İbrahim Peygamber ile Nemrut

İbrahim Peygamber ile Nemrut
Nemrut, tam sekiz yüz yıl saltanat sürmüştü. Sonunda günleri kararmış, başına acayip bir hal gelmişti.
Büyüklükte file dönen bedenine bir sivrisinek musallat olmuş, onun yolunu vurup duruyordu. Allah’ı inkâr ettiği için bu sivrisineğin kendisine musallat edildiğini ve bir gün bununla belâsını bulacağını iyiden iyiye anlamıştı.
Bir gün İbrahim’e (a.s) dedi ki:
“Bugüne bugün hazinelerim binden fazla… Hepsi de kızıl altınlarla, mücevherlerle dolu. Bütün bunları sana bağışlayayım da sen bana bir dua et! Dua et de yüce Allah, inayet ve merhamet etsin; iman nurundan bana bir yücelik ihsan eylesin!”
İbrahim (a.s) , oracıkta yüzünü toprağa koyup, dedi ki:
“Ey yüce Allahım! Bu hiçbir şeyden haberi olmayan, gafil kulunun gönlündeki kilidi aç! Sarhoş ruhunu imanla tazele! İnayet eyle de onu putperest olarak öldürme!”
Bunun üzerine Allah’tan şöyle bir hitap geldi:


“Ey peygamber! Sen onunla ilgilenmeyi bırak. Kendine fazla eziyet etme. İman para ile verilmez. Bu mücevher, tarafımızdan parasız ihsan edilir. Diledik mi, bir ferman ederiz, küfürden iman zuhur eder, kâfir müslüman olur.”
Ey dost! Yüce kimseler, O’nun yüceliğini gördüler de ne gece uyudular, ne gündüz rahat ettiler. Sırlara kör olanların ise pergel gibi başları döndü, O’nun etrafında dönüp dolaştılar.
Son demden kimsenin haberi yoktur. Bu yüzden, o demden hissemiz ancak korkudur…

Feridüddin ATTAR ilahiname kitabından (semerkand yayınları)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu