Liderlik Özellikleri Nasıl Kazanılır

Liderlik özellikleri Nelerdir

 Duygusal zeka: duyguların gücünü ve hızlı algılayışını, insan enerjisi bilgisini, ilişkilerini ve etkisinin bir kaynağı olarak duyumsama, anlama ve etkin bir biçimde kullanma yeteneğidir.Kendisiyle barışık, kendisini iyi tanıyan, kendisinin ve başkalarının duygularını anlayabilen, duygularını kontrol edebilen insanlar duygusal zekası yüksek olan insanlardır. Bu insanlar çevreleriyle sağlıklı ilişkiler kurabilirler, iyi arkadaş, iyi patron-eleman, iyi anne-baba olurlar, daha az sağlık problemi yaşarlar, kısaca mutludurlar ve yaşamdan zevk alırlar.Duygusal zeka, kendimizin ve başkalarının duygularını tanımayı ve değerlendirmeyi, öğrenmemizin yanı sıra duygulara ilişkin bilgileri ve duyguların enerjisini günlük yaşamımıza ve işimize etkin bir biçimde yansıtarak onlara uygun tepkiler vermemizi sağlar.
Duygular düşünce ve eylemin güçlü bir örgütleyicisidirler. Onlar çelişkili görünmekle birlikte, muhakeme yapmak ve makul olabilmek için de şarttır. EQ, ayrıca önemli sorunları çözmek ya da önemli bir karar vermek gerektiği zaman, IQ ‘nun yardımına koşar ve bunları daha nitelikli biçimde ve çok daha kısa bir sürede yapılmasını sağlar.


İş hayatındaki konumumuz ya da ünvanımız ne olursa olsun, her birimiz kendi yaşamımız ve işimizin esas yöneticisi olmaktan sorumluyuz. Bu amaçla, her gün, sonuçları hemen yada uzun vadede ortaya çıkabilen kararlar alırız ya da bu kararları almakta başarısız oluruz. Giderek daha çoğumuzdan, işyerlerinde şu ya da bu biçimde bir lider olarak görev yapmamız ve sürekli büyüyen beklentileri karşılamamız istenmektedir.
Yöneticiler yazma, konuşma, dinleme, müzakere etme, strateji oluşturma ve etkileme konusunda da yeterli bir düzeyi yakalamak zorundadırlar. Bunun dışında onlardan, dürüstlük, enerji, güvenilirlik, bütünsellik, sezgi, hayal gücü, esneklik, amaca bağlılık, kararlılık, nüfuz, motivasyon, duyarlılık, anlayış, neşe, cesaret, vicdan ve alçak gönüllülük dahil, liderliğin bilinen ya da olması gerektiği düşünülen hemen her özelliğini göstermeleri de beklenir. Ayrıca, bir organizasyonun bütün kademelerindeki liderlerden, danışman, akıl hocası, müttefik, koruyucu ve arkadaş olmaları ve organizasyonun ihtiyaçlarını ve çalışanların kişisel çıkarlarının her zaman farkında olmaları istenir. Ne yazık ki, sıra bunun nasıl yapılacağına; yani istisnai yöneticiler ve liderler olunması gerektiğine gerektiğinde, ortada hala büyük bir belirsizliğin olduğu görülür. İşte, bu bilmecenin eksik ve en önemli parçalarından biri duygusal zekadır.
Cooper ve Sawaf, kitaplarında işte ve yaşamda duygusal zeka üzerinde yoğunlaşmak ve onu geliştirmeye başlamak için dört köşe taşlı bir model önermektedirler. Birinci köşe taşı, duygusal dürüstlük, enerji, farkında olma, geri bildirim, sezgi, sorumluluk ve ilişki aracılığıyla bir kişisel etkinlik ve güven mekanı inşa eden duyguları öğrenmek. İkinci köşe taşı; içtenlik inanılırlık ve esenliği inşa ederek güven çemberini genişleten, çatışmaları dinlemek ve yönetme yeteneğini artıran duygusal zindelik. Üçüncü köşe taşı; gündelik yaşamevi işi, sahip olunan potansiyel ve amaçlarla uyumlu hale getirmek ve bunu doğruluk, adanmışlık ve sorumlulukla destekleyen duygusal derinlik. Ve dördüncü köşe taşı; sorun ve baskılarla birlikte yaşamak, fırsatları yakalamak, önceden görülemeyen çözüm yöntemlerini ortaya çıkarmak ve yetenekleri kullanmak suretiyle gelecek için rekabet etme gücünü artıran, yaratıcı güdüleri geliştiren duygusal simyadır.

1.DUYGULARI ÖĞRENMEK

Modern iş kültürümüze en çok zarar veren davranışlarından biri kendi sezgilerimize veya iç sesimize hiçbir koşulda güven duymamızdan kaynaklanır.Yapılan araştırmalar başarılı liderlerin ve girişimcilerin başarılarının temelinin, tüm önemli karar ve iletişimlerde gösterdikleri cesarette dayandığını göstermektedir.

a-Duygusal Dürüstlük:
Dürüst olma kalbinizin doğru olduğunu söylediği şeylere dikkat etmekle ilgilidir.Duygusal dürüstlüğün yanında birde nezaketten dürüstlük vardır.Nezaketten dürüstlükse ,içimizde hissettiğimiz dürüstlüğün aksine ,genel geçerli ve toplumsal bir kanı olan dürüstlüktür.Yane müşterilerinize daha iyi bir hizmet verebileceğinizi düşünür ama nezaketten dürüstlükten dolayı hiçbir şey söyleyemezsiniz.Duygu ve düşüncelerinize dinleyin ve kendinize karşı dürüst olup olmadığınızı, dürüstlüğünüzün derinliğini, kafanızdaki nezaketten dürüstlüğün mü yoksa kalbinizdeki duygusal dürüstlüğün mü daha baskın olduğunu anlamaya çalışın.İngiltere’nin büyük bankalarından olan Natwest grup başkanı Wanless zamanının byük çoğunluğunu şirketin bütün çalışanlarıyla yüz yüze toplantılar yaparak ve onların duygusal açıdan dürüst seslerini duymakla geçirmiştir.Wanless duygusal fikirlerin ifadesi ve takdim edilmesinin şirketleri iyileştirdiğini ve yapılacak atılımlarda cesareti ateşlediğine inanmıştır.Duygularınızın sesine kulak vererek hem kendinizin daha çok farkında olur ,hem de kendinize olan güveni arttırarak cesaret kazanırsınız.

b-Duygusal Enerji:
İçimizdeki enerji ve gerilimin farkına varıp,ikisini birden etkin bir şekilde yönlendirmemiz;dikkatimizi toplamamıza ,hem entelektüel zekamızın hem de duygusal zekamızın gelişmesine önemli ölçüde katkıda bulunur.Kendimizi yorgun hissettiğimiz günlerde genelde konuşmalarımızda bir uyumsuzluk,açık sözlülüğü reddeden güven eksikliği içeren bir ses tonu olur.Bu da duygusal zekamız ile yaratıcılığımızın arasındaki bağın kopmuş olduğunu gösterir.Albert Einstein yaratıcı zekanın bir şeylerle meşgul olurken yani enerjimizin yuğun olduğu zamanlarda çıktığını savunmuştur.Ayrıca araştırmalar heyecan verici bir tartışmanın veya bir işe yaratıcı bir şekilde katılmanın ,duygusal enerjiyi arttırdığı ve olaylara motivasyonu da doruğa çıkardığını ortaya koymuştur.Buna karşın rutin veya sıkıcı bir görev ise dikkati azaltır ve sizi artan hatalar ,azalmış yaratıcılık ve başarısızlık tehlikesiyle karşı karşıya bırakabilir.

c-Duygusal Geribildirim:
Her duygu bir işarettir ve duyguların sizi hareketlendiren, soru soran ,kapasitenizi arttıran, öğreten ve pratiğe geçiren özellikleri olduğu düşünülür.Öfkenin de bir duygu olduğu düşünülürse, öfke için yakıt benzetmesini yapmamız hiç de yanlış olmaz.Yane öfkelendiğimizde bir şeyler yapmak isteriz.Genelde çoğumuz öfkeyi boğar ,inkar eder veya göz ardı eder; ona değer vermek ve dinlemek dışında her şeyi yaparız.Aslında öfke ne iyi ne de kötüdür;öfkenin mesajına verdiğimiz karşılık onun etkisini belirler.Burada yapılması gereken öfkeyi hiddete çevirmemek; onu hissetmeyi ve başkalarını suçlamak yerine onu anlayışla karşılayabilmektir.Genelde hiddetin kaynağı endişeden geçer.Yani endişe duygusu zamanla kronikleşir,kabul edilmez ve göz ardı edilirse artar sıkışır ve öfkeye dönüşebilir.Bunun neticesinde öfkede önemsenmezse veya dikkate alınmazsa şiddetli öfkeye dönüşebilir.

d- Pratik Sezgi:
Sezgi,fiziksel duygular dışında gerçekleşen ,duygusal zekayla yakından ilişkisi olan ve zekanın özelliklerini taşıyan; yaratıcılığı ve esinlenmeyi desteklediği gibi içimizdeki empatiyi de geliştiren bir algıdır.Son 16 yıl içinde Nobel ödülünü kazananların büyük bir çoğunluğu sezginin yaratıcı ve bilimsel keşiflerde rol oynadığını kabul etmiştir.Buda sezginin ,bir işin veya fikrin analatik olarak tahmin edilemeyecek yönlerinin gizli olasılıklarını çıkarabileceğini ,onun yaratıcılık unsurunu desteklediğini göstermektedir.Sezgilerimizi dinlemek özellikle önemli kararlar almaya gelince değer kazanır.Bunun yanında empatiyle de karşımızdakini anlayabilir,onun hissettiklerini paylaşabilir ve bunun sonucunda kişiye nasıl bir yaklaşımda bulunucağımızı belirleyebiliriz.

2.DUYGUSAL ZİNDELİK

Duygusal zindelik güven ve inanırlığı geliştirerek duyguları tanıma becerisini pratiğe dönüştürmemize olanak sağlar.Bir hata yağıldığında hem kendinizi hem de başkalarını daha kolay bağışlamamızı mümkün kılan da duygusal zindeliktir.Bu sayede temel kişisel değerlerimizi ve karakterlerimizi ve onları yönlendiren duygularımızı anlamaya başlayabiliriz.

a-Öz Varlık:
Öz varlık , karşımızdakini ve kendimizi anlayabilmektir.İçinizde var olan bu gücü anlamanız ve geliştirmeniz kendinizi dinlemenize ve diyaloğa daha fazla değer vermenize ;değişime ve yaratıcı riske karşı güven ve açıklık yaratabileceğiniz bir ortam oluşturmanıza yardım eden duygusal zindeliğe giden ilk önemli adımdır.Sahici olmak, soru sormak,anlaşabilirlik ve gerçek bir diyalog öz varlığa giden temel adımlardır.Gerçek diyalog ise boş konuşmalar değil, birbirimize değer verdiğimiz noktada başlar ve iş hayatında acilen ve daha fazla sahip olunması gereken unsurdur.

b-Güven Çemberi:

Güven kendine değer verme duygusu ile başlayan ve zaman içinde tıpkı bir dairenin yarıçapı gibi dışarı doğru uzanarak şirket, bölüm, ve ekip içinde bulunan herkesle temas eden bir duygudur. Güven kelimesi sözlükte ‘kendi yada başkası üzerinde mutlak güvenilirlik sağlanması hali’ olarak da tanımlanır. Bu bölümde vurgulanmak istenen önemli nokta güven duygusunun iyi bir fikir yada tavırdan daha önemli olduğudur. Bu duygu, duygusal bir özellik, hissetmemiz ve ona dayanarak hareket etmemiz gereken bir şeydir. Kendimize güvenip bunu başkalarına yansıttığımız ve karşılığını aldığımızda, ilişkileri kuvvetlendiren ve gerçek anlamda diyaloğu elde etmiş oluruz. Buna karşı güven eksikliği koruma ,şüphelenme, kontrol etme ve tutma gibi eylemlerle, yaratmak, başkaları ile birlikte çalışmak ve yaptığımız işe değer katmak için kullanabileceğimiz zamanı kaybettirir. Güven insan çeşitliliğinin ve çatışmalarının yaratıcı olasılıklarına daha kapsamlı değer verme ye başlamamız için temel oluşturur. Güven çemberiniz ne kadar geniş olursa, modern iş hayatını kargaşası içinde başarılı olma şansınız o kadar yüksek olur. Duygusal zindeliğin bu yönünü geliştirerek günlük anlaşmazlıklar ve çatışmalara rağmen ve bazen de bunlardan dolayı, gelişme ve başkalarıyla iyi geçinme fırsatını yakalarız.

c-Yapıcı Hoşnutsuzluk:

Memnun olmama hali anlamına gelen hoşnutsuzluk burada farklı görüşlerin ortaya çıkıp çatışması durumu olarak kullanılmıştır. Bozucu bir etkisi olmasına karşın hoşnutsuzluğun, derin bir güven yaratmak ve iletişim kurmak için gereken yaratıcı fikirlerin ve imkanların kaynağı olduğu rahatlıkla görülebilir. Çatışma iyi ekiplerde yaratıcıdır. Birbiriyle çelişen düşünce ve duyguların serbest akışı, kimsenin tek başına yaratamayacağı eleştirel düşünme biçimi ve yeni çözümler açısından önemlidir. Yüksek işbirliği seviyesi ancak merkezi otoritenin olmadığı ve bağımsız düşünebilen pek çok insanın yer aldığı ekip veya firmalar arasındaki işbirliğinden doğar. Hoşnutsuzluğu kötülemek yerine onun değerini anlayarak, kariyeriniz, müşterileriniz ve şirketiniz için pek çok özel yol bulunabilir Çatışmayla baş etmek için pek çok özel mekanizmalar kullanmak mümkündür. Bir organizasyonda ise çatışmanın yaratıcı gücünü kabul eden ve bunu güçlendiren bir kültür yaratılması daha iyidir.

d-Esneklik ve Yenilenme:

Hayatımızda engellerin ortaya çıktığı zamanları hepimiz yaşamışızdır. Böyle zamanlarda derin ve açık duygusal adaptasyon ve esnekliğe ihtiyaç duyarız. Pek çoğumuz şu veya bu şekilde benzer şeylerin daha iyisini yapmamızı gerektiren durumlarla karşılaşmışızdır.Böyle durumlarda ruhumuzu zayıflamış hissederiz. İşte o anlarda duygusal yenilenmeye ihtiyaç duyarız. Gerçekleşmesi kesinlikle kontrolümüz dışında olan durumlarda bakış açımızı yenileriz. İşte bu uyumluluktur; uyumluluğun sonucunda da esneklik oluşur. Duygusal uyumluluk çeşitli şekillerde fiziksel ve zihinsel uyumluluğu harekete geçirir ve genişletir. Başımıza gelebilecek kötü olayları olgunlukla karşılamalı sakin davranıp bu olaylardan ders çıkarmalı ve bir daha başımıza gelmesini engellemenin yollarını düşünüp kendimize yeni yol ve yöntemler belirlemeliyiz. İşte esneklik ve yenilenme budur.

3. DUYGUSAL DERİNLİK

İş ve özel hayatımızda duygusal açıdan yüzeyde yaşadığımız zaman her şey görece kolay ve rahat gitmektedir, ancak bu yaşamın hiçbir esas ve dayanağı yoktur. Bu yüzden kendimizi şu veya bu biçimde sığ ve kaybolmuş hissederiz. Duygusal zeka, EQ’nun üçüncü köşe taşı olan duygusal derinlik olmadan gelişemez ve güçlenemez. Kalbinizin derinliklerinde yaşıyorsanız nasıl konuşuyorsanız öyle ilerleyin, vicdanınızın sesine kulak verin ve bir duruşa sahip olmaktan çekinmeyin.Sesiniz doruğa çıkar ve duyulur. Gerekli adımları duygusal derinlik aracılığıyla yaşamınızı belirleyen tek potansiyeli keşfederek ve bunun sorumluluğunu üstlenerek çok daha büyük bir amacı uygulamak için adım atmalıyız.Bu 3. Köşe taşı kim olduğumuz ve ne olacağınız konusunda bizi yüzeyin altına götürüyor

a-Özgün Potansiyel ve Amaç:
Hepimizin içinde, kendimizi ve amacımızı ve derinlerde bizim için önemli olan şeyleri bulmamızı ve onlarla hareket etmemizi isteyen bir özlem vardır. Bu öncelikle yeteneklerimizi bilmemizi ve bunları hayatımızın çağrısına adamamızı gerektirir.Bu özgün potansiyelimiz olarak adlandırılır. Graham Bell, Wright kardeşler yada Bill Gates gibi insanlar kendi içlerinden gelen sesi dinlemiş, eşsiz potansiyellerini tanımlamış, kendilerini amaçlarına adamış ve başarılı bir şeyin oluşması yolunu açmışlardır.Yapılan bir araştırmaya göre insanlar hoşgörü gösterdikleri veya hoşlandıkları bir işten çok, sevdikleri bir işi çok daha yaratıcı ve etkili biçimde yapıyorlar. Çoğunlukla izlediğimiz yol en fazla istediğimiz değil, insanların bizden beklediği şey olmaktadır.Böyle bir yolda ilerlerken etkili ve iyi bir iş çıkarabiliriz, fakat bu büyük ve yaratıcı bir iş olmaz .İş ve özel yaşamınızdaki en derin potansiyeli ve yönü belirledikten sonra yapmanız gereken şey tüm bunları gerçekleştirmek ve günlük ihtiyaçlarınızdan daha çoğunu iç pusulanızın iğnesini kullanarak düzenlemektir.

b-Adanmışlık:
Alman filozof G.W.F. Hegel’in yazdığı gibi ‘Dünyada hiçbir şey tutku olmadan başarılamaz’ ne kadar çabalarsanız çabalayın ve ne tür bir yeteneğiniz veya amacınız olursa olsun , bunları kullanacak içgüdüsel motivasyonunuz yani duygusal adanmışlık olmadan büyük olasılıkla fazla ilerleyemezsiniz. Pek çok yönetici ve lider motivasyonun zekadan ve teknik beceriden daha etkili olduğunun farkındadırlar.Sonuç olarak bizi yönlendiren kafamız değil kalbimizdir.Duygular yükselir ve bizi motive ederler ve kendimiz adanmış hissetmemizi sağlarlar. Bu içten gelen dürtü , herhangi bir zekanın yada stratejinin başarılı bir uygulaması konusunda her zaman esastır.Örneğin bazı insanlar iş ve özel yaşamlarındaki problemlere çözüm bulma konusunda becerikli olmalarına karşın bunları uygulamada ve pratik ve etkin bir harekete dönüştürmede başarısız kalırlar. Öncelikle başarmak istemeliyiz ve daha sonra bu isteğimizi mümkünse başkalarının yardımıyla veya gerekiyorsa yalnız başımıza başarma konusunda duygusal açıdan adanmışlık göstermeliyiz.

c-Dürüstlüğü Yaşamak:
Dürüstlük tanımımız ‘doğruluk ve ahlaki değerlere sıkı sıkıya bağlılık; karakterimizdeki doğruluğun sağlam olması ve samimiyettir. Hemen hemen tüm yöneticiler dürüstçe davrandıklarına inanırlar ama uygulamada birçoğumuz hareketlerimizde ve konuşmalarımızda dürüstlük ilkesini etkili bir şekilde nasıl uygulayacağımız konusunda yetersizdir. Özünde hayattaki dürüstlük, bütün sorumluluğu kabul etmek açık ve net bir şekilde iletişim kurmak, sözlerini tutmak, gizli şeylerden kaçınmak ve sadece aklınızda değil kalbinizde de tutarlı bir şekilde kendinizle dürüst olmayı bilmeyi de içeren, kendinizi, ekibinizi veya kuruluşunuzu şerefli bir şekilde yönetme cesaretine sahip olmaktır.

d-Yetki Olmadan Etki:
İnsanlar yetkilerinden önce çevresinde uyandırdığı etkileriyle ön plandadır. Siz etki alanınız orantısınca çevreyi etkilersiniz. Ve sahip olduğunuz güç motive edicidir. Duyguları ifade edebilmek, başkalarının duygularının farkında olmak, esneklik, kişiler arası bağlantılar, yapıcı hoşnutsuzluk, sevecenlik, önsezi ve güven çemberi sizin etki alanınızı belirleyen faktörlerdir.

4.DUYGUSAL SİMYA

Değerinin az olduğu düşünülen basit bir maddeyi daha değerli bir şey haline dönüştürme gücü duygusal simyadır.Duygusal simya ile bir fikri düşünmeden ,otomatikman reddetmektense,kendi içimizde ve başkalarında hissettiğimiz çeşitli duygusal frekansları ve yankılanmalarını hissetmenin ve ayarlamanın yollarını öğreniriz.

a-Sezgisel Akış:
Liderler ve profesyoneller standart yönetim yöntemlerinin uygulanamayacağı devamlı değişen koşullarda çalışma konusunda uzmanlaşabildiği sürece, şirketleri başarılı olur. Bu durumlar teknik analizden fazlasını; duygusal zekayı ve özellikle önsezisel akışı gerektirir.

b-Düşünsel Zaman Değişimi:
Önsezisel duygusal zekanızı zaman ufkunuzun herhangi bir yerinde genişletme yeteneğinizi arttırdıkça, farkına varmaya başlayacağınız ilk ödüllerden birisi yüksek olasılıkla artık ulaşabileceğiniz bir yerde bulunan çok sayıda gizli ve yeni fırsatları daha iyi hissedebilmeniz olacaktır.Bir endişenin oluşmaya başladığı veya bir fırsatın ortaya çıktığını hissettiğiniz anda duraksayın . belli bir süre içinde ilginizi nereye yönlendireceğiniz konusunda bir önsezisel seçim yapın bu sizi önsezilerinizi zaman değişimiyle beraber kullanmayı öğretir.

c-Fırsatı Sezinlemek:
Benim tecrübelerime göre insanlara, olağandan yaratıcıya kadar tüm görevler için gösterebilecekleri çabanın en iyisini gösterirken nasıl hissettikleri konusunda en fazla ilgili ve heyecanlıdan en az ilgili ve heyecanlıya kadar olanlara dair bir derecelendirme yapmaları istendiğinde, en fazla puan toplayan cevap, “Yeni bir şey keşfederken veya tasalarken” olmuştur. Cevap, istatistiki işlem kontrolü, rapor yazmak veya eskileri elden geçirmek olmamıştır. Çoğumuz elimize fırsat geçtiğinde geleceği etkilemeye çalışırız.

d-Geleceği Yaratmak:
Duygusal zeka yaşamlarımızdaki ana amaçların temel kaynağıdır ve bizi uyandıran büyük bilinmeyene doğur ilerlememiz için bize ilham veren bir türün kaynağıdır. Çoğumuz başkalarının başa geçmesini sorumluluğu almasını ve geleceği yaratmasını bekleriz. Tanrının önünde diz çöken bir adamla ilgili harika bir hikaye vardır. Adam Sevgili Tanrım der dünyadaki ıstırap keder ve acıya bak niçin yardım göndermiyorsun. Tanrı cevap verir: Yardım gönderdim, seni gönderdim.Mahatma Gandhi’nin söylediği gibi: Dünyada görmek istediğiniz değişim siz olmalısınız. Şimdi değilse ne zaman

ENTELEKTÜEL LİDERLİK
Entelektüel Lider’i tanımlamadan önce entelektüellik nedir bunu bilmek ve açığa kavuşturmak daha doğru olacaktır. Entelektüellik için yapılmış birçok tanım vardır. Bunlardan bazıları ;

Entelektüel kişi; öncelikle, çağının bilgisiyle tutarlılaşmış kişidir. Belli bir öğrenimi, bilgisi, görgüsü olan kişi olarak da tanımlanmaktadır. Oysa belli bir öğrenim, bilgi ve görgü entelektüel olmaya yetmemektedir. Entelektüel olan kişi, çağdaş bilgi düzeyinde düşünceleri ve davranışları tutarlı olan kişidir. Bu ise; çağdaş ve bilimsel bir dünya görüşüne varmakla gerçekleşebilmektedir. Belli bilgilerde olağanüstü uzmanlaşma bile, kişiyi böylesine bir tutarlılığa ulaştıramamaktadır. Tutarlılık, ancak, çağdaş, bilimsel ve bütünsel bir bilgi ile elde edilmiş bir dünya görüşüyle sağlanabilmektedir.

Entelektüel, geleneksel anlamı içinde, düşünsel veya zihinsel etkinliğe yönelmiş, bilgili, değerlendirme ve eleştiri gücü yüksek, topluma öncülük etme misyonu yüklenmiş aydın, çağdaş kişi olarak da tanımlanabilmektedir.

Entelektüel, her şeyden önce yaratıcı bir düşün insanıdır. Zihinsel/düşünsel üretimin mimarıdır. Ama entelektüel, aynı zamanda da, yaşadığı ülkenin ve dünyanın sorunları karşısında kendini sorumlu gören, duyarlı bir eylem adamıdır. Entelektüel kişi, büsbütün kabul veya redçi değildir.

Belirli görüşleri, fikirleri ve doktrinleri seslendirip temsil etmeyi kendine iş edinme ve bunların toplumda yer edinmesini planlama ve bunları sadece kendisi ya da saf bilim aşkına yapmama. Bir başka deyimle, entelektüel; dünyadan tamamen elini eteğini çekip fildişi kulesine kapanmış, kendini son derece özel, çapraşık, hatta belki de karanlık denecek ölçüde esrarlı konulara adamış düşünürler değildir.

ENTELEKTÜEL KİŞİLİĞİN İŞLEVLERİ VE ÖZELLİKLERİ

·İnsan düşüncesini ve insanlar arası iletişimi kıskacı altına alan klişeleri ve indirgeyici kategorileri kırmak.
·Bir şeyleri değiştirme imkanlarına set çeken olağanüstü güçlü otoritelere direnebilmek. Muhalefete dayanan bir ruha sahip olmak.
·Konuşma, yazma, yetiştiricilik ve kamu huzurunda sorunları seslendirme yeteneğine sahip olmak.
·İzleyicilerini, karar vericileri mutlu kılma kaygısından uzaklaşma; sıkıntı verici, aykırı olmak, keyif kaçırıcı olmak.
·Kendine özgü davranışlara sahip olma, tüm benliğiyle kendisini uzun vadeli vizyona adama, risk alma, iradeli olma, yakın durduğu kişileri heyecanlandırma.
·Kendi kendini yaratma, geleneklere ve adetlere mesafeli durma, vasatlığa ve klişelere saldırma, akılcı ve ilerici değerleri savunma.
·İnanmadığı şeye hizmet etmeme, özgürce ve bütünlükle ifade edebileceği bir hayat ve sanat tarzı bulma.
·Bilgi ve özgürlük temelli bir yaşamı tercih etmek ve dolayısıyla gezginci bir yaşamı tercih etmek.
· Amatörizm: Kazanç yada ödül beklentisiyle değil, tabloyu daha geniş çizmeye, belli çizgiler ve engeller arasında bağlantılar kurmaya duyulan istek ve dinmek bilmez merakla; bir uzmanlık alanına kapatılmayı reddederek, belirli bir meslekten olmanın insana getirdiği her türlü kısıtlamaya karşın düşüncelere ve değerlere özen göstererek hareket etmek isteği.
·Marjinal, yabancı olmak; otorite ve güç sahibine değil gezgine; alışkanlığa değil geçiciliğe ve rizikoya; otoritenin belirlediği statükoya değil yeniliğe ve deneye duyarlı olmak.
·Kollektif duygular peşinden koşmamak, onları referans alarak farklılaşmaya çalışmamak.
·Yalnızlığı tercih etmek, her zaman çoğunluğa uyup, olumsuzluklara hoşgörü göstermektense yalnız kalmayı daha iyi görmek.

ENTELEKTÜEL LİDERLİĞİN TANIMI

Bilgi toplumuna geçişle birlikte; bilgi, beceri ve entelektüel bilince sahip, vasıflı ve uzmanlaşmış çalışanların artmasıyla birlikte, düşünce gücü gelişmiş Entelektüel Liderlere ihtiyaç duyulmaktadır.
Bilgi toplumunun sosyo-ekonomik yapısı, sanayi toplumununkine göre oldukça farklılaşmış, liderlik anlayışlarında da büyük değişimler yaşanmıştır. Oldukça sivri bir yapı arz eden örgütsel piramit, giderek basıklaşmaya, yalın örgütlere dönüşmeye başlamıştır. Bilgi toplumunda, artık bilgi ile donanmış çalışanlar, lider karşısında son derece güçlü durumda yer almaktadırlar. Artık, lideri diğerlerinden ayıran durum, bilgileri kullanmadaki yeteneği, bilgileri yönetebilmesi ve kullanabilmesidir. Bilginin artmasıyla, insanların düşünce gücü gelişeceğinden, düşünce gücü gelişmiş liderler de artacaktır.
Liderlikle ilgili tanımlardan ve tüm liderlik türlerinin ardından, bilgi çağında ortaya çıkacak; insan faktörünün verimini arttırmaya yönelik etkili liderlik türlerinden biri de Entelektüel Liderliktir. Liderlikle ilgili, hemen herkesin söyleyebileceği şeyler; “lider vizyon kazandırır, izleyici bir grubu vardır, toplumu ya da organizasyonu bir noktadan daha öte bir noktaya taşır” ile sınırlıdır.
En önemli kaynağın bilgi olduğu bilgi toplumunda, bilgilenmiş birey vazgeçilmez nitelik kazanmakta ve organizasyon yapıları bilgi-tabanlı , yönetim sistemleri insan-merkezli biçimde yeniden tasarımlanmaktadır. Bireylerin zihinsel kapasitelerinin, yararlı ürün ve hizmetlerin üretilmesi doğrultusunda yöneltilmesi, bilgi çağında liderlerin en önemli işlevleri arasında sayılmaktadır. Organizasyonda insan unsurunun, dolayısıyla düşünce ve bilginin en önemli sermaye haline geldiğinin farkına varıldığında, liderlik anlayışının da yavaş yavaş boyut değiştirdiği görülmektedir. Artık liderler, sadece uzmanlıklarıyla, otoriteleriyle veya karizmalarıyla etkili olmayacaklardır. Bilgi toplumunda, liderlerin entelektüel özellikleri ön plana çıkmakta, özellikle düşünsel gücü gelişmiş, bilgi, beceri ve genel kültüre sahip, yüksek eğitimli Entelektüel Liderlere gereksinim duyulmaktadır.
Sanayi toplumunda birey, zorunlu ve kültürel ihtiyaçlarını genellikle maddi ürünlerle karşılamaktaydı. Ancak, bilgi toplumu aşaması ile, bilgi üretimi ve kullanımı yaygınlaşmaktadır. Bu bağlamda , Maslow’ dan itibaren dikkate alınan ihtiyaçlar hiyerarşisi kuramında en üstte bulunan, bireyin kendini kanıtlaması, yeteneklerini geliştirmesi ve kendini gerçekleştirmesi gereksinimlerinin , bilgi toplumunda optimal biçimde karşılanabilmesi Entelektüel Liderler sayesinde gerçekleşecektir. Bugün, çağdaş insan yönetiminin zorluğu, insanın satın alınamayan, baskı altında tutulamayan psiko-sosyal yanlarının kazanılmasından kaynaklanmaktadır. İnsan, eskiden olduğu gibi, ne zorla ne de sadece fazla parayla çalıştırılabilmektedir. İnsan, bugün yalnızca parayla güdülenen “ekonomik bir varlık” değil, aynı zamanda hisleriyle ve düşünceleriyle hareket eden psiko-sosyal, kompleks bir varlıktır.
Entelektüel liderler, uzmanlıklarının, deneyimlerinin yanı sıra yönetime ilişkin bilgiye de sahiptirler. Yüksek bir teknik yetenek, üstün bir yönetsel beceri, kültürel duyarlılıkta açıklık, uyum gösterme yeteneği, esneklik, üstün beceri ve kavrayışlı dil yeteneği, kişisel zenginlik ve olgunluk, duygusal dengelilik, uyum ve birlik yeteneği, müzakerelere açıklık, gelecek ağırlıklı yaratıcı düşünce ve vizyonel bakış açısı ile, barış ve sevgiyi her an bir yerde gerçekleştirebilecek bir esneklik ve sadeliğe sahiptirler.
Entelektüel liderler için, öğrenme ve en iyiye ulaşma kaygısı , her zaman çalışma önemli unsurlardır. Topluluğu kazanmanın en önemli koşulu, insanların yüreklerinin içini okumaktır. Buna en güzel örnek olarak, Atatürk verilmektedir. Atatürk, halkın içinden yetişmiş, halkın duygularını ve düşüncelerini çok iyi analiz edebilmiş, halkın nabzını tutabilmiş, kısaca halkın yüreğini okuyabilmiş ve bunu her zaman halka mal etmeyi bilmiştir.
Entelektüel lidere düşen iş, sadece görevini yapmak değil , öğrenmek ve herkes için de bir öğrenme ortamının oluşması için katkıda bulunmaktır. Entelektüel lider, sadece tek bir alanda uzmanlaşmakla yetinmemektedir. Zeka, temsil ( fiziki durum, giyim ve görünüm ), sözlü ifade (konuşma) ; yazılı ifade, muhakeme, başkalarının başarılarını etkileme ve ikna etme; mantıklı, kararlı ve tutarlı olma; analiz ve sentez ruhuna sahip olma, genel kültür sahibi olmak bilgi çağının Entelektüel liderlerinde aranan özelliklerdir.
Entelektüel lider , herkesin ortak mirası olan; ulusal değerlerin uluslar arası değerlerle bütünleştirilmesini sağlayacak bir ortak kültür anlayışıyla yetişmiştir.
Sosyal duyarlılık; bir organizasyonun sosyal çevresindeki sorunlara ve kısmen baskılara tepki gösterme veya cevap verme yeteneğidir. Bilgi çağının entelektüel lideri, organizasyonun sosyal sorunlara çözüm getirmek için gösterdiği tepkilerin hızı ve etkinliğiyle ilgilenerek , sosyal sorunlara da çözüm getirmeyi hedeflemektedir.

ENTELEKTÜEL LİDERLİĞİN GEREKÇELERİ

Tarım ve Sanayi Devrimlerinden sonra yaşanan Bilgi Devrimi sonucu ortaya çıkan, bilgi toplumunun gelişimi ve bu toplumun organizasyonlarının başarısı için, yukarıda özellikleri sayılan entelektüel liderliğin gerekçelerini şu şekilde sıralamak mümkündür:
Bilgi toplumunda önde gelen sektör, dördüncü ve yeni sektör olan “entelektüel sektör” dür ve bilgi toplumu, sanayi toplumunun aksine, çok merkezlidir.
Hızlı değişimlerin yaşandığı bilgi toplumunda, mal üretimi yerine bilgi üretimi ön plana çıkmakta, bilginin yönetimi de ayrı bir önem kazanırken; yenilik, farklılık ve yaratıcılık organizasyonlar için olmazsa olmaz bir koşul haline gelmektedir. Bilgi toplumu; büyük miktarda dayanıklı tüketim malı üretip tüketen sanayi toplumunun aksine, yüksek seviyede kitlesel bilgi üreten bir toplumdur. Akıllı işletmeler, gelecekteki başarılarının soyut bir kaynağa – organizasyon içindeki Entelektüel Sermayeye – bağlı olduğunun bilincindedir. Geleceğin başarılı işletmeleri, zekanın kapasiteden – depolanmış bilgiden- ibaret olmadığını, bu kapasiteden büyük ölçüde yararlanma yeteneğini de içerdiğini anlamaları sayesinde akıl yoluyla işletilenler olacaktır. Bu ikisinin toplamı , organizasyonun entelektüel sermayesidir ve bu sermayeyi güç haline getirmek rekabet avantajını doğuracaktır.
Bilgi çağı organizasyonlarında, eğitilmiş insanın öneminin ortaya çıkması ve bu gücün işletmenin varlıkları arasında yer almaya başlaması dolayısıyla, bilgi toplumunda merkezi unsur, toprak ve sermaye gibi maddi varlıklar olmayıp, bilgili/nitelikli ve eğitimli insanlardan oluşmaktadır.
Bilgi bir ölçüde bir varlığı sürdürme faktörü olarak yaşamımıza egemen olmuştur. İnsan bilgi işçisi olarak, en gelişmiş sibernetik makinelerden çok daha etkin sentezleme kabiliyetlerine kavuşmuştur. Eğitilmiş insan, bilgi işçisi olarak bir problemler yumağını, hızla çözümler demetine dönüştürebilme kabiliyeti kazanmıştır.
Bilgi toplumunun yeni işçi tipi bilgi işçilerinin, geleneksel işçiden farklı olarak ikame edilmeleri oldukça güçtür ve yine onlardan çok daha iyi eğitim görmüşlerdir. Daha genç oldukları için, rutin işlerden hoşlanmamaktadırlar. Yeni bir gücü temsil etmektedirler. Yine bilgi toplumunda, verimliliğin artışı için büyük ölçüde sürekli eğitim gerekmektedir.
Bugünün entelektüel liderleri kişisel gelişime ağırlık veren, bağımsızlığa değer veren, bürokrasiden hoşlanmayan, çalışma yaşamıyla iş yaşamını dengeleyen kişidir. Bu özellik, bir insanın kendi kendine bir iç sohbeti gibidir ve kişiyi duygularına esir olmaktan alıkoymaktadır. Normal olarak herkes kötü bir ruh halinde olabilir ve duygusal dürtülerle karşılaşabilir ancak, bazı insanlar bunları kontrol altına almayı ve elverişli bir şekle dönüştürmeyi başarabilmektedirler.
Öncelikli olarak, kendi duygularını ve dürtülerini kontrol edebilen entelektüel lider, mantıklıdır ve bir güven ve adalet ortamı yaratmaktadır. Böyle bir ortamda, politika ve iç mücadeleler azalacak, verimlilik ise artacaktır. Yetenekli insanlar, organizasyon içinde toplanacak ve ayrılma için bir niyet taşımayacaklardır. Entelektüel lider, kendi duygularını, güçlü ve zayıf yanlarını, ihtiyaç ve motivlerini tanımaktadır. Hem kendine, hem de başkalarına karşı dürüsttür. Kendi iç dünyasında sorunları olsa da, düşüncelerini organizasyonun sorunlarına odaklaştırabilmekte güçlük çekmemektedir. Entelektüel lider, gerçeği söylemekten kaçınmayan, duygu ve düşüncelerini açıkça ifade edebilen, zaman zaman zayıf yönlerini de ortaya çıkarabilen bir kişidir.
Liderin duygu ve düşüncelerini izleyicilerine aktarabilmesi, iletişim sayesinde gerçekleşir. Lider ile izleyici arasındaki ilişkinin doyurucu olabilmesi, ilkeler ve amaçlar doğrultusunda hareketlenebilmesi için, karşılıklı olarak bilgi aktarımı gerekmektedir. İletişim kurmakta güçlük çeken liderler, kendilerini ifade etmekte zorlanmaktadırlar. İletişimi, bilgi ve sevgiyle birleştiren entelektüel lider, samimi ve geliştirici bir ilişki ortamı oluşturabilmektedir.
Entelektüel lider, izleyicileri tarafından yaklaşılabilir olmak için, zayıf yanlarını da bilinçli olarak göstermektedir. Lider olmadan liderlik taklidi yapanlarsa; sürekli mükemmel görünmeye, maço bir tavır içinde olmaya çalışmaktadırlar. Bilinçli olarak seçtikleri zayıf yanları, utangaçlıkları ya da dağınık olmaları olabilmektedir.
Entelektüel liderler için, öğrenme ve en iyiye ulaşma kaygısı, her zaman çalışma önemli unsurlardır. Topluluğu kazanmanın en önemli koşulu, insanların yüreklerinin içini okumaktır. Buna en güzel örnek olarak, Atatürk verilebilmektedir. Atatürk, halkın içinden yetişmiş, halkın duygularını ve düşüncelerini çok iyi analiz edebilmiş, halkın nabzını tutabilmiş, kısaca halkın yüreğini okuyabilmiş ve bunu her zaman halka mal etmeyi bilmiştir.

Entelektüel Liderliği geliştirmek için yapılması gerekenler :
· Kişilik Gücü · Vizyon · Konuşma Becerileri · Yetki ve Sorumluluk Devri · Risk Alma · Değişimi Yönetme · Paydaşları Geliştirme · Uzun Dönemli Amaçlar Belirleme · Karar Alma ve Seçme Becerisini Geliştirme · Toplumsal Sorumluluk, Toplumsal Sorunlara Duyarlılık

Entelektüel liderler için, öğrenme ve en iyiye ulaşma kaygısı, her zaman çalışma önemli unsurlardır. Topluluğu kazanmanın en önemli koşulu, insanların yüreklerinin içini okumaktır. Buna en güzel örnek olarak, Atatürk verilebilmektedir. Atatürk, halkın içinden yetişmiş, halkın duygularını ve düşüncelerini çok iyi analiz edebilmiş, halkın nabzını tutabilmiş, kısaca halkın yüreğini okuyabilmiş ve bunu her zaman halka mal etmeyi bilmiştir.

Entelektüel Liderlerin Güç Kaynakları
1- Formal, Rol Gücü
2- Karakter Gücü
3- Bilgi Gücü
Formal Gücü
Formal güç, elinizde bulundurduğunuz pozisyondan kaynaklanır. Bu güç; bilgi ve tecrübeden, kişilik özelliklerinden kaynaklanmaz. Rol gücü, kimin işgal ettiğine bakmaksızın pozisyondan gelir.

Bilgi Gücü
Bilgi gücü, verilen bir görevde etkili davranış, eylem ve sonuç için gerekli olan beceri ve teknikleri anlamaktan ve kullanabilmekten kaynaklanır.

Güçlerin Optimal Kullanımı ve Öncelik Sırası
Rol gücünün kullanımı azaltılmalıdır. İyi bir yönetici-lider , yetkili ve sorumlu olduğunu fazla hatırlatmamalıdır.
Ekip üyelerinin karakter olarak size saygı gösterirse , rol gücünüz zaten benimsenir.
Bilgi gücü öne çıkarılmalıdır. Liderler bilginin paylaşılmasında daha cömert davranmalıdırlar.
Ekip gruplarından saygı görmenin en iyi yolu bilgi gücüne odaklanmaktır.
Bilgi gücü için sürekli öğrenmek gerekir.
(1) Güç Kaynaklarının Öncelik Sırası
(1) Bilgi Gücü
(2) Karakter Gücü
(3) Rol Gücü

(2) Entelektüel Liderlikle İlgili Yetkinlikler

1- Rasyonel Yetkinlik
2- Duygusal Yetkinlik
3- Sosyal Yetkinlik

(3) Mantıklılık ve Sanatsallık

Mantık, doğru düşünmenin bilimidir. Mantıklı düşünme denen doğru düşünme ise, bütün bilimler için gerekli olan temel bir metottur. Doğru düşünme ise, kendini akıl yürütmede gösterir. Akıl yürütme, verilen yargılardan yeni bir yargı çıkarma işlemidir.

Mantıklı olmanın iki temel koşulu vardır:

· Tutarlılık: Entelektüel lider, birbiriyle çelişik olan veya bağdaşmayan düşünce ve iddialara zihinde yer vermemektedir. Tutarsız tepkiler vermemektedir.

· Olgusal Kanıtlara Saygı: Entelektüel lider, yeterince güvenilir yoldan belgelenmemiş hiçbir iddiayı veya teoriyi kabul etmemektedir. Aynı şekilde, doğruluğu belgelenmiş iddia ve teorilere de karşı durmamaktadır.

(4 ) Muhakeme Gücü ve İkna Etme Yeteneği

Dikkatli ve açık düşünebilme, bilgiyi ve ayrıntıları değerlendirebilme ve ön yargısız düşünebilme genel muhakeme becerisinin özelliklerindendir. Entelektüel lider bu özelliği ile, tanımlanan bazı durumlar ile ilgili genel bir muhakeme yürüterek sonuca varabilme yeteneğine sahiptir.

Muhakeme gücü, “zeka” olarak tanımlanan kavramın önemli öğelerinden biridir. Entelektüel lider, soyut kavramlar arasında mantıksal ilişkileri yakalayabilme, doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden, haklıyı haksızdan ayırabilme yeterliliğindedir.

Belirli bir performansın, hele karmaşık ise , başarı ile sonuçlanabilmesi entelektüel liderin, elindeki işe ne ölçüde kapsamlı, ama ayrıntıyı görecek bir şekilde ve de amaca uygun ayrıntıları, uygun olmayanlardan ayıklayabilme becerisine bağlıdır.

Entelektüel lider, insanları her şekilde etkileyebilmektedir. Söz ve davranışlarındaki kendine özgü renkler, ifade biçimindeki, bedensel zindelik ve enerjilerindeki farklılık entelektüel lideri diğer kişi ve liderlerden ayırt etmektedir. Entelektüel lider, kendine özgü, başkalarına benzemeyen ikna etme gücü ile diğerlerini etkileyebilmektedir.

(5) Genel Sorunlara Duyarlılık

Entelektüel lider, organizasyondaki sorunlar dışında yaşadığı ülkenin ve dünyanın sorunları karşısında da kendini sorumlu gören, duyarlı bir eylem adamıdır. Entelektüel liderin ödünsüz düşünce ve ifade özgürlüğü tek dayanağı olduğundan karşılaştığı tüm sorunlara duyarlıdır. Entelektüel lider, kendini sadece organizasyonuna adamış değildir. Bir yandan tüm açılardan bakış, diğer yandan hayal gücü ve yaratıcılıkla yoğrulmuş bir anlayış birliği kazanmış olma gerekliliğinin bilincindedir.

Düşüncelerini Konu ve Sorunlara Odaklaştırabilme Yeteneği

Yaşanılan değişimler, entelektüel liderin başarının bir koşulunu da çevresindeki olayı ve etkilediği gruplardaki iletişimin ve sosyal etkileşimin yapıcılığına odaklamıştır. Entelektüel lider, bu anlamda çevresindeki mevcut durum ve koşullara yanıt verebilecek şekilde esnekliğe sahiptir.

Bu özellik, bir insanın kendi kendine bir iç sohbeti gibidir ve kişiyi duygularına esir olmaktan alıkoymaktadır. Normal olarak herkes kötü bir ruh halinde olabilir ve duygusal dürtülerle karşılaşabilir ancak, bazı insanlar bunları kontrol altına almayı ve elverişli bir şekle dönüştürmeyi başarabilmektedirler.

Öncelikli olarak, kendi duygularını ve dürtülerini kontrol edebilen entelektüel lider, mantıklıdır ve bir güven ve adalet ortamı yaratmaktadır. Böyle bir ortamda, politika ve iç mücadeleler azalacak, verimlilik ise artacaktır. Yetenekli insanlar, organizasyon içinde toplanacak ve ayrılma için bir niyet taşımayacaklardır. Entelektüel lider, kendi duygularını, güçlü ve zayıf yanlarını, ihtiyaç ve motivlerini tanımaktadır. Hem kendine, hem de başkalarına karşı dürüsttür. Kendi iç dünyasında sorunları olsa da, düşüncelerini organizasyonun sorunlarına odaklaştırabilmekte güçlük çekmemektedir.

(7) Duygu ve Düşüncelerini Açıkça İfade Edebilme Yeteneği

Entelektüel lider, gerçeği söylemekten kaçınmayan, duygu ve düşüncelerini açıkça ifade edebilen, zaman zaman zayıf yönlerini de ortaya çıkarabilen bir kişidir.

Liderin duygu ve düşüncelerini izleyicilerine aktarabilmesi, iletişim sayesinde gerçekleşir. Lider ile izleyici arasındaki ilişkinin doyurucu olabilmesi, ilkeler ve amaçlar doğrultusunda hareketlenebilmesi için, karşılıklı olarak bilgi aktarımı gerekmektedir. İletişim kurmakta güçlük çeken liderler, kendilerini ifade etmekte zorlanmaktadırlar. İletişimi, bilgi ve sevgiyle birleştiren entelektüel lider, samimi ve geliştirici bir ilişki ortamı oluşturabilmektedir.

Entelektüel lider, izleyicileri tarafından yaklaşılabilir olmak için, zayıf yanlarını da bilinçli olarak göstermektedir. Lider olmadan liderlik taklidi yapanlarsa; sürekli mükemmel görünmeye, maço bir tavır içinde olmaya çalışmaktadırlar. Bilinçli olarak seçtikleri zayıf yanları, utangaçlıkları ya da dağınık olmaları olabilmektedir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu