Padişahlar Neden Hacca Gitmediler

Padişahlar Neden Hacca Gitmediler
Osmanlı padişahları tüm icraatlarını şeyhülislâmın fetvasına dayandırmak zorundaydılar… Bu hükümden biraz olsun ayrılan (Meselâ; Yavuz Padişah, bir gün Hıristiyanların zorla Müslüman yapılmasını emredince, Şeyhülislâm Zembilli Ali Cemali Efendi buna şiddetle karşı çıkmış, böyle bir yetkisi olmadığını, ısrar etmesi halinde ise tahttan indirilmesi için “fetva” vereceğini söylemişti.

Yavuz Padişah ancak bu ciddi tehdit karşısında verdiği karardan dönmüş, iş tatlıya bağlanmıştı) padişahlar, karşılarında şeyhülislâmı buluyor, şiddetli tepki görüyorlardı. O kadar ki; Kanuni Süleyman, her icraatını Şeyh’in fetvasına uygun yaptığını göstermek için, fetva dolu sandığın mezarına konmasını istemiş. İslâm inancında buna yer olmadığını söyleyerek merak içinde sandığı açtıran Şeyhülislâm, kendi fetvalarını görünce, başını ellerinin arasına alıp şöyle mırıldanmıştı:
“Sen kendini kurtardın Süleyman, ya biz kendimizi nasıl kurtaracağız!” Böyle bir dünyada, dinin hükmüne aykırı icraat yapmanın imkânsızlığı ortadadır.


Demek oluyor ki; padişahların hacca gitmemesi, altıyüz yıl Osmanlı’yı İslâm çizgisinde tutmak için kılı kırk yaran İslâm âlimlerinin fetvasıyla gerçekleşmiştir. Peki, ama neden böyle bir fetva verdiler?.. 1. Osmanlı Devleti “İ’lâ-yı Kelimetullah” (Allah inancını yayma) gibi bir misyon üstlendiğinden sürekli savaşın içindeydi.

Savaş içindeki bir ülkenin padişahı, uzun süre başkentten ayrılamazdı. Hac ise, o günlerin şartlarında aylar sürüyordu. Bu zaman içinde devlette fitne çıkabilirdi. Sultan İkinci Murad’ın (Fatih’in babası) Manisa’ya çekilmesini fırsat bilen Avrupa’nın, Macaristan öncülüğünde birleşip Osmanlı üstüne haçlı seferi açtığını unutmayalım. 2. Padişahlar sıradan vatandaşlar gibi tek başlarına hac edemezlerdi.

Kara ve deniz yoluyla giderken uğrayabilecekleri saldırılardan korunabilmek için yanlarına bir ordu almaları gerekiyordu. Ayrıca aşçıları, özel muhafızları, danışmanları, vezirleri ve komutanları da yanlarında olmalıydı.

Devlet boşluk kabul etmez. Bu yüzden padişahlar hacca giderken de devleti idare etmek zorundadırlar. Elçiler gönderecekler, gelen elçileri kabul edecekler, geçtikleri bölgelerin fukarasına sadaka dağıtacaklardı…

İstanbul’la aralarındaki iletişimin devamı için de, ulakların (habercilerin) sürekli gelip gitmeleri gerekiyordu… Yani hacca, savaşa gider gibi gidecekler, bunun için de çok büyük masraflara katlanacaklardı… Hiçbir padişah, kişisel servetinden bunu karşılayamazdı! Çünkü hiçbir padişah o kadar zengin değildi. Masrafları devlete yüklemeleri ise adil olmazdı: Neden derseniz, hac devletin üzerine değil, kişinin (yani padişahın) üzerine farzdır…

Fetva işte bu değerlendirmeler sonucu verilmiş, padişahlar bu yüzden hacca gitmemişlerdir. Ama her yıl “Sürre Alayı” ile Mekke ve Medine halkını altına boğar, bölgede tek bir fukara bırakmazdı… Peygamber mirasına da ölümüne sahip çıkardı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu