SARKOİDOZ AKCİĞER HASTALIĞI

SARKOİDOZ AKCİĞER HASTALIĞI

Sarkoidoz, tüm doku ve organları tutabilen ve nedeni tam olarak bilinmeyen, sistemik bir hastalıktır. Hastalık tüm doku ve organlarda görülebilmekle beraber en sık akciğer ve göğüs içindeki lenf bezleri tutulur ve aynı anda birçok organda birden ortaya çıkabilir. En çok karıştığı hastalıklar, tüberküloz, kanser ve lenfomalardır.
Sarkoidoz, bazı hastalarda kendiliğinden gerilerken, bazılarında ise ilerleyerek solunum yetersizliği ve ölümlere de neden olabilmektedir.
Kadınlarda erkeklere göre daha sıktır ve en çok 20-40 yaş arasında rastlanır. Hastaların p’i 40 yaşın altındaki kişilerdir. Küçük çocuklarda da çok nadiren saptanabilir.
Sarkoidozun kesin sebebi hala bilinmemektedir. Hastalığın, bağışıklık sisteminin tüberküloz mikrobuna ya da diğer bakteri ve virüslere karşı farklı bir reaksiyon göstermesiyle ortaya çıkabileceği düşünülmektedir. Berilyum madeni ile çalışan uçak ve silah endüstrisi işçilerinde sarkoidoza çok benzeyen bir hastalık tablosu görülmektedir.
Sarkoidoz bulaşıcı bir hastalık değildir. Genetik geçişinin nasıl olduğu bilinmemekle beraber, bazı ailelerde daha sık görülmektedir.
Sarkoidoz, dünyadaki her ülkede görülmekle birlikte, en çok İskandinav ülkelerinde rastlanmaktadır. Batı Avrupa’da doğuya göre daha sıktır. İsveçlilerdeki görülme sıklığı 100.000’de 65 iken, Polonya’da 100.000’de 3’tür. Hastalığın Türkiye’ deki görülme sıklığı konusunda kesin bir bilgi bulunmamaktadır.
Sarkoidoz Tanısı İçin Gerekli Adımlar,
İlk adım genellikle standart akciğer grafisi çekilmesidir. Akciğer grafisinde iki taraflı lenf bezlerinde büyüme ve/veya akciğer dokusunun hastalığına ait gölgeler saptanabilir. Akciğer grafisinde görülen değişikliklere göre sarkoidoz hastalığı 4 evreye ayrılmaktadır. Evre 0 hastalıkta akciğer grafisi normaldir. Evre I,II ve III hastalıkta ise sırasıyla iki taraflı akciğer lenf bezlerinde büyüme (Bilateral hiler adenopati), iki taraflı akciğer lenf bezlerinde büyüme ile beraber akciğer dokusunda hastalık bulguları ve akciğer dokusunda ilerlemiş hastalık bulguları saptanır. Akciğer grafisinde sarkoidozu düşündürür değişikliklerin görülmesini takiben hastadan kan tetkikleri ve bunun yanısıra göz muayenesi, bilgisayarlı akciğer tomografisi, idrar tetkikleri, solunum fonksiyon testleri istenilir. Kan biyokimyasının incelenmesinde bazı hastalarda kalsiyum miktarında artma olduğu saptanır. Yine karaciğer tutulumu olan hastalarda karaciğer enzimleri yükselmiştir. Akciğer grafisi ve akciğer bilgisayarlı tomografisinde akciğer dokusunda hastalığa ait gölgeler saptanan hastalarda solunum fonksiyon testlerinde azalma saptanır.
Radyolojik yöntemler ve diğer laboratuar yöntemleri ile sarkoidoz düşünülen hastalarda kesin tanı için biyopsi gerekir. Biyopsi materyali bronkoskopik yöntemlerle ya da hastada boyun veya koltuk altında büyümüş lenf bezlerinden, ciltte yer alan nodüllerden, akciğer dışı tutulan bir başka organdan (karaciğer, adele, dudak mukozası vb) elde edilebilir. Son yıllarda gelişen teknoloji ile birlikte kullanıma sunulan endobronşial ultrasonografi (EBUS) sarkoidoz tanısında bronkoskopinin en ön plana çıkmasına neden olmuştur. Sarkoidoz hastalığında havayolları yani bronşlara komşu alanlardaki lenf bezleri hastalığa bağlı olarak sıklıkla büyümüştür. Endobronşial ultrasonoıgrafi ile büyüyen lenf bezleri görüntülenebilmekte ve bu görüntüleme eşliğinde lenf bezlerinden iğne biyopsisi yapılabilmektedir (bkz. Endobronşial Ultrasonografi). Ülkemizde de belirli merkezlerde uygulanabilen bu yöntem sayesinde lokal anestezi ile hastanın hastanede yatması gerekmeden yapılan bronkoskopi ile sarkoidoz hastalarının bir çoğunda daha ileri bir işleme gerek kalmadan tanıya ulaşılmaktadır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu