Türkiyedeki Adalar

Türkiyedeki Adalar
Antalya’ya Bağlı Adalar

Kekova (Likya dilinde: Dolichiste), Antalya’nın Demre ilçesi yakınlarında, Kaleköy (antik Simena) ve de Üçağız (antik Teimioussa) köylerinin açıklarında yer alan bir Akdeniz adası. Yüzölçümü 4.5 km² olup üzerinde kimse yaşamamaktadır. Pansiyonlar ve cafeler bulunmakta olup, ulaşım sadece teknelerle yapılmaktadır.

Türkiye ile İtalya arasında 1932 yılında imzalanan anlaşma ile tekrar Türkiye’ye bağlanmıştır.

Antalya Kemer ilçesi yakınlarında bulunan adalar. Çok ünlü dalış noktasıdır.

Tekirova sahillerinde ve aslında bölgede isimleri Martı, Mağara, Piknik ve Küçük Ada olan dört ada vardır. Küçük Ada, Piknik Adası’nın arkasında kaldığı için sahilden görünmez. Üç Adalar, Antalya’nın batısında yer alıp, dünya kriterlerine uygun nadir dalış merkezlerinden birisidir. Bu dalış merkezi su altının zenginliklerini keşfetmek isteyen insanların uğrak yeri olmuştur. Tekirova’nın tatil köylerinde ve otellerinde amatör dalgıçlar için eğitim veren dalış merkezleri bulunmaktadır. Dalış bölgelerine en fazla 30 dakikalık bir tekne yolculuğu ile varılır.

Üç Adalar, 9 adet resifin ve 2 adet su altı mağarasının bulunduğu oldukça geniş bir dalış bölgesidir. Su altındaki resiflerin yüzeyleri çeşitli deniz bitkileri ile kaplı kayalardan oluşur. Bu duvarların yüzeylerinde çeşitli büyüklüklerde kovuklar bulunur. En büyük resiflerden birisi, adını dik iki kayanın tıpkı bir kanyon gibi geçit vermesinden alan Kanyon resifidir. Resif, Piknik Adası’nın kuzey doğusunda yer alır ve en sığ noktası 7 metredir. 14 ile 30 m. arasında her seviyeden dalıcıya hitab etmektedir ve görüş mesafesi oldukça iyidir.

Görülebilen bazı canlılar:

* Papaz balığı
* Orfoz
* Akya
* Trompet balığı
* Akdeniz Müreni (ufak ve normal boylarda)
* Barakuda (yalniz halde)
* Trakunya
* Ahtapot (gece dalışında)
* Deniz Tavşanı (gece dalışında)
* Kalamar (sürü halinde)
* Akdeniz foku (çok seyrek)

PS. Paris Batığı

Bölgeye Üç Adalar için gelen dalgıçlara bir diğer öneri ise Paris Batığı’dır. Kemer Yat Limanı’ndan bir buçuk kilometre kadar açıkta kum bir zemin üzerinde, 25 metre derinlikte yatmakta olan bir Fransız savaş gemisidir. Birinci dünya savaşı sırasında Topçu Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul komutasındaki küçük bir topçu bataryası tarafından batmıştır(Kaynak:Ben Bir Türk Zabitiyim kitabı). Ambarlardaki birbirine kaynamış cephaneler, orta bölümdeki çini kaplı kısım ve kazana yakın bulunan el arabası ile kömür parçacıkları enteresan noktaları oluşturmaktadır. Son yıllarda dalıcıların bir hayli ilgisini çeken bu batığın birçok ziyaretçisi bulunmaktadır.

Balıkesire Bağlı Adalar

Alibey Adası ya da Cunda, idari bakımdan Balıkesir’in Ayvalık ilçesine bağlı bir ada. Ayvalık koyundaki Ayvalık Adaları olarak adlandırılan irili ufaklı 22 adanın içerisinde yerleşime açık tek ada Alibey’dir.Türkiye’nin Ege Denizi’nde bulunan 4. büyük adasıdır. (1.Gökçeada, 2.Bozcaada, 3.Uzunada) konumu gereği Batı Anadolu’da deniz yollarının kesişme noktasında bulunan bir ada’dır.

Tarihçe

Alibey Adası’nın bugünkü ismi, Kurtuluş Savaşı’nda padişahın ‘Yunanlılara teslim olun’ emrine karşı gelerek silahlı mücadeleye başlayan ilk birliğin kumandanı Yarbay Ali Çetinkaya’ya ithaftır. Ada daha önce Cunda ve Moshonisia (Kokuluada) isimleriyle tanınıyordu. Piri Reis’in Kitab-ı Bahriyesi’nde bahsettiği Yund Adalarının bu bölgeye ait olduğu tahmin edilmektedir.

Adanın nüfusu 2000 yılı itibariyle 5.000’dir. Ancak bu rakam yazın 20.000’e kadar çıkabilir. Adanın nüfusunun çoğunluğu Girit ve Midilli adalarından 1924 nüfus mübadelesi zamanında göç eden Türkler’den oluşmaktadır. Bu yüzden adanın yaşlı nüfusunun çoğu Rumca(Yunanca)’yı bilmektedir. Son yıllarda ada nüfusu, emeklilik günlerini sakin bir yörede geçirmek isteyen büyük şehir sakinleri tarafından arttırılmıştır.

Coğrafya

Alibey Adası’nın anakaraya bağlantısı iki ayrı köprü ile sağlanmaktadır. Dolap Boğazı mevkiinde 1896 yılında inşaa edilmiş olan Türkiye’nin ilk boğaz köprüsü, Alibey ve Lale Adalarını birleştirmektedir. Lale Adası ise anakaraya 1817 yılında denizin doldurulmasıyla yapılan 500 metrelik bir hemzemin bir köprü-yol ile bağlanmaktadır. Ayrıca bu ada Kurtuluş Savaşı sırasında düşman kuvvetlerine katılacaktı. Ancak halkımız ada düşman kuvvetlerine gitmesin diye bir gece de taşlarla anakaraya bağlamışlardır adayı….

Geçim Kaynakları

Alibey Adası son yıllarda yerli turizm merkezleri arasına girmiştir. Özellikle sahil şeridindeki balık lokantaları ile bilinir. Günlük tekne gezileri sayesinde civar adalara ve adanın karadan ulaşılması zor bölgelerine gitmek mümkündür. Midilli Adası’na günü birlik seferler ise özellikle yaz aylarında yabancı turistlerin adaya ve Ayvalık’a gelmelerini sağlamıştır.

Ada halkının turizm yanında iki büyük geçim kaynağı vardır: zeytincilik ve balıkçılık. Ada zeytinleri özellikle zeytinyağı üretimi için uygundur. Ada kökenli bilindik zeytinyağı markaları arasında Patriça, Ada, Kürşat, Özgün sayılabilir.

Avşa, Marmara

Marmara Denizi’nde, İstanbul’a gemiyle 5, deniz otobüsüyle 3 saat, Erdek’e ise gemiyle 1 saat 45 dakika uzaklıktadır. Balıkesir’in Marmara ilçesine bağlı bir yerleşim yeridir. Avşa adasının diğer adı “Türkeli” adasıdır.

Takımadalar arasında, kapladığı alan bakımından, Avşa Adası Marmara ve Paşalimanı Adalarından sonra gelir. Uzunluğu 7 km, genişligi 4 km.’dir. 1965 yılında 1146 nüfusu olan adada, son nüfus sayımına göre 2000, gayriresmi olarak da 2500 kişi yaşamaktadır. Yazın ise Avşa Adası yoğun geçen turizm sezonu dolayısıyla 40.000 – 50.000 insanı barındırmaktadır. Gerek eğlence ve gerekse dinlence bakımından imkânlari bulunan Avşa Adası’na yaz sezonunda İstanbul’dan her gün 2 ya da 3 deniz otobusü ve İDO’ ait gemi tarifeli sefer yapmaktadır, haftasonları ek seferler de konulmaktadır.

Coğrafi yapısı

Marmara Denizi’nin güney batısında 3 büyük (Marmara-Avşa-Paşalimanı) ve 9 küçük ada vardır. Marmara adaları ismini taşıyan bu adalar, yapı ve yer şekilleri bakımından Kapıdağ Yarımadası’nın Marmara Denizi’ndeki uzantısı görünümündedirler. 4. zamanın sonlarında deniz seviyesinin yükselmesi ve alçak kesimlerin sular altında kalması sonunda, anakara Kapıdağ Yarımadası’ndan ve birbirinden ayrılarak bugünkü şekillerini almışlardır.

Avşa adası’nın Marmara ve diğer adalarla arasındaki derinlik 16-35 m arasındadır. Sadece Ekinlik Adası’nı birleştiren kara parçası 1-4 m derinlikte olduğundan sakin havalar da bu bağlantıyı izlemek mümkün olmaktadır. Adanın uzunluğu 9 km, eni 4 km kadardır. Toplam yüzölçümü 36 km²’dir. Adanın batısında üzerinde bir deniz feneri bulunan Hayırsız Ada yer alır.

Takımadalara adını veren ve grubun en büyüğü olan Marmara Adası orta kesiminde 700 metreyi bulan yüksek bir ada görünümünde iken, Paşalimanı, Avşa ve Ekinlik adaları yüksekliği 100-250 metre arasında değişin basık ve yumuşak görünümlü yassı adalardır ve İstanbul’a yaklaşık 65 (64.840) Mil uzaklıktadırlar. İstanbul’un kirli kıyılarından kaçanlar ile deniz ve tatil hasretlerini gidermek isteyen Ankaralılar gözlerini Marmara’nın bu güzel adalarına çevirdiler. İlk öncüler Marmara Adası’na ayak bastılarsa da kıyıdaki kumsalların azlığı hemen arkada yükselen ve dikleşen arazi ile Beldeye Teşkilatının katı imar kuralları yüzünden gözlerini biraz ötede kıyıları boyunca uzanan geniş ve ince kumlu plajlar, yumuşak arazi yapısına sahip Avşa Adası’na çevirdiler. Ayrıca henüz konut yapımına daha yumuşak bakan Köy Kanunları (1992’de belediye oldu) geçerli idi. Bu nedenle 1969 yılından itibaren Avşa Adası Marmara Bölgesi’nin vazgeçilmez trustlik merkezi durumuna geldi. Bu olay köy ekonomisinin birden bire gelişmesine ve aranan her şeyi kolayca bulunduğu bir konuma getirdi.

Avşa Adası, diğer adalar gibi anakara Kapıdağı’na bağlı idi. Dördüncü zamanın sonunda deniz seviyesinin yükselmesi ile anakaradan ve birbirlerinden ayrıldılar. Bu nedenle Avşa ile Marmara Adası arasındaki derinlik 35 metrede kalır. Avşa ile diğer adalar ve Kapıdağ arasındaki derinlikler 16 metreyi geçmez. Özellikle Avşa ile ekinlik adasını birleştiren kara parçası 1 metre ile 4 metre derinliği ancak bulur. Sakin havalarda bu bağlantıyı izlemek mümkündür.Adanın yapılan zemin etütlerinde granit taştan oluşmuş olduğu uzmanlar tarafından belgelenmiştir. 17 Ağustos 1999’da yaşanan büyük depremden sonra adada hiçbir yıkım olmamıştır.

Ayvalık Adaları

Ayvalık Adaları Balıkesir’in Ayvalık ilçesine bağlı adalar topluluğu. İrili ufaklı birçok adadan oluşmaktadır. Bunlardan en büyüğü Alibey (Cunda) adasıdır. Köprü ile önce Lale adasına daha sonra dolgu ile Ayvalık’a bağlandığından artık yarımada özelliği taşımaktadır.

Ayvalık koyu 22 küçük adayı ve adacıkları barındırır. Cunda dışında hiçbirinde yerleşim yoktur. Yalnız en büyüklerinden olan Çıplak adada koyun sürüleri bulunmaktadır. Ara sıra balıkçılar mola verirler. Motorlarla bu adalara geziler düzenlenir. İnce kumlu, uzun plajı ile Altınova Ayvalık-Ören arasındadır. Yazlık tatil siteleri yoğundur.

Ada ve adacıkların listesi

Ayvalık Adaları kaynaklarda isim olarak Yund Adaları veya Cunda Adaları olarak da geçmektedir. Rumlar bu adalara Kokuluadalar manasına gelen Hekatonisa demişlerdir. Hekatonesos, Apollonnesos, Hekatonnesoi, Hekatos gibi farklı yazılışları da vardır.

1. Akoğlu adacığı / Kedi adası (Kopano)
2. Alibey Adası / Cunda (Nesos=Ada, Mosko, Yunda, Moshonisi, Moshinos=Kokuluada)
3. Çıplak (Chalkis, Cimno)
4. Çiçek (Argistra, Angistri)
5. Gizli kayalar (Petro=Kaya)
6. Göz
7. Güvercin / Kızlar Manastırı (St Giorgio / Aya Yorgi)
8. Hasır (Sefiri)
9. İkiz kayalar (Daskali, Daskalio)
10. İlyosta Büyük / Güneş / Fener (Ilyosta, Eleos=Güneş, Oilios)
11. İlyosta Küçük / Yumurta (Kilyosta, Eleos Pulo)
12. Kalemli (Kalamaki)
13. Kara / Balkan / Kutu (Kudho)
14. Kara ada / Kamış adası / Akvaryum (Kalamo, Kalamos)
15. Karaada Küçük
16. Karaada Büyük / Balık adası / Tavşan (Psariano=Balık)
17. Kayabaşı
18. Kılavuz / Mosko / Pınar / kılavuz (Mosko Pulo)
19. Kız (Ulya)
20. Kumru
21. Lale / Dolap / Soğan (Kromido)
22. Maden Büyük / Maden (Pirgo, Pordoselene, Pirgos=kale)
23. Maden Küçük
24. Melina
25. Mırmırcalar
26. Pirgos kayalıkları
27. Poyraz ada / İncirli / Yellice (Leyah)
28. Sazlı ada / Oker
29. Taş (Klavo)
30. Taşlı
31. Tavuk (St Yoannis)
32. Tüzüner
33. Yalnız
34. Yelken
35. Yuvarlak adacığı (Kalamo )

Ekinlik Adası

Ekinlik adası, Marmara Denizi’nde Avşa ve Marmara adalarının doğusunda kalan küçük bir adadır (Adanın konumu Marmara ve Avşa’ya göre doğu değil, Marmara Adasına göre güneybatı ve Avşa Adasına göre kuzeybatıdır).

Yüzölçümü olarak fazla büyük olmasada yaz aylarında sakin olduğu için kimi turistlerin ilgisini çekmiştir. Ada görünüş itibari ile kaşık şeklini andırdığından Kaşık Adası da denmektedir (Hiçbir kaynakta adaya Kaşık Adası dendiği geçmemektedir, ayrıca adanın şekli kaşığa benzememektedir). Adaya yaz ve kış aylarında haftada iki kere sefer düzenlenmektedir. Günümüzde adada otel ve motel yoktur, sadece sınırlı sayıda pansiyon bulunmaktadır. Ada Balıkesir ilinin Avşa Belediyesi’ne bağlıdır. Adanın yerel halkı balıkçılıkla geçinir. Yerleşim olarak adada 300’den fazla hane bulunmaktadır (Adada 300 hanelik bir yerleşim söz konusu değildir. 2008 nüfus sayımına göre adada 65 kişi yaşamaktadır).

Koyun Adası

Koyun Adası, Marmara denizi’nde Paşalimanı Adası ile Avşa Adası arasında kalan adadır. Yüzölçümü 1,7 km2’dır. Adanın güney ucunda 19 yazlık yapı ve iskele mevcuttur. Ada Balıkesir (il) iline bağlı olup İstanbul’a 65 deniz mili mesafededir. Genellikle yılın büyük kısmında kuzey doğu rüzgarı (poyraz) etkindir.

Yaklaşık 400 dönüme tekabül eden kısım 1970’li yıllarda parselasyona tabii tutulmuş olup müstakil tapuları mevcuttur. Geriye kalan 1300 dönüme yakın kısım müfrez tarla vasfında bulunup, özel mülkiyete tabidir (Kocavelioğlu, Erelçin, Törümküney, Bayraktar aileleri).

Kullanım suyu ihtiyacı kıyıya açılmış kuyularla , elektrik ihtiyacı ise kişisel jenaratörlerle sağlanmaktadır. İçme suyu ve hertürlü erzak yakında bulunan adalardan taşıma yoluyla temin edilebilmektedir. Ada da birbirinden güzel plajlar ve berrak bir deniz bulunmaktadır. Adanın güney burnunun yaklaşık 0.5 mil açığından Paşalimanı adasına elektrik gelmesini sağlayan Avşa-Paşalimanı adası arası deniz altı elektrik kablosu geçmektedir.

Paşalimanı Adası

Paşalimanı Adası, Marmara takımadalarında Marmara adasının güneyinde, Avşa adasının doğusunda bir adadır. Adada, Paşalimanı, Poyrazlı, Harmanlı, Balıklı ve Tuzla isimli beş köy bulunmaktadır. Balıkesir iline ve Erdek ilçesine bağlıdır.

Tarihçe

Prokennoslar, M.Ö. 493 yılında Perslere karşı ayaklanan İON siteleriyle birlikte oldukları için şehirleri Fenikeliler tarafından tamamen yakılınca Sisam ve Miletostan gelerek Marmara Adasına geçmişler, oraya ‘Yeni Prokennos’ adını vermişlerdir. Daha sonra ‘harman yeri’ anlamına gelen ‘Haloni’ adı verilmiştir. Kizikoslu Diegonos bu adadan Halone diye bahseder. Bizans zamanında adanın ismi Aulonia’ya çevrilmiştir. Tarihçi La Mottraye 18. yy başında adaya ‘Alonya’ dendiğini yazmaktadır. Son zamanlarda modern Yunancaya göre adaya hem ‘Aloni’ ya da ‘Alonisos’ hem de Paşalimanı denmiş ve bugün bu adla anılmaktadır.

Ada, 14. yy’da Osmanlı Egemenliğine geçmiş. I. Dünya Harbinden sonra kısa bir süre Yunan işgali haricinde tamamen Türklerin yönetiminde kalmıştır. 1949 yılına kadar Marmara Kazasına bağlı bir kaza merkeziyken sonradan Erdek ilçesine’e bağlanmıştır.

Lala Mustafa Paşanın Kıbrıs seferinden dönüşünde, çok sert bir havaya tutulması ve bu adanın kuytusuna yaklaşarak sığınması ve orada kalması üzerine, Paşa’nın Limanı anlamında Paşalimanı adını almıştır. Lala Mustafa Paşa bu ziyareti ile adada yaralı askerlerini tedavi ettirmiş, şehit askerlerini defnetmiş, şarap fabrikası, cami ve çeşme gibi halkın kullanımına açık meskenler inşaa ettirmiştir. Caminin çatısını gemisinin direği ile desteklemiştir. 1935’teki depremde cami tamamen yıkılmış yerine şimdiki cami yapılmıştır. Caminin yanındaki mezar taşlarında çok eski mezarlar mevcuttur. Bunların en eskileri ‘Sahib-i hayat ve hasenat Paşalimanı Zabiti Elhoş Halil Ağa 1200’ ve ‘Merhum Tiryaki Mehmet Paşa 1174’ kitabelerini taşayan taşlardır. Bu eserler halâ ayakta durmaya çalışmaktadır.

Turizm

Paşalimanı Adası’nda beş köy bulunmaktadır. Bunlardan Harmanlı (Halonia(rum=Harman yeri)) ve idari merkez olan Paşalimanı batı tarafında, kuzeyinde Poyrazlı (Voria(rum=poryrazlı)) doğusunda Tuzla (Huhla(rum=Salyangoz)) ve son olarak güneyinde Balıklı (Skupia(rum=sığınak)) köyleri bulunmaktadır. Toprak ve havasının uygunluğu nedeniyle bağcılığa son derece uygun olan adada özellikle şaraplık olarak “ada karası” üzümü yetiştirilmekte ve Avşa Adası ile birlikte burada yetiştirilen üzümler şarap yapımında kullanılmaktadır.

Başta zeytin, üzüm, elma, kara dut, incir, erik olmak üzere her türlü meyve ve sebzenin yetiştiği, havası ve doğal güzellikleri, Bizans ve Osmanlı İmparatorlukları zamanında saraydaki ruh ve sinir hastalarının tedavisinde büyük rol oynamıştır.

marmara adası yüzünde bulunan batık gemi sultan adında paşa limanında yıkıklimandan çıkmış sert poyraza dayanamayıp batmıştır sultan taşları denilen bölgenin adı da buradan gelmektedir.

Bursaya Bağlı Adalar

İmralı Adası

İmralı adası, Marmara Denizi’nde ada.

Armutlu Yarımadasının batı ucundaki Bozburun’a yaklaşık 20 km, Bursa, Karacebey kıyısındaki Susurluk Çayı ağzına 12 km uzaklıktadır.Bursa ili sınırları içinde kalır, günümüzde üzerinde yerleşim birimi bulunmaz. Yüzölçümü bakımından Marmara, Paşalimanı ve Avşa’dan sonra Marmara Denizi’ndeki dördüncü büyük adadır. Yüzölçümü 9,98 km² kıyılarının uzunluğu ise 19,4 km’dir.

Tarihçe

Orhan Bey’in komutanlarından Emir Ali’nin Bizanslılardan aldığı adanın Kalolimnos olan adı Emir Ali olarak değiştirildikten sonra, zamanla İmralı’ya dönüştü.Ada, Osmanlı döneminde Mudanya kazasına bağlı bir nahiyeydi. 20. yüzyıl başlarına değin varlığını koruyan üç Rum köyü vardı.1913 yılında adada 250 hane, bir okul, üç manastır vardı ve tamamı Rumlardan oluşan 1.200 kişi yaşıyordu. Adanın başlıca uğraşları soğan tarımı ve balıkçılıktı. Yetiştirilen soğanlar İstanbul’a satılıyordu. Sebze yetiştirilmediği için adalıların başlıca gıdasını balık oluşturuyordu.Lozan Antlaşmasından sonra Nüfus Mübadelesi ile adanın halkının Yunanistan’a gitmesi üzerine, İmralı Adası bir süre boş kaldı.

1935’te Türkiye’nin ilk yarıaçık cezaevi burada kuruldu.

Yassıada Yargılamaları sonunda ölüm cezasına çarptırılan Demokrat Parti dönemi başbakanı Adnan Menderes, dışişleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve maliye bakanı Hasan Polatkan’ın cezaları burada infaz edildi ve naaşları 29 sene İmralı Adasında kaldı ve 17.09.1990 tarihinde buradan Topkapı’daki Anıtmezara nakledildi.1999’da,PKK lideri Abdullah Öcalan buraya nakledilene kadar adadaki mahkumların çalıştığı tarımsal işletmelerin ürünleri İstanbul ve diğer şehirlerde satılmaktaydı, mahkumlar sabun ve konserve fabrikası gibi fabrikalarda çalışıyorlardı ve belli bir ücret alıyorlardı. Öcalan’ın gelmesiyle adadaki diğer mahkumlar boşaltıldı ve ada Abdullah Öcalan`a tesis edildi.

Ömür boyu hapis cezasına çarptırılan PKK lideri Abdullah Öcalan ın yanına 2009 da benzer suçlardan hüküm giymiş 8 mahkum daha gönderildi.

Coğrafi özellikler

Kuzey-güney doğrultusunu izleyen ana ekseni 6 km’yi bulur. Kuzeyde 3 km’ye varan genişliği orta kesimlerde daralarak 620 m’ye kadar iner; güneye doğru yeniden genişler.Kabaca kum saati veya 8 rakamını andıran bir biçimi vardır. Daha yüksek olan kuzey kesimi Bahritepe’de 217 m’ye ulaşır. Güney kesimi alçalarak Sığburun’da sona erer.

Giresuna Bağlı Adalar

Giresun Adası

Giresun Adası, Karadeniz’de bulunan iki adadan biridir. Giresun Adası kıyıdan 1.6 km açıkta olup, 40.000 metrekare alana sahiptir. Adada özellikle Akdeniz defnesi ve Yalancı Akasya başta olmak üzere 71 tür doğal otsu ve odunsu bitki türü bulunmuktadır. Sonradan 10 adet ağaç türü daha ilave edilmiştir. Karadeniz’de Karabatak ve martıların doğal olarak ürediği ada aynı zamanda göçmen kuşların uğrak ve dinlenme yeridir. Hakkında birçok efsaneler anlatılan, Amozanların ve birçok kavmin yaşadığı adada mitolojik çağlara ait birçok kalıntı bulunmaktadır. İkinci derece sit alanıdır. Yaz mevsiminde yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olan ada günübirlik ziyaret edilerek piknik yapılmaktadır.

Giresun Adası ile ilgili olarak birtakım efsaneler anlatılmaktadır. Tarihi kaynaklar Amazon kraliçelerinin savaş tanrısı Ares adına tapınak yaptırdıklarını ve Sinop Piskoposu Agias Phokas’ın manastırı olduğundan söz etmektedir. Adada Alexius II zamanında yapılan sur kalıntıları, kuleler, manastır (iç kale), tarihi pişmiş toprak fıçılar ve bazı yapı temelleri bulunuyor. Sit alanı olan ada koruma altında. Adaya yazın Giresun limanından tekne turları düzenleniyor. Cenevizliler ve Venedikliler tarafından gemi sığınağı olarak uzun süre kullanılan adanın şu anki sahipleri yabani göçmen kuşlar, karabataklar ve martılar. Adada bulunan Hamza Taşı ana tanrıça Kybele’yi temsil eden, sacayak gibi 3 ayak üzerine oturmuş bir taş. Ocak (aile) kültürünü temsil ediyor. Kutsal taş 4 bin yıllık geçmişi ile dini inançlar gereği yaşlılar için umut veren ve mistik güç kaynağı olan dilek taşı. Her yıl 20 Mayıs’ta Uluslararası Aksu Festivali’nde düzenlenen ve soyun sürdürülmesi inancıyla yapılan sacayaktan geçme geleneği, adanın etrafının dolaşılmasıyla tamamlanıyor. Ada turu Hamza Taşı’ndan başlayıp yine orada son buluyor.

Ispartaya Bağlı Adalar

Can Ada

Canada; Eğirdir ile Yeşilada arasında yer alan ve 7 dönümlük bir alana sahip olan bir ada’dır. Yerleşim alanı olmayıp, çadır ve karavan turizmi ile piknik alanı olarak kullanılmaktadır. Mustafa Kemal Atatürk’ün Eğirdir’i ziyareti sırasında 1 Şubat 1933 tarihli Belediye encümeni kararıyla kendisine hediye edilmiştir. Atatürk’ün ölümünden sonra mirasçıları tarafından yeniden Eğirdir Belediyesi’ne bağışlanmıştır. Canada, çadır ve karavan turizmine bir mekan teşkil eder. Ayrıca bir piknik alanı olarak çevre halkının ilgi gösterdiği bir yerdir.

Yeşilada ile birlikte son yıllarda Eğirdir Belediyesi tarafından düzenlen heykel yarışmalarında mermer taşından yapılan modern heykeller yer almaktadır. Yeşilada özellikle sazan, levrek ve bölgede yetişen alabalık ve kerevit türü ürünleri sunan balık lokantaları ile yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmektedir.

Mada Adası

Mada Adası (Kazak Adası da denir), 8.220 hektar alanıyla Beyşehir Gölü’nün en büyük adasıdır. Ada üzerinde yerleşim birimi olarak Gedikli köyüne bağlı Kumluca mahallesi bulunur. Ada coğrafi olarak Isparta il sınırları içerisindedir. Beyşehir Gölü içinde yer alan 32 adadan en büyüğü ve üzerinde insan yerleşimi olan tek adadır. Adaya 1865 yılında 40 hane kadar Rus kazak aile yerleştirilmiştir. Rus göçmeni olan bu Don kazakları adanın yakınındaki küçük adaya kendi kiliselerini inşa etmişler ve inaçlarını rahatça yaşamışlardır.Bu nedenle mada adası kazak adası adıyla da anılır. Yenişarbademli ileri gelenlerinden Kızıloğlu Mehmet efendi adadaki kazaklarla dostluk ilişkileri içinde olunduğunu nakletmişlerdi. Kızıloğlu Mehmet efendi 1877 -1878 Osmanlı Rus savaşında Plevne cephesinde savaşmış ve bir süre rusların elinde esir kalmış daha sonra köyü Yenişarbademliye dönmüştür.O yıllarda ada sosyal ve ekonomik yönden Yenişarbademli ile yakınlık içinde idi. Tahıl ve değirmen ihtiyaçlarını yenişarbademliden karşılamaktaydılar. Yenişar halkının Kazak göçmenlerle iyi ilişkileri bu bakımdan tutarlı bir bilgidir ve bu bilgi torunlarından biri olan tarih öğretmeni Raif Ulusoy tarafından verilmiştir. 1940 yılına kadar adada yaşayan Don kazakları bu tarihte Akşehir taraflarına göç ederek adayı terk etmişlerdir. Şu anda adanın sakini olarak yörükler yaşamaktadır.dar bir alanda yapılan tarım, kısıtlı hayvancılık ve ulaşım sorunu ada halkının başlıca zorluklarıdır.

Kocaeline Bağlı Adalar

Kefken Adası

Kefken Adası, Kocaeli ili sınırları içinde Cebeci sahili’nin tam karşısında 10 dk mesafede bulunan Karadeniz adasıdır.

Cenevizliler`den kalma kale surları mevcut olup, 40 civarında su kuyusu bulunmaktadır. Bu kuyuların Cenevizliler tarafından yağmur sularını biriktirmek için sarnıç amacıyla yapılmış olduğu tahmin edilmektedir.

Rakı yapımında kullanılan anason ve ada sakinleri tarafından yabani kavun olarak isimlendirilen 25 cm yüksekliğinde bir bitki türü kendi kendine yetişmektedir. Defne ve incir ağacı ise karşılaşabileceğiniz türlerdendir.

Adada bulunan balıkçılık kooperatifi yaklaşık 75 tekneye sahip olup, balıkçılık hayli gelişmiştir. Aynı zamanda ada ve çevresi sualtı avcılarının gözdesidir. Adada Somon Balığı çiftliklerinin kurulması ile sualtı avcılığına rağbet azalmaktadır.

Deniz Feneri 30 Kasım 1879 tarihinde inşa edilmiştir. Fener ışığı yaklaşık 13-17 mil uzaklıktan görülebilmekte ve Karadeniz`in doğu sahillerine gidip gelen gemilere yön vermektedir.

Marmara Adaları

Marmara Adaları

Marmara Adaları veya Güney Marmara Adaları Marmara Denizi’nde, Balıkesir iline bağlı takımada. Kapıdağ yarımadasının kuzeyinde yer alır. İrili ufaklı pekçok adanın bulunduğu bu bölgede, Marmara adası, Avşa, Paşalimanı, Ekinlik adalarında yerleşim bulunmaktadır. Marmara Takımadaları 4’ü yerleşime açık 14 adadan oluşmaktadır.
Avşa Adasına göre daha büyük, kumsalı daha az, yeşili ise daha boldur. Marmara Adası daha sakindir. Erdek’ten 22, İstanbul’dan 93 mil uzaklıktaki adaya İstanbul’dan gemi ve deniz otobüsü, Erdekten motorla ulaşım sağlanıyor. Motel, pansiyon ve ihtiyaca cevap verebilecek lokantalar bulunuyor. Yakın zamana kadar Rumların oturduğu adada 36 kilise ve manastır var. Bunlardan bazıları iyice harap durumdadır ve sadece kalıntıları görülebilmektedir. Adanın beş köyü daha bulunmaktadır. Batı yönündeki tek köy olan Çınarlı (Galimi) asırlık çınarları, Saraylar köyü ise mermeri ile ünlüdür. Saray köyü çok eski tarihlerden beri mermer ocakları ve heykel yapımı ile biliniyor. Burada tamamlanamayan ya da yapım sırasında hasar gören çok sayıda heykel Mermer İşçiliği Müzesi’nde (Açık Hava Müzesi) toplanmıştır. İlçe Merkezi ile Saraylar arasındaki eski Nato Yolu adanın 709 metre yüksekliğindeki Radar tepesi’ni aşan iyi bir trekking parkurudur. Adanın batısında, merkezden 10 dakika uzaklıktaki Çınarlı turistik açıdan en gelişmiş köydür. İyice pansiyonlar ve lokantalar var.

Marmara Adası

Balıkesir’e bağlı, Marmara denizi’nde ada. Türkiye’nin 2. en büyük yüzölçümüne sahip adası olan Marmara Adası, Marmara ilçesinin merkezi ve bölgenin de önemli bir turizm merkezidir. Erdek’ten 17, İstanbul’dan 72 deniz mili uzaklıktaki adaya, İstanbul’dan gemi ve deniz otobüsü, Erdek, Tekirdağ ve Silivri’den motor ve feribotla ulaşım sağlanabilmektedir.

Adını eski çağlardan beri işletilen mermer ocaklarından almıştır. Ada, Roma ve Bizans dönemlerinde deniz üssü olarak kullanılmıştır. Misafirperver ve iyi niyetli yerli bir halka sahip olan ada özellikle yazları sakinlik arayan yerli turistlerin sık geldiği bir bölgedir. Marmara kasabasındaki balıkçı barınağı ve çevre köylerdeki ufak limanlar denizden tekne ile gidecek ziyaretçilere de uygun mekanlar oluşturur.

Adanın en ünlü plajları Çınarlı Köyü, Manastır, Aba ve Kole koylarında bulunur. Eskiden deniz motorlarıyla sağlanan ada içi ulaşım, artık büyük ölçüde minibüslerle gerçekleştirilmektedir.

1923 öncesi altı yerleşiminden beşinde çoğunluğu Rumların oluşturduğu adaya, ahali mübadelesi ertesi Giritli Müslümanlar yerleştirilmiştir. 1960’lardan itibaren adaya Karadeniz bölgesinden de bir iç göç yaşanmıştır. Rumlar döneminde üzüm bağları ve kaliteli şaraplarıyla tanınan ada, artık bu özelliğini kaybetmiştir. Adanın merkezini oluşturan Marmara kasabasında (nüfus 2 250) Rumlardan kalma taş evler halen görülebilir. Rum Lisesi, Marmara Lisesi; Rum İlkokulu da Kaymakamlık binası olarak kullanılmaktadır.

Marmara Adası, şehre nispeten yakınlığı, temiz ve rutubetsiz havasının ünü sayesinde 1950’lerden itibaren İstanbulluların çok tercih ettiği hesaplı bir sayfiye yeri olmuştur. Tatilciler önceleri uzun süreli ev kiralamayı tercih ederken, 1980’li yıllarda ilk pansiyonlar ve 1990’lı yıllarda tek tük oteller faaliyete geçmiştir. 1980’li yıllara kadar günün sadece belli saatlerinde elektrik verilen ve ulaşımı bugüne göre daha sorunlu olan ada, altyapı sorunlarının çözülmesiyle daha fazla tatilci çeker olmuştur. Özellikle 1986 yılında adaya deniz otobüsü seferlerinin konulması İstanbul’la ulaşımı daha da kolaylaştırmıştır. Ancak Marmara Adası, hemen karşısında bulunan Avşa adasının aksine, daha ziyade çocuklu ailelerin tercih ettiği, gençlere yönelik eğlence imkanlarının sınırlı olduğu, daha mazbut bir görünüm sergilemektedir. Tatil sezonu, Haziran ortasından Eylül ortasına kadardır.

1990’lı yıllara kadar adalılar genellikle tek katlı bahçeli evlerde otururken, yerleşim yerleri artık apartmanlaşmıştır. Adada sosyal yaşam sahilboyunda sıralanan çay bahçeleri etrafında dönmektedir. Adanın (“İçersen Koruk, Olmazsın Moruk” sloganıyla özdeşleşen) koruk suyu, karadut dondurması, zeytini, kekiği, kuşburnu çayı ve adaçayı meşhurdur.

Muğlaya Bağlı Adalar

Küçükada, Muğla

Küçükada Ada, Muğla iline bağlı, Ege Denizi’nde 37.25 kuzey enlemleri ile 27.56 boylamlarının kesiştiği yerde bulunan bir adadır.

Yediadalar, Muğla

Gökova Körfezi’nin çam ormanları ile kaplı güney sahilleri önünde dört ada, kıyı ile aralarında 2 milden geniş bir körfez oluşturur. Hemen her hava koşulunda bu ada ve koylar arasında demirlenecek çok sayıda sakin köşe bulunur. Batıdaki Martılı ada, çıplak bir adadır. Güney yakası ve doğu burnu üzerinde denize girilecek güzel kumsallar var. Diğer adalar, Uzun Ada, Zeytinli Ada ve Küçük Ada’lardır. Hepsinin sahilleri dik kayalıktır ve kumsalları yoktur. Adalar çıplaktır ama koylarda sahiller yoğun çam ormanı ile kaplıdır. Çamaltı koyu, Bekar Liman(gökağaç bükü), Karağaç limanı, Uzun liman, Babüş bükü ve Küfre koyu ve Göllü ada, Yediadalar bölgesinin en önemli demirleme noktalarıdır. Bekar liman, 150 metre çapında bir havuz gibidir. En çok uğranan koy Küfre Koyu’dur. Tüm koylar bir birlerine toprak patika yolla bağlanır.

Van’a Bağlı Adalar

Adır Adası

Adır Adası veya Lim Adası, Van Gölü’nde bir ada. Göldeki adaların en büyüğü olan adada, 10. yüzyılda yerleşim bulunmaktaydı. Adada Lim Manastırı, St. Georges Kilisesi, St. Sion Şapeli ve bir jamaton bulunmaktadır. 1305 yılında yapılan manastır ve 1621 yılında yapılan kilise harap olmuşken 1766 yılında yapılan şapel ve jamaton halen ayaktadır.

Adayı turize kazandırmak için çalışmalar yapılmaktadır.

Kuş Adası

Kuş Adası, Kuzu Adası ya da Arter Adası Van Gölü içinde bulunan 4 adadan en küçüğü ve en az bilinenidir. Van Gölü’nün en büyük adası Akdamar’ın 4 kilometre batısında yer alır. Adada bugün sadece bazı kalıntıları görülebilen bir de manastır vardır. Manastırın ilk olarak 1305 yılında inşa edildiği tahmin edilmektedir. Şapel ve diğer ekler adaya ilerleyen dönemlerde 1766’da eklenmiştir. Geçmiş dönemlerde bu adaya ulaşım yapılmazken bölgede gelişen turizm nedeniyle devreye giren özel kiralık botlar sayesinde adaya ulaşım her zaman mümkündür.

Çanakkale’ye Bağlı Adalar

Bozcaada, Çanakkale

Bozcaada , Türkiye’nin 3. büyük adası, bu ada üzerinde yer alan, Çanakkale iline bağlı ilçe.

Adanın (ve ilçenin) yüzölçümü 40 km², anakaraya uzaklığı 6 km’dir. Resmi nüfusu 2.543 olup, kışları 1.500 civarına düşer, yazları ise bu sayı 5.000’e kadar çıkmaktadır.

Ulaşım

Ada, Çanakkale sınırları içerisinde yer almaktadır. Çanakkale’nin Geyikli beldesinden arabalı vapur yardımıyla adaya ulaşım mümkün olmaktadır.

İktisat

Şarap üretimi, balıkçılık ve özellikle 1990’lardan itibaren turizm başlıca iktisadi etkinliklerdir.

Bozcaada, şaraplık üzümleri ve şaraplarıyla ünlüdür. Adanın büyük kısmı bağlarla kaplıdır. Az miktarda tahıl, baklagiller ve meyve yetiştirilir.

Haziran 2000’de Batı Burnu civarında 10.2 MW gücünde 17 üreticiden oluşan bir rüzgâr enerjisi santrali kurulmuştur. Kurulduğu tarih itibariyle adanın enerji ihtiyacının yaklaşık 30 kat fazlasını[kaynak belirtilmeli] karşıladığından, karaya elektrik iletmektedir. Turizme zarar vermemek amacıyla santralin ürettiği elektrik yeraltı kablolarıyla aktarılmaktadır.[kaynak belirtilmeli]

Adada yetişen gelincik çiçeklerinden az miktarda üretilen şerbet ve reçeller daha çok turistlere satılır.

Gökçeada, Çanakkale

Gökçeada (Yunanca: Ίμβρος – İmvros), Çanakkale’nin bir ilçesi ve Türkiye’nin en büyük adasıdır. Ege Denizi’nin kuzeyinde, Saros Körfezi girişinde yer almaktadır. 91 km. kıyı şeridine sahiptir. Yıllık yağış miktarı metrekareye 950 – 1050 mm arasında değişmektedir. Adanın batısında yer alan İncirburnu Türkiye’nin de en batı noktasını oluşturmaktadır.

Merkez / Çınarlı

Eski adı;Panaghia Balomeni. Adanın merkezidir, yapımı tamamlanmamış bir havaalanı mevcuttur. Resimler için bakınız:

* Çınarlı kasabası, 1967
* Adaya muhtemel bir Yunan saldırısına karşı silahlandırılmış, “İmroz Öğretmen Okulu” öğrencileri,03.12.1967

Dereköy

Eski adı;Şinudi. Adanın iç batı kesimindedir.Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye’nin en büyük köyü olarak kabul edilmektedir. 1970’li yıllara kadar Gökçeadanın en büyük köyü olma niteliğini korumuştur. Yoğun göç vermesi nedeniyle şu anda terkedilmiş durumdadır. Ancak Meryem Ana bayramında (15 Ağustos) köy hareketlenir.

Kaleköy

Eski adı;Kastro. Adanın kuzeydoğusundadır. Kaleköy iskelesi, 1.Dünya savaşı sırasında Fransız Donanma Kumandanlığı tarafından düzenlenmiş, 1970li yıllarda Kuzulimanı’na yeni iskele yapılıncaya kadar tüm adanın ulaşımını sağlamıştır.Ancak küçük tonajlı gemilerin ve yatların yanaşması için uygundur. Bu yıllara kadar adanın ulaşımı, Ayvalık ve Gemlik adlı yolcu gemileri ile sağlanmıştır. Haftada iki kez (Çarşamba ve Cumartesi) saat 23:00 civarında adaya ulaşan bu gemiler iskeleye yanaşamadıkları için yaklaşık 1,6 km açıkta demirlemek zorunda kalırlardı. Gemiler ile iskele arasında ulaşım balıkçı/süngerci tekneleri ile sağlanırdı. Kaleköy iskelesinin henen sağ tarafında yer alan tepenin üzerinde köye eski ismini veren kale yer almaktadır.

İstanbul’a Bağlı Adalar

Burgaz Adası

Burgaz Adası, Yunanca adı Αντιγόνη (Antigoni); İstanbul (Prens) Adaları’nın büyüklük olarak üçüncüsü. Yuvarlak biçimdedir ve genişliği yaklaşık 2 kilometredir. Ada üzerindeki tek tepe Bayrak Tepe’dir. Ada (bir kısmı 2003’te yanmış olan) bir kızılçam ormanıyla kaplıdır.

Büyük İskender’in generali, Demetrios’un babası olan Antigone buraya büyük bir kale yaptırmıştır. Ada önce onun adıyla anılmış, sonra Yunanca kale/burç anlamına gelen Burgaz (Pyrgos) adını almıştır. Ortodoks kilisesinin en saygın patriklerinden Metodios’un ikonakırıcılar tarafından adadaki bir mahzende yedi yıl hapsedildiği söylenmektedir. Bugün bu mahzenin üzerinde Ayios İoannis Kilisesi bulunmaktadır. Evliya Çelebi’nin 17.yy’da yazdığnıa göre, ada halkı Rumlardan çok az sayıda da Yahudi ve Ermenilerden oluşmaktadır.

En az 1 kilometre genişliğindeki boğaz Heybeliada’yı Burgaz (Antigoni) Adası’ndan ayırır. Antikçağ yazarları bu adaya Erebinthus, Bizanslı yazarlar ise Therebintos ya da Panormos adını vermişlerdir.

Çağdaş Türk edebiyatının önemli yazarlarından hikâyeci Sait Faik Abasıyanık, hayatının bir bölümünü burada geçirmiştir. Burgaz Adası ve diğer İstanbul Adaları, hikâyelerinde önemli yer tutmuştur. Abasıyanık’ın Burgaz’daki evi, Sait Faik Müzesi adıyla müze haline getirilmiştir.

Burgaz Adası; ağaçlarla kaplı olan Heybeliada ve Kaşık Adası’na baktığı için manzara açısından avantajlıdır. Ada; çam ormanları, sahilleri ve zarif ahşap köşkleriyle de İstanbul’un sevilen bir köşesidir. Güzel ahşap köşklerın en çok saklandığı yerler sahil ve tepenin Kaşıkadası ile Heybeliada’ya bakan eteğindeki sokaklardır. Adanın eski plajına, iskelede vapurdan inildikten sonra sola dönülüp sahil takip edilerek ulaşılır. Bura doğu yönünde ucunda fener bulunan bir bir burun vardır. Günbatımıyla manzarasıyla meşhur olan Kalpazankaya mevkii adanın batı yönündedir. Türkiye’deki ilk kalp paranın burada basıldığı söylenmektedir. 176 m yükseklikteki Bayrak Tepe, adanın güney kıyısından yükselen dik bir yamacın üstündedir. “Hristos Manastırı” bu tepede bulunmaktadır.

1928’de kurulan Burgaz Adası Sanatoryumu, Türkiye’nin en eski sanatoryumlarından biridir.

İstanbul’daki Rumların nüfusunun azalmasıyla birlikte, adadaki Rumların sayısı da çok azalmıştır. Bugün çok az Rum kalmıştır. Buna karşılık, adada İstanbullu Yahudilerin sayısı artmıştır ve adanın nüfusunun büyük bir oranını Türkler oluşturmaktadır. Adanın sol yamacındaki Avusturya Lisesi’ne ait binalarda ise Avusturyalı rahip ve rahibeler yaşamaktadır.

Burgaz’da 6 Ekim 2003 büyük bir orman yangını çıkmıştır. Şiddetli lodosla nedeniyle bu yangında önemli miktarda ağaç yanmıştır. Adalıların ve itfaiyenin havadan ve karadan yaptıkları söndürme çalışmaları sonucu, yangın ertesi gün söndürülmüştür. Yangından sadece on gün sonra 450 dönüm arazi üzerinde başlatılan orman yeşertme çalışmalarına İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü, Adalar Belediyesi, sivil toplum örgütleri ve ada halkı katılmıştır. Çalışmalardan büyük ölçüde olumlu sonuç alınmıştır.

Heybeliada

Heybeliada, İstanbul Prens Adalarının en yeşil adasıdır. Eski adı Yunanca bakır anlamına gelen Halki’dir.

En yükseği 140 metreye yaklaşan dört tepesi vardır. Heybeli yaz-kış nüfusunun en kalabalık, gidiş-gelişin en yoğun olduğu ikinci adadır.

İskeleden inilince solda Deniz Lisesi ve ona bağlı binalar uzanır. Bu binaların arasından geçilerek arkada, Çam Limanı tarafında, şu an faliyeti olmayan Sanatoryum’a gidilir.

Deniz Kuvvetleri’nin elinde bulunan arazide tarihten kalan iki ilginç eser vardır;

Birincisi Türkler’in fethinden önce yapılmış son ve Adalar’daki tek Bizans Kilisesi, Kamariotissa’dır. Kiliseyi son İmparatoriçe [[Maria Komnena]’nın yaptırdığı sanılıyor. İstanbul’da Fener’deki Aya Maria dışında, dört yapraklı yonca modeline göre yapılmış tek kilise budur. Bu kıyıda Aya Yorgi (Ayios Yeorgios) Manastırı, Çam Limanı’nın batı ucunda Tarik-i Dünya Manastırı vardır.

İkinci ilginç kalıntı İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth’in elçisi Edward Barton’ın mezar taşıdır. Üzerinde –imla yanlışları da olan- Latince bir kitabe ve Barton’ın aile arması var.

Bu tarihi eserler askeri arazide olduğu için özel izin alınmadan görülemiyor.

İskelenin sağında çarşı, meyhane ve kahveler yer alır. Büyük Rum Kilisesi Aya Nikola (Ayios Nikolaos) buradadır. Adalar’da kışın da açık kalan otel Panaroma’nın yanından geçerek yürüyünce, çamlık piknik yerlerine gelinir. Piknik alanlarının hemen ilerisinde Değirmen burnu denilen bölgeye ulaşılır. Bölgeye adını veren değirmen kalıntıları hala ayaktadır.

Fazla yapılaşmamış olan diğer tepede, Bizans’a kadar dayanan geçmişi olan Ayia manastırı (Trias Manastırı) ve Rum Ortodoks Ruhban Okulu vardır. Heybeliada, fetihten bir zaman sonra, Rum nüfusun başlıca dini eğitim merkezi olmuştur (Dünyevi eğitim merkezi Fener’de kaldı). Din adamı adayları Yunanistan’dan ve Rumlar’ın bulunduğu her yerden buraya okumaya gelirdi. 1970’lerde Türk hükümetiyle Rum Ortodoks Patrikhanesi arasındaki bazı anlaşmazlıklardan ötürü buradaki eğitim faaliyetlerine son verilmiştir.

Ortodoks Rum dini kurumlarının yanında 1940’larda yapılmış Beth Yaakov sinagogu bulunur.

Kuzey kıyısında da Hidiv ailesinden Sait Halim’in kardeşi Abbas Halim Paşa’nın konağı halen ayaktadır. Bu yapı aynı zamanda Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın yaşadığı yerdir.

Kız Kulesi

Kız Kulesi, hakkında çeşitli rivayetler anlatılan, efsanelere konu olan, İstanbul Boğazı’nın Marmara Denizi’ne yakın kısmında, Salacak açıklarında yer alan küçük adacık üzerinde inşa edilmiş yapıdır.

Üsküdar’ın sembolü haline gelen kule, Üsküdar’da Bizans devrinden kalan tek eserdir. M.Ö. 24 yıllarına kadar uzanan tarihi bir geçmişe sahip olan kule, Karadeniz’in Marmara ile birleştiği yerde küçük bir ada üzerinde kurulmuştur. Bazı Avrupalı tarihçiler buraya Leander Kulesi derler. Kule hakkında pek çok rivayetler bulunmaktadır. Evliya Çelebi kuleyi şöyle tarif eder:

Deniz içinde karadan bir ok atımı uzak, dört köşe, sanatkarane yapılmış bir yüksek kuledir. Yüksekliği tam seksen arşundur. Sathı mesehası iki yüz adımdır. İki taraftan yerde kapısı vardır.

Bugün görülen kulenin temelleri ve alt katın önemli kısımları Fatih devri yapısıdır. Kulenin etrafındaki sahanlık geniş kaplanmıştır. Üstündeki madalyon halindeki bir mermer levhada, kuleye şimdiki şeklini veren Sultan II. Mahmut’un, Hattat Rasim’in kaleminden çıkmış 1832 tarihli bir tuğrası vardır. Kulenin Eminönü tarafı daha genişçe olup burada bir de sarnıç vardır.

İlk olarak Yunan döneminde bir mezara ev sahipliği yapan bu ada Bizans döneminde inşa edilen ek bina ile gümrük istasyonu olarak kullanılmıştır. Osmanlı döneminde ise gösteri platformundan, savunma kalesine, sürgün istasyonundan, karantina odasına kadar bir çok işlev yüklenmiştir. Asli görevi olan ve yüzyıllardan beri varlığı ile insanlara, geceleri ise geçen gemilere göz kırpan feneri ile yol gösterme işlevini hiç kaybetmemiştir.Geçmişten geleceğe en çok da düşlere yol göstermektedir Kız Kulesi. Kız Kulesi 2000 yılında restore edilerek, artık çatal-bıçak seslerinin duyulduğu bir mekân haline dönüştürülmüştür. Kız kulesine ulaşım Salacak ve Ortaköy’den sandallarla yapılmaktadır.

Çok eski tarihi geçmişi olan Kız Kulesi, bir zamanlar, Boğazdan geçen gemilerden vergi alınmak maksadı ile kullanılmıştır. Kule ile Avrupa Yakası boyunca büyük bir zincir çekilmiş ve gemilerin Anadolu Yakası ile Kız Kulesi arasından geçişine(o zamanlar gemi boyutları küçük olduğu için geçebilmekteydi) izin verilmiştir. Bir süre sonra Kule, zinciri taşıyamamış ve Avrupa Yakasına doğru yıkılmıştır. Kuleden suyun içinde bakıldığında yıkıntıları görülmektedir.

Antik Çağ’da Arkla(küçük kale) ve Damialis(dana yavrusu) adları ile anılan kule, bir ara da “Tour de Leandros”(Leandros’un kulesi) ismi ile ün yapmıştır. Şimdi ise Kız Kulesi ismi ile bütünleşmiş ve bu ismi ile anılmaktadır.

İzmir’e Bağlı Adalar

Garip Adası

Garip Adası İzmir (il)’inin Dikili ilçesi Bademli koyu açıklarında Kalemli Adası ile birlikte yan yana yer alan adacık.

Büyük Ada, Karaburun

Adada keçilerin yaşadığı bilinmektedir. Keçilerin ihtiyacı olan taze su ilçenin balıkçıları tarafından bidonlarla taşınmaktadır. Adanın doğal yaşamında, Ege Bölgesi’nde görülen kırlangıç kuşları ve kekik bitkisi en önemli yeri oluşturur.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu