Epik şiir şairleri

Epik şiir şairleri
Epik Şiir;Konusunu savaş, kahramanlık, yiğitlik ve yurt sevgisinden ya da tarihsel olaylardan alan, okuyanda; coşku, yiğitlik duygusu, savaşma arzusu uyandıran, coşkulu bir anlatımla işlenmiş, destansı özellikler gösteren uzun şiirlere “epik şiir” denir. Epik şiire destanî şiir, hamasî şiir ve kahramanlık şiir terimleri de kullanılır.

Edebiyatımız epik şiir yönünden hayli zengindir. Divan edebiyatında kasideler, halk edebiyatında koçaklama, destan, varsağı türleri epik özellik taşırlar.

Epik şairler hemen daima efsaneyi tarihin bir dalı olarak kabul etmişlerdir. Genellikle zaman ve mekânda uzaklık epik şiirin bariz bir alâmeti olur. Bu uzaklık epik eserin malzemesinin serbest bir şekilde işlenmesini mümkün kılar.

Roland şarkısında basit bir mübareze, eserin mâna dolu merkezi haline gelir. Epikle ilgili nazariyede tabiatüstü varlıkların müdahelesine büyük yer verilir. Bunun sebebi Homeros ve Vergilius’in eserlerinde ilâhların büyük yer işgal etmesidir. Tabiatüstü varlıklar adeta destanın vazgeçilemez öğeleri telakki edildiği için Camoens bile XV. yüzyıla ait olan epik eserinde klasik ilâhlara büyük yer verir.

Epik azametin zirvesine yükseldiği Kaybolmuş cennet’te Âdem ile Havva hariç bütün karakterler tabiatüstü varlıklardır. Malzemeyi işleyişte şairin hürriyeti sınırlıdır, zira dinleyicisi hikâyeyi bilmektedir ve esasa ait değişikliklere karşı koyacaktır. Epik, geleneklik hikâyeciliğin gelişmiş şeklidir; gelişmesi boyunca, kahramanlar ve işleri, insanlar arasındaki şöhretlerini yüceltme gayesiyle seçilmiştir. İcat, gerilimin kaydırılması, süsleme, teferruattaki değişmelerle sınırlandırılmıştır. Şairin gücü, yeni bir hikâye meydana getirmeğe değil, meşhur bir hikâyeden bir epik çıkarmağa hasredilmiştir.

Epik şekil ayrıca son derece gelenekliktir; basmakalıp özellikleri bol bol kullanır. Epik adı bazan yukarda anlatılan şiirlere de verilmiştir. Dante’nin. îlâhî komedi’sine epik denmiştir. Bu şiirin kahramanı yoktur. Aslî karakteri birinci şahıs olarak konuşan şairin kendisidir. Ayrıca hikâyeyi teşkil eden şairin seyahati, öldükten sonra gideceğimiz dünyanın anlatılmasıdır. Seyahatin epik münasebetleri vardır. Kahramanın cehenneme inişine dair olan epik oyuna dayanır ki Dante bunu kendine aktarmış ve Araf ile cennete nakletmiştir. Böylece epik geleneğin bir episodik özelliği bütün bir şiir olmuştur. İlâhî komedi’nin ölçüsü, üslubu ve ağırlığı, yazarların onu epik diye adlandırmalarına sebep olmuştur. Bazı uzun didaktik şiirler de (Hesiod’un Works and days); hatta kahramanlık ölçülerindeki mensur eserler de epiğe uygunlukları dolayısıyla epik diye adlandırılmışlardır.

Türk edebiyatında Oğuz Kağan destanı’ndan başlayarak, Türk kahramanlarının veya göç maceralarının hikâyelerini anlatan destanlar vardır. İslâmi devreye girdikten sonra epik şiirin en mükemmel örneği Mevlid’dir. Geniş mânada epik şiir tarifine dayanarak hikâyeye dayalı mesnevîlerin birçoğunu epik şiir olarak nitelemek mümkündür. 1947 de modern devrin şiiri epik olmalıdır görüşünün savunucusu olan Ahmet Kutsi Tecer’in bu görüşüne A.H. Tanpınar katılmaz. Zira ona göre bugünün destanı romandır.
Kaynak: turkcebilgi.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu