Yağmur Adam ne demek?

Yağmur Adam ne demek?

Yağmur adam (Raymond) otistik bir hastadır. Otizm genellikle 3-4 yaşlarında başlayan, insanın içine gömüldüğü ve orada yaşadığı, insanlarla yeterli iletişim kuramadığı, toplumdan kopuk olduğu bir hastalıktır. Raymondun küçük kardeşi ise toplumu temsil eden tipik bir zamanımız insanıdır.

Genç, yakışıklı, para kazanma hırsıyla dolu, araba ithalatı ile uğraşan bir insandır. İşte film ikisi arasında geçen kimi olayları anlatıyor.Ancak….
Yağmur adam ve kardeşi Charlie iki kardeştiler ama iki yabancıydılar.

Film gökyüzünde, vince asılı ferrari marka kırmızı bir arabanın görüntüsü ile başlar. Charlienin ithal ettiği arabalardan biri gemiden indirilmektedir. Gökyüzünün parlaklığının, sınırsızlığının, ihtişamının yerini arabanın parlaklığı almıştır. Araba usulca yere indirilir. Charlie sevinç içindedir. Elleriyle arabayı okşar. İçinden, yapacağı karları geçirir. Kazanacağı paralar ile sarhoş olur. Çok çalışıyordur. Çok da kazanmalıdır. Bunun hakkı olduğuna inanır.

Nişanlısı ile arabasına biner. Kafası çok doludur. Konuşmaya bile vakti yoktur. Kafası bir hesap makinesinin içi gibidir. Rakamları toplar, böler, çıkarır. Nişanlısı ile bir çift laf etmez. Yolun kenarı alabildiğine güzelliklerle doludur. Tepede altın sarısı rengiyle güneş, yolun kenarında ağaçlar…Bunların hiçbiri onu ilgilendirmez. Nişanlısının sabrı taşar.”Charlie”der.”Ben senin nasıl nişanlınım ? Yanında oturuyorum. Ama bunun farkında bile değilsin.Senin tarfından farkedilmek istiyorum Charlie!” Charlie ” a evet “der ve sonra kafasında başka bir hesap için başka bir tuşa basar.

İşyerine gelirler. İş görüşmeleri, iş telefonları birbirini takip eder. İthal arabalardan bazıları gümrüğe takılmıştır. Bu Charlie yi endişelendirir. Sonra bir başka telefon çalar. Ama bu kez konu değişiktir. İnsanın tüm hesaplarını altüst eden bir haber alır. Babası ölmüştür. Nişanlısı ile cenazeye gider. Charlie merak içindedir. Ölümü, ölüm sonrası hayatı, kabri mi merak etmektedir ? Bu sorgulama için tam zamanıdır. Charlie merak içindedir. Babasının tek mirasçısıdır. Babasından ne kadar para kalmıştır ? Babasının ölümü ona bunu ifade etmektedir.

Cenaze töreninden sonra vasiyetname belli olur. Charlie şakınlık ve kızgınlık içindedir. Nasıl olur da babası ona vermek zorunda olduğu onca serveti ona vermemiştir. Kendisine sadec 1949 model Buick bir marka bir araba kalmıştır. Babası 3 milyon doları kime bırakmıştır. Artık kafası bunun için işlemeye başlar. Merak duygusu bunun için çalışır. Charlie bunun için ızdırap duyar, bunun için yaşar. Hayır, bunu mutlaka öğrenecektir. Ölü babasına hıncını ve öfkesini boşaltamamasının çaresizliğini hisseder.

Kısa bir araştırmadan sonra Charlie gerçeği öğrenir. 3 milyon dolar bir akıl hastanesinin vakfına bırakılmıştır. Charlie hemen hastaneye koşar doktorlarla tartışır. İşte kendine has kişiliği, hareketleri ve davranışları ile Raymond burda sahneye dahil olur. Babasının Buick marka arabasını tanır ve direksiyona oturur. Charlie onu direksiyonun başında görünce şaşırır. Tanışırlar. Soyadları tutuyordur. Doktora hastanın kim olduğunu sorar. Doktor”ağabeyin Raymond”der. Şaşıran Charlie ağabeyinin hastalığı hakkında bilgi ister. Doktor anlatır. Raymond otistik bir hastadır. Kendisini ve dış dünyayı algılama sorunu vardır. İnsanlarla bildik ilişkiler kuramaz. Kendi içine dönük, soyutlanmış bir dünyada, ne kendisinin ne de dış dünyanın farkında olmadan yaşamaktadır. Kalıplaşmış alışkanlıkları vardır. Otomatiğe bağlanmış gibi davranır. Belli sattlerde yemek, yatmak, uyumak…
Dış dünyanın gerçekliğinden birşey beklemeden kendi düşsel dünyasına sığınmıştır. Sözcükleri bir araya getirip konuşamaz. Bazı kelimeleri tekrar edip durur. Hayatında daha çok cansız objelerle ilişki halindedir. Yüzü donuktur. Ne hissettiği yüzünden okunamaz. Sanki bütün duygularını yitirmiştir.

Filmin bundan sonraki bölümü şöyle gelişir : Charlie kendisine kalmayan paranın yarısını kurtarmak için Raymondu hastaneden kaçırır. Amacı vakfa kalan parayı blöfle ele geçirmektir. Önce bir parka giderler. Bir havuzun kenarına ilişirler. Raymond çevresiyle ilgisizce oturur. Charlie ağabeyinin dünyasını merak eder. Ona ölümü sorar. Raymond kendisine ne sorulduğunu bile anlamaz. Sağlıklı Charlienin de bu soruya bir cevabı yoktur. O da suskundur. Ölüm sonrası, kabir belki de dünyasında bir yok oluşu temsil eder.

Filmin sonraki bölümü Cincinati ve Los Angeles arasındaki karayolunda geçer. Bu arada Charlie Raymondun otistik hastalara özgü bir özelliğini de öğrenir. Raymond bir hesap makinası hızıyla her türlü matematiksel işlemi rahatlıkla yapabilmektedir. Yere düşmüş bir kibrit kutusundan kaç tane kibrit çöpü döküldüğünü ya da oyun kağıtlarını sayabilmektedir. O ana dek Raymondu akıl hastası bir asalak, bir baş belası olarak gören Charlie ağabeyinin bu yeteneğini öğrenince sevinçten çılgına döner. Soluğu Los Angeles taki kumarhanelerde alırlar.

Kumarhanede Raymond kendine düşeni yapar. Charlie Raymondun oyun kağıtlarını sayması ile oldukça yüklü bir para kazanır ve iflas etmekten kurtulur. Charlie Raymonda yakınlık hissetmeye başlar. Birden onun ağabeyi olduğunun farkına varır. Ona espri yapmaya bile başlar. Oldukça zor bir otistiği güldürmeyi başarır. Karşılıklı çocukluk zamanlarını konuşurlar. Pırıl pırıl kirsiz çocukluk anıları gözünün önüne gelir. Kendisini anlamanın bir başlangıcıdır bu. Charlienin insanı duyguları hafiften kıpırdar.

Charlie bir an fıtratına döner. Bir uykudan uyanır gibi, kendisini kurban ettiği bireysel güç ve para mücadelesinden sıyrılıverir. Artık paraya kendisinden daha önem vermemektedir. Menfaatler üzerinde boğuşmakla geçen dünyası bir an aralanır. Rahat bir nefes alır. Uzun zamandan beri ihmal ettiği kişiyi hatırlar. Kendisi ile yeniden tanışır. İnsan olduğu aklına gelir. Raymondu geri almaya çalışan doktorun uzattığı çeki kabul etmez. Artık ağabeyini parası için sevmediğini söyler. Kardeşim olduğu için onu seviyorum der. Vicdanı yumuşacık nefesler almaktadır.
Ağabeyini hastaneye vermek istemez. Ama mahkeme Raymondun hastanede kalmasına karar verir. Charlienin yağmur adamı ve doktoru trende uğrlaması ile film sona erer.

***

Film bittiğinde bir soruyla karşı karşıya geldim. Yağmur adam mı hasta yoksa biz mi ? Cevabım iki şık da hasta oldu. Ama yağmur adamın otistikliği kendi tercihi ile olmadı. Kendisini o hasta etmedi. 3 yaşında başlayan hastalığından kimbilir belki memnundu bile.

Ya zamanımızın tipik otistik insanı ? İşte o kendi hastalığını kendisi tercih ediyor. Kendi dünyasını kendisi daraltıyor. Günübirlik kaygı, endişe ile, ihtiraslar ile sıkışıp kalıyor. Ne yaşadığının, nerde yaşadığının, kendinin bile farkında olmuyor. Otistik bir hayatı bizatihi seçiyor. Sizleri tenzih ederek kendi nefsim adına konuşuyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu