Vakıflar Haftası şiirleri

Vakıflar Haftası şiirleri

Vakıflar

Yardımlaşmak insanlığın özüdür,
Bir emirdir, hem peygamber sözüdür,
Yardım etsen gülen fakir yüzüdür,
Fakire kucaktır, evdir Vakıflar.

Tarihe bak, nice ferman görürsün.
Çevrene bak, yüce hanlar görürsün.
Konya’ya bak, Mevlana’yı görürsün.
Bir tarihtir, bir kültürdür Vakıflar.

Biz insanız hastalanır, ölürüz.
Bazen işsiz, bazen aşsız kalırız.
Bir köşeden yardım eli ararız.
Düşküne uzanan eldir Vakıflar.

Okullar açılır, yurtlar açılır.
Okuyacak kimsesizler seçilir.
Kazan kaynatılır, çorba içilir.
Aştır, iştir, dosttur bize Vakıflar.

Fakire, yoksula açar kucağını,
Zengin, bu da senin tüten ocağına,
Güzel yurdumuzun dörtbir bucağına,
Sancak sancak tutsun Vakıflar.

Okullara sınıf açar, yer açar,
Hastalara bölüm açar, ev açar,
Hayvanlara barınacak yer açar,
Bir ocaktır, bir yuvadır Vakıflar.

Öğrenciye yemek verir, burs verir,
Yardım eder, gerekirse kurs verir.
İlim verir, irfan verir ders verir,
Çok iş yapar, çok çalışır Vakıflar.

Aş evleri, iş evleri açılsın,
Gönüllere bir ferahlık saçılsın.
Kanat çırpıp semalara uçulsun.
Yakıt olur, kanat olur Vakıflar.

Anlatmak çok zordur vakfın özünü,
Mevlana söndürmesin vakfın közünü,
Ak eylesin o cihanda yüzünü,
Hayır için bir kapıdır Vakıflar.

Vakıfım

Ah o vakıflar
Görünüşü
insanlara yardım eli uzatması
Ne güzeldir.
İnsanları sever
Her işi yardımdır.
Yoksul aileleri sevindirmek ondan sorulur.

Leyla Taşkırış

Vakıf Haftası

Vakıf sözü ne demek,
Bunu herkes öğrensin;
Vakıf kuruluşların,
Ne olduğunu bilsin.

Hayır sever bir zengin,
Ya da devlet adamı,
Bir çeşme yaptırmışsa,
Suyu her an akmalı.

Şehirleri süsleyen,
Camilere iyi bak;
Yeni kuşak korursa,
Topluma yarar sağlar.

İnsanlık hazinesidir.
Vakıf ise bir hizmet,
Bizler hizmet edersek,
Gelişir medeniyet.

Adı her an anılır,
Yurda hizmet verenin,
Bir de vakıf olursa,
Ölmeden kalır ismin.

Sait KIRKGÖZLÜ

Vakıf

Harman olur buğdayım aş için
Tarlada tohumum uçan bir kuş için
Hangi derde derman olayım çare için
Damlayan sular göl olur vakıf için

Bir elin nesi var? iki el gerek
Önümüze çıkar hep bir engerek
Türlü türlü çıkan sorunlar için,
İmdada yetişen bir vakıf gerek

Ağaç dikilir imece ile orman olur
Dağ başını almış dik yamaçlar duman olur
Her bağın bir bağcısı olur da,
Vakıfsız bir dünya viran olur

Neyyir Can’ım can gelir gayri
Kuruyan damardan kan gelir gayri
Millet el ele birlik olmuşsa eğer,
Düze çıkar dağlar, vakıf olur gayri

Neyyir Arıbaş

Milli Eğitim Vakfı

Bir umut belirdi uzaklardan,
Bir güneş gibi parıldayan,
Açtı kollarını biz çocuklara,
Okumak isteyen biz yarınlara.

Milli Eğitim Vakfıydı bu güneşin adı.
Yetiştirdi bağrında sayısız fidanları,
Her bir fidan büyüdü sevgiyle ve bilgiyle,
Vatanın dört bir yanı geleceğe aydınlandı.

Bu değerli varlığın bilmeliyiz kıymetini,
Öğrencisi, öğretmeni birlikte elele,
Yüceltmeliyiz bu eğitim seferberliğini
Herkese duyuralım kalbimizdeki meşaleyi.

Cihangir ACU

Vakıflar

Geçmişten bugüne ve bugün bile,
En güzel bir sosyal kurumdur vakıf…
Bir hayır, bir sevap olmuş vesile
Türk ruhuna uygun durumdur vakıf

Yapanlar dünyayı yaşamış, doymuş
Onlar ki varlıklı paşaymış, beymiş
Ebedi olmaya ne güzel şeymiş,
İslam’da ne iyi yorumdur vakıf…

Bizim tarihimiz dolu şeref, şan
Dünyada olmayan bize yakışan,
Vakıflar her yeri eylemiş vatan,
Tarihim, geçmişim varımdır vakıf…

Zengin olanların yaptığı eser,
Ölümden sonraki yaşayan değer,
Türklerin gittiği her diyar her yer,
Saz’ımdır, cura’mdır tar’ımdır vakıf…

Her fakir, her müşkül hatta her hane,
Görüp gideceği varmış bir tane,
İmaret, zaviye ve hastane,
Üç kıt’a, Balkanlar, Kırımdır vakıf…

Belde belde şehir şehir bu kurum,
İslam’ın Türklükle bulduğu yorum,
Bütün Anadolu,Bursa,Erzurum
İstanbul,Kayseri,Çorumdur vakıf…

Bugünde hizmeti olan vakıflar,
Sanmayalım yalnız dört sade duvar,
Orada hasenat, hayır dua var
Düzendir, sistemdir forumdur vakıf…

Gürsoy Solmaz

Vakıflar

Sayısız yaraya merhem oldunuz,
Yuvasız yavruya yuva kurdunuz,
Her hizmeti önlerine serdiniz,
İnsan abidesi yüce vakıflar.

Hastalara ilaç alıp koştunuz,
Düşkünlere siz her zaman dostsunuz.
Hem kazaya, hem kültüre koştunuz,
Hizmet abidesi yüce vakıflar.

Sarılamayan yara kalmaz sayende
Çıkar gözetmeksizin sen bu gayende,
Kimsesizi güldürdük biz sayende,
Hizmet abidesi yüce vakıflar.

Amacın hep hizmet etmek insana,
Yardımını esirgemedin bana,
Nice saygı, nice hürmet hep sana,
Hizmet abidesi yüce vakıflar.

Hakkı ÇEBİ

Vakıflar

Yardım, dayanışma özüdür onun
Sevgi ve kaynaşma sözüdür onun
Yurdunu yücelten elli milyonun
Gözbebeği canlı şanlı vakıflar.

Toplumun refahı için didinen
Yoksula yardımı ilke edinen
Hizmet yarışında ileri giden
Ata yadigarı şanlı vakıflar.

Dolaş gör yöreni, sathı vatanı
Yurtta vakıf kuran atanı tanı
Her yerde bir eser, bir canlı anı
Tarihi yansıtan şanlı vakıflar.

Vermeyi almaya tercih edenler
Mülkünü millete bahşeyleyenler
Dev eser bırakıp öyle gidenler
Rahmetle anarız sizi vakıflar.

İbrahim ATEŞ

Bir buğday tanesi

Sultan Süleyman kuşları çağırmıştı,
Bir tanesi zamanında gelemedi.
Sultan Süleyman öfkelendi,
Emrime karşı mı geliyorsun?
Seni cezalandırayım da gör, dedi.

Kuş, Süleyman’a dedi ki;
Sen koca bir sultansın,
Cinler, rüzgârlar emrinde senin,
Benim gibi bir kuştan ne istersin?
Dilersem yıkarım saltanatını senin.

Sultan Süleyman dedi ki;
Ey kuş, bu küçücük halinle,
Nasıl yıkacakmışsın saltanatımı?
Kuş dedi, ey sultan kendine güvenme,
Tacına, tahtına, gücüne güvenme.

Yakın şehirde bir vakıf var,
Kimsesizlere yardımı var,
Yolda kalmışa, garibe, yoksula,
Öksüze, yetime yardımı var,
Vakıf için ekilmiş bir tarlası var.

Uzatma ey kuş dedi Süleyman,
Bunun bizimle ne ilgisi var?
Ey Süleyman dedi kuş, beni dinle,
Şimdi uçup gider, vakıf malı tarladan,
Bir buğday tanesi, kapıp gelirim.

Ne olacak ki, bir buğday tanesinden?
Diye sordu sultan Süleyman.
Ey sultan, dedi kuş,
Bu buğday tanesi vakıf malıdır,
Senin malının içine atarım.

Bu buğday tanesi vakıf malıdır,
Bunda kurdun kuşun hakkı var,
Fakirin, yoksulun, kimsesizin hakkı var,
Tüyü bitmemiş yetimin hakkı var,
Bu buğday tanesi saltanatını yıkar.

Ahmet YÜCEL

Yüreği Sevgi Dolu Ayşe Kızım

Beş yaşlarında bir kız çocuğu,
Bir gün haberleri izlerken televizyonda,
Afrika’daki aç, cılız çocukları görür,
Onların hâline çok üzülür,
Odasına geçip ağlar, ne yapacağını düşünür.

Mutfaktan ekmek alıp doğrar ve kırıntıları,
Televizyonun üzerindeki ızgaradan atar,
Ne zaman evde kimse olmasa tekrarlar,
Yüreği sevgi dolu bu kız çocuğu,
Yaptığı bu işle mutlu ve huzurludur.

Bir gün televizyon bozulur,
Eve tamirci çağırılır,
Televizyonu açıp bakınca usta,
Der bunun içi ekmek kırıntısı ile dolu,
Anne, baba hayretle bakar.

Tamircinin yanında, evin neşesi Ayşe’ye,
Bağırır çağırırlar, çok kızarlar,
Sonra annesi der niye böyle yaptı acaba?
Ayşe ile konuşur, Ayşe’yi dinleyince annesi,
Pişman olur, bağırıp çağırdığına.

Ayşe’ye sarılıp ağlar annesi,
Bağışla bizi kızım der,
Dinlemeden, sormadan kızdık sana,
Yüreği merhamet, şefkat dolu kızım,
Sana vakıfları anlatayım.

Kızım, senin gibi düşünen,
Yürekleri sevgi dolu, iyi insanlar,
Bir araya gelerek, vakıflar kurdular,
Kimi yolda kalmışa, kimsesize,
Kimi açlara, yoksullara el uzattı.

Tok, açın hâlini bilmeli,
İnsan insanı hep sevmeli,
Bugün sana, yarın bana demeli,
Okumak isteyene yardım etmeli,
Vakıfların görevini böyle bilmeli.

Ayşe kızım karar verdi,
Ben de vakıflar için çalışacağım, dedi,
Annesi sana da bu yakışır kızım, dedi,
Daha ilköğretimde okurken,
Bir vakıfta görev aldı.

Her zaman insanlara hizmet etti,
Pek çok çocuğu okuttu,
Öksüze, yetime anne oldu,
Evsizlere ev, işsizlere iş buldu,
Çalıştığı vakfa müdür oldu.

Çoğu zaman yardımları,
Kendi maaşından karşılardı,
Yüreği sevgi dolu Ayşe, mutluydu,
Yaptıklarını yeterli göremiyordu,
Kız çocuklarının okumasını istiyordu.

Biliyordu ki, kız çocukları merhametliydi,
Hepsinin yüreği sevgi doluydu, şefkatliydi,
İşte bunun için okumalıydı kız çocukları,
İsterse çalışmasınlar ama yine de,
Okumuş, bilgili birer anne olsunlar.

“Haydi, kızlar okula!”
Bu kampanyayı duyunca,
Çok sevindi Ayşe, gözleri doldu, ağladı,
Vakıf olarak bu işe gönül vermişti ya,
Bütün yurda yetmiyordu vakfın gücü.

Üç beş hayırseverin yardımları vardı,
Onunla en iyi hizmeti yapmaya çalışıyordu,
Bazen yardıma muhtaç birini gördüğünde,
Vakıf parasından harcamaya kıyamıyordu,
Kendi maaşından karşılıyordu.

Bir gün Ayşe’nin vakfındaki muhasebe müdürü,
O gün ödenmesi gereken borçları için,
Beş gün sonra maaşından vermek üzere,
Vakıftan borç almak istediğini söyledi,
Ayşe çok üzüldü, muhasebe müdürü iyi insandı.

Beş gün yaşayacağının senedi mi var?
Vakıf malından borç almak hangi kitapta yazar?
Yirmi beş günlük ücretini al ve görevi bırak,
Borç alsan, bir gün sonra ecel gelse, ne olacak?
Vakıf malında, tüyü bitmemiş yetimin hakkı var.

Ahmet YÜCEL

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu