Kan, doku hücreleri hakkında bilgi verir misiniz?

Kan, doku hücreleri hakkında bilgi verir misiniz?
Doku
Vikipedi, özgür ansiklopedi

Doku, bitki, hayvan ve insan organlarını meydana getiren, şekil ve yapı bakımından benzer olup, aynı vazifeyi gören, birbirleriyle sıkı alâkaları olan aynı kökten gelen hücrelerin topluluğudur. İlkel canlılar bütün hayatları boyunca bir tek hücre olarak kaldıkları halde yüksek organizmalar çok sayıda hücrelerin biraraya gelmesi ile meydana gelmiştir. Bitkisel organizmaları meydana getiren çok sayıdaki hücrelerin protoplastları birbirinden cansız hücre çeperleriyle ayrılmış olmakla beraber aralarında sıkı bir ilişki göstermektedir. Böyle hücre çeperi içinde bulunan, birbiriyle sıkı ilişki gösteren, aynı kökenden gelmiş protoplast topluluklarına doku, dokuların özelliklerini konu eden morfoloji biliminin dalına da histoloji (doku bilimi) denir.
Dokuyu meydana getiren hücreler genellikle aynı ödevi görmekteyseler de doku tarifinde ön görülen temel düşünce fizyolojik olmaktan çok morfolojikseldir. Eğer fizyolojiksel bakımdan dokunun tarifi yapılacak olursa, kökenleri ayrı olsa bile aynı ödevi gören hücre toplulukları olarak yapılabilir ki, böyle daha geniş anlamda hücre topluluklarına doku sistemi denilmektedir.


Doku hücre bölünmesi sonucu meydana gelir. Tek hücreli organizmalarda bölünen hücreler birbirinden ayrılarak yeni birer birey vücuda getirdikleri halde, çok hücreli organizmalarda bölünen hücrelerden meydana gelen hücrelerin birbirinden ayrılmaması, geçit ve plasmodesma (plasmatik köprüler) gibi madde ve uyartı iletimini kolaylaştıran yapılar ile proplastları arasında sıkı ilişki kurulan hücre toplulukları bireyi meydana getirmektedir. Bazı tek hücreliler bölündükten sonra çevrelerinde meydana getirdikleri müsilaj bir kın ile bir arada tutulan hücre grupları ve bazı mantarlardaki zengin dallanma gösteren ipliksi hücrelerin bir örgü meydana getirmek üzere sık sık kümeler halinde olmaları, dış görünüş bakımından dokuyu andırsalar bile gerçek doku değil, yalancı dokulardır.
Dokular;

Bitkisel dokular
Hayvansal dokular

olmak üzere ikiye ayrılarak incelenmektedir.

Kanın iki kısmı vardır: 1) “plazma” adı verilen sıvı ve 2) bu sıvının içinde yer alan kan hücreleri. Plazma su ve suda erimiş şekilde bulunan çeşitli kimyasal maddelerden (proteinler, yağlar, şekerler, vitaminler, hormonlar, mineraller, antikorlar, vd) oluşur. Kan hücreleri 3 grupta toplanabilir: 1) eritrositler (alyuvarlar), 2) lökositler (akyuvarlar), 3) trombositler (pulcuklar).

Eritrositler. Toplam kan hacminin yaklaşık yarısına yakınını oluşturan eritrositlerin ana görevi içlerindeki hemoglobin sayesinde akciğerlerden aldıkları oksijeni dokularımıza taşımaktır. Sayıları azaldığında anemi (kansızlık) dan söz edilir.

Trombositler bir yerimiz kesildiğinde başlayan kanamayı durduran kanın en küçük hücreleridir. Kümeler oluşturarak küçük, kılcal damar duvarlarındaki gedikleri tıkarlar. Sayıları çok azaldığında deride morluklar, çürükler, burun ve dişeti kanamaları gibi kanamaya eğilim belirtileri görülür.

Lökositler. Vücudumuzu çeşitli mikroplara ve yabancı maddelere karşı savunan lökositler farklı işlev ve yapıya sahip alt gruplara ayrılır: nötrofiller, monositler, lenfositler, eozinofiller ve bazofiller.” Lökosit formülü” dendiğinde bu alt grupların sayımı ve oranları anlaşılır.

Nötrofil ve monositlerin ana görevi mikropları yemek, yutmak ve ardından öldürmektir. Sayıları çok azaldığında vücudun mikroplara karşı savunması yetersiz kalır ve ortaya ateşli infeksiyon hastalıkları çıkar. Eozinofiller ve bazofiller ise allerjik olaylarda rol alırlar..

Lenfositler bağışıklık sistemimizin en önemli hücreleri, bir anlamda baş aktörleridir. Kandan daha çok lenf düğümleri ve lenf yollarında, dalakta, sindirim ve solunum yollarının içini döşeyen zarlarda yoğunlaşmışlardır. Yapı ve işlevlerine göre 3 gruba ayrılırlar: B lenfositler, T lenfositler ve NK hücreleri (doğal öldürücü hücreler).

B lenfositler‘den türeyen plazma hücreleri kemik iliğinde ve yukarda sıraladığımız lenf organlarında bulunurlar. Plazma hücrelerinin görevi “antikor” adı verilen bağışıklık maddelerini yapmaktır. Mikrobik bir hastalığı (örneğin tifo) geçiren ya da o mikroba karşı aşılanan kişi bağışıklık kazanır. İşte bu bağışıklığı sağlayan plazma hücrelerinin ürettiği antikorlardır. Bu antikorlara “immünglobülin (Ig)” denir. IgG, IgA, IgM gibi farklı yapı ve işlevde antikorlar mevcuttur.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu