Hümeze Suresi Anlamı

Hümeze Suresi Anlamı

Kuran’daki zammı surelerden olan Hümeze Suresi; adını, birinci ayette geçen “hümeze” kelimesinden almıştır. “Hümeze” kelimesi, birini çekiştirmek, gammazlamak gibi anlamlara gelmektedir. Çekiştiren ve gammazlayanlar kınandığı için sure bu isimle anılmıştır.

Hümeze suresi, ahlakî konuları esas alan surelerden biridir. 9 ayetten oluşan sure, Mekke’de inmiştir. Mushaftaki sıralamada 104., nüzul sırasına göre ise 32. suredir.

Surenin temel konuları

İnsanları arkadan çekiştirmek,


İnsanlarla eğlenmek ve alay etmek,
Mal ve servete düşkünlüktür.

Âyetlerin Tefsiri

l. Çetin azap, helak ve yok olma, insanları ayıplamayı, çekiştirmeyi, şeref ve haysiyetlerini zedelemeyi, göz ve kaşlarıyle gizlice onlarla dalga geçmeyi âdet haline getirenlere olsun! Tefsirciler şöyle der: Bu sûre, Ahnes b. Şüreyk hakkında inmiştir. Çünkü o, insanlara çok söver, onları yüzlerine karşı da arkalarından da ayıplar ve dalga geçerdi. Fakat âyetin hükmü geneldir. Çünkü sebebin hususîliğine değil, lafzın umumîliğine itibar edilir.[3]

2. O öyle biridir ki çokça mal biriktirip saymış, eksilmesin diye sayısını korumuş ve hayra harcamamıştır. Taberî şöyle der: Malını toplayıp saymış, Allah yolunda harcamamış, Allah’ın o maldaki hakkını vermemiş, fakat onu toplayıp muhafaza etmiştir.[4]

3. O câhil aşırı gafletinden dolayı, malının kendisini dünyada ebedî bırakacağını, ölmeyeceğini sanır. [5]

4. O câhil, bu düşünceyi bıraksın. Vallahi o, içine atılan her şeyi kırıp döken ve hemen yutan ateşe atılacaktır. [6]

5. Bu soru, cehennem ateşinin durumunun korkunçluk ve dehşetini ifade eder. Yani, bu büyük ateşin hakikatinin ne olduğunu sana ne bildirdi? O, kemikleri kırıp ufalayan, etleri yiyen, hattâ kalplere saldıran Hutanıe’dir.
Bundan sonra Yüce Allah, şu sözüyle Hutame’yi açıkladı: [7]

6. O, Yüce Allah’ın emir ve iradesiyle tutuşturulan ateştir. Diğer ateşlere benzemez. Zira onun hiç alevi sönmez. Hadiste şöyle buyu-rulmuştur: “Cehennem bin sene yakıldı ve kıpkırmızı oldu. Sonra bin sene daha yakıldı ve bembeyaz oldu. Daha sonra bin sene daha yakıldı da simsiyah oldu. O şimdi simsiyahtır.'[8]

7. O öyle bir ateştir ki, acısı ve sızısı kalplere ulaşır ve onları yakar. Kurtubî şöyle der: Acı ve sızı, kalbe ulaştığında sahibi öldüğü için Yüce Allah özellikle kalpleri zikretti. Şu halde onlar, ölmek üzere olan insanın durumunda olurlar da ölmezler. Nitekim Yüce Allah meâlen, “Suçlu orada ne ölür, ne dirilir”[9] buyurmuştur. Şu halde onlar ölü gibi dirilerdir. Yani diridirler, fakat ölüye benzerler.[10]

8. Şüphesiz cehennem üzerlerine kapatılmış ve kapıları kilitlenmiştir. Onlara ne rahat ulaşır, ne de rızık. [11]

9. Onlar zincir ve bukağılara vurulmuştur. Cehennemin kapıları üzerlerine kapatıldıktan sonra el ve ayakları zincirlerle bağlanır. Kapıların üzerlerine kapatılmasıyla, artık çıkma ümitlen kalmaz. “Direklerin uzatılması” ifadesi, onların ebedî kalacaklarını belirtmek içindir. [12]

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu