Dini bayramlarımız ne zamanlar olur?

Dini bayramlarımız ne zamanlar olur?
bilindiği gibi her yıl aynı günlerde kutlanızlmaz bayramlarımız. çünkü kullandığımız takvim ve zaman birimi miladi takvimdir.. ama onun haricinde bayram zamanlarında neyin baz alındığı aşağıdaki anlatılan gibidir


DINI BYARAMLARIMIZ HAKKINDA BIGILER:
Dinî, millî veya ictimaî özel bir kudsiyeti ve ehemmiyeti oldugu için ümmetçe ve milletçe kutlanan gün veya günlere bayram denir. Bayram, bir kisim imtiyazlari ve hususiyetleri sebebiyle bir günün diger günlerde olmayan, o güne has bazi umumî merasimlerle kutlanmasi olarak da tarif edilebilir. Bugünlerin kendine mahsus bir manasi ve tes’îd biçimi vardir. Özünde ise büyük bir nes’e, sürur ve mutluluk bulunur. “Bayram, Islâmî duygu ve düsüncenin sizip kâsesinden disariya çiktigi ve köpürüp her yani sardigi bir bulusma günüdür.”1

Bayram kelimesinin asli oldugu ileri sürülen farsça bazrâm veya bezrem kelimesi, sevinç ve eglence günü manasina gelmektedir ki, çiçekler ve isiklarla bezenen yere “bazrâm gir, yani gönül açan yer” denilir.4 Arapça’si iyd, çogulu a’yâddir. Bayram tebrigine ta’yîd, bayramlasmaya da muayede denilir. Bugünlere iyd denilmesi, bunlarin bir huzur ve meserret zamani olup avdetleriyle tefe’ül edilmesinden veya bunlarda Allah Teala’nin birçok avâid-i ihsani (ihsan gelirleri) tecelli eylediginden dolayidir.2 Iyd/bayram kelimesi, Kur’an-i Kerim’de tek bir âyette geçmektedir: [Maide 5/114]. Bayramlar, Allah’in büyük bir ikrami nev’inden “hukuk-u ibâd / kullarin hakki”3 olarak da yorumlanmistir.

Islamiyette bizzat Hz. Peygamber’in (sallallahü aleyhi ve sellem) Allah’in emri dogrultusunda kavlî ve fiilî olarak tesrî’ buyurmus olduklari dinî bayramlar, haftalik cuma bayrami, senelik de (arafe’yle beraber) kurban ve ramazan bayramlaridir. “Cenâb-i Hak, cuma gününü (bayram olarak) bize ihsan etmistir.”5 Bu hadis-i serifte cuma günün müslümanlarin (haftalik) bayram günü oldugu açikça ifade edilmistir.

“Arafe günü, nahr günü (kurbanin birinci günü) ve tesrîk günleri (kurbanin 2, 3 ve 4. günleri) biz müslümanlarin bayramidir.”6 beyaniyla kurban bayraminin tesrî’ kilinisini bildiren bu hadiste arafe gününün de –her ne kadar kurban bayraminin bir mukaddimesi seklinde mütalaa edilmesi ma’ruf ve meshur olsa da- bayram oldugu belirtilmistir. Dolayisi ile karsimiza dört bayram çikmaktadir; ancak arafeyi bir baska hadisin ifadeleri isiginda “bütün senede affedilenlerden daha çok mü’minin cehennemden azad oldugu gün”7 olmasi hasebiyle “mü’minlerin cehennemden kurtulus bayrami” seklinde algilayip, müstakillen olmasa bile en azindan kurban bayramina dahil bir bayram günü olarak degerlendirmek isabetli olacaktir.

Dinî bayramlar, hicrî birinci yilda mesru kilinmistir. Rasulullah (sas) hicretle Medine’ye geldiginde Medinelilerin iki bayram günü vardi. O günlerde oynayip eglenirlerdi. “Bu iki gün(ün mana ve mahiyeti) nedir?” diye sordu. “Biz cahiliye devrinde bu günlerde eglenirdik!” dediler. Aleyhisselatü vesselam: “Allah Teala, kutlamakta oldugunuz bu iki gününüze karsilik, size onlardan daha hayirli diger iki gün lutfetti: yevm-i edhâ (kurban bayrami) ve yevm-i fitr (ramazan bayrami).”8

Medinelilerin daha önce kutlamakta olduklari günlerin, nevruz ve mihrican bayramlari oldugu söylenir. Bu günlerin degistirilmesinin sebebi sudur: Bayram olarak kutlanilan bütün günler incelendiginde, onlarin mutlaka dinî bir nisaneyi takdis etmek, yahut mezhep imamlarina uygunluk arzetmek, ya da daha baska dinî mahiyet içeren bir sebebe dayandigi görülür. Rasûl-i Ekrem onlari, eski adetleriyle basbasa birakmis olsaydi, cahiliye dönemi din anlayisi takdis edilmis olacagindan, atalarinin yollari tervic edilmis olabilirdi. Bu endiseyle onlara, hanif Islâm dinine ait nisanelerin yüceltildigi iki günü bayram kildi ve kutlamalara, Allah’i anmak ve bazi taatleri islemek görevi de ekledi ki, bayram günlerinde müslümanlarin bir araya gelmeleri sadece eglenceye yönelik olmasin, Allahin dinini yüceltme amacindan geri kalmasin.9

Islam dini, her müessesesinde kendi istiklaliyet ve orijinalitesi kurdugu gibi, bu konuda da iki cahiliye adetini kaldirmis, yerlerine ilâhî kaynakli iki bayram tesrî’ etmistir. Böylece mü’minlerin bayrami da Islâmca olmustur. Müslümanlarin haftalik bayrami olan cuma gününün kilinmasi farz olan hususî ibadeti cuma namazi bulundugu gibi senelik bayramlari ramazan ve kurban bayramlarinin da kilinmasi vacip olan hususî bayram namazlari vardir. Mü’minlerin bayrami ibadetle baslar; zira hakikî sürur Allah’a ibadettedir. Bayramlar getirilen tekbirlerle sonsuzluga açilir; amel-i salihin artirilmasi ile ahiret hesabina büyük degerler kazanir. Kur’ân-i Kerim’inde “Onlara söyle ki, ancak Allah’in lutfuyla ve rahmetiyle ferahlansinlar!” [Yunus 10/58] buyurmak sûretiyle Cenab-i Hak, mü’minlere ihsan-i ilahî ile ferahlanmalarini emretmektedir. Cuma, ramazan, arafe ve kurban bayramlari da o Ilahî lütuflarin baslicalarindandir.

Bayram kavrami, tarihî süreç içerisinde istilahî anlamindan artik olarak, lügavî manasindan istinbatla daha genel bir anlam çerçevesine de oturtulmustur. Buna göre büyük mutluluk kaynagi olan hadiseler ve bu hadiselerin vuku zamanlari da bayram olarak tavsif etmistir. Hatta degil sadece insan ve cinlerin, belki gök ehlinin ve meleklerin bile kendilerine mahsus bir nevi bayramlarindan bahsedilmistir. Örnegin Cemâlullah’i seyr ü temasa etmeleri zamani meleklerin en büyük bayramidir. Yine Peygamber Efendimiz’e ilk defa ilâhî vahiy geldigi esnada, “Yildizlar dökülüp saçildigi zaman” [Infitar 82/2] âyetinde ifade edilen manzaralarin bir nümunesini gösterir tarzda yildizlarin dökülmesi, Zât-i Ahmediye’nin cin ve inse peygamberlikle tesrif etmesini bir bayram olarak algilayan semavat ehlinin yapmis olduklari sevinç nisanesi bir kutlamadir, bir senliktir.10 Nitekim Kutlu Dogum’un bütün varlik âleminin bir bayrami oldugu su ifadelerde de dile getirilmistir: “Bir bayram vardir ki, o, bütün insanlik, hatta bütün bir varlik âleminin bayrami sayilir; o da Allah Resûlü’nün dünyaya tesrif buyurarak tenezzülen aramiza girip bizi sereflendirdigi gündür.. Velâdet-i Ahmediye’dir. Evet, O Nûr sayesinde bütün cahiliye karanliklari yirtilmis ve âlem nûra gark olmustur. Bu da Cenâb-i Hakk’in cin ve ins’e en büyük bir lütfu ve büyük bir ihsanidir.”11

Kur’an-i Kerim’in ahir zamanda yeniden insanligin hidâyet ve saadetine vesile olmasi da, “bütün kit’alara samil bir hâkimiyet-i Islâmiyenin nurlu ve büyük bir bayrami”12 seklinde yorumlanmis ve Islam âleminin istikbaldeki büyük bayrami olarak nitelendirilmistir.13 Hassaten Osmanli Devlet-i Aliyesinin gurubundan sonra Islâm dininin insanlik çapinda dirilisi istikametinde gerçeklesen her müsbet adimi, Bediüzzaman gibi ilim ve aksiyon imamlari, hep Islam’in ahir zamandaki büyük bayraminin bir mukaddimesi olarak görmüs ve öyle yorumlamislardir.14 Hassaten son yüzyilda mü’minler, bayramlari Islam âleminin mazide oldugu gibi dini, milli, siyasi, iktisadi, kültürel.. alanlarda hakimiyeti elde etmesiyle idrak edecegi büyük bayrama vesilelikleri nokta-i nazarindan degerlendirmekte.. ve –hakli olarak- bu meyanda bir takim dileklerde ve yorumlarda bulunmaktadirlar.15

Edebî ve tefekkürî açidan pek çok bayram tavsif ve tasvirleri yapila gelmistir. Örnegin: Bahar agaçlarin bayrami,16 yeryüzü ve kainat da zîruh her mahluk için bayram yeri olarak degerlendirilmistir.17 Tasavufta da kendine has bir bayram kavrami gelismistir. Örnegin: “Böyle (sekine ve tuma’nîneye mazhar) bir ruh için dünya, affa giden yolda hazirlanmis bir Arafat; ondaki zaman, büyük bayram için bir arefe; ukbâ ise bayramlar bayramidir.”18 cümlesi, bayrami tasavvufî bir yoruma oturtmaktadir. Kaderini milletine adamis nice vatan asiklari da “Gün doga ülkemize / “Bayram o bayram olur.”19 diyerek bayram kutlamalarini ülkesinin sahlanisina tehir eder ve “Her gecenin bir gündüzü, her gündüzün de bir gecesi vardir. Allah’in günleri insanlar arasinda dairevî olarak dönüp-duruyor. Bugün birilerine bayram, yarin da baskalarina. Bakalim mesime-i seb’den neler dogacak!..”20 dualariyla kanatlanirlar.

“Bayram bir nes’e ve sürur günüdür. Bilhassa manâsini bilenler için. Insanlar sevinçli ve huzurlu görünürler bayramlarda. Yaratici’nin affina mazhar olduklari, cürm ü hatalardan kurtulduklari, geçmisi ve gelecegi bir kere daha iç içe yasadiklari için… Her bayram, milletin gönlünde bir huzur, vatanin simasinda bir sürur olarak belirir ve bir sürü hâtiralari tedâî ettirmekle de kemâle erer.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu