İnsanın Manevi İhtiyaçları

İnsanın Manevi İhtiyaçları

İnsanoğlu, rûhî yapısı, yaratılış gayesi itibarıyla inanmak ihtiyacında olan bir varlıktır. Çünkü, Allahu Teala: “Ben insanları ve cinleri başka bir maksatla değil, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” buyurmaktadır. (Ez-Zariyat, 51/56)

Ayette geçen “bana kulluk etsinler” ibaresi, “Beni tanısınlar, benim teklifimi kabul etsinler diye yarattım.” şeklinde tefsir edilmektedirler. İnsan kulluk için yaratıldığı için, mutlaka bu ihtiyacını tatmin etmek üzere, yüce varlığa teslim olmak durumundadır. O yüce varlığa kul olmadığı, onu tanımak şerefinden mahrum kaldığı zaman ise, mutlaka bir başka şeye kul olmaktadır. Tabiat boşluğu kabul etmediği için, insan Allah’a inanmak ve ancak ona açılmak üzere yaratılmış bulunan kalbini başka şeylere açarak bu ihtiyacını tatmin etmeye çalışır.

Üstün sayılan bazı varlık ve kişilere âdeta tanrıymış gibi gösterilen saygı ve bağlılık, bu duygudan kaynaklanmaktadır. Tevhid ilkesinden koparak gerçek imandan mahrum kalan insanların gönülleri, yeni tanrılarla dolmaktadır. Bugün bizim toplumumuza kadar giren, bazı sanatçıları ilâh sayma anlayışı da bu tür bir sapmadır.

İnanmak, hava kadar, su kadar bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyaç iyi bir tevhid eğitimiyle karşılanabilir. İnsan kimin Rab, kimin kul olduğunu bilirse, kula kulluktan, nefse ve dünyaya kulluktan kurtulur. Çünkü, insanın nefsini de tanrılaştırdığı, Kur’an’ın belirttiği bir gerçektir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu