Hapishane Sözleri
Hapishane Mesajları
Mahkum Sözleri
Mapushane Sözleri
Hapishane Şiirleri
Hapishane Mektupları
Mapushane
Mapushane yanar tüter, sesim bülbül olmuş öter
Bu kadar yattığım yeter bırak gidem mapushane
Beş yıldızlı baş gardiyan suç işlesem nerde o an?
Bütün Mahkumlara selam, bırak gidem mapushane
Koğuşları katlı katlı, idarelerinde mahkum saklı
Anam, babam beni ister bırak gidem mapushane
Yazan ;Kürşat Korucuklu
Cezaevi suları bulanık akar toplanır mahkumlar bulaşık yıkar görüş günü herkes kapıya bakar aç kapıyı gardiyan anam gelecek görüş günü çarşamba bak geliyor bir ana elinde bir torba içinde tek bi sigara söyleyin dertli anama ağlamasın yana yana dört duvar arasında deliriyoruz be ana
Cezaevi dediğin nedirki gençliğimizi öldüren bir katil ölüm dediğin nedirki dönüşü olmayan bir tatil
Bulutlardan haber saldım sen gelecektinyağmur yağdı gözlerime sen silecektin ama taş duvarlar sıkar beni gönlüm dağlarda resmin çizdim hasret kokan duvarlarıma güller diktim penceremin ön tarafına kelepçeler sıkar seni demir kapı sıkar seni gönlüm dağlarda gözüm yollarda
Boğar beni karanlıklar yatarımda uyuyamam,dört yanımı sarar mazi uğraşırda unutamam,Baş ucumda döner döner bazen yanar bazen söner bağrımı ikiye böler hep bu hasretBazen gündüz bazen gece birgün değil senelerce sürüp gider bu işkence hep bu hasret
Bir Cezaevinde, Tecritteki Adamın Mektupları
Senin adını
kol saatımın kayışına tırnağımla kazıdım
Malum ya, bulunduğum yerde
ne sapı sedefli bir çakı var,
ne de başı bulutlarda bir çınar
Belki avluda bir ağaç bulunur ama
gökyüzünü başımın üstünde görmekbana yasak
Burası benden başka kaç insanın evidir?
Bilmiyorum
Ben bir başıma onlardan uzağım,
hep birlikte onlar benden uzak
Bana kendimden başkasıyla konuşmak
yasak
Ben de kendi kendimle konuşuyorum
Fakat çok can sıkıcı bulduğumdan sohbetimi
şarkı söylüyorum karıcığım
Hem, ne dersin,
o berbat, ayarsız sesim
öyle bir dokunuyor ki içime
yüreğim parçalanıyor
Ve tıpkı o eski
acıklı hikâyelerdeki
yalnayak, karlı yollara düşmüş, yetim bir çocuk gibi bu yürek,
mavi gözleri ıslak
kırmızı, küçücük burnunu çekerek
senin bağrına sokulmak istiyor
Yüzümü kızartmıyor benim
onun bu an
böyle zayıf
böyle hodbin
böyle sadece insan
oluşu
Belki bu hâlin
fizyolojik, psikolojik filân izahı vardır
Belki de sebep buna
bana aylardır
kendi sesimden başka insan sesi duyurmayan
bu demirli pencere
bu toprak testi
bu dört duvardır
Saat beş, karıcığım
Dışarda susuzluğu
acayip fısıltısı
toprak damı
ve sonsuzluğun ortasında kımıldanmadan duran