Peygamber Efendimizin İbretlik Hikayeleri

Peygamber Efendimizin İbretlik Hikayeleri
Efendimizin Cömertliği

Kerem ve cömertlik Peygamberimizin tabii özelliğiydi. Bilhassa ramazan aylarında Onun kerem ve cömertliğine sınır olmazdı.

Bir gün, bir adam, Rasûl-i Ekrem S.A.V. merada otlayan keçilerini sayarken gelmiş ve bir kaç keçi istemişti. Rasûl-i Ekrem de ona bütün sürüyü vermişti. Adam sürüyü kabilesine götürdüğünde:

-Hepiniz müslüman olunuz Muhammed S.A.V o kadar cömert ki, fakirlikten hiç korkmuyor, demişti.

Rasûl-i Ekrem S.A.V bazen birinden bir şey satın alır, sonra onu yine ona hediye ederdi. Kendilerine bir şey geldimi, derhal onu, başkalarına hediye ederdi. yanlarında bir şey, bir gece kalacak olsa ondan üzüntü duyardı.

Rasûl-i Ekrem S.A.Vin Hanımı Ümmü Seleme Radıyallahu anha validemiz anlatıyor:

Rasûlüllahın yüzünde bir değişiklik hissettim. Sebebini sorunca:

Dün aldığım yedi dinarı veremedim yanımda kaldı., buyurdu.

Yaşlı Kadınlar Cennete Giremez

Ensardan yaşlı bir kadın Resulullaha s.a. gelerek.
– Ya Resulullah! Bağışlanmam için bana dua et.
Resulullah s.a. :
– Bilmiyor musun ki cennete yaşlı kadınlar giremez, buyurdu.
Bunun üzerine kadının ağlamaya başlaması üzerine Resulullah s.a. gülümseyerek:
– Sen o gün ihtiyar bir kadın olmayacaksın. Allahın “Gerçekten biz hûrileri apayrı biçimde yeni yarattık. Onları, bâkireler kıldık. . Eşlerine düşkün ve yaşıt.” buyruğunu hiç okumadın mı? Vakıa 36-37

Münafıkın Gözü olmasaydı

Bir gün öğle nemâzından sonra, Cebrâîl aleyhisselâm yetmişbin melek ile gelerek, Enâm sûresini getirdi. Resûlullah hazretleri o gece bütün Eshâb-ı kirâmı Âişe radıyallahü teâlâ anhâ hazretlerinin evinde topladı. Kandil yakıp, Sûre-i Enâmı okudular. Kandil ışıksız oldu.
Resûlullah hazretleri Ebû Bekr hazretlerine buyurdular ki,
– Yâ Ebâ Bekr, kandili ışıklandır.
Bir sâat sonra yine karardı.
Hazret-i Resûl-i ekrem yine buyurdu.
– Yâ Ebâ Bekr, kandilin ışığını çoğalt..
Hazret-i Ebû Bekr, kandili ışığını çoğaltmak için kalkdı. Bakdı ki kandilin yağı tükenmiş.
Dedi ki,
– Yâ Resûlallah! Kandilde yağ kalmamış. Bu gece yağ almak imkânımız da yokdur. Kandil bize lâzımdır, kelâm-ı Rabbilâlemîni okuyalım.
Hazret-i Resûlullah buyurdular ki,
– Bir mikdâr kendi ağzının tükrüğünden kandile damlat.
Âişe-i Sıddika hazretleri buyurur ki,
– Babam bir mikdâr ağzının suyunu, Resûlullah hazretlerinin emr-i şerîfi ile kandile damlatdı. Kandilin ışığı çoğaldı. Allahü tebâreke ve teâlâ hazretlerinin emr ve fermânı ile şiddetli bir ışık oldu ki, Eshâb-ı kirâmın gözlerini kamaşdırdı.
Server-i âlem sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem hazretleri buyurdu ki:
– Bu kandili söndürmeyiniz!
Kırk gün kırk gece o kandil, Âişe-i Sıddîka hazretlerinin evinde yandı.
Bir münâfık hazret-i Âişenin evine geldi. O kandili gördü.
– Ne acâib kandil, kırkgün kırk gecedir sönmez, dedi.
O sâatde o kandil söndü. Cebrâîl aleyhisselâm geldi ve dedi:
– Yâ Muhammed! Allahü tebâreke ve teâlâ hazretleri buyurur:
“Ben çeşm-i bed [fenâ bakışlı kullar da yaratdım. Eğer o münâfıkın gözü olmasaydı, kıyâmete kadar o kandil; Ebû Bekrin radıyallahü teâlâ anh ağzının suyunun bereketi ile sönmez idi.”

Kaynak: Menakıb-i Çihar Yar-i Güzin

O ne Yaparsa Doğrudur

Peygamberimiz s.a.v azadlı kölesi Zeyd bin Hâriseyi çok severdi. Oğlu Üsameyi de. Babayı da oğulu da gerektiğinde kollardı.

Hz. Ömer bir gün ganimet malı dağıtıyordu. Oğlu Abdullaha üç verirse Üsameye dört veriyordu. Abdullah bunun sebebini öğrenmek istedi:

– Ben Üsamenin katılıp da benim katılmadığım tek gaza savaş, cihad hatırlamıyorum. Neye dayanarak ona benden fazla veriyorsun?

Hz. Ömer şöyle açıklamada bulundu:

– Hz. Peygamber onun babasını senin babandan, Üsameyi de senden çok sever ve kollardı. Onun her işinde muhakkak bir hikmet vardır. Ben Onun sevdiğini kendi sevdiğime tercih ederim.

Yemekte Besmele ve Şeytan

Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor:
Peygamber aleyhisselâm ile beraber yemek etrafında hazır olduğumuz vakit.. Allahın Resulü başlamadan önce ellerimizi yemeğe uzatmazdık. Bir defa Resulüllah aleyhisselâm ile beraber yemek etrafında toplanmıştık. Bir cariye, biri tarafından itilircesine gelip elini yemeğe uzatınca, Peygamber aleyhisselâm cariyenin elini tutup onu durdurdu. Ondan sonra bir Arâbî de aynı şekilde itilircesine geldi. Allahın Resulü bununda elinden tutup yemeğe başlamasına mani oldu ve şöyle buyurdu:

Muhakkak ki şeytan, Allahın ismi anılmamak, yani besmele çekilmemek suretiyle yemeği kendisine helâl kılmaya gayret eder. Bu sebeple bu cariyeyi getirdi ve besmele çektirmeden yemeğe başlatarak, bunun vasıtasıyla yemeği kendisine helâl kılmak istedi. Bunun için cariyenin elinden tutup yemeğe başlamasını önledim. Sonra, aynı sebeple şu ârâbiyi getirdi. Onun da elinden tutup yemeğe başlamasına mani oldum. Hayatımı kudreti ile tutan Allaha yemin ederim ki, cariyenin eli ile birlikte şeytanın da eli elimde idi.
Müslim, Ebû Davud, Neseî
Hazreti Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor:
Resülullah aleyhisselâm sahabîlerinden altı kişi ile beraber yemek yiyordu. Bu arada bu ârâbî geldi ve iki lokma yedi. Bunun üzerine Peygamber aleyhisselâm:
Eğer şu ârâbî besmele ile yemiş olsaydı yemek hepinize yeterdi, buyurdular.
Tirmizî

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu