi bir yaşam sürmeli

Şimdi Karlıova / ya da köylerinde olmalı

Sarp ve yüksek bir kayaya tırmanmalı

Kiğı kalesine ulaşmalı zoru başarıp

Nostaljik bir hayat sürmeli eski merkezde

Asaletli tarihini araştırmalı ilçenin

Ve bir hayata demir atmalı oralarda

Şimdi Kiğı / ya da köylerinde olmalı

Kurulmalı heybetli bir dağın yamacına

Keke’yi dinlemeli Servet Kocakaya’dan

Bir hayat adamalı Yüzen ada’nın güzelliğine

Bir çocuğu sever gibi sevmeli oraları

Kana kana yaşamalı her halini coşkuyla

Belki de turizm cenneti olabilecek bir yer

Şimdi Solhan / ya da köylerinde olmalı

Görkemli dağların arasında yer edinmeli

Gölgesinde saklanmalı meşe ağaçlarının

Kışı kış gibi ve serin karşılamalı yazı

Özlüce barajına akmalı Peri suyuna kapılıp

Hayvancılıkla sağlamalı ailenin azığını

Şimdi Yayladere / ya da köylerinde olmalı

Erzurum / Erzincan / Tunceli illerinin havasını

Aynı anda solumalı / Çat / Pülümür / Tercan ilçesiyle

Sert bir arazide arkadaş edinmeli kayalıkları

Omzuna yaslanmalı Çavuşlu ve Koşan dağlarının

Bir ülkenin yolu bulunmayan yegâne ilçesi

Şimdi Yedisu / ya da köylerinde olmalı

Seyretmeli folklor oyunlarını

Kurbanlık kuzu olmalı Kartal oyununda

Arkadaşlık etmeli şehrin delileriyle

Dörtyol’da her hangi bir çay bahçesinde

Tahta bir iskemlede kıtlama çay içmeli

Yaşlı bir amcanın tabakasından cıgara sarmalı

En derinlerine dağıtmalı dumanı ciğerlerimin

Tandırda pişen sıcak ekmekten yemeli

Afatlar da vurulmalı vahşi bir güzele

Olmalı şimdi ab-ı hayat başında

Yüz sürmeli toprağına şimdi Bingöl’de olmalı

Abdulsemet Telimen

Bingöl Çobanları

Daha deniz görmemiş bir çoban çocuğuyum.
Bu dağların en eski âşinasıdır soyum,
Bekçileri gibiyiz ebenced buraların.
Bu tenha derelerin, bu vahşi kayaların
Görmediği gün yoktur sürü peşinde bizi,
Her gün aynı pınardan doldurur destimizi
Kırlara açılırız çıngıraklarımızla…

Okuma yok, yazma yok, bilmeyiz eski, yeni;
Kuzular bize söyler yılların geçtiğini.
Arzu, başlarımızdan yıldızlar gibi yüksek;
Önümüzde bir sürü, yanımızda bir köpek,
Dolaştırıp dururuz aynı daüssılayı;
Her adım uyandırır ayrı bir hatırayı:

Anam bir yaz gecesi doğurmuş beni burda,
Bu çamlıkta söylemiş son sözlerini babam;
Şu karşıki bayırda verdim kuzuyu kurda,
“Suna”mın başka köye gelin gittiği akşam.

Gün biter, sürü yatar ve sararan bir ayla,
Çoban hicranlarını basar bağrına yayla.
-Kuru bir yaprak gibi kalbini eline al,
Diye hıçkırır kaval:
Bir çoban parçasısın olmasan bile koyun,
Daima eğeceksin, başkalarına boyun;
Hülyana karışmasın ne şehir, ne de çarşı,
Yamaçlarda her akşam batan güneşe karşı
Uçan kuşları düşün, geçen kervanları an!
Mademki kara bahtın adını koydu: Çoban!

Nasıl yaşadığından, ne içip yediğinden,
Çıngırak seslerinin dağlara dediğinden
Anlattı uzun uzun.
Şehrin uğultusundan usanmış ruhumuzun
Nadir duyabildiği taze bir heyecanla…
Karıştım o gün bugün bu zavallı çobanla
Bingöl yaylarının mavi dumanlarına,
Gönlümü yayla yaptım Bingöl çobanlarına!

Kemalettin Kamu

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu