Deprem Kader mi?

Deprem Kader mi?
Tarık Suresinde yer alan göğü delen yıldız diye tanımlanan Sümerler’in Marduk dediği, gök cismine dikkatinizi çekmek istiyorum.

Çoğu kişinin bilmediği bu gezegen, bilim adamlarının tahmin ve hesaplamalarına göre 2012 Aralık ayında dünyamıza çok yaklaşacak ve çekim gücü etkisi ile dünyanın altını üstüne getirecek . Neler olabileceği ile ilgili felaket senaryolarını youtube.com’dan planetx veya planet x anahtar kelimelerini yazdığınızda çıkan videolardan görebilirsiniz.

3661 yılda bir kez dünyamızın yanından geçen bir gezegenden bahsediliyor. İnternette resimleri de var. Nasa’nın Güney Kutbu’na kurmuş olduğu teleskopla bu gezegenin izlendiğini internette okumuştum. Bu söylenenler yanlış olabilir mi diye düşündüğünüzde araştırmanızı öneririm.

Mesela Mayalar’ın takviminin 3661 yılda bir yeniden başladığını öğrenebilirsiniz. Ya da arkeologların uygarlıkların yerin altında kalma nedenlerini nasıl belirlediklerini öğrenebilirsiniz. 12 milyon yıl önceki bugün Çin’de yer alan Ön Türkler’in yapmış olduğu 300m yüksekliğindeki piramitleri ya da 7 milyon yıl önceden mağra duvarına yazılmış olan bugün ülkemizde kilim deseni olarak kullanılan ama aslında milyonlarca yıl önceki atalarımızın soyut sembollerin ifadesi için kullandıkları yazıların da olduğunu araştırabilirsiniz. (Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden bir öğretim görevlisinin youtube.com daki Anadolu mitleri konulu röportajında görmüştüm. ) Amozonlar’ın Efes şehrini kurduktan sonra nereye kaybolduklarını, Etiler’in, Sümerler’in, Urartular’ın, Lidyalılar’ın, İspartalılar’ın nasıl kaybolduklarını ya da piramitlerin gizemlerini öğrendiğinizde eski Mısır uygarlığının bizden ne kadar üstün nasıl bir uygarlık olduğunu da öğrenebilirsiniz. Tahmin ettiğim kadarıyla, Dünya 3661 yılda büyük ölçüde yok olup, daha sonra yeniden kalan insanlarla yeniden şekilleniyor, uygarlıklar sil baştan başlıyor. Belki de nükleer savaşlar veya Marduk nedeniyle radyasyonun etkisi ile deforme olmuş insanlar yaşamlarına, uygarlıklarına tekrar mağra devrinden başlıyorlardı.

Kıbrıs ile Suriye arasında, Karadeniz’in Anadolu kıyılarında arkeologların batık şehirleri bulduklarını hatta Atlantis olduğunu duymuşsunuzdur. AD kavminin insanlarının çok büyük olduklarını, 4m boyunda olduğunu, 1000 sene yaşadıklarını hatta Tarsus’taki taşın üzerinde bununla ilgili bir babanın genç yaşta , 500 yaşında ölen oğlu için taşa yazdıklarını, sırtında taşımış olduğu taşı yolun ortasında bıraktığını duymuşsunuzdur.(Taş iş makinaları ile bile kaldırılamayacak kadar büyükmüş) Peki bu insanlara ne oldu? Nasıl birden bire yok oldular?

Bu bahsettiğim Planet X diye adlandırılan gezegen geldiğinde, çok büyük dalgalar nedeniyle karaların sular altında kalacağı, 1000-3000m yüksekliğinde dalgalar olacağı tahmin ediliyor. Belki bu yükseklik Akdeniz kıyısındaki ülkeler için daha az olabilir ama, yine de o günlerde deniz kıyısında olmamakta fayda var diye düşünüyorum. Olması muhtemel çok büyük depremler nedeniyle belki de yüksek ve zemininde metal , kaya bulunan yerlere gidilmesi faydalı olabilir diye düşünüyorum. Radyasyon olursa ne yapılabilir onu bilmiyorum.

Bildiğim kadarıyla Norveç 2.000.000 kişinin yaşayabileceği büyük bir yeraltı şehri inşa ediyormuş. Diğer ülkeler de hazırlıklara başlamışlar.

Acaba Türkiye olarak ne yapabiliriz, nasıl tekrar toparlanabiliriz onun hesabını yapmalıyız. diye düşünüyorum. Nükleer sızıntıya karşı, ya da radyasyona karşı zemini sağlam yerlerde büyük sığınaklar oluşturmak lazım diye düşünüyorum. Ancak bu sığınaklarda radyasyona karşı önlem alınmış havalandırma ve su arıtma sistemleri olmalı diye düşünüyorum. belki de büyük mağraların içine su kuyuları açmak da faydalı olabilir. Radyasyon her halde yıllar sürebilir diye tahmin ediyorum. Nevşehir’deki pürüzsüz duvarlı (belkide üstün teknoloji ile açılmıştı) derin kuyular, mağralar, yeraltı şehirleri bu nedenle mi açılmıştı? Aslında metro açılması için kullanılan köstebekler ile Nevşehir’de ilave yer altı şehirleri neden kurulmasın?

Genellikle devlet büyüklerinde aman halk panik olmasın diye bir eğilim vardır. Bir yerde bu doğru olabilir ama, öte yandan önlemlerin de alınması lazım. Örneğin Norveç’te bilim adamları ve neslin devam etmesi için gerekli kişiler şimdiden belirlenmiş. Muhtemelen diğer gelişmiş ülkelerde de bir takım önlemler alınıyordur.

Bizde böyle bir çalışma olup olmadığını bilmiyorum. Ancak önümüzde o kadar çok uzun bir süre yok. Neler yapmalıyız diye düşündüğümde aklıma herkesin düşünebileceği bazı önlemler geliyor.

1) Halka bu olay duyurulmalı. Ya da bilim adamlarının görüşleri doğrultusunda davranılmalı.(Zaten televizyonlarda yavaş yavaş bu konu konuşulmaya başlandı.) Dünyadaki devlet adamları genellikle, kısıtlı sığınak olacağı için, halktan bu felaketin saklanması yönünde eğilim göstermektedir. Ama 2009’dan sonra küçük teleskoplar ile bu gezegen görülebilecek.

2) Önlemler için bilim adamlarından görüş alınmalı.

3) Nüfusun çok azı için sığınak yapılabileceğinden, bu sığınağa girmesi gereken kişiler tespit edilmeli.(Üniversite ve SBS sınavlarında üst dilimde bulunan seçkin üstün zeki öğrenciler, bilim adamları, ziraat fakültesinden öğretim görevlileri, doktorlar, mimarlar, mühendisler, öğretmenler, üstün zeki olduğu tespit edilen küçük çocuklar )

4) Herşeyin yeniden başlayacağı düşünülerek tarım araçları, traktörler, iş makinaları, mazotla çalışan kamyonlar, nakliye araçları gerekli araç gereçler, rüzgar ve güneş enerjisinden elektrik üretmek için gerekli cihazlar, 4 sene sonrasında kullanılması muhtemel hidrojen pili ve benzeri enerji kaynakları, kanola bitkisinden mazot elde etmek için gerekli aparatlar, tohumlar, mazot üretmek için kanola tohumları, ağaç ve diğer bitkilerin tohumları, büyük ve küçük baş hayvanlar, gelecekte bilimsel gelişimin hızlanması için pratikte yararlı olabilecek kitaplar da bu sığınaklara konulmalı diye düşünüyorum.

5) Şimdiden hiç zaman kaybetmeden devlet eliyle radyoaktif sızıntılara ve çok büyük depremlere dayanabilecek sığınaklar yapılmalı diye düşünüyorum.

Eğer kadere inanıyorsanız, kaderinizde ne var ise onun olacağını bilmeniz lazım. Siz ne kadar önlem alırsanız alın ölüm zamanınızı değiştiremezsiniz. Belki de bu yazı, başkalarının kurtulmasına vesile olur . Zaman hızla yaklaşırken yetkilileri uyaralım ve birşeyler yapalım, en azından kurtarabildiklerimizi kurtaralım diyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu