Muhteşem bir hazine: Hacet Namazı

Muhteşem bir hazine: Hacet Namazı
Hacet namazı nezaman kılınırSizi mutsuz eden büyük bir derdiniz mi var?
Ulaşmak istediğiniz muhteşem bir idealin peşine mi düştünüz?
Huzursuzluk, ailenizin ayrılmaz bir parçası mı oldu?
Birisi kalbinizi mi kırdı?
Önemli bir sınava mı gireceksiniz?
Günü gelmiş bir borcunuzu hâlâ ödeyemediniz mi?
İşsiz misiniz? İşten mi atıldınız? İşinizde bir türlü arzuladığınız başarıyı yakalayamadınız mı?
İyi bir evlilik mi istiyorsunuz? Çocuğunuz mu olmuyor?

Bunlardan çok daha önemli yüce gayeler uğruna çaba harcıyor, insanlığa İslâm’ı ve Kur’an-ı anlatmak için çırpınıyor, bir dizi plan ve program yapıyorsunuz.

Ancak bir tarafta önünüze konan engeller, diğer tarafta gerçekleştirmeyi istediğiniz manevî projeler var. Bilhassa İslâm âleminin maruz kaldığı acılar, ıstıraplar, saldırılar, tuzaklar yüreğinizi yakıyor.

Maddî manevî, küçük büyük, dünyevî uhrevî bütün dertleriniz veya arzularınız için kılacağınız muhteşem bir namaz var: Hacet namazı.

Elbette bir kul olarak sebeplere sarılacak, üzerinize düşeni yapacaksınız. Ama bazen olur ki, sebepler tükenir ya da etkisiz kalır, bütün yollar denenir, çareler biter, ne yapacağını bilememenin ıstırabıyla yapayalnız kalırsınız. Artık kalbiniz kederli, gözünüz yaşlı hüzün denizinde yüzerken hacet namazı sizi sahile çıkaracak bir can simididir.

Sıkıntılı anda hacet namazı

İşte tüm sıkıntılı zamanlarımızda uygulayabileceğimiz bir başka örnek:

Sahabelerden Ebû Mı’lâk (r.a.) isminde ticaretle uğraşan bir zat vardı. Bir defasında ticaret için yolculuk yapıyordu. O zamanlarda yol güvenliği yoktu. Bu yüzden karşısına silahlı bir eşkıya çıktı.

– Neyin varsa çıkar, seni öldüreceğim, dedi. Bu tehdit karşısında Ebu Mı’lâk:

– Maksadın mal almaksa al, dedi. Hırsız ise, malı almakla birlikte izini de kaybettirmek istiyordu:

– Ben sadece senin canını istiyorum, dedi. Ebu Mı’lâk:

– Öyleyse bana izin ver namaz kılayım, dedi. Hırsız:

– İstediğin kadar namaz kıl, deyince Ebu Mı’lâk namaz kıl*dı ve şöyle dua etti:

– Ey kalplerin sevgilisi! Ey yüce arşın sahibi! Ey her dilediğini yapan Allah’ım! Ulaşılmayan izzetin, kavuşulmayan sal-tanatın ve arşını kaplayan nurun hürmetine beni şu adamın şerrinden korumanı istiyorum! Ey imdada koşan Allah’ım, yetiş imdadıma!

Ebu Mı’lâk, bu duayı üç defa tekrarladı. Duasını bitirir bitirmez, silahlı bir atlının hızla yaklaştığını gördü. Atlı, hırsızı bir mızrak saplayarak öldürdü. Sonra da Ebu Mı’lâk’a döndü. Allah’ın lütfuyla kurtulan sahabe:

– Kimsin sen? Allah seninle bana yardım etti, diye şaşkınlıkla sorunca atlı kişi şu cevabı verdi:

– Ben dördüncü kat gökteki meleklerdenim. İlk duanı yapınca gök kapılarının çatırdadığını işittim. İkinci defa dua edince, gök ehlinin senin kurtulman için feryat ettiğini işittim. Üçüncü defa dua edince, “Zorda kalan biri dua ediyor!” denildi. Bunu duyunca Allah’tan, hırsızı öldürmek için beni görevlendirmesini istedim. Allah da kabul etti ve yardımına geldim. Şunu bil ki abdest alıp dört rekât namaz kılan ve bu duayı yapan kimsenin, zorda olsun veya olmasın duası kabul edilir. (İbn-i Hacer, el-İsabe, c. 4: 182)

Hacet namazı kılarak bir derdinden kurtulan veya muradına kavuşan çok kimse vardır. Elbette bu örneklerin hepsi, yukarıdaki gibi çok harika olmayabilir. Çünkü, hacet namazından alacağımız verimin derecesi, ihlas, huşu, ıztırar hâli, yakinimiz ile Allah’ın takdir ve hikmetine göre değişir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu