Sayı Şeytanı adlı kitabın özetini nasıl bulabilirim?

Sayı Şeytanı adlı kitabın özetini nasıl bulabilirim?

Yazar: Hans Magnus Enzensberger
Uyarlayan ve Oyunlaştıran: Ünal Ufuktepe
Oyuncular:

Ali
Sayı Şeytanı
Anne

Kitap Özeti:
1. PERDE
Ali her gece hep aynı korkunç kabusları görmekten bunalmıştır. Ya büyük bir balık onu yutuyor, ya da dibi gözükmeyen bir kaydıraktan derinliklere doğru kaymaktadır.(Efekt ve resimler ile karanlık bir sahnede bu kabuslar canlandırılır. Sahnenin bir köşesinde hep sabit bir yatak bulunur . Spot ışıkla aydınlatılır veya karartılarak sahne geçişleri sağlanır) Ali yataktan kan ter içinde fırlar, hala kabusun etkisindedir.
Ali: Dur!
Ali: İmdat! N’olur tutun beni! (kendine gelmeye başlayınca, sakinleşir)
Ali: Her geceki o iğrenç dev balık yine. Hep aynı şeyleri görüyorum. Beni yutmak istiyor. O beni ancak düşümde yutabilir. Gerçi o da zor ya. Sonra uyandığıma göre Sayın yok. Ha… bir de ucu bucağı olmayan bir kaydıraktan kayıyorum, elimden bir şey gelmiyor, kaymamı durduramıyorum, kaydıkça hızlanıyorum ve dibi göremiyorum, ama olsun bu da bir düş yani gerçekten kaymıyorum ya. (seyirciye) Bu kabuslarımı sizlerden başka bilen yok. Uyumaya korkuyorum, ama çok yorgunum ve uyumak zorundayım. Dilerim aynı düşü görmem. (yatağına girer sahne kararır)(Sahne tekrar aydınlanır, yeşil renk hakimdir. Sayı Şeytanı bir yaprağın üstünde oturuyordur. Ali şaşkın, şaşkın etrafına bakınır)
Ali: Neredeyim ben?, Neden aynı kabusu görmüyorum? (S. Şeytanını fark eder) Sen de kimsin?
Sayı Şeytanı: (Yüksek bir sesle) Ben Sayı Şeytanıyım!
Ali: Bir kere Sayı Şeytanı diye bir şey yoktur.
Sayı Şeytanı: Öyle mi? Ben yoksam benimle neden konuşuyorsun bakalım?
Ali: Matematikle ilgili her şeyden nefret ederim ben.
Sayı Şeytanı: Nedenmiş o?
Ali: “İki fırıncı altı saatte 444 simit pişirirse, beş fırıncı 88 çöreği kaç saatte pişirir?” Baksana şu saçmalığa. Zaman öldürmekten başka bir işe yaramıyor. Haydi toz ol bakalım!
Sayı Şeytanı: (Sakin bir şekilde oturduğu daldan yere atlar ve Ali’ye yaklaşarak) Bu simit masalı da nereden çıktı? (Gülerek) Herhalde okulda öğrendin.
Ali: Başka nereden olacak. Bizim matematik öğretmenimiz Dr. Eroğlu ne kadar şişko olursa olsun karnı hep açtır. Bize verdiği matematik problemleri ile uğraşırken onun ne yaptığını fark etmediğimizi sanıyor ama yanılıyor çantasının arkasından gizliden gizliye simitleri mideye indirdiğini hepimiz biliyoruz.
Sayı Şeytanı: (sırıtarak)Ya. Öğretmeniniz aleyhinde bir şey söyleyemem, ama bu yaptığının matematikle ilgisi yok. Gerçek matematikçilerin birçoğu hesap yapmasını bilmez. Hem bununla geçirecek zamanları da yoktur. Bunun için hesap makineleri vardır zaten. Senin yok mu?
Ali: Var. Ama okulda kullanmamıza izin vermiyorlar.
Sayı Şeytanı: Ya. Olsun. Birazcık iki kere ikinin kimseye zararı dokunmaz. Hesap makinesinin pili bittiğinde yararı bile olur. Ama Evlat ! matematik, O bambaşka bir şeydir!
Ali: Beni kandırmak istiyorsun. Sana güvenmiyorum. Bak! Düşümde bile ev ödevleriyle canımı sıkarsan bağırıveririm. Yeti be! Buna çocukları taciz etmek derler!
Sayı Şeytanı: Senin böyle korkak bir tavşan olduğunu bilseydim hiç gelmezdim. Amacım seninle biraz sohbet etmekti yalnızca. Geceleri genellikle boş olurum. Gidip şu Ali’ye bir bakayım dedim, her gece aynı yerden aşağı kaymaktan bıkmış olacağını düşünmüştüm. (Gidecekmiş gibi hamle eder)
Ali: Haklısın, bıkmakta ne demek, dayanamıyorum artık.
Sayı Şeytanı: Gördün mü bak.
Ali: (bağırarak) Ama beni kandırmazsın ona göre…
Sayı Şeytanı: (birden bire havaya zıplar, kızgın bir şekilde) Bir şeytanla böyle konuşulmaz (yerinde tepinmeye başlar)
Ali: (korkarak mırıldanır) Özür dilerim. Matematikten de, filmlerden ya da bisikletlerden söz edercesine konuşulabiliyorsa şeytana ne gerek var?
Sayı Şeytanı: İşte Sayın da burada. Sayıların şeytansı yanı, çok basit olmaları. Aslında hesap makinesine bile ihtiyacın yok. İşe başlamak için ihtiyacın olan tek şeye “Bir” sayısı. Bununla hemen, hemen her şeyi yapabilirsin. Örneğin beş milyon yedi yüz on beş sayısından korkuyorsan, işe söyle başla:
1+1
1+1+1
1+1+1+1 …
ve devam et? Korktuğun sayıya gelene kadar devam et. Sakın bunun çok zor ya da karmaşık olduğunu söylemeye kalkma! Bunu bir herkes anlar. Öyle değil mi?
Ali: Doğru, anlar.
Sayı Şeytanı: (Elindeki ince uzun bastonu Alinin burnunun dibinde sallar) Böyle saymaya devam edersen nereye sayının kadar gideceğini biliyor musun?
Ali: Bu çok uzun sürer, Deli miyim ben!
Sayı Şeytanı: (bastonu ile sonsuz sembolü çizerek)Ona sonsuz derler.
Ali:(muzur, muzur gülerek) Ya oraya kadar sayabilirim, o zaman o sayı sonsuz değildir, ya da sonsuzdur, ben de sonsuza kadar sayamam.
Sayı Şeytanı: (Kızar, tepinir, kafası büyür) Yanlış!
Ali: Yanlış mı? Ne demek yanlış?
Sayı Şeytanı: Budala! Bugüne kadar yeryüzünde kaç tane sakız çiğnendi acaba?
Ali: Saçmalama! Ben nereden bilirim bunu.
Sayı Şeytanı: Tahmin et.
Ali: Çok, çok fazla. Yalnızca benim kardeşimin, sınıftaki arkadaşlarımın,bizim ilimizdeki çocukların, bütün Türkiye’deki çocukların, Avrupa’dakilerin çiğnedikleri milyarları bulur be…
Sayı Şeytanı: En azından o kadar olur. Hadi kabul edelim ki sonuncu sakıza kadar saydık. O zaman ne yaparız? Cebinden birkaç sakız çıkartır (birini kendisi çiğnemeye başlar) Saydığın sakızların sayısına bir sayı daha ekle. (seyircilere de birkaç sakız verir) Bir daha ekle, bir daha ekle… Anladın mı? Bundan sonrasının nasıl gideceği konusunda sana bir formül öğreteceğim. Daha fazlasına ihtiyacın yok.
Ali: (biraz düşünür, basını sallayarak) Haklısın galiba…
Sayı Şeytanı: Hem bu işlemin tersi de olur…
Ali: Tersi mi? Tersi ne demek?
Sayı Şeytanı: (sırıtarak)Bak Ali, çok çok büyük sayıların yanında çok çok küçük sayılar da vardır. (Bastonu Alinin suratı önünde oynatır)Hem de sonsuz sayıda.
Ali: (bunalır, bağırarak) Başım dönmeye başladı. Kes şunu!
Sayı Şeytanı: Bu kadar sinirli olmana bir anlama veremiyorum. (Kocaman bir sakız çıkartır) Bak yeni bir sakız daha çıkartıyorum.
Ali: (şaşkın, alaycı) Bu sakız mı oluyor şimdi?
Sayı Şeytanı: Bir düş sakızı neden olmasın. Bunu seninle paylaşacağım. Dikkat et. Şimdilik bütün bir sakız bu. Benim sakızım. Bir kişiye bir sakız (bastonunun üzerine mor bir şey geçirir ve bastonu ile havada yazmaya başlar-tepe göz kullanın) Bunu ben söyle yazıyorum:
1/1
(Yazı yavaşça yok olur)
Ali: Akıl almaz bir şey bu. Keşke benim de böyle sihirli bir sopam olsa.
Ali: Gözünde büyütme, önemli bir şey değil. Bununla bulutlara, evlerin duvarlarına, ekranlara yazı yazabiliyorum. Deftere de çantaya da ihtiyacım yok. Düş gücünü iyi kullanman yeter. Ama konumuz şimdi bu değil. Sen asıl şimdi şu sakıza bak. Şimdi onu ikiye bölüyorum, haksızlık olmasın diye iki eşit parça olmasına dikkat edelim değil mi? Şimdi ikimizin de birer parça sakızı var. Bir sakız, iki kişi. Üste sakızı, alta kişileri yazıyorum:
1/(1+1)
Ama dur bakalım hemen çiğneme!
Ali: Ama neden?
Sayı Şeytanı: Baksana (seyircilerden iki kişiyi göstererek) Bak bu iki arkadaşın da istiyor. Hadi ikimizde sakızlarımızı iki eşit parçaya ayırıp onlara verelim. Ne oldu şimdi herkese bir çeyrek düşüyor:
1/(1+1+1+1)
Yani bir sakız dört kişiye. Daha bitmedi bakın dört kişi daha sakız istiyor. Herkes elindekinin yarısını bir arkadaşa versin şimdi. Bu böyle sürüp giderse ne olur?
Ali: Yılan hikayesine döner.
Sayı Şeytanı: Sakız parçacıkları gözle görülemeyecek kadar sürer. Ama önemi yok. Dünyadaki altı milyar insanın hepsi birer parça alana kadar böleriz sakızı. Sonra altı milyar fare sıraya girer “Biz de isteriz” diye, onlar da pay almak ister. Gördüğün gibi böyle giderse asla sona varamayız. (Bastonu ile paydaya ha bire birler yazmaya devam eder)
Ali: – Dur! Bütün dünyayı kirletiyorsun.
Sayı Şeytanı: Bütün bunları sırf senin hatırın için yapıyorum ama. Matematikten korkan ve aklın karışmasın diye her şeyin olabildiğince basit olmasını isteyen sen değil miydin?
Ali: Ama durmadan 1’ler yazmak insanın canını sıkıyor. Hem oldukça da zahmetli.
Sayı Şeytanı: Gördün mü? (bir eliyle de gökyüzünü siler)Elbette aklımıza durmadan 1+1+1+ yazmaktan başka bir şey gelse daha iyi olurdu. İşte bu yüzden öteki sayıları buldum.
Ali: (gülerek) Sen mi buldun? (kahkaha atar) Sayıları sen buldun yani? Kusura kalma ama bunu bana yutturamazsın.
Sayı Şeytanı: Eh işte. Ben ya da başka birkaç kişi. Kimin bulduğu önemsiz. Sonra sen neden bu kadar kuşkucusun bakalım? Eğer istersen sana 1’lerden nasıl başka sayılar türetildiğini gösteririm.
Ali: Nasıl olacakmış bu?
Sayı Şeytanı: Çok kolay. Şöyle yapıyorum:
1×1=1
11×11=?
Bu işlem için herhalde hesap makinesi ihtiyacın olacak
Ali: Saçmalama o çarpım 121 olur.
Sayı Şeytanı: Gördün mü, bir sürü 1’den bir tane 2 yaptın bile. Peki şuna ne dersin:
111×111=?
Ali: Bu çok zor. Akıldan yapamam ki.
Sayı Şeytanı: Öyleyse hesap makineni kullan.
Ali: Nereden bulayım ben onu? Düş görürken yanıma hesap makinesi almam ki?
Sayı Şeytanı: (Seyirciye Sayılabilir veya S. Şeytanı kendi cebinden ilginç bir hesap makinesi çıkartır) Peki, o zaman bunu dene… Ne çıktı dersiniz? 12321
Ali: Harika! Şimdi de bir 3’ümüz oldu.
Sayı Şeytanı: Gördün mü? Böyle devam edeceksin işte.
(Ali tuşlara bastı da bastı) 1111×1111=1234321, 11111×11111=123454321
(Ali sevinçten kahkahalar atar ve yerinde zıplar)
Sayı Şeytanı: Çok güzel! Bu işin püf noktasını sanırım fark ettin. Böyle devam edersen 2’den 9’a kadar bütün sayılar ortaya çıkacağı gibi sonucu hem soldan sağa hem sağdan sola okuyabilirsin; tıpkı ANA, MUM, OTO ‘da olduğu gibi.
Ali: Hep böyle sürer mi? Sonsuza kadar?
Sayı Şeytanı: Elbette.
Ali: Peki, on bir tane 1, yani 11 milyar 111 milyon 111 bin 111 ile kendisini çarpıp denedin mi?
Sayı Şeytanı: Hayır, denemedim.
Ali: (muzurca gülerek)Bunun olacağını sanmıyorum.
Sayı Şeytanı işlemi akıldan yapmaya çalışır. Kızarır, öfkelenir
Sayı Şeytanı: (homurdanarak) Allah kahretsin! Bu iş çorbaya dönüştü. Olmuyor, olmuyor işte. Sahi nereden bildin bunu?
Ali: Bildiğim filan yok. Sadece tahmin ettim, ama birazda sezgimi ve mantığımı kullandım.
Sayı Şeytanı: Utanmaza da bak! Matematikte hiçbir şey tahmine dayanmaz. Her şey kesindir!
Ali: (kızgın) Ama sen bu işin hep böyle sonsuza kadar süreceğini söylemiştin. Yoksa tahmin mi ettin?
Sayı Şeytanı: Ne demek istiyorsun sen? Sen kendini ne sanıyorsun ha? Acemi çaylağın tekinden başka bir şey değilsin sen? Yoksa sen bana işimi mi öğreteceksin? (sahne kırmızı ışıkla kızarır) Sayı cücesi seni, Mankafa! Pislik çuvalı! (diye küfürler arasında büyük bir patlama sesi ile yok olur)
Ali yatağından yere düşmüştür. Sendeleyerek ayağa kalkar, kendine gelir ve gülmeye başlar
Seyirciye dönerek:
Ali: Nasıl da mat ettim ama. (Sahne kararır.)

2. PERDE
Ali bağırarak sahneye ipten kayarak iner. Sahne havada asılı 1’ler vardır. Yerde ise hareket eden rakamlar.
Sayı Şeytanı: Sen de nereden çıktın? (Ali eliyle havayı gösterir. Bu arada rakamlar Ali’yi sıkıştırmaya başlarlar) Seni rahatsız mı ediyorlar…(rakamlara üfler 1’ ler dışında hepsi yok olur) Otursana…
Ali: Nereye oturayım? Bir mantarın üstüne mi?
Sayı Şeytanı: Neden olmasın? Sonsuza kadar burada dikilip duracak mısın?(Ali yanındaki mantarın üzerine oturdu) Hoşuna gitti mi burası?
Ali: Fena değil. Bütün bu sayı sivrisineklerini, üzerinde aşağı kaydığım 1 direğini filan kimin akıl ettiğini merak ediyorum. Böyle şeyleri düşümde asla göremezdim ben. Sen yaptın bunu!
Sayı Şeytanı: Olabilir. Ama eksik olan bir şey var!
Ali: Neymiş o?
Sayı Şeytanı: Sıfır sayısı.
Ali: Neden ama?
Sayı Şeytanı: Çünkü sıfır, insanların aklına en son gelen sayı olmuştur. Bunda şaşılacak bir şey de yok, sıfır bütün sayıların içinde en zarif olanıdır. Baksana şuna! (bastonu ile boşluğa MCM yazar) Sen ne zaman doğdun?
Ali: Ben mi? 1989 (S. Şeytanı MCMLXXXIX yazdı) Bunu biliyorum. Bazen mezarlıkta gördüğüm şu modası geçmiş eski sayılar bunlar.
Sayı Şeytanı: Eski Romalılardan kalma sayılar bunlar. Zavallıların işi hiç de kolay değildi. Bunları anlayıp okumak çok zor. Ama sanırım şu sayıyı okuyabilirsin: I .
Ali: Bir
Sayı Şeytanı: Ya şu: X
Ali: On
Sayı Şeytanı: Aferin sana. Ve sen MCMLXXXIX yılında doğmuşsun.
Ali: Aman Tanrım, ne karışık şey bu.
Sayı Şeytanı: Evet öyle. Neden biliyor musun? Çünkü Romalılar sıfırı bilmiyorlardı.
Ali: Anlamıyorum su beş para etmez sıfırı ne diye tutturdun.
Sayı Şeytanı: Doğru. İşte sıfır’ın yaratıcılığı da burada
Ali: Ama nasıl oluyor da hiçlik bir sayı oluyor? Hiçbir şey sayılmaz ki.
Sayı Şeytanı: Belki de sayılır. Ne var ki sıfıra yaklaşmak o kadar da kolay değildir. Ama bir deneyelim. Şu sakızı, insanlar arasında nasıl paylaştırdığımızı hatırlıyor musun? Paylar o kadar küçülüyordu ki görünmez oluyorlardı, mikroskop altında bile göremiyorduk onları. Elimizdeki parçacıkları bölmeye devam edebilirdik, ama sıfır’a asla ulaşamazdık. Hemen, hemen, ama tam olarak değil.
Ali: Öyleyse?
Sayı Şeytanı: Öyleyse başka yoldan gitmeliyiz. Belki de ‘eksi’ ile denemeliyiz. Hadi, hesapla bakalım.
Ali: Hesaplayamam.
Sayı Şeytanı: Saçmalama. 1-1 =
Ali: Çok kolay. Birden bir çıkınca sıfır kalır.
Sayı Şeytanı: Gördün mü? Sıfır olmazsa olmaz.
Ali: Ama yazmaya ne gerek var? Geriye bir şey kalmıyorsa yazmaya da gerek yok.
Sayı Şeytanı: O zaman hesapla bakalım: 1-2=
Ali: Birden iki çıkınca eksi bir kalır.
Sayı Şeytanı: Doğru. Ama, sıfır kullanmazsan sayı dizin şöyle olur: … 4, 3, 2, 1, –1, –2, –3,-4… 1 ile –1 dışındaki bütün sayılar arasındaki fark birdir; ya 1’le –1’in farkı?
Ali: İki’dir.
Sayı Şeytanı: Öyleyse, 1 ‘le 1 arasında bir sayı atlamış olmalısın.
Ali: Şu lanet olası sıfır!
Sayı Şeytanı:Sıfırsız olmayacağını söylemiştim sana. Zavallı Romalılar da sıfıra ihtiyaçları olmadığını sanıyorlardı . Bu yüzden M’ler, C’ler, L’ler, X’ler ve V’lerle boğuşup duruyorlardı.
Ali: Ama bunun çikletimizle ve eksilerle ne ilgisi var?
Sayı Şeytanı: Çikleti, Eksiyi unut. Sıfırdaki numara bambaşka bir şey. Bunun için kafanı çalıştırman gerek. Bunu yapabilecek misin yoksa yoruldun mu?
Ali: Hayır yorulmadım.
Sayı Şeytanı: İyi. Öyleyse ufacık bir probleme ne dersin? 9+1= ?
Ali: Dalga mı geçiyorsun sen? On!
Sayı Şeytanı: Peki bunu nasıl yazarsın?
Ali: Yanımda kalemim yok.
Sayı Şeytanı: Zararı yok, havaya yaz. Al şu bastonumu (Ali havya 10 yazar) Ne oldu? Neden 1 ve 0 yazdın? Bunları toplarsan 10 etmez ki?
Ali: Saçmalama. 1 artı 0 yazmadım ki, bu on demek ite…
Sayı Şeytanı: Neden on oluyor bu?
Ali: Çünkü 10 öyle yazılır…
Sayı Şeytanı: Açıklayabilir misin? Neden?
Ali: Neden, neden, neden… Sinirimi bozuyorsun
Sayı Şeytanı: Bilmek istemiyor musun?
Ali: (Sabırsızlıkla) Hadi söyle artık?
Sayı Şeytanı: Çok basit. Zıplamaktan
Ali: Saçmaladın yine. Ne zamandan beri sayılar zıplıyor. Bizim öğretmenimiz bundan hiç söz etmedi….
Sayı Şeytanı: Zıplıyorlar, çünkü ben bu işe zıplamak diyorum. Bana boşuna SAYI ŞEYTANI dememişler, sakın unutma bunu.
Ali: Tamam, tamam. Hadi söyle bakalım, zıplamakla neyi kastediyorsun?
Sayı Şeytanı: Bir den başlayalım:
1×1=1
1x1x1=1
Bunu istediğin kadar yapabilirsin, sonuç hep 1 oluyor.
Ali: (Alaylı) Evet. Başka ne olacaktı ki?
Sayı Şeytanı: Peki, şimdi aynı şeyi 2’yle yap.
Ali: 2×2=4
2x2x2=8 …
Amma da hızlı artıyor. Biraz daha fazla devam edersem kesin hesap makinesine ihtiyacım olacak.
Sayı Şeytanı: Gerek yok. 5’le aynı zıplatmayı yaparsan sayılar daha hızlı büyür ( Ve beşin kuvvetlerini söylemeye başlar)
Ali: – Kes artık…
Sayı Şeytanı: Büyük sayılar çıkınca neden hemen heyecanlanıyorsun ki? Oysa büyük sayıların çoğu zararsızdır.
Ali: – Bundan emin değilim. Ayrıca beşi durmadan kendi kendisiyle çarpmak bana güç geliyor.
Sayı Şeytanı: Haklısın. Ben de aynı şeyi durmadan yazarsam canım sıkılır; ben bu yüzden şöyle yazıyorum:
51 =5 , 52=25, 53 =125 … böyle sürüp gider. Beş üssü bir, beş üssü iki, beş üssü üç. Başka bir deyişle, beşi zıplatıyorum. Ayı işi On’la yaparsan bu çok daha kolay olur. Bir kez zıplatırsan 10, iki kez 100, Üç kez
Ali: – Bin (diye bağırır). Dört kez on bin.
Sayı Şeytanı: Sonsuza kadar yapabilirsin. Öyle kolay ki? İşte sıfırın güzelliği burada. Belli bir sayının değerini bilebiliyorsun, önlerde olursa değeri yüksek gerilerde olursa düşük oluyor. Örneğin 555 yazdığında en sondaki beşin değeri beş, onun önündeki 5’in değeri on kez daha fazla, yani elli, en öndeki 5’in değeri ise en sondakinin yüz katı, yani beş yüz. Buna karşın eski Romalıların 5 leri hep 5 olarak kalıyordu, çünkü onlar sayıları zıplatmasını bilmiyorlardı. Sıfırları olmadığı için zaten zıplatamazlardı. Bu yüzden MCMLXXXBVI gibi yamuk yumuk sayılar kullanıyorlardı. Sen mutlu olmalısın, çünkü senin işin çok kolay. Örneğin 786’yı.
Ali: – 786’ya ihtiyacım yok.
Sayı Şeytanı: Ulu Tanrım, olduğundan daha budala görünmeye kalkışmasana! Öyleyse doğum yılın 1989 al. Hadi ama acele et (Ali önce kocaman 1 yazar ) Yanlış! Neden senin gibi bir ahmağa çattım ki! Sana sayıyı yaratacaksın dedim. Sondan başla ( Ali garip, garip baktı) Arkadan başlaman gerek, önden değil.
Ali: – Nasıl istersen…(Ali 9 yazdı)
Sayı Şeytanı: Şükür anladın, simdi devam edebiliriz.
Ali: – (Gönülsüzce) Edelim. Ama en ufak şeyden dolayı öğretmenim gibi öfke krizine kapılmasan iyi olur.
Sayı Şeytanı: Üzgünüm, ama ne yapayım Noel baba değilim ben SAYI ŞEYTANIYIM.
Ali: – (Gülerek) Dokuz hoşuna gitti mi? (S. Şeytanı başını hayır biçiminde salladı ve 9×1=9 yazdı) Ama bu aynı şey değil mi?
Sayı Şeytanı: – Bekle de gör. Simdi sıra sekiz de. Zıplatmayı unutma sakın.
Ali: – 8×10=80 , galiba bu işin nasıl olacağını şimdi anladım (diye bağırdı ve diğer işlemleri hızla yaptı 9×100=900, 1×1000=1000 ve hepsini toplarsak 1989. Hiçte zor değilmiş sen olmadan da yaparım bunu.
Sayı Şeytanı: – Küstahlaşma. Şimdiye kadar normal sayılardan başka sayılar la uğraşmadın. Bunlar çocuk oyuncağıdır. Bekle de şapkamdan çıkartacağım sayıları gör: Hayali sayılar, mantıksız sayılar, sonu gelmeyen sayılar, bir daire yapıp dönen sayılar, , haberin bile yok bunlardan (bastonunu yine Ali’nin burnu dibinde döndürmeye başlamıştı- Sahne kararır, yatağın olduğu yer aydınlanır)
Ali: – (yataktan fırlar) İmdat!
Anne: – (koşarak içeri girer) Uyan yavrum yine kabus gördün galiba…
Ali: – Ne zaman doğduğumu biliyor musun anne? 9×1 ve 8X10 ve 9×100 ve 1×1000 ‘de.
Anne: – Son günlerde ne oldu sana bilemiyorum. İç bakalım su suyu. Gücünü toplaman gerek, baksana saçma sapan şeyler söyleyip duruyorsun. (Sahne kararır.)

3. PERDE
Ali yatağına doğru gider, seyirciye dönerek
Ali: – Bu sayı şeytanı benim boş kafalı biri olduğumu sanıyor. Ama öyle olmadığımı ispatlayacağım, ona öyle bir ders vereceğim ki, göreceksiniz. Size öğüdüm arkadaşlar, size aptal diyenlere, size ahmak diyenlere sizde dersini verin. Sayı şeytanını görmem için öncelikle uyumam gerek, ve sonra düş gücümü çok iyi kullanmam gerek. (yatağına uzanır, sağa sola dönmeye başlar. Kısa bir sürede S. Şeytanı belirir)
Sayı Şeytanı: Debelenip durma, anlaşılan yine kabus görüyorsun. Kalk hadi, bugün bölme işlemine başlayacağız.
Ali: – (Kızgın be isteksiz) Şart mı bu? Uyumamı bekleyemez misin? Sonra ben bölmeden de nefret ederim.
Sayı Şeytanı: Neden?
Ali: – Bölmede çoğu zaman artan kalır geriye, bu da canımı sıkıyor işte.
Sayı Şeytanı: Sayın, bunun ne zaman olduğu.
Ali: – Neyin ne zaman olduğu?
Sayı Şeytanı: Bölmede ne zaman artan, ne zaman artan kalmadığı. Bazı sayıların bir sayıya kalansız bölünüp bölünmediği bir bakışta anlaşılır.
Ali: – Onu bende biliyorum. Çift sayılar ikiye bölünürse hiçbir şey artmaz. Sayın çıkmaz. Üçün katları üçe bölündüğün de Sayın çıkmaz. (seyirci ile bir kaç örnek verilir). Bunun için Sayı Şeytanına ihtiyacım yok ki, bunu tek başıma yapabilirim. Sizler de yapamaz mısınız arkadaşlar?
Sayı Şeytanı: (bağırarak) Hiçbir şey bildiğin yok senin. Çarpım tablosunu ezbere bilmekle her şeyi bildiğinizi sanıyorsunuz. *** biliyorsunuz!
Ali: -(seyirciye dönerek) Yine başladı. Hem beni uyandırdı, bölme yap dedi simdi de kızıyor gördünüz mü? Salt iyi niyetimden, bir şeyler öğrenmek için ona katlanıyorum. Baksanıza ağzımı açar açmaz küstahlaşıyor.
Sayı Şeytanı: Sen buna iyi niyet mi diyorsun?
Ali: – Ben gidiyorum…
Sayı Şeytanı: Nereye?
Ali: – Kalansız bir dünyaya
Sayı Şeytanı: Şimdi kaçarsan beni bir daha zor görürsün. O zaman Eroğlu öğretmeninin yanında sıkıntıdan patlarsın. Miden bulanana kadar çörek ye, umurumda bile değil!
Ali: – Tamam, tamam özür dilerim
Sayı Şeytanı: 19
Ali: – Ne diyorsun?
Sayı Şeytanı: 19 dedim. 19’u dene
Ali: – Ne yapacağım 19’a
Sayı Şeytanı: Onu öyle bir sayı ile böl ki kalan olmasın.
Ali: -(Bir an düşünür) Bunun bir tek yolu var, on dokuz eşit parçaya bölerim, yani kendisine bölerim.
Sayı Şeytanı: Bu sayılmaz
Ali: – Ne demek sayılmaz, peki o zaman bende sıfıra bölerim.
Sayı Şeytanı: Bu hiç olmaz.
Ali: – Neden olmazmış
Sayı Şeytanı: Yasak da ondan. Bir sayıyı sıfıra bölmek kesinlikle yasak.
Ali: – Sana ne ya ben bölüyorum işte
Sayı Şeytanı: O zaman bütün matematik dağılıp gider. Bir düşün 19’u sıfıra bölseydin, ne çıkacaktı?
Ali: – Bilmem belki yüz, ya da sıfır, ya da başka bir sayı.
Sayı Şeytanı: Peki diyelim dediğin doğru. 3×5=15 ve 15:3=5 değil mi? Şimdi bunu 19 ve sıfır için dene. Diyelim ki 19’u sıfıra bölersek 190 çıksın. Tersini yaparsan?
Ali: – 190 çarpı sıfır … sıfır.
Sayı Şeytanı: – Gördün mü? Hangi sayıyı alırsan al, sonuçta sıfır çıkar, 19 değil. Buradan ne anlıyoruz: Hiçbir sayıyı sıfıra bölemeyiz. Bölersen eğer sonuç saçma sapan olur.
Ali: -Tamam, tamam vazgeçtim. Peki ama 19’u ne yapacağım simdi, 2,3,4,5,6,,7,8,9 bunlara böldüğümde hep geriye bir sayı kalıyor.
Sayı Şeytanı: Gel sana bir sır vereyim (Ali’nin kulağına fısıldar) Gördüğün gibi bölünebilen ve bölünemeyen sayılar var, ben bunlara SIRADAN SAYILAR ve SOYLU sayılar diyorum. Matematikçiler binlerce yıldır bu sayılarla boğuşup duruyorlar. Örneğin 11, 13,17 gibi. Simdi sen birkaç tane soylu, mükemmel sayı söyle bakalım.
Ali: – SIFIR
Sayı Şeytanı: (kızarak) Sıfır yasak (bastonunu sallamaya başlar)
Ali: – Peki, öyleyse: BİR
Sayı Şeytanı: Bir sayılmaz. Kaç kez söyleyeceğim bunu sana! Sıfır ve Bir diğer sayılara benzemez. Bütün sayılar 1 ve sıfırdan türediğini unutma.
Ali: – Tamam, tamam heyecanlanmana gerek yok. Öyleyse iki olsun. Üç de olabilir, ama dört olmaz. Beş kesin olur. Böyle sürüp gider işte.
Sayı Şeytanı: Hıh! Böyle sürüp gider de ne demekmiş? Soylu sayıların en güzel yanı bu. Onların nasıl sürüp gittiğini benden başka kimse bilemez. Bu bir sırdır.
Ali: – Bana da mı? Bari bu sırrı bana söyle
Sayı Şeytanı: Hiç kimseye! Asla! Bunu deneyerek görebilirsin ancak. 2 den 50 ye kadar olan sayılardan kaçı soyludur bakalım.
Ali: -(seyircilere dönerek, birlikte çözümler) Unutmayın arkadaşlar soylu sayı 1 ve kendisiden başka hiçbir sayıya kalansız bölünmüyor. (S. Şeytanı doğru cevaplar geldikçe yerinden zıplar, çığlıklar atar)
Sayı Şeytanı: (elinde köpük balonu yapan bir oyuncakla köpükler çıkartarak) Anlaşıldı 50’ye kadar Sayın yok. Ama 10 000 019 ya da 141 421 356 237 307 sayısının soylu olup olmadığını söyleyebilir misiniz? (Kısa bir aradan sonra gülerek) Kaç tane usta matematikçinin bu Sayı üzerinde kafa patlattığını bilseniz şaşardınız. En usta sayı şeytanları bile sert kayaya çarparlar bu yüzden.
Ali: – Ama az önce soylu sayıların nasıl sürüp gittiğini bildiğini söylemedin mi?
Sayı Şeytanı: Anlaşılan boyumdan büyük laf etmişim. Soylu sayılar çetin sayılardır, onlar söz konusu olunca elimiz kolumuz bağlanıyor. İşte onların şeytansı yanı da bu zaten, bu da onları çekici kılıyor, öyle değil mi?
Ali: – Evet ama neden kafa patlatıp duruyorsun ki?
Sayı Şeytanı: Aptal, aptal konuşma. Onların sırrı heyecanlı yanı. Örneğin 1 den büyük herhangi bir sayı al, bunu ikiyle çarp,
Ali: – 12 ve 24
Sayı Şeytanı: Böyle bir sayı ve iki katı arasında her zaman, gerçekten HER ZAMAN en az bir soylu sayı vardır.
Ali: – Emin misin?
Sayı Şeytanı: 13, 17, 19, 23. Gördün mü dört tane var. Hadi çocuklar sizde deneyin
Ali: – Bütün bunları nereden biliyorsun sen?
Sayı Şeytanı: (kasılarak) Herhangi bir çift sayının iki soylu sayının toplamı olduğunu biliyor musun?
Ali: – 48
Sayı Şeytanı: 31+17
Ali: – 34
Sayı Şeytanı: 29+5
Ali: – Her zaman geçerli mi bu? Nasıl oluyor bu? Nedeni ne?
Sayı Şeytanı: Evet. (balonlara üfleyerek) Bende bilmek isterdim nedenini. Tanıdığım bütün sayı şeytanları nedenini bulmaya çalışıyor. Hesap hep doğru çıkıyor ama nedenini kimse bilmiyor.
Ali: – (şaşkınlıkla) Vay canına ! Harika bir şey bu.
Sayı Şeytanı: Hiç de göründüğün kadar budala değilsin. Ne yazık ki şimdi gitmem gerek. Birkaç matematikçiye uğramam gerek, onlara işkence etmeye bayılıyorum. Ha unutmadan, bir tek sayı seç ama beşten büyük olsun bunun üç soylu toplamına eşit olduğunu göreceksin. Hadi sana kolay gele. (ve dumanlar arasına bir anda yok olur)
Ali: – (yatağından sıçrar) İlk kez kabus görmedim. Bir dakika neydi o? 21=3+5+13
(Kahkahalar atar) buldum işte.
Anne: – (odaya girer) Ben de seni uyandırmaya gelmiştim.
Ali: – Anne 55=5+19+31 yani üç soylu sayının toplamına eşit olduğunu biliyor musun?
Anne: – Ne diyorsun sen, soylu sayı dediğin ne?
Ali: – Boş ver. Seni çok seviyorum anne. (Perde kapanır.)

Bir Yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu